Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Muhalefetin gençleri, “hüsrana uğramış” genç seçmenlere seslendi: “Refah seviyesi yüksek, özgür bir ülke vaat ediyoruz”

Türkiye’de önümüzdeki seçimde milyonlarca genç seçmen ilk kez oy kullanacak. Türkiye’de gençlerin hangi partiye oy vereceği konusu kamuoyunda sürekli gündem oluyor. Gençlerin oylarını almak isteyen siyasi partiler seçim stratejilerini onlar üzerinden kuruyor, gençler için çalışmalar yürütüyor. Gençlik Örgütleri Forumu (GoFor) ve Ulusal Demokratik Enstitü (NDI) Türkiye, bu durumdan hareketle “Gençlerin Politik Tercihleri Araştırması Raporu” yayımladı. Rapora göre gençlerin büyük çoğunluğu giderek daha fazla memnuniyetsizlik hissetti, gelecekleri için sosyal ve ekonomik fırsatların olmamasından dolayı “hüsrana” uğradı. Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Gençlik Politikaları Başkanı Avukat Doğa Şanlıoğlu, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Gençlik Kolları Başkanı Gençosman Killik, Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) genç milletvekili Dersim Dağ, Gelecek Partisi Gençlik Politikaları Başkanı Mustafa Gözel ve İYİ Parti Genç Teşkilatlanma Başkanı Onur Hondoroğlu, rapor hakkında Medyascope‘tan Buket Topaktaş’a konuştu.

Gençlik Örgütleri Forumu (GoFor) ve Ulusal Demokratik Enstitü (NDI) Türkiye, “Gençlerin Politik Tercihleri Araştırması Raporu”nu yayımladı. Metropoll araştırma tarafından yürütülen çalışma 5-8 Ağustos tarihleri arasında, 28 ilde 18-30 yaş arasındaki 1.542 kişi ile yapıldı.

“İktidar, gençlere hak ettikleri değeri vermiyor”

Rapora göre ekonomi ve istihdam, gençleri kıskacına alan sıkıntılar konusunda başı çekiyor. Refah seviyesinin düşüklüğü de gençlerin dertleri arasında. Sorunların kısa zamanda çözüme ulaştırılamayacağını düşünen “hüsrana uğramış gençler” arasında akla gelen ilk çözüm yurtdışına gitmek.

CHP Gençlik Kolları Başkanı Gençosman Killik, gençlerin Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik bunalımın en büyük mağduru olduğunu belirterek, iktidarın gençlere hak ettikleri değeri vermediğini söyledi.

Bunu hisseden gençlerin yurtdışına gittiğini veya gitmek istediğini vurgulayan Killik, “Bizim kuşağımızın önceki kuşaklardan en büyük farkı dünya ile çok daha fazla etkileşim içinde olması. Diğer ülkelerdeki gençlerin refah ve özgürlük düzeylerini görebiliyoruz. Ülkemizi yönetenler, gençlerine hak ettiklerini vermiyor. Bunu hisseden gençler de kendilerini mutlu ve özgür hissedecekleri ülkelere gitmeyi tercih ediyor. Türkiye’yi gençlerin özgür olduğu, liyakatin esas alındığı bir ülkeye dönüştürdüğümüzde o insanlar, özledikleri memleketlerine geri dönecektir” dedi.

“Gençlerin başlıca sorunları işsizlik, gelecek kaygısı, TL’nin değer kaybı”

Türkiye’nin kaynakları olan bir ülke olduğunun altını çizen İYİ Parti Genç Teşkilatlanma Başkanı Onur Hondoroğlu, gençlerin yaşadığı başlıca sorunları şöyle sıraladı: “Genç işsizliği, yoksulluk, güvencesizlik, ekonomik bakımdan gelecek kaygısı, Türk Lirası’nın (TL) değer kaybı, barınma sorunu, düşünce ve ifade hürriyetinin ihlal edilmesi, hukuksuzluğun hüküm sürmesi.”

Hondoroğlu, bu sorunlar çözüldüğünde gençlerin yurtdışına gitme isteğinden vazgeçeceğini ve tersine beyin göçünün başlayacağını dile getirdi.

“Özgürlük kısıtlamaları, düşünen beyinler için gerileyici nitelikte”

DEVA Gençlik Politikaları Başkanı Doğa Şanlıoğlu, eskiden beyin göçünün iş bulma umuduyla yapıldığını, günümüzde ise huzurlu bir ülke ortamı arayışından ve özgürlük kısıtlamalarından kaynaklandığını belirtti. Özgürlük kısıtlamalarının düşünen, üreten beyinler için gerileyici bir nitelik taşıdığının altını çizen Şanlıoğlu, şöyle devam etti: “Ülkelerin gelişmişlik düzeyleri, genç bireylerin üretim sahnesinde daha aktif olmasını sağlıyor. Bu bağlamda gelişmekte olan ülkelerin temel problemi de üretim sahasında çeşitlilik sağlayamamaları. Bu duruma ek çeşitli kısıtlamalar da eklendiği zaman gençlerin ülke dışında bir yaşam aramaları kaçınılmaz oluyor.”

“Bir ülkenin en önemli sermayesinin ‘insan kaynağı’ olduğu unutulmamalı” diyen Şanlıoğlu, gençlere sahip çıkılması gerektiğini belirtti.

“AKP’nin yarattığı politikalar, gençleri yoksulluğa mahkûm etti”

“Gençler sağlık, eğitim, barınma, siyasete katılma gibi konuların hiçbirinde kendini güvende hissetmiyor. AKP’nin yarattığı politikalar gençleri yoksulluğa mahkûm etmiş durumda” diyen HDP Diyarbakır Milletvekili Dersim Dağ, AKP’nin ekonomi, eğitim ve istihdam politikalarından umudunu kesen gençlerin yurtdışını umut kapısı olarak görmesinin, ülkeyi yönetenlerin ayıbı olduğunu söyledi.

Genç neslin sınırsız bilgiye erişim olanağı olduğu için yerel bilgi ve kültürle değil, daha küresel etmenlerle geleceklerini sağlamaya çalıştıklarını belirten Dağ, şöyle devam etti: “Zincirleme sorunlarla karşı karşıya kalan gençleri görmek gerekiyor. Fikrini belirtmenin ülkeye ihanet sayıldığı zamanlardan geçiyoruz. Toplum içindeki ötekileştirme, siyasiler arasındaki gerilim, ekonomik kriz, gençlerinin işsiz olması gibi nedenlere yönelik politikaların uygulanması gerekiyor.”

“Gençler, Türkiye’de onurlu bir hayat kuramayacaklarını düşünüyor”

Gelecek Partisi Gençlik Politikaları Başkanı Mustafa Gözel, ülkede rekor üstüne rekor kıran bir genç işsizliğinin söz konusu olduğunu, gençlerin iş bulma umudunun kalmadığını söyledi. Gözel, “Durdurulamayan enflasyon, hayat pahalılığı karşısında en temel ihtiyaçlar dahi ulaşılabilir olmaktan çıktı. Yurtdışında yaşayan gençlerin hayat standartlarını gören gençler, o ülkelerde hayat kurmak istiyor çünkü Türkiye’de onurlu bir hayat kuramayacaklarını düşünüyor” diye konuştu.

“Ekonomik krizin sebebi yönetim krizi. Yönetim krizine sebep olan güvensizlik ortamına zemin hazırlayan ise birkaç senedir tüm negatif etkileri ile hayatımızda olan ‘ucube başkanlık sistemi'” diyen Gözel, ekonomi iyileştiği zaman gençlerin geleceğe umutla bakacaklarını vurguladı.

“Üniversite sayısının artması eğitimin niteliğini düşürüyor”

Rapora göre gençlerin eğitime dair şikâyetlerinin ilk başlığını eğitim ve istihdam arasındaki koordinasyonsuzluk oluşturuyor. Türkiye’de aldıkları eğitime uygun istihdam alanlarının yaratılmaması, gençlerin eğitime harcadıkları süreyi boşa harcanmış̧ bir süre olarak değerlendirmesine yol açıyor.

