Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Cengiz Özdemir yazdı: Zeytinburnu mozaiklerinden Zeuksippos Hamamı’na yeni bir sergileme paradigması

“İstanbul’un taşı toprağı altın” deyimi kadar isabetli bir deyimimiz yoktur herhalde. Gerçekten de taşı, toprağı altın değerindedir. Nereye bir kazma vursanız “altından” bir tarih çıkar. Bu durum çoğu müteahhit için baş belası olarak görülür ve kaşla göz arası buluntular yok edilip inşaata devam edilmeye çalışılır. Gerek mülk sahiplerinin gerek yüklenicilerin en büyük korkulu rüyası budur. Fakat az sayıda da olsa böyle davranmayanlar var. Bunlardan biri Zeytinburnu Belediyesi. Belediyenin eski hizmet binasının tabanında bulunan Bizans dönemi mozaikleri hızla teşhir ve tanzimi ile birlikte ziyarete açıldı. Mozaiklerin binanın yan tarafındaki otoparka doğru çok daha geniş bir alanı kapladığı görülünce kazılar, bildiğim kadarıyla, bu yönde devam ediyor. Yakın zamanda yapılan bir dizi sempozyumla birlikte bu buluntular bilim dünyasının ilgisine sunuldu. Burada açılan sergi salonunda cam zemin kullanılarak mozaikler gelen ziyaretçileri şaşırtmaya devam ediyor.

Yakın zamanda mimar Emre Arolat, Hatay’da bir otelin zemin altında yer alan arkeolojik buluntuları gelen ziyaretçilerin görebileceği şekilde bir otel dizaynı gerçekleştirdi. Buna benzer uygulamalar Türkiye’nin her yanında karşımıza çıkabiliyor. Dünyada da pek çok başarılı örneği var.

Geçen hafta yazdığım yazıda bir çağrıda bulunup Sultanahmet Meydanı’ndaki Yılanlı Sütun’un bir replikasının yapılıp meydana dikilmesini, orijinalinin ise Arkeoloji Müzesi’ne kaldırılıp orada sergilenmesini önermiştim. Sultanahmet Meydanı İstanbul’un kalbi. Burada sadece Yılanlı Sütun yok elbette. Obelisk, örme sütun, Million Anıtı kalıntıları vs. vs. görünen bir çok kalıntı var.

Ya görünmeyenler?

1927 yılında özel bir izinle Hipodrom ve çevresinde arkeolojik kazılar yapan İngiliz arkeoloji ekibi bu kazılarda pek çok önemli eser buldu, bunları fotoğrafladı, rölövelerini çıkarttı ve yeniden toprakla doldurdu, kapattı. Çünkü yapılan anlaşma öyleydi. Türk hükümeti İngiliz ekibe kazı izni verirken bu şartla vermiş. Yani “Kazıyı yapın, tespit edin ve geriye toprakla doldurun” demişler. Bunun o dönem için anlaşılır bir yanı var. O zamanlar Sultanahmet Meydanı şehrin kalbi gibi. Yani araç trafiğinin vs. yoğun olduğu bir bölge. Şimdiki gibi yaya bölgesi değil, turistik bir yer hiç değil. Bir neden bu, diğer neden de o dönem bunları koruyacak, sergileyecek teknoloji yok. Toprakla doldurmak da bir koruma yöntemi. Bu iş için valilik kazı başlamadan ekipten bir depozito bile almış, olur da bırakıp giderlerse yeniden toprakla doldurmak maksadıyla. Neticede Sultanahmet Meydanı epeyce kazılmış, fotoğraflanmış, rölöveleri çıkartılmış ve üzeri kapatılmış. Bu kazıda elde edilen en somut keşif Zeuksippos Hamamı. Bu hamam klasik Roma hamamı formunda. Şimdiki Haseki Hürrem Sultan Hamamı’nın hemen yanı başında. Kültürel süreklilik açısından paha biçilmez bir nimet. Yeri neredeydi derseniz, Hürrem Hamamı’nın hemen yanı başındaki büyük meydan fıskiyesi ve sıraların olduğu yerdeydi.

1927’den günümüze yüz yıl geçti. O dönem bir mecburiyet olan keşif sonrası yeniden toprakla kapatılıp korumaya alınması bugün bir mecburiyet değil, aksine iş bilmezlik. Yeri yurdu belli olan Zeuksippos Hamamı’ndan başlayıp tüm Sultanahmet Meydanı’nı kazarak ve üzerini camla korumaya alarak bunların sergilenmesi mümkün olamaz mı? Bu hem şehirde yaşayanların kendilerinden önceki medeniyetlerin farkına varmaları, hem de bunların turizme kazandırılarak şehrimizin hakettiği değere ulaşması ve tabii bilim dünyasına yeni ufuklar açması sonucunu doğuracaktır.

Bu konu ile ilgili Dr. Kerim Altuğ ile yaptığımız yayını şuraya bırakalım:

Herkese iyi hafta sonları dilerim

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.