Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Salgın döneminde özel eğitim çocukları: “Öğrenme kayıpları daha derin yaşandı” 

Türk Eğitim Derneği Düşünce Kuruluşu (TEDMEM) Eğitim ve Sosyal Araştırmalar Uzmanı Seçil Cengizoğlu, özel eğitim alan çocukların koronavirüs salgını sürecinde, tam kapanma dönemi ve sonrasında ciddi öğrenme kayıpları yaşadığını belirterek, “UNICEF, yaklaşık bir buçuk milyar çocuğun bu durumdan etkilendiğini açıkladı” dedi. TEDMEM Eğitim Değerlendirme Raporu 2021 Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri raporunun yazarlarından Cengizoğlu ile salgın sürecinde özel eğitimde yaşanan sorunları ve özel eğitim çocuklarının öğrenme kayıplarını konuştuk.

Okulların kapandığı 30 Nisan 2021’den bu yana genel eğitim gibi, özel eğitimin de sekteye uğradığını belirten Cengizoğlu, özel eğitim alanının ayrı değerlendirilmesi gerektiğine dikkat çekerek, “Tipik gelişim gösteren çocukların aldığı eğitimle, özel eğitim alan çocuklar aynı süreçten geçmedi. Bununla ilgili veriler var, Birleşmiş Milletler Uluslararası Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), yaklaşık bir buçuk milyar çocuğun bu durumdan etkilendiğini açıkladı. Özellikle dezavantajlı çocuklar daha farklı etkileniyor. Bunu her açıdan konuşmak çok önemli” dedi. 

“Erken müdahale kurtarıcıdır”

Özel eğitimde “erkencilik ve kapsayıcılık” ilkelerinin öneminden bahseden Cengizoğlu, “erken tanımlamanın” hayat kurtardığını belirterek, okul öncesi eğitimin 0-3 yaş aralığına indirilmesi gerektiğini vurguladı. 0-3 yaş aralığının çocukların gelişimi için çok kritik bir süreç olduğunu aktaran Cengizoğlu, şunları söyledi: 

“Diyelim ki çocuğun özel bir gereksinimi var, 0-3 yaşta bu durumun farkına varmakla, 3-6 yaş aralığında farkına varmak arasında çok ciddi bir fark var. Erken müdahale kurtarıcıdır. Okul öncesi eğitim kurumlarında, ilkokul kademesine göre çok daha fazla bir etkileşim var. Okul öncesi eğitim çocuk merkezlidir ve bu nedenle çok daha etkilidir.” 

Yetersizliğin engele dönüşmesini engellemek

Dijitalleşmenin avantajları olduğunu ancak özel eğitim gören çocuklar için tek seçeneğin bu olmaması gerektiğini belirten Cengizoğlu, Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) özel eğitim gören çocuklar için program ve materyaller geliştirdiğini söyledi. Özel eğitimin en temel ilkesi olan kapsayıcılık ilkesi ile öğrencilerin eğitim süreçlerine dahil edildiğini aktaran Cengizoğlu, şöyle devam etti:  

“Özel eğitim çocukları, farklı gereksinimi olan çocuklar ve yapmak istediğimiz şey bu yetersizliğin engele dönüşmemesi. Aile ve çocukların farkındalık sahibi olması gerektiğini söylüyoruz. Gelişimsel olarak aradaki farkın azaltılmasını istiyoruz. Tipik gelişim gösteren çocuklarla, özel eğitime ihtiyaç duyan çocuklara aynı eğitim verilemez. Farklı gereksinimleri olduğu için farklılaştırılmış eğitimlerin verilmesi gerekiyor.” 

“Özel eğitim sürecinde birebir eğitim çok önemli”

Özel eğitim sürecinde birebir eğitimin önemini vurgulayan Cengizoğlu, “Özel eğitim gören çocuklar, sınıf ortamında öğretmen ve arkadaşlarıyla birebir etkileşime giriyor ve çocukların gelişimi için esas önemli olan nokta da bu. Çünkü en nihayetinde özel gereksinimi olan çocukları toplumsal yaşama entegre etmemiz gerekiyor” diye konuştu.  

“Esas amaç her çocuğun nitelikli eğitime erişim sağlaması”

MEB ve sivil toplum kuruluşları tarafından özel eğitim gören çocuklar için geliştirici setler hazırlandığını ancak bu setlerin her gereksinim için yapılmadığını söyleyen Cengizoğlu, “Özel eğitim için kapsayıcılık çok önemli. Birleşmiş Milletler Kalkınma amaçlarından bir tanesi de budur. Nitelikli eğitimde dezavantajlı grupları kapsamanız gerekiyor. Esas amaç her çocuğun nitelikli eğitime erişim sağlaması” dedi.  

“Rutinleri bozulan çocuklar öğrenme kayıpları yaşadı”

Özel gereksinimli çocuklar için rutinlerin çok önemli olduğunu vurgulayan Cengizoğlu, koronavirüs salgını döneminde çocukların rutinlerinin bozulduğunu ve çocukların öğrendikleri bilgilerde de gerileme olduğunu aktardı. “Bu çocuklar, öğrenme kayıplarını belki de daha derin yaşamaya başladı” diyen Cengizoğlu, ailelerin çocuklarının ilgiye ve farklı eğitime ihtiyacı olduğunu bildiğini ancak eğitim sürecinde ne yapılması gerektiğini bilmediğini belirtti:  

“Bu sürecin hem aile hem eğitimciler için olumsuz sonuçları oldu. Aileler için de bambaşka bir süreç başladı. Aileler, ‘Öğretmen çocuğumla ilgileniyor’ dediği noktada, çocuğuyla evde yalnız kaldı ve sorunlar başladı. Öğretmenlerle iletişim kuramayan aileler oldu. Dijital olarak bazı uygulamalar ve materyaller yapıldı ancak internete erişim konusunda sıkıntı yaşayan ailelerin çocukları eğitimde kopuş yaşadı.” 

“En nihai amaç toplumsal yaşama katılmalarını sağlamak”

Cengizoğlu, ihtiyaç haritalarının ve mobil platformların kurularak ülke genelinde erken tanımlamanın önemini de “Özel gereksinimli çocukları tanımlamadığınız sürece onlara yardımcı olamazsınız” diyerek vurguladı. Kaynaştırma öğrencisi, özel eğitime ihtiyacı bulunan bireylerin kendi akranları ile birlikte eğitim ve öğretim görmesine imkân tanıyan bir sistem. Bu sistemle özel gereksinimi olan çocukların hayata entegre edilmesi amaçlanıyor. Okullardaki kaynaştırma öğrencilerinin ve sınıf öğretmenlerinin yaşadığı sorunlara dikkat çeken Cengizoğlu, öğretmenlerin krize dayanıklı olmaları gerektiğini vurgulayarak,  şunları söyledi: 

“Kaynaştırma çocukları ilkokullarda normal bir sınıfa dahil oluyorlar. Onlara eğitim veren kişiler ise sınıf öğretmenliği eğitimi almış olan kişiler. Sınıf öğretmenleri, sınıflarına özel gereksinimli biri dahil olduğunda ne yapmaları gerektiğini veya nasıl yaklaşmaları gerektiğini bilse, süreç daha farklı yürütülebilir. Bu noktada eğitim fakültesi müfredatlarında bir değişime gitmek lazım. TALIS’in (Uluslararası Öğretme ve Öğrenme Anketi) 2018 raporunda özel eğitim öğretmenleri, ‘Mesleğimize dair gelişime ihtiyacımız var’ demiş. Özel gereksinimleri neyse ona göre bir program uygulanması gerekiyo, çünkü en nihai amaç toplumsal yaşama katılmaları.” 

Özel eğitim alan öğrenci sayısı 425 bin

TEDMEM’in raporunda yer alan bilgilere göre, Türkiye’de örgün eğitim kapsamında özel eğitim alan öğrenci sayısı, 2020-2021 eğitim öğretim yılında, bir önceki yıla kıyasla ilkokul kademesinde düşerken, diğer kademelerde ise önceki yıllara kıyasla az da olsa bir artış gösterdi.  

Kaynaştırma ve bütünleştirme yoluyla eğitim alması gereken çocukların durumunun fark edilmesi, çocukların okul öncesi eğitime gönderilmemesi nedeniyle düşük kalıyor. İlköğretime başlanınca özel eğitime ihtiyaç duyulan çocukların farkına varılmasıyla, bu ihtiyacın çok fazla olduğu ortaya çıkıyor ancak birçok bakımdan geç kalınmış oluyor. Okul öncesi dönemde özel eğitime ihtiyacı olan öğrenci sayısı 549 olarak belirlenirken, ilkokul kademesinde özel eğitime ihtiyaç duyan öğrenci sayısı 114 bine ulaşıyor. Cengizoğlu, aradaki farkın okul öncesi eğitiminin zorunlu olmamasından, bu nedenle de erken tanı koyulamamasından kaynaklandığını belirtti.  

Salgın süresince okula ve eğitime erişimin sekteye uğramasının, özel gereksinimli öğrencilerin eğitime kısıtlı bir şekilde erişmesine yol açtığı tespitine yer verilen TEDMEM raporunda, “Çocukların günlük yaşam düzenlerinin bozulması, öğrenmeye karşı geliştirdikleri motivasyonlarının düşmesine ve davranış problemlerinin artmasına neden olmuştur” denildi. Raporda, özel eğitim alan çocuklar için alınması gereken önlemler ise şöyle sıralandı: 

-Rehberlik ve Araştırma Merkezlerinin kapasitesi artırılmalı ve değişen ihtiyaçlar doğrultusunda işlevselliği yeniden gözden geçirilmelidir.

-Özel eğitim alanında salgınla birlikte yeni oluşan ihtiyaçlara yönelik destekler sağlanmasına karşın öğrencilerin dijital becerileri bu konuda sınırlılık oluşturulmalıdır.

-Özel eğitim personelinin ve öğretmenlerinin mesleki becerileri ve yeterlikleri yeni krizlere dayanıklı olacak şekilde desteklenmelidir.

-Yapılan işbirliği ve protokoller sadece BİLSEM’ler (Bilim ve Sanat Merkezleri) özelinde değil; kapsayıcı politikalar dahilinde özel eğitim ve rehberlik hizmetlerinin her alanına yayılmalıdır.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.