Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Taksim Dayanışması’ndan 21 Mart’taki Gezi Parkı davasına çağrı: “Demokrasinin yolu, Gezi’nin gerçek tarihine sahip çıkmaktan geçiyor”

Taksim Dayanışması, önümüzdeki pazartesi günkü (21 Mart) Gezi Parkı davası öncesinde düzenlediği toplantıda, “Dava derhal geri çekilmeli, iddialar derhal düşürülmeli, Kavala derhal serbest bırakılmalıdır” çağrısı yaptı.

Taksim Dayanışması, Ayşe Mücella Yapıcı, Can Atalay, Tayfun Kahraman ve Akif Burak Atlar’ın katılımıyla 21 Mart’taki Gezi Parkı davası öncesi Karaköy’deki Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi’nde dava sürecine dair toplantı düzenledi.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Gezi davasında mütalaasını sunan savcı, iş insanı Osman Kavala ve mimar Mücella Yapıcı’nın ağırlaştırılmış müebbet hapis ile Çiğdem Mater, Ali Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Yiğit Ali Ekmekçi’nin ise 15 yıldan 20 yıla dek hapis cezasıyla cezalandırılmasını talep etmişti.

“Demokrasinin yolu, Gezi’nin gerçek tarihine sahip çıkmaktan geçiyor”

Taksim Dayanışması adına Akif Burak Atlar’ın okuduğu açıklamada şu ifadeler öne çıktı: 

“Gezi sürecine dair dava edilmesi, yargılanması gereken birileri varsa, amansızca ve kural tanımadan ölümlere ve yaralanmalara neden olanlardır.

Gezi Direnişi’nin tarihsel gerçekliği, hayali senaryolara dayanan suçlamalarla, insanları iddianame bile olmadan aylarca yıllarca tutuklu bırakmakla, tarafsızlığı çoktan tartışmalı hale gelmiş mahkemelerinizin zorlamasıyla değiştirilemez.

“Dava derhal geri çekilmeli”

Bu akıl ve hukuk dışı dava derhal geri çekilmeli, kurgu ithamlarla yargılanmak istenen arkadaşlarımız hakkındaki iddialar düşürülmeli, somut hiçbir delil olmadığı halde siyasi bir tutsak olarak tutukluluğu devam eden Mehmet Osman Kavala derhal serbest bırakılmalıdır. Ülke tarihinde bir onur sayfası olarak yer alan Gezi Direnişi’ni, bu ülkenin geleceğine sahip çıkan demokrasi ve özgürlük çığlığını karalama çabasından artık vazgeçin.

Bu ülkeye bir gün demokrasi gelecekse, onca baskı ve şiddete rağmen kısamadığınız seslerin Gezi’deki yankısından gücünü alacaktır. 2013’ün Haziran’ında Gezi Parkı’ndaki o rengârenk dayanışmacı anlayışı sahiplenen tüm yurttaşları, özgürlük ve demokrasi talebiyle ülkemizin geleceğine umut olan tüm kurumları, terör, darbe, dış güçlerin oyuncağı gibi asılsız ithamlarla lekelenmek istenen Gezi’nin gerçek tarihine sahip çıkmaya çağırıyoruz. Çünkü zeytinlerin, derelerin, doktorların, gazetecilerin, avukatların, öğrencilerin, akademisyenlerin, kadın hareketinin, LGBTİ+’ların yanında hep birlikte kol kola girip baskılara karşı direnmeye devam etmenin yolu, kısacası demokrasinin yolu Gezi’nin gerçek tarihine sahip çıkmaktan geçiyor.

Biliyor ve inanıyoruz ki: Gezi eşitlik, özgürlük, adalet ve demokrasi için bu ülkenin sönmeyecek umududur.”

Açıklamanın ardından, Taksim Dayanışması bileşenlerinin temsilcilerinden Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Genel Başkanı Emin Koramaz, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) İstanbul Şubeler Platformu Sözcüsü Mesut Mike, İstanbul Tabip Odası adına Nazmi Algan söz alarak dayanışma mesajlarını iletti. 

Yapıcı: “Çok öfkeliyim”

“Gerçekten bu sefer çok öfkeliyim. Bugüne kadar olan süreçte biraz daha sakin karşılamaya çalışıyordum ama artık çok öfkeliyim” diyen mimar Ayşe Mücella Yapıcı, öfkesinin nedenini şöyle anlattı:

“Yapılmaya çalışılan asla bizlerle ilgili değil. Onlar da çok iyi biliyorlar ki bu ülke gelecekte demokratik, barışçıl, birbirini seven sayan, en azından dinleyen bir ülke, zeytinliklerinden tüm kaynaklarına sahip çıkılan bir ülke olacaksa o Gezi’nin ışığıyla aydınlatılacaktır ve oradan başlayacaktır. Bunu bildikleri için de çok korkuyorlar. Bir yandan bu korkuyla hem gündemi uzatarak insanların hafızasında yepyeni, kirli bir Gezi tarihi, bir yandan da bizler üzerinden ve Osman Kavala üzerinden de bir sürü kesime gözdağı veriyorlar.” 

“Söz veriyorum, dimdik ayakta olacağız”

Yapıcı, “Çok eminim ki bizim, en azından benim burada hiçbir önemimiz yok” dedi ve ekledi:

“Ama madem öyle, hepimiz Gezi’nin o güzel haline yaraşır, onun bize verdiği umutla, gençlikle, dirayetle, sabırla, akılla ve mizahla  dimdik ayakta olacağız. Size söz veriyorum. Bizim için hiç endişelenmeyin. Biz hepimiz biliyoruz ki bu ülkenin hiç sönmeyen umut ateşidir Gezi. İş ki biz Gezi zamanındaki gibi o birlikteliğimize, aklımıza, fikrimize, birbirimize el vermeye, birbirimizi duymaya, anlamaya, birlikte hareket etmeye devam edelim.”

Yapıcı sözlerini “Sekiz tane çocuğumuzun, gözlerini kaybeden 40’ı aşkın kişinin, beden bütünlüklerini kaybedenlerin, psikolojik olarak travma yaşayanların bir gün bu bizi yargılamaya çalışanları yargılayacağı günleri de görecek kadar yaşamaya da kendime söz veriyorum” diyerek tamamladı. 

Kahraman: “Gezi’yi savunmaya devam edeceğiz”

Tayfun Kahraman ise “Biz Gezi’yi duruşma salonlarında savunmaya devam ediyoruz ve devam edeceğiz. Gezi’nin ak yüzünü, aydınlık, ilerici yüzünü savunmaya devam edeceğiz. Bunu karartmaya, tarihi yeniden yazmaya ilişkin tüm beyhude çabaların da bir gün yargılanacağını biliyoruz” diye konuştu.

Konuşmaların ardından toplantı, 21 Mart’ta saat 09:30’da Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek duruşmaya çağrıyı içeren videonun gösterimi ile sona erdi.

Ne olmuştu?

Gezi davasında ilk beraat kararı 2015 yılında verildi. Açılan ikinci dava sonucunda da mahkeme, 18 Şubat 2020’de Osman Kavala, Ayşe Mücella Yapıcı, Şerafettin Can Atalay, Tayfun Kahraman, Ali Hakan Altınay, Yiğit Aksakoğlu, Yiğit Ali Ekmekçi, Çiğdem Mater Utku ve Mine Özerden hakkında beraat ve tutuklu sanık Osman Kavala hakkında ise tahliye kararı vermişti. Yurtdışındaki sanıklar Can Dündar, Memet Ali Alabora, Ayşe Pınar Öğün, Gökçe Tüylüoğlu, Handan Meltem Arıkan, Hanzade Hikmet Germiyanoğlu ve İnanç Ekmekçi‘nin dosyalarını ise ayırmıştı. Kavala, tahliye kararı verildiği gün yeniden tutuklanmıştı.

İstinaf Mahkemesi, Ocak 2021’de beraat kararlarını bozdu. Şubat 2021’de Kavala’nın “casusluk” suçlamasıyla yargılandığı dava dosyası Gezi davası ile birleştirildi. Nisan 2021’de yurtdışındaki sanıkların dosyası da ana dosya ile birleştirildi.

Yargılanan 16 kişi hakkında “hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs”, “mala zarar verme”, “tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirmesi”, “ibadethanelere ve mezarlıklara zarar verme”, “nitelikli yağma”, “nitelikli yaralama”, “Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’na muhalefet” suçlamalarından ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi.

Gezi eylemlerine ilişkin Beşiktaş taraftar grubu Çarşı’ya “hükümeti yıkmaya teşebbüs” ve “2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet”, “suç örgütüne üye olma”, “kamu görevlilerinin görevini yapmasını engelleme” suçlamalarıyla açılan 35 sanıklı davada ise İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, 29 Aralık 2015’te beraat kararı vermişti.

Yargıtay 16. Ceza Dairesi ise Nisan 2021’de kararı oybirliğiyle bozmuştu. Bozma kararına gerekçe olarak, İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ve beraat kararlarını bozulmasıyla yeniden başlayan Gezi davası ile birleştirilme hususunun değerlendirilmemesi gösterilmişti.

30. Ağır Ceza Mahkemesi Hâkimi Mahmut Başbuğ, dosyaları birleştirme önerisini ilettiği 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne 28 Temmuz’da geçici görevlendirmeyle gitti ve bu mahkemede talep onaylandı. Başbuğ’un başkanlık yaptığı duruşmada dosyaların birleşmesine ve yargılamanın 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam etmesine karar verildi.

Avrupa Konseyi’nin icra organı Bakanlar Komitesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarına rağmen serbest bırakılmayan iş insanı Osman Kavala davasının AİHM’e havale edilmesine dair kararı 2 Şubat 2022’de oyçokluğuyla kabul etti ve Türkiye’ye yönelik ihlal süreci resmen başladı.

21 Şubat 2022’de 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Çarşı ve Gezi dosyalarını ayırdı.

Savcı duruşma sonrası sunduğu mütalaasında Kavala ve Yapıcı’ya Türk Ceza Kanunu (TCK) 312. maddede yer alan “cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs” suçlamasını yöneltti. Çiğdem Mater, Ali Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman ve Yiğit Ali Ekmekçi’nin ise aynı suça “yardım ettikleri” gerekçesiyle cezalandırılmasını talep etti.

Savcı, Pınar Öğün, Henry Jack Barkey, Can Dündar, Gökçe Yılmaz, Handan Meltem Arıkan, Hanzade Hikmet Germiyanoğlu, Memet Ali Alabora, Yiğit Aksakoğlu ve İnanç Ekmekçi hakkındaki dosyanın ise ayrılmasını istedi.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.