Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Merkez Bankası’na faiz yetkisi: TL’ye dönüşümün desteklenmesi çözüm mü?  

Türk Lirası’na (TL) dönüşümün desteklenmesi kapsamında Resmi Gazete’de bugün (1 Şubat) iki karar yayımlandı. Bu kararlardan biriyle Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) bankaların mevduat hesabına uygulayacağı azami faiz oranını belirlemeye yetkili kılındı. Diğer karara göre de yurtdışında yaşayan Türk vatandaşlarının döviz hesaplarını TL’ye çevirebileceği belirtildi. Kararları Medyascope‘a değerlendiren ekonomist Oğuz Demir, bu gibi kararların ekonomide dengesizlik yarattığını söylüyor ve bütçe üzerindeki yükün artabileceği yönünde uyarı yapıyor.

Kararların anlamı ne?

Şu ana kadar Merkez Bankası’nın bir haftalık repo faizi, yani politika faizi üzerine en fazla üç puan faiz verilebiliyordu. Hükümet, politika faizi yüzde 14 olduğu için maksimum yüzde 17 kur korumalı mevduata ödenebilecek faiz belirlemişti. Şimdi geldiğimiz noktada, özellikle piyasa faizlerinin, yani vadeli mevduat faizlerinin yukarı doğru gitmesi kur korumalı mevduat sistemine olan ilgiyi azaltmıştı. Bu yöntemle Merkez Bankası’na yüzde 14 ya da 17’nin dışında bir faiz önerilebilmesi imkanı sağlanmış oluyor. Yani isterse yüzde 14 politika faizi varken yüzde 20 de verebilir, yüzde 12 de verebilir, böyle bir esneklik sağlandı.

Neden böyle bir şeye ihtiyaç duyuldu?

Şu an piyasa faizlerinin, kur korumalı mevduatın üzerinde bir faiz öneriyor olması aslında amacın dışında bir şey değil. Buradaki asıl amaç dövizleşmeyi, dolarizasyonu durdurmaktı. Piyasadaki vadeli mevduat faizlerinin yükselmesi insanların dövize gitmesini engeller. Amaç ya o şekilde ya bu şekilde hasıl oluyor. Bu, kur korumalı mevduat tarafındaki ilgiyi yüksek tutmaya ve özellikle yurtdışından gelecek dövizleri de cazip kılmaya yönelik. Merkez Bankası’nın elinde bir alan olsun istediler. Şu anda bir müdahale olacağı, faizi bir anda değiştirebilecekleri anlamına gelmiyor. Piyasa koşullarına göre gerektiğinde aksiyon alınabilecek bir yetkiyi yaratmış oldular. Merkez Bankası faiz oranını piyasa seviyesine çekti diyelim, normalde vadeli mevduatın faizini kim ödüyor? Banka. Burada kur piyasa üzerine çıkarsa kim ödeyecek? Devlet, yani Hazine. Oradaki miktarı özendirecek bir adım atarlarsa Hazine’nin üzerindeki yükü artırırlar. Böyle bir adım atacaklarını sanmıyorum ama bence bir alan açmış oldular. 

Bu kararlar krize çözüm olabilir mi?

Bizim tek sorunumuz kur değildi, kur bir sonuçtu. Nedenleri ortadan kaldırmadan kısa vadeli işlemlerle ekonomiyi tutmaya çalışıyorlar. Döviz ihtiyacının ana nedeni, sadece insanların dövize yönelmesi değildi ki. Türkiye’nin bir döviz açığı sorunu var. Bu açığın kısa vadede asıl nedeni, uluslararası sermaye hareketleri ve bu hareketler sonucunda Türkiye’ye yabancının gelmemesi, bilakis dünyada oluşan konjonktürle beraber Türkiye’den çıkması. Bu durum, kurdaki artışın hızlanmasına ardından yurtiçindeki vatandaşın kendini koruyacağı bir finansal işleme dönüştü. 

Dünyadan Türkiye’ye para girişi istenen seviyede değil. Dolayısıyla bu kararlarla da burayı cazip hale getirecek bir adım atmadık, bu bir. İkincisi, Türkiye’nin uzun yıllardır yapısal bir cari açık sorunu var. Bu cari açık sorunu kurun yukarı gitmesine rağmen çözülebilmiş değil. Türkiye’nin ticari işlemlerden kaynaklanan bir cari açık sorunu da var. Bu da ortadan kalkmış değil. Dolayısıyla kurdaki sıçrama Türkiye’nin döviz ihtiyacından kaynaklanan bir sonuç olarak ortaya çıkıyordu. Şimdi köpüklenen şey, vatandaşın döviz talebini azaltmak ama hâlâ 1 dolar yaklaşık 13,50 lira. Yeniden bir dolarizasyon süreci, yeniden bir yukarıya doğru hareket olduğunda vatandaşı durdurabilecek bir araç geliştirebilmek mümkün olmaz. Asıl sorunları çözmeden kısa vadeli bir çözüm ürettiler. Bu çözümün bir maliyeti var, o da başka tür bir dengesizlik yaratıyor. Finansal işlemler, maliye politikasına yük yaratır hale geldi. 

Aslında geçici çözümlerle kalıcı sorunlar yaratıyoruz şu anda. Bugüne kadar Türkiye’nin başına gelen birçok ekonomik sorunda denge sağlayan temel nokta bütçe disipliniydi. Yani devletin gelirleri ile giderleri arasındaki fark çok büyük değildi. Koruma kalkanımız olan bütçe disiplinini de yok ediyoruz. Yani hem harcamalar hem de bütçe üzerindeki yük artıyor. 

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.