Türkiye’deki eğitim sistemi ve sayısı giderek artan üniversiteler hakkında konuşan Onur Hondoroğlu, gençlerin üniversite eğitiminin ardından işsizlik ve nitelikli işsizlik sorunlarını öngörerek üniversite okuma hayallerinden vazgeçtiğini, üniversite sayısının artmasının eğitimin niteliğini düşürdüğünü belirtti.

İYİ Parti olarak iş arayan gençlerin nitelikleriyle, işverenlerin beklentileri arasındaki farkları kapatmak ve istihdam sorununu çözmek için eğitimin kalitesini artıracaklarını belirten Hondoroğlu, “Eğitimde cinsiyet ve fırsat eşitliğini sağlayacak, eğitime ulaşmada yaşanan adaletsizliklerin önüne geçmek için tüm tedbirleri alacağız. İşsizlik konusunda somut politikalar üretecek, üniversite öğrencilerini kariyerlerinde uzmanlaşabilecekleri alanlara yönlendireceğiz” dedi.

“Eğitim sistemindeki yanlış politikalar gençlerin hayat kalitesini azaltıyor”

Eğitim sistemindeki yanlış politikaların gençlerin hayat kalitesini azalttığını belirten Doğa Şanlıoğlu da üniversitelerin sayısının artmasının eğitimde kaliteyi düşürdüğünü söyledi. Şanlıoğlu, “Sınav dönemlerinde yaşanan anlık değişimler gelecek kaygısı yaşayan gençler için olumsuz sonuçlar ortaya çıkarıyor. Üniversitelerin fazla olması kaliteyi düşürdüğü gibi mevcut üniversite kadrolarındaki keskin değişimler bir imaja sahip üniversitelerin gerilemelerine sebep olmuştur. Bu durumlar genç bireylerin umutsuzluğa kapılmasına sebep oluyor” diye konuştu.

“Üniversitelerimiz bilim üretmekten çok uzakta”

Türkiye’de eğitimde bilgiye, meslek edinmeye değil sınav sonuçlarına odaklı bir sistem olduğunun altını çizen Mustafa Gözel, “Üniversitelerimizde güncel bilgiye dayalı nitelikli eğitim veremiyoruz, yeterli mesleki eğitim veremiyoruz, üniversitelerimiz bilim üretmekten çok uzak. Sınav odaklı ve işsiz yetiştiren bir sistemin içindeyiz” dedi.

“Birçok sektörde istenilen nitelikte çalışan bulamama durumu var. Çünkü eğitim sistemimiz içerisinde bu nitelikleri kazandıracak kurum yok” diyen Gözel, “Eğitimde Gelecek Modeli”ni kamuoyu ile paylaşacaklarını aktardı.

“Kamusal eğitime bütçe ayırmayan iktidar, okulları ve yurtları tarikatlara teslim etti”

Eğitimde eşitlik ilkesine aykırı davranıldığını dile getiren Dersim Dağ, “Kamusal eğitime bütçe ayırmayan iktidar, okulları ve yurtları tarikatlara teslim etti. Milliyetçi ve mezhepçi bir müfredatla itaatkâr bir gençlik yaratılmaya çalışılıyor. Ülkede resmi dil dışında konuşulan dillerde eğitim ve öğretim hakkı verilmiyor” diye ekledi.

“Birçok kentte üniversite ortamı ve kampüs olanağı söz konusu olmadan, siyasi amaçlarla fakülteler açıldı. Üniversitelerde öğrenci sayısı hızla artarken, eğitimin kalitesi düştü” diyen Dağ, şöyle devam etti: “HDP, gençlerin özgürleşme isteğini her yerde yükselten, eşit ve özgür yurttaş olabilmeleri için mücadele eden genç bir partidir. Tekçi ve ezberci eğitimin yerine, barışçıl bir eğitimin esas kılınmasının koşullarını yaratacağız. Homofobi, transfobi ve bifobiden arınmış cinsiyetsiz kampüslerin oluşturulmasını ve YÖK’ün kaldırılarak, üniversite meclislerinin hayata geçirilmesini sağlayacağız.”

“Eğitimde ideolojik tutumların belirlediği, bilimden uzak bir yaklaşım hakim”

Eğitimde ideolojik tutumların belirlediği, bilimden uzak bir yaklaşımın hakim olduğunu dile getiren Gençosman Killik, “Üniversite sayısının artmasından rahatsız değiliz, aksine daha fazla üniversite olmasını da isteriz. Bizim karşı çıktığımız durum, sadece sayıyı artmış göstermek için akademik kadrosu, kampüsü, teknik donanımı olmadan üniversite açılması” dedi.

“Sanayide, teknolojide, bilimde ilerlemesi durumunda Türkiye’nin yeni bir Güney Kore modeli olabileceğini belirten Killik, şöyle devam etti: “Biz iktidara geldiğimizde, sistemi bilimsel bir çalışma ile baştan yapılandıracağız. Önceliklerimizi ve çağın gerekliliklerini belirleyerek, liselerden çocuklarımıza teknik eğitimler vereceğiz. Sadece hizmet sektörüne değil tarıma, sanayiye nitelikli insanlar yetiştireceğiz.”

“15 Temmuz darbe girişiminin ardından gelen sistem değişikliği ile kadınların siyasete aktif katılımı azaldı”

Rapora göre siyasete katılımda gençlerin büyük bir çoğunluğuna hâkim olan endişe hâli, genç kadınlarda eklenerek artıyor ve kadınların siyasete dâhil olmasının önündeki en büyük engel olarak, kadınlara verilen imkânların kısıtlılığı öne çıkıyor.

Mustafa Gözel, parti olarak kadınların her alanda artması için çaba sarf ettiklerini fakat 15 Temmuz darbe girişiminin ardından gelen sistem değişikliği ile kadınların sivil topluma ve siyasete aktif katılımının azaldığını aktardı.

Gözel, konu hakkında şöyle konuştu: “Bunun sebebinin sivil toplum ve siyaset ortamının sertleşmesi ve kirlenmesi olduğunu düşünüyorum. Biz partimizi kurduğumuzda o denli sert bir iklim vardı ki yaptığımız şeyi ‘deli cesareti’ ile nitelendirenler vardı. Bir yerlere üye olup, faaliyet gösterdiğiniz zaman sonucunda neyle suçlanacağınızı kestiremediğiniz bir dönemde aktiflik göstermek gerçekten cesaret ister. Kadınlarımız cesur değil demek istemiyorum ama daha fazla sorumluluk ile daha erken geri çekilmeleri gerekebiliyor. Bu sert ortama erkekler kadar rahat adapte olamıyorlar doğal olarak. Ben bu sorunun otokratikleşmenin azalışı, demokrasinin artması ve güven ortamının yeniden sağlanması ile hızla çözüleceğine inanıyorum.”

“Erkek egemen iktidar, genç kadınları iradesiz bırakmak istiyor”

Dersim Dağ, kadına biçilen rol nedeniyle kadınların ev ve aile işlerini birlikte yürütmek zorunda kaldığını, bunun kadınların istihdamına engel olduğunu, aynı zamanda esnek ve güvencesiz iş kollarında çalışmasına neden olduğunu, eğitimli kadınların işte ötekileştirmeye maruz bırakıldığını ve erkeklere göre daha zor iş bulduklarını söyledi.

Kadının söz sahibi olmadığı bir ortamda demokrasiden bahsedilemeyeceğinin altını çizen Dağ, “Erkek egemen iktidar, genç kadınları siyasete yabancılaştırarak örgütsüz, kimliksiz ve iradesiz bırakmak istiyor. Kadın özgürlükçü siyaset çizgimizle hayatın her alanında kadının öz gücünün ortaya çıkması için politikanın toplumsallık özünü, kadın örgütlenme ilkesiyle hayata geçiriyoruz. Dolayısıyla eş başkanlık sistemi olan tek parti HDP’dir. Kadınlar, siyasette söz sahibi olmanın koşullarını yaratmalılar” dedi.

“Cinsiyet eşitsizliğine dayanan politikalar genç kadınlar açısından endişe oluşturuyor”

İktidar tarafından cinsiyet eşitsizliğine dayanan söylemlerin ve politikaların genç kadınlar açısından endişe oluşturduğunu dile getiren Doğa Şanlıoğlu, “Türkiye’de yapılan bir araştırmaya göre hemen hemen her üç gençten biri kadın-erkek eşitsizliğini Türkiye’den ayrılmak için en büyük sebep olarak görmekte. Bu sonuç aslında büyük bir sorunun çıktısı. Sabah evden ayrılırken  başlayan güvensizlik ve endişe ortamı evde dahi genç kadınlarımızın peşini bırakmamakta. Üst siyasi perdeye hakim olan kavgacı ve eşitsizliğe dayanan üslup, toplumun her kesiminde kadınların endişe duyduğu bir ortama sebep olmuştur” dedi.

Parti olarak cinsiyet kotası getirdiklerini vurgulan Şanlıoğlu, şöyle devam etti: “Partimizin tüm kadrolarına getirdiğimiz cinsiyet kotamızla, siyasette kadının etkin varlığını sürdürülebilir şekilde sağlamayı hedefliyoruz. Uzun vadede ise genç kadınlarımızın tüm alanlarda eşit temsil edildiği bir Türkiye için politikalar üretiyoruz.”

“İstanbul Sözleşmesi’nden tek bir imzayla çıkılan ülkede kadınların endişeli olmaması mümkün mü?”

Gençosman Killik, “Türkiye’nin iki mağdur edilmiş kesiminin birleşim kümesinden bahsediyoruz. Hem genç hem kadın olmak ayrı ayrı Türkiye’de öteki olmanın sembolü. Genç kadınlarımız bu iki şeyi aynı bünyede barındırıyorlar” dedi.

“İstanbul Sözleşmesi’nden tek bir imzayla çıkılan ülkede kadınların endişeli olmaması mümkün mü?” diye soran Killik, şöyle konuştu:

“Kanunların, kanun koyucuların kadınlara yaklaşımı düzelmedikçe de bu endişenin ortadan kalkması mümkün değil. Kadına şiddetin önüne geçecek, toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayacak yasaların bir an önce yürürlüğe girmesi gerekiyor. İş hayatında kadınların yaşadığı ayrımcılığı ortadan kaldıracak, uğradıkları mobbinge karşı ağır yaptırımlar getirecek düzenlemelerin hayata geçirilmesi gerekiyor. Kadınları sosyal yaşamda, iş hayatında, bürokraside, eğitimde görünür kıldığımız zaman siyasette de aktif ve etkili olacaklardır.”

“Katılım sorunu, demokratik değerlerin içselleştirilebildiği toplumlarda nihayete kavuşur”

Onur Hondoroğlu, Türkiye’deki siyaset algısına değinerek, “Ülkemizde gençlerin siyasete katılımını etkileyen ana faktörleri ailenin rolü, 12 Eylül Askeri Darbesi ve neticesinde gençlerin apolitizasyonu, istihdam arayışı ve siyasette güvencesizlik, siyasi kutuplaşma ortamı, siyasi kariyer riskleri, dijitalleşme sonucunda siyaset araçlarının değişimi gibi başlıklarda toplayabiliriz” dedi.

Katılım sorunun, demokratik değerlerin içselleştirilebildiği toplumlarda nihayete kavuşturulabileceğini söyleyen Hondoroğlu, “Bu bağlamda toplumsal yaşamın her alanına genç nüfusun katılımını vazgeçilmez bir durum olarak görmekteyiz. Bizler, gençlerin karşılaştığı sorunların çözümünü ancak karar alma mekanizmalarında o sorunları yaşayan gençlerin bulunmasıyla mümkün olacağını düşünmekteyiz. Genç kadınlara yüklenen toplumsal roller ve siyasette erkek egemen bir tablonun çizilmesi genç kadınların siyasete katılımında bir endişe halini ortaya çıkardığını kabul ediyoruz ve bizler İYİ Parti olarak kuruluşumuzdan itibaren bununla mücadele etmekteyiz” diye konuştu.

“Çoğu belediyede etkin bir gençlik meclisi ile karşılaşmadık”

Rapora göre gençler, kendilerini çoğunlukla şehirlerini ilgilendiren kararlarda etkili olarak tanımlamıyor. Belediyelerle etkileşime girmenin, diğer partilere yönelik bir mevzilenme yaratacağı endişesi, gençler arasında yaygın. Gençler, oy verdikleri partilerin yönetimindeki belediyelerde karar alma süreçlerini, nüfuz sahibi bir tanıdık olmadan etkilemenin mümkün olmadığını belirtiyor.

Doğa Şanlıoğlu, Türkiye’de gençlerin yerel yönetimlerdeki karar alma süreçlerine katılımının hukuken düzenlendiğini, bu sürecin belediyelerin kent konseyleri bünyesinde bulunan gençlik meclisleri ile yürütüldüğünü ifade ederek, şöyle konuştu: “Belediye Kanunu’na göre kent konseyinde oluşturulan görüşler belediye meclisinin ilk toplantısında gündeme alınmak zorunda ancak konu hakkında yapmış olduğumuz araştırmalara göre çoğu belediyede etkin bir gençlik meclisi ile karşılaşamadık. Gençlik meclislerinin etkin bir şekilde oluşturulmamış olması gençlerin aracısız ve şartsız bir şekilde var olması gereken söz haklarını tanımamaktadır. Ayrıca ülkemizde yaratılan korku iklimi, liyakatin değil referansın esas alındığı işe alım, meslek edinim süreçleri gençlerde belediyeyle herhangi bir iletişime girme noktasında çekincelere sebep olmakta. Biz bu sebeple tüm kurum ve konumlarda liyakati esas almayı ve kamu işe alım süreçlerinde mülakatı kaldırmayı vaat ediyoruz.”

“Belediyelerin verdiği kararlar genç dostu kararlar değil”

Belediyelerin, gençlerin yaşadığı kentleri yöneten organizmalar olduğunu belirten Gençosman Killik, sosyal hayatların sınırını bir aşamada belediyelerin çizdiğini söyledi. “Belediyelerin verdiği kararlar genç dostu kararlar değil” diyen Killik, sözlerini şöyle sürdürdü: “Gençler sosyalleşme ihtiyaçlarına, enerjilerine karşılık verecek belediyeler istiyor ancak özellikle iktidar belediyeleri, kentlerini sosyal aktivitelerden uzak ve sıkıcı şekilde yönetiyor. Ulaşım saatlerini kısıtlıyor, festival ve kültür etkinlikleri düzenlemiyor. Sadece yüksek ekonomik gelire sahip küçük bir azınlık özel imkanlarıyla bu aktivitelere kavuşabiliyor. Toplumun tamamının bu imkanlara kavuşması için belediyelerin hayati bir önemi var. Biz belediyelerimizi genç dostu belediyeler haline dönüştürmek için projeler geliştirmeye devam edeceğiz.”

“AKP iktidarı, gençlerin sorunlarını çözme yeteneğinden yoksun”

Dersim Dağ, “Toplumda yaratılan ve kimi kesimlerde görülen korku ve rehavetin önüne mücadelenin ortaklaşmasıyla geçilebilir. Gençlerin toplumsal sorunlara duyarlı olduğunu, mücadele ettiğini görüyoruz. Gençler bugün mücadele alanlarında haklarını savunuyorlar. Alanlarda, sokaklarda, üniversitelerde, parklarda hak mücadelesi veriyorlar” diyerek şöyle devam etti:

“AKP iktidarı, hem gençlerin sorunlarını çözme yeteneğinden yoksun hem de gençlerin kendi geleceklerini belirleme adına siyaset yapma hakkını engelliyor. Gençler yaşam alanlarının yok edilmesine, geleceklerinin karartılmasına karşı çıkıyor. İktidar baskılarla, yasaklarla, kaçırmalarla, ajanlaştırmayı dayatmalarla gençliğin mücadelesinin önüne geçemiyor.”

