Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Ankara-Kızılay’da Somalili dükkanına polis baskısı: “Sizi burada istemiyoruz, sınır dışı edeceğiz, dükkanınızı kapatacağız”

Polis, Somalili Mohamed Isse Abdullahı’nın Ankara’da 2019’dan bu yana işlettiği restoranına, ‘Sizi burada istemiyoruz, sınır dışı edeceğiz, dükkanınızı kapatacağız’ diyerek baskın yaptı. Medyascope’un görüştüğü Abdullahı, haftada birkaç kez yapılan baskınlarda müşterilerin de gözaltına alındığını söyledi. İşletmenin sahibinin Türk, kendisinin de işletmenin ortağı olduğunu belirten Abdullahı, bütün resmi izinlerin tam olmasına rağmen Somalili oldukları için özellikle Kızılay bölgesinde “mülteci görünümlü yabancı” istenmediğinin kendilerine sözlü olarak iletildiğini ancak resmi bir belge tebliğ edilmediğini anlattı.

“Talimatı kimden aldınız diye soruyoruz ‘yukarıdan’ diyorlar”

Ankara-Kızılay semtine iki sokak uzaklıkta Somalili göçmenlerin işlettiği 7-8 restoran ve işletme son zamanlarda kapatıldı. Aynı sokakta faaliyeti sürdüren tek restoran olarak kendi işletmelerinin kaldığını anlatan Somalili Mohamed Isse Abdullahı, yaşadıklarını şöyle anlattı:

“2021 Ağustos ayından beri bir polis baskısı ile karşı karşıyayız, bunun ne anlama geldiğini bilmiyoruz. Sivil ve üniformalı polisler, işyerimize gelip müşterilerimize GBT (Genel Bilgi Toplama Sistemi) kontrolü yapıyorlar. Narkotik timi de geliyor. Sabah, öğle, akşam saat farkı gözetmeksizin bazen iki bazen bir araba dolusu polis geliyor, bazen bir kişi bazen 10 kişi. ‘Şöyle bir yanlışınız var, hakkınızda şöyle bir suçlama var’ şeklinde bir açıklama yapmıyorlar. Açık şekilde ‘Dükkanı kapatıyoruz’ diyorlar. Hangi hakla bunu yaptıklarını bilmiyoruz. ‘Biz buraya talimatla geldik’ diyorlar fakat böyle bir talimat olduğuna dair hiçbir resmi belge göstermiyorlar. Talimatı kimden aldınız diye soruyoruz ‘yukarıdan’ diyorlar başka hiçbir şey söylemiyorlar.”

“Müşterileri de gözaltına alıyorlar”

Dükkanımız şimdiye kadar 30 kere boşaltıldı. Haftada üç dört kere gelip ‘Dükkanı kapatıyorsunuz’ diyorlar. Dükkanı boşalttıktan sonra müşterileri gözaltına alıyorlar. Onlarca defa gözaltına alındım. Emniyete götürüp üç beş saat bekletip, sonra bırakıyorlar. Gözaltındayken ‘Sizi burada istemiyoruz, sizi sınır dışı edeceğiz, dükkanınızı kapatacağız’ diyorlar. Türkçe olmasına rağmen tabelaları söktürüyorlar. ‘Burada bekliyorum bir saat içerisinde bunu sökmezsen dükkanı kapatıyorum’ diye tehdit ediyorlar. Mecburen sökmek zorunda kalıyoruz. ‘Somali Sofrası’nı ‘Güzelyurt Sofrası’ yaptık yine de rahat edemedik.

“Sanki suçluymuşuz gibi bir algı oluşturuldu”

“Biri Kanada, biri Hollanda vatandaşı olan iki arkadaşım Türkiye’yi terk etti. Mülk sahiplerini arıyorlar, ‘bunları çıkarın’ diyorlar. Dükkanı boşaltıldıktan sonra dükkanın önünde bazen bekçi, bazen sivil, bazen de üniformalı ekip sabitliyorlar ve dükkana gelen müşterilere ‘Burası kapalı’ diyerek kovuyorlar. Bu şekilde çalışmamıza engel oluyorlar. Kiramızı, vergimizi, borçlarımızı ödeyemez hale getirildik. Müşterilere durumu açıklayamıyorum. ‘Siz başka bir iş mi yapıyorsunuz, polis müşteriyi nasıl gözaltına alabilir’ diye soruyorlar. Sanki suçluymuşuz, sanki burası altı üstü bir restoran değilmiş gibi bir algı oluşturuldu. Burada farklı milletlere hizmet ediyoruz.”

“Türkiye kanunlarına güvenerek yatırım yaptık”

“Polis, daha önce avukat arkadaşlarımıza ‘Burası Kızılay, merkezimiz burada göçmen görünümlü yabancıları istemiyor’ dedi. Bu sorunları yaşarken Türk halkından hiçbir olumsuz tepki görmedik. Sivil toplum kuruluşları, partilerden temsilciler bizi ziyaret ederek desteklediklerini açıklıyorlar. ‘Yasal olarak Türkiye’de kalma izni olan, vergisini ödeyen, ruhsatı olan bir işletme kanunen nasıl kapatılır’ diye soruyorlar. Ben buraya ailemin arkadaşlarımın birikimlerini yatırdım. Türkiye kanunlarına güvenerek yatırım yaptık. Kimseyi suçlamıyorum, kimseye küs değiliz, sade bir vatandaş olarak uluslararası kanunlar ve Türkiye kanunlarının güvencesi altında işletmemizi devam ettirmek istiyoruz. Bu sorunun çözülmesini talep ediyoruz. Hatamız varsa söylesinler düzeltelim. Valiliğe, kaymakamlığa, Türkiye Eşitlik ve İnsan Hakları Kurumu’na başvurdum, Göç İdaresi’ne başvurdum fakat sekiz aydır sonuç çıkmadı.”

“Merkezi yerlerde mülteci görüntüleri istenmiyor”

Bu olayın münferit olmadığını, 30 kere polis baskının yaşandığını dile getiren Dünya Evimiz Uluslararası Dayanışma Derneği Genel Koordinatörü Burçak Sel Tüfekçi, “Altındağ olaylarından beri ayyuka çıkan ırkçılık meselesinin bir tezahürü gibi gözüküyor. Özellikle göz önünde olan merkezi yerlerde mülteci görüntülerinin istenmediğine dair bir eğilim var” dedi. Dünyanın her yerinde idarelerin yönetimsel problem yaşamamak ve gettolaşmanın önüne geçebilmek için bazı tedbirler almasının anlaşılabilir olduğunu hatırlatan Tüfekçi şöyle konuştu:

Elbette kimi tedbirler alırsınız, fakat aldığınız tedbirlerin toplumun dezavantajlı kesimlerini hak ve hizmet açısından daha da mağdur hale getirmemesi gerekir. Bu tedbiri yumuşak bir şekilde, muhatabını hak gaspına uğratmayacak şekilde almanız gerekir. İdare, ırkçılığa karşı ortalığın karışmasını engellemek için bir tedbir almaya çalışıyor fakat gördüğümüz kadarıyla bu inceliklerden mahrum bir düzenleme söz konusu. Altındağ Caddesi’nde, Mamak’ta mültecilerin yoğun yaşadığı yerlerde onların da iş yerlerine böyle müdahalelerin yapıldığını biliyoruz. Belli ki Ankara’nın bazı yerlerinde ‘nüfussal görüntüyü düzenlemeye’ yönelik bir çalışma var.”

“‘Ümmet kardeşliği’ gibi meseleler geriledi”

“Türkiye’de milliyetçi tandansın rengi giderek koyulaşmaya başladı. Dolayısıyla ‘ümmet kardeşliği’ ‘iman kardeşliği’ gibi meseleler geriledi. Şu an ‘Türklük, Türk milliyeti, bütünlükler’ gibi Ümit Özdağ’ın sıklıkla vurguladığı temsillerin dile getirildiğini görüyoruz. İktidar kan kaybetmemek için Türklük üzerinden bir şeyler yapmaya çalışıyor olabilir, bu yoruma açık bir konu. Irkçılığın tarihte zaten en çok ekonomik krizlerin olduğu dönemlerde yükseldiğini biliyoruz ve Türkiye toplumu da tam olarak bunu yaşıyor. İktidar da aslında ‘Bak gördün mü dini senin dediğin kadar önemsemiyorum ve senin dediğin kadar milliyet meselesini de önemsiyorum’ diye bir mesaj vermeye çalışıyor olabilir”

“Yoksul halkı riske atıyorlar”

“Mülteci konusu, ülkelerin hele de bizim gibi ülkelerin seçim atmosferine girerken aktüel politikalara harcayabileceği bir konu değil. Bunun topluma ve ardından idarelerin kendisine çok ciddi faturaları olur. Bunu toplamak da çok zor bir şeydir. Dolayısıyla idarenin bu kararsızlığı, politikalar arasında sıkışmış devam etmesi toplum içindeki bütün dezavantajlı kesimlerin başta da mültecilerle aynı ortamlarda yaşam süren yoksul halkı ciddi şekilde riske atmaktadır.”

“Bu insanların burada oturma ve ticaret yapma hakları var”

İnsan Hakları Derneği Ankara Şube Başkanı Fatin Kanat da Somalililere yönelik bu tavrı Medyascope’a şu sözlerle değerlendirdi:

“Somalili kardeşlerimize yapılan ayrımcı ve dışlayıcı tutumun devlet ve kolluk eliyle yapılmış olması ayrıca üzücü. Bu insanların burada oturma ve ticaret yapma hakları var. Dolayısıyla farklı bir uygulamaya maruz bırakılmalarının hiçbir hukuki dayanağı yok, tamamen keyfi. Kolluk kuvvetlerinin bu dönem özellikle içkili mekanlar üzerinde de böyle keyfi bir tutumu var. OHAL yasalarından kaynaklanan ve şu an geçersiz olan sözüm ona bir yetkiyi kullandıklarını söylüyorlar.”

Mohamed İSSE ABDULLAHI kendini anlattı

“Somaliliyim. 10 yıla yakındır Türkiye’de yaşamaktayım. Üç farklı üniversitelerden mezun oldum, 19 Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden, Anadolu Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstriyel İlişkiler Fakültesini bitirdim ve Uludağ Üniversitesi’nden yüksek lisans yaptım.

Ankara’da evlendim. Eşim de Somalili ve Giresun Üniversitesi Ebelik Bölümü’nden mezun oldu, şimdi de Yüksek Lisansını Karabük Üniversitesi’nde yapıyor. Bir kız çocuğumuz var. Şimdiki hayatımı ve düzenimi Türkiye’de kurduk ve sevdik. Okuldan sonra İki Somalili arkadaşımla ticarete atıldık ve Ankara’da kendi imkânlarımızla bir şirket kurduk, diğer bir şirketi de devraldık. Yıllık ortalama 30bin TL’den fazla vergi ödemekteyiz. İşyerlerimizle ilgili bütün resmi evraklarımız (işyeri açma ruhsatı, vergi levhası, Ticaret odası kaydı ve ilçe tarım bakanlığından alınan belgesi) mevcuttur. “

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.

İlgili içerikler