Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Serhat Güvenç yazdı: Karadeniz’de iyimserliğe yer var mı?

Dün dünya gıda güvenliği açısından çok önemli bir adım atıldı. Rusya ve Ukrayna, Türkiye’nin ısrarlı ve yoğun girişimleri sonucu, aralarındaki savaş durumuna rağmen bir uzlaşmaya varabildiler. Bu uzlaşma sayesinde hem Ukrayna hem de Rusya’nın Karadeniz ve Türk Boğazları üzerinden tahılın yanısıra ayçiçeği yağı ve suni gübre ihraç etmesinin önü açılmış oldu. Ya da biz böyle bir iyimserliğe kapıldık. İstanbul’da BM desteğiyle varılan uzlaşmanın haberini değerli meslektaşım Soli Özel’den aldım. Anlaşma kağıt üzerinde tüm paydaşların gereksinimlerine yanıt verecek hükümler içeriyormuş gibi duruyordu. Soli bir bakıma birçoğumuzun hislerine tercüman olurcasına şu soruyu da eklemeden duramamıştı paylaştığı habere: “Bakalım uygulanabilecek mi?” 

İtiraf edeyim uzun süredir takip ettiğim bu konuda bu kadar kapsamlı ve somut bir uzlaşı beklemiyordum. Türkiye açısından baktığımda bu uzlaşının en ferahlatıcı yönü uygulanması için herhangi bir ülkenin deniz kuvvetlerine sorumluluk yüklemeyişiydi. Karadeniz’de “tahıl koridoru” ilk kez gündeme geldiğinde özellikle Ukrayna tahılını taşıyacak ticari gemilere savaş gemilerinin refakat etmesi öneriliyordu. Özellikle İngiltere ve ABD’de bazı çevrelerde bu konuda oldukça şahin yaklaşımlar gözleniyordu. NATO’nun Karadeniz’e savaş gemisi çıkarmasını içeren formüller havada uçuşuyordu. Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin başında ısrarla talep ettiği “uçuşa yasak bölge” ilanı ile benzer riskler taşıyacak böyle bir uygulama Türkiye’yi ciddi sıkıntıya sokabilirdi.

Bu ihtimali aşmak için BM’nin sürece mutlaka dahil edilmesi gerekiyordu. Bu başarıldı. Ukrayna’nın gıda arz zincirinden koparılmasından en çok etkilenecek ülkelerin devreye girmesi gerekiyordu. Afrika Birliği bir tarafa bırakılırsa bu konuda açıkça bir girişimde bulunan olmadı. Ama olası bir gıda krizinin siyasi faturasının Rusya’ya kesilebileceği de belliydi. Gözlemciler, şu ana dek hiç de Rus karşıtı çizgide olmayan Türkiye, Mısır ve İsrail gibi ülkelerin dahi böyle bir durumda tutum değiştirebileceğine işaret ediyorlar. Bir diğer değişle Rusya, karşısındaki cepheyi daha fazla genişletmemek adına Ukrayna’nın tahıl ürünlerinin dünya piyasına erişiminin önünü açmış olabilir.

Kremlin’in asıl siyasi hedefleri göz önüne alındığında aslında bu uzlaşı bazı kritik konularda Rusya’nın geri adım atmasının bir sonucu olarak değerlendirilebilir. İlk olarak Ukrayna’nın yenilgisi için ekonomisinin çökertilmesi gerekiyordu. Tahıl ihracı Ukrayna’nın en önemli gelir kalemlerinden birini oluşturuyor. İki ülke arasındaki savaşın artık bir yıpratma mücadelesine dönüştüğü düşünüldüğünde, Ukrayna’nın ekonomik açıdan çökertilmesi, Rusya stratejisinin gereğiydi. Dolayısıyla dün varılan uzlaşı, Rusya’nın bu stratejisinde bir esnemeye karşılık geliyordu.

Bu beklenmedik esnekliğin ardında sadece siyasi kaygılar değil (dünyayı açlığa mahkum etme sorumluluğundan kaçınma gibi), askeri mülahazalar da yatıyor olabilir. Zira Rusya’nın Ukrayna’nın denize çıkışını tamamen engelleme imkanı da eskisine göre zayıflamış durumda. Bir dizi gelişme sonucu Rusya’nın Karadeniz’deki göreli üstünlüğü zayıfladı. Moskva kruvazörünün batırılması bu açıdan bir dönüm noktası oldu. Ardından stratejik önemi haiz Yılan Adası’nın boşaltılması geldi. Bu gelişmeler Ukrayna’ya sınırlı da olsa deniz çıkış imkanı sağladı. Batı kaynaklarının aktardığı bilgiler doğruysa, Rus Karadeniz Filosu’nun kalan gemileri Kırım’ın doğusuna çekilmiş. Bu yeni konuşlanma, denizden güç aktarımının en azından bir süreliğine Rusya’nın gündeminden düştüğüne işaret ediyor. Ukrayna’nın daha etkili ve yüksek menzilli kıyı savunma imkanlarına (Harpoon füzesi gibi) kavuşmuş olması bu gelişmeyi tetiklemişe benziyor. Yani Rus donanması için Ukrayna sahillerine yaklaşmak daha fazla geminin kaybını göze almayı gerektirecek. Normal şartlarda bu kayıplar başka yerlerden kaydırılacak unsurlarla telafi edilebilirdi. Ancak Boğazlar, Rus ve Ukrayna savaş gemilerine kapalı. 24 Şubat 2022’de işgal başladığında Karadeniz’in “hakimi” gibi görünen Rus donanması şu anda bir tür “rehin” durumundadır. O yüzden elindeki tüm gemileri sakınmak zorundadır.

Savaş hali sürdükçe Karadeniz’deki deniz gücü dengesi Rusya’nın giderek aleyhine değişecektir. Bu aşamada Rusya’nın elinde kalan en önemli koz Kilo sınıfı denizaltılardır. Nitekim son bir haftadır Rusya’nın denizaltılardan atılan Kalibr seyir füzeleriyle Ukrayna’yı hedef aldığı ifade ediliyor. Suüstü unsurlara yönelik tehdit düzeyinin bu kadar yüksek olduğu bir harekat ortamında denizaltılara bel bağlanmasında şaşılacak bir şey yok. 

Tahıl koridoru anlaşmasının yarattığı iyimserlik maalesef uzun ömürlü olamadı. Varılan mutabakat gereği tahılın Ukrayna’nın Karadeniz limanlarından taşınması sırasında herhangi bir saldırı yapmama taahhüdü veren Rusya’nın bu sabah Odesa Limanı’nı iki Kalibr füzesiyle vurduğu haberi düştü. Liman altyapısının hasar gördüğü bu saldırı belki varılan mutabakatın lafzına değil ama ruhuna aykırı. Evet Ruslar muhtemelen henüz mutabakatın uygulanmaya başlamadığı gerekçesine sığınacaklardır.  Ancak bu saldırı Rusya’nın Ukrayna’yı dize getirme hedefinden vazgeçmediğine işaret ediyor. Bu aşamada Kremlin, zaten uygