Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Hekimlerin yapacağı mitinge valilik üç gün kala izin verdi – TTB Başkanı Fincancı: “Ankara Valiliği AKP İl Başkanlığı gibi çalışıyor”

Hekimler, 29 Mayıs’ta taleplerini duyurmak için Ankara’ya geliyor. Türk Tabipleri Birliği Başkanı (TTB) Şebnem Korur Fincancı, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın miting öncesi yaptığı açıklamaları ve valilik kararını Medyascope’a değerlendirdi.

Hekimler, “Emek bizim söz bizim sağlık hepimizin” mitingi için 29 Mayıs’ta Ankara’ya geliyor. Anıttepe’de saat 12.00’de başlayacak olan miting için 29 Nisan’da izin dilekçesi ile başvuran hekimlere, valilikten mitinge üç gün kala cevap geldi. Eylem için hekimlerin talep ettiği Kolej Meydanı’na izin çıkmadı. Kararı değerlendiren TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı, “Ankara Valiliği AKP İl Başkanlığı gibi çalışıyor. Miting yapmak bizim en doğal hakkımız. Onların işi, engellemek değil yolumuzu açmak. Kamu otoritesinin, bir kamu kurumuna yönelik engelleme girişimi kabul edilemez. Etkili bir eylem yapacağız çünkü bu sadece bizim sorunumuz değil” diye konuştu.

“Heyet ataması tümüyle siyasi iktidarla bağlantılı bir atamadır”

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, dün yaptığı açıklamalarda 12 Mayıs’ta TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilerek yasalaşan “Kadına şiddet ve sağlık çalışanlarının özlük haklarına ilişkin kanun”a dikkat çekti. Kanunda yer alan malpraktis davalarına ilişkin maddeye dair konuşan Koca “Türkiye, malpraktis sorununu kökten çözdü. Bundan böyle kasıt olmadıkça rücu olmayacak” dedi. Kamuoyunda tartışılan “kasıt” ifadesini ve Koca’nın açıklamasını Medyascope’a değerlendiren Şebnem Korur Fincancı, “Biz malpraktis değil ‘sağlık hizmetlerinden doğan zararlar’ olarak tanımlıyoruz. Bu zararlar önemli ölçüde sağlık sistemindeki aksaklıklardan kaynaklı olarak ortaya çıkıyor” dedi.

Zararların kamu kaynaklarından karşılanması gerektiğine dikkat çeken Fincancı, yeni kanunu şöyle değerlendirdi:

“Yeni kanunla mahkeme yerine bir heyet kuruyorlar. Mahkeme yerine koyulan heyetin nasıl atandığı da yasal düzenlemede tanımlanıyor. Heyet ataması tümüyle siyasi iktidarla bağlantılı bir atamadır. Yasaya baktığımızda siyasi iktidarın korumak istediği, kendisine yakın olanlara herhangi bir rücu yokken, aslında cezalandırmak istediği farklı düşünen, eleştiren meslektaşlarımıza bu zararları rücu edeceğini görüyoruz.”

“Siyasi otoritenin şiddet dili, sağlıkta şiddeti tetikliyor”

Koca’nın “Hiçbir meslek grubu için yapılmamış olan çalışma, sağlıkta şiddete karşı yapıldı” sözlerini değerlendiren Fincancı, “Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ‘Hiçbir meslek grubu için yapılmamış olan çalışma sağlıkta şiddete karşı yapıldı’ diyerek Türkiye’de sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin ne kadar arttığını itiraf etmiş oluyor” dedi. Şiddeti önleyecek başka mekanizmalara ihtiyaç olduğunu söyleyen Fincancı, toplumda şiddetin arttığını vurgulayarak sebeplerine ilişkin şu tespitleri yaptı:

“Bunda özellikle siyasi otoritenin yoğun bir biçimde şiddet dilini kullanıyor olmasının çok büyük bir etkisi var. Düşmanlaştırıcı, suçlulaştırıcı yaklaşımlar sergileyerek toplumu kendi içinde ayrışmaya zorlayan bir yaklaşım söz konusu. Bu yaklaşım, kaçınılmaz olarak şiddeti tetikliyor. Sağlık sisteminde kâr edebilmenin yolu kışkırtılmış sağlık talebi oluşturmaktan geçiyordu. Kışkırtılmış sağlık talebinin karşılanamadığı durumlarda, bu kışkırtma kaçınılmaz olarak sağlık çalışanlarına yönelik şiddet olarak ortaya çıkıyor. Yasa yeterli değil. Katalog suçlar kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini de biz yıllardır söylüyorduk.”

“Böyle bir açıklamanın yapılması yaşadıkları telaşı gösteriyor”

Sağlık çalışanlarının özlük haklarına ilişkin düzenlemeler “cumhurbaşkanının müjdesi”olarak duyurulmuştu. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca dün (25 Mayıs) yaptığı açıklamada “Hekimler, sağlık çalışanları cumhurbaşkanımızın beş müjdesinin art arda hayata geçtiğini biliyor ve bilmeli. İnanmayanlar için bu inançsızlıklarının sonucu itibar kaybı olabilir” diye konuştu. Hekimlere, “Saygınlığınızı sabırsızlıkla riske atmayın” diye seslenen Koca’nın bu sözlerinin ne anlama geldiğini Fincancı şöyle anlattı:

“Siyasi otoritenin siyaset yapma tarzını ortaya koyuyor. Bizleri hak öznesi olarak görmediği, hak mücadelesini de sanki saygınlığımıza leke vuracak bir durummuş gibi tanımladıklarını gösteriyor. Oysa biz, bu ülkenin yurttaşları olarak hak mücadelesi sorumluluğu taşıyoruz. Bu bizi itibarsızlaştırmaz aksine hak mücadelesini engeller koyanları itibarsızlaştırır. Yaptıkları açıklamalara baktığımızda bu hak mücadelesinin ne kadar yerini bulduğunu görebiliyoruz. 29 Mayıs’ta yapacağımız eylem öncesi böyle bir açıklamanın yapılması yaşadıkları telaşı gösteriyor.”

“Onkoloji bölümünde geç başvurularla karşılaşıyoruz”

Sağlık hizmetlerine ulaşımda yaşanan sorunların “Sağlıkta Dönüşüm Projesi’nin sağlıkta yarattığı tahribat” olduğunu dile getiren Fincancı, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Pandemi döneminde koruyucu sağlık hizmetlerinin yok edilmesinin ne anlama geldiğini gözledik, bedeninle birlikte ödedik. Korumak yerine hastanede karşılayıp tedavi etmeye çalıştılar. Tedavinin henüz oturmadığı yeni ortaya çıkan bir sağlık sorununda pek çok insanımız yaşam hakkı ihlali ile karşı karşıya kaldı. Pandemide vazgeçilen uygulamalardan birisi kanser taramalarıydı. Şu an özellikle onkoloji bölümünde çalışan meslektaşlarımız geç başvurularla karşılaşıyor. Bunun bedelinin ne olduğunu ilerleyen dönemlerde göreceğiz. Pek çok önlenebilir ölüm önlenmemiş olacak.”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.