“Sosyal, kültürel ve ekonomik yapıların gerekli koşulları sağlaması gerek”

Gerek ulusal gerekse yerel düzeyde, bireysel ilginin ötesinde aktif bir vatandaş olmayı gerektiren siyasal katılım hakkının kullanılabilmesi için öncelikle sosyal, kültürel ve ekonomik yapıların gerekli koşulları sağlaması gerektiğini vurgulayan Onur Hondoroğlu, “Katılım, gençlerin siyasal partilerdeki, yerel yönetimlerdeki, sendikalardaki, sivil toplum kuruluşlarındaki rollerinin kabul gördüğünde ve gençler tarafından kurulan gençlik örgütlerinin işlevselleştirilmesi için çaba harcandığında gerçek bir anlam kazanmaktadır. Gençlerin yerel yönetimlerde karar alma süreçlerine katılımına yönelik olumsuz algılarını, İYİ Belediyecilik anlayışıyla yıkacağız” dedi.

“Belediyeler ‘yandaş besleme’ aracı”

“Yerel yönetimler, belediyeler, göreve geldikleri andan itibaren siyasi görüş, oy rengi gözetmeden, ayrım yapmaksızın hizmet etmesi gereken mercilerin başında geliyor. Demokrasinin yakinen tatbik edilmesi gerektiği bu kurumlarda ülkemizde maalesef ‘particilik’ eskiden beri had safhada” diye konuşan Mustafa Gözel, belediyelerin “yandaş besleme” aracı olarak kullanıldığını söyledi: “Belediyelerde istihdam, ihale süreçleri, hatta kültür sanat etkinlikleri dahi ‘yandaş besleme’ aracı olarak kullanılır halde. Zihniyet değişimine en küçük idarelerden başlamak ve liyakat esaslı bir şeffaflık sistemi getirmek gerekiyor. Bunu da gençlerle birlikte başaracağımıza inanıyorum.”

“AKP’nin gençlere ve topluma dayattığı her politikaya karşı çıkıyoruz”

Rapora göre gençlerin yüzde 25,6’sı hangi partiye oy vereceği konusunda kararsız. Bununla birlikte, gençlerin protesto oy kullanmaya eğilimli olduğu da yüzde 11,8 gibi bir oranla görülüyor. Bunun nedeni ise genel güvensizlik ve umutsuzluk hâli olarak değerlendiriliyor.

Dersim Dağ, 19 yıldır Türkiye’nin tek parti tarafından yönetildiğini, insanların ekonomik krizden dolayı evlerine ekmek götüremeyecek duruma geldiğini vurgulayarak şunları söyledi: “Gençler işsiz, gelecek kaygıları var. Kadınlar istihdam edilmiyor, yaşlılar huzurla ölemiyor. Toplum bu haldeyken, kendisini yönetenler ise saraylarda sefa sürüyor. İşte gençler tam da bu noktada partilere güvensizlik hissine kapılıyor. Biz, gençlere dayatılan yoksulluk ve sefaleti kabul etmiyoruz. AKP’nin gençlere ve topluma dayattığı her politikaya karşı çıkıyoruz. Toplumun öncü gücü gençlik olduğu gibi, HDP’nin de öncü gücü gençliktir. HDP, temelde gençlere özgürlük, eşit eğitim, istihdam ve gelecek vaat ediyor. Gençler kendilerini yoksul, eğitimsiz, baskılayan, yasaklayan, fikirsiz, hürriyetsiz bırakmak isteyen AKP iktidarına karşı mücadelesini sürdürüyor. Topluma ve toplumun sorunlarına duyarlı bir gençlik, AKP gibi karanlık iktidarları tarihe gömecektir.”

“Siyaseti zenginleşme aracı olmaktan çıkarmamız lazım”

İktidar partisinin yozlaşmışlığının, siyaset arenasının yozlaşmışlığı haline geldiğini belirten Gençosman Killik, “Mevcut gençlik, yaşamı boyunca AK Parti iktidarı dışında bir iktidar görmedi. Dolayısıyla siyaseti ve siyaset algısını AK Parti üzerinden tanıdı. Siyaseti zenginleşme aracı olmaktan çıkarmamız, torpili ortadan kaldırmamız gerekiyor. Meclis’teki genç milletvekili sayısı bir elin parmağını geçmiyor. Gençler de buna siyasete ve siyasi partilere mesafeli durarak refleks veriyor. Gençlere kendilerini mutlu, üretken, özgür hissedecekleri bir Türkiye vaat ediyoruz. Kimsenin düşüncesinden, inancından, yaşam tarzından dolayı ötekileştirilmediği, liyakat sahibi insanların hak ettikleri yere geldiği bir ülke kuracağız. Devletin kaynaklarını ihale çetelerine değil, gençlerin yurt sorununa, istihdam sorununa, burs ihtiyaçlarına, Ar-Ge çalışmalarına ayıracağız” diye konuştu.

“Gençler hesap soran değil hesap veren bir yönetim anlayışı istiyor”

Gençlerin siyasete küsmesindeki en büyük sebeplerden birinin kutuplaştırıcı ve ayrıştırıcı söylemler olduğunu aktaran Doğa Şanlıoğlu, “Gençlik için üretilen bir politika ya da gençler için ayrılan bir bütçe neredeyse yok. Gençler düşüncelerini özgürce ifade edebilmek istiyor, hesap soran değil hesap veren bir yönetim anlayışı istiyor. Biz işte tam olarak bunu sağlamak için çalışıyoruz. Gençlerin artık popülist söylemler duymak istemediğinin, lafla peynir gemisinin yürümeyeceğinin farkındayız. Kısa bir süre içinde gençlik politikaları eylem planımızı açıklayacağız. Bu planlarımızda üç yaşından başlayan sağlam temelli ve dijital dünyaya entegre bir eğitim sistemini detaylarıyla açıklıyoruz. Gençlerimizin iş bulabildiği, girişimciliğin desteklendiği ve önünün açıldığı sistemler sunuyoruz. Hukukun üstünlüğü ve adalete güvenin olduğu, ekonomide istikrarın sağlandığı bir Türkiye vadediyoruz” dedi.

“İktidar, doğru ve güzel işlerin ardından politikalarını kendi eliyle çökertti”

“İktidarın doğru ve güzel işlerin ardından nasıl politikalarını kendi eliyle çökerttiğini, geçmiş söylem ve duruşunu nasıl terk ettiğini ve dönüştüğünü müşahede etmiş bir nesiliz biz. Tüm bunlar olurken muhalefetin ne kadar yetersiz kaldığına da şahitlik ettik” diyen Mustafa Gözel, gençlerin siyasi partilere, söylemlere ve vaatlere mesafeli durmasını normal karşılamak gerektiğini belirtti.

Gözel, şöyle konuştu: “Genç girişimcileri nasıl destekleyebiliriz, genç istihdamını nasıl teşvik edebiliriz, kamuda genç istihdamını nasıl adil hale getirebiliriz ve dolayısıyla genç işsizliğini nasıl çözebiliriz bunların hepsi ile ilgili çalışmalarımızı yaptık. Tarımdan adalete, ekonomiden eğitime, spordan kültür sanata her alanda gençler ile ilgili çözüm önerilerimizi ve vizyonumuzu paylaşan çalışmamızı da kamuoyu ile paylaşacağız. Biz gençlere onurlu ve eşit Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak yaşayacakları, yarına umutla bakacakları, özgürlüklerin ve demokrasinin yerleşik olduğu, müreffeh bir Türkiye’yi hep birlikte inşa etmeyi teklif ediyoruz.”

“Olumsuz siyasi atmosfer gençlerin umutsuzluğunu arttırdı”

Olumsuz siyasi atmosferin, kötü ekonomik koşullarının, hak ve özgürlüklerin kısıtlanmasının gençlerin umutsuzluğunu artırdığını söyleyen Onur Hondoroğlu, “İYİ Parti olarak gençlerin karar alma süreçlerine katılıma dair olumsuz algıları yok ederek, gençlerin dahil edilmesi fikrini kişilerin kurumsal stratejilerle destekleyeceğiz. Temel vatandaşlık hakları, ulusal ve yerel düzeyde karar alma mekanizmalarının işleyişi ve kendilerine sunacağımız olanak ve hizmetler konusunda gençlerimize gerekli bilgilendirmeleri yapacağız. Gençlik çalışma ve araştırmalarımızı hayata geçirirken eğitim, istihdam, özgürlük, spor, ulaşım gibi temel ihtiyaçlar ve çatışma, şiddet gibi çözülmesi gereken ana sorunlarla birlikte bütüncül bir politika içinde ele alacağız” dedi.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.