Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Karbon ayak izi: Formula 1’in şaibeli konusu

Formula 1 dahil tüm motor sporlarının en çok tartışılan konusu olan “karbon ayak izi”ni Medyascope Spor Servisi‘nden Muhammed Kaya yazdı.

Karbon ayak izi: Formula 1’in şaibeli konusu

Formula 1 özellikle son yıllarda ‘karbon ayak izi’ konusunda attığı adımlar ile “çevreci” yönünü geliştirmeye çalışıyor. 2026 yılına kadar getirilmesi planlanan yeni yakıt ile Karbon Yakalama Teknolojisi sayesinde doğada bulunan karbondioksit kullanılıp tekrar yerine bırakılacak. Peki, Formula 1 bu konuda ne kadar samimi?

Tamamen elektrikli araçlar mı? Asla!

Halihazırda bir elektrikli yarış serisi olan Formula E varken Formula 1 böyle bir işe kalkışamaz, hele ki ne ses ne de güç olarak yanına yaklaşamıyorken. Formula E, geçen günlerde yeni üçüncü nesil yarış araçlarını tanıttı. Bilmeyenler için yazalım, tamamen elektrikli motorlar ile çalışan bu araçlar ile sürdürülen bu seri elektrikli araç teknolojisinin de öncülüğünü yapıyor. 

Üçüncü nesil olarak tanıtılan bu araçlar hem ön hem de arkada güç aktarma organlarına sahip olacak ve halihazırda yarışan üreticilerin kullandığı “geleneksel” tahrik grubunda bulunan ve araca güç veren 350kW’a ek olarak 250kW rejenerasyon eklenerek yeni bir ön güç aktarma organı içerecek. Toplamda 600 kW gücü olacak şekilde tasarlanan yeni araçların en önemli özelliği daha hızlı şarj edilmeleri olacak. ABB ile çalışan Formula E teknoloji ekibi, aynı anda iki aracı şarj edecek şekilde taşınabilir şarj üniteleri de geliştirdi. 

“Sıfır Karbon” mottosu ile yola koyulan Formula E, bu uğurda birçok eleştiri alsa da elektrikli araç teknolojisine öncülük etmeye devam ediyor. Yeni nesil bataryaların da doğaya karışma süresini düşüren Formula E, net sıfır emisyondan da ödün vermedi.

Formula 1’in aksine bu uğurda çabalayan bir yarış serisini, Formula 1 ile kıyaslamak haksızlık olur. Bizim gibi hızlı araç ve ses tutkunları şimdilik Formula E’ye uzaktan bakıyor. Çünkü hem konsept hem de hız bakımından birbirinden çok farklı iki seri, üstelik FIA özellikle Formula 1’in perdelemesini bu seri ile yapıyor gibi görünüyor. 

Formula E üçüncü nesil araç prototipi

Organizasyonun tek sorunu motor mu?

Formula 1, 2030’da karbon nötr olma planını geçmiş yıllarda başlatmıştı. Amaç, personel ve ekipmanın etkinliklere karayolu ve hava taşımacılığı da dahil olmak üzere, yarış pistlerindeki faaliyetlerinde oluşan karbon ayak izini ortadan kaldırmaktı. 

Formula 1, motorhome’lar, minik tesisler ve diğer tüm kurulumlarda yenilenebilir enerjinin taahhütünü verdi. Verdi vermesine de şu ana kadar irili ufaklı dönüşümler olsa da pek de ciddi bir değişim söz konusu değil. En basitinden, devasa jeneratörler etkin bir biçimde kullanılıyor.

Tek kullanımlık plastiklerin ortadan kaldırılması ve tüm atıkların geri dönüştürülmesini veya kompost haline getirilmesini sağlamak da dahil olmak üzere, 2025 yılına kadar tüm olayların “sürdürülebilir” hale getirileceği de belirtildi. Bunların çalışması yoğun olarak devam ediyor ve kimsenin bu konuda kaygı taşıdığı söylenemez. Etkinlikleri canlı canlı izlerseniz fark edersiniz.

Şu an dünya üzerinde kullanılan hibrit motorların en verimlisi Formula 1’de kullanılıyor. Verimliden kastım hız değil aslında doğa verimliliği adına, ısı enerjisini de bir enerji gücü olarak geri dönüştüren sistemlere de sahip olan Formula 1, bu alanda çalışmalarına devam ediyor. Örnek vermek gerekirse Formula 1 motorları yüzde 60’lık bir termal verimlilik derecesine sahipken, benzinli bir karayolu motoru genellikle yüzde 25 civarındadır.

Gelecek yıllarda karbon yakalama teknolojisini kullanarak karbon salımını en alt düzeye getirmeyi hedefleyen Formula 1, motor üzerine değil de yakıt üzerine yoğunlaşarak hibrit motorlardan “şimdilik” vazgeçmeyeceğini gösterdi. Motor değişimlerinde bile sırf “ses” gitti diye birçok eleştiri alan bir yarış serisinin eli maalesef bu konuda çok dar ancak tek odak motor olmamalı.

Sıfır emisyon için nereye odaklanılmalı?

Formula E’nin elektrikli araç piyasasındaki etkinliği aşikâr iken Formula 1’in özellikle yakıt konusuna yönelmesi mühendislik açısından önemli. Çünkü yalnızca motorun değil yakıtın da evrim geçirebileceği öngörüsü üzerinden büyük bir yol katedildi.

Alınan yol için harcanan emeğe değer mi bilemiyorum ancak odağa alınması gereken tek noktanın motor veya yakıt olduğunu düşünmüyorum. Formula 1, ağaçları bir nevi yeniden dikmek ve spordaki mühendislik tecrübesini kullanarak atmosferden karbonu yakalayabilen yeni teknolojiler geliştirmek yoluyla emisyonları dengelemeyi planlıyor.

Formula 1’in açıklanan 2020’deki toplam karbon emisyonunu 296.591 ton idi ve taraftarların yarışlara ulaşımı bu veriye dahil değil. Ayrıca resmi taşıma şirketi DHL tüm taşıma işlemleri için yaklaşık 120.000 kilometre yol yapıldığını açıkladı. Bu sayı neredeyse üç dünya turuna bedel. Peki, karbon salımında hangi işler ne denli riskli?

  • Lojistik (kara, hava ve deniz taşımacılığı):  %45
  • Personel seyahati:  %27,7
  • Fabrika ve tesisler:  %19.3
  • Etkinlikler: %7.3
  • Tüm yarış ve testler dahil toplam motor emisyonları: %0,7

Formula 1’de günden güne genişleyen yarış sayısı, dağınık yarış planı, takvim karmaşası bence motordan çok daha önemli halde. Takvim genişliği ve dağınıklığı Formula 1’de çalışan herkes için sorun iken aynı zamanda doğamız için oldukça büyük riskler barındırıyor.

Gelecekte tamamen elektrikli bir seriye döner mi bilmiyorum ancak döndüğü günde Formula E gibi zaten bu işi yıllardır yapan bir seri olduğu için pek de şansının olduğunu düşünmüyorum. Formula 1, dünyanın en büyük organizasyonlarından bir tanesi ve şu an birçok alanda siyasete de alet ediliyor. İklim anlaşmalarının kıskacından kurtulmak için sembolik işler yapmaları şimdilik kâfi. Peki, gelecekte?

Yazan: Muhammed Kaya

Editör: Doğa Üründül

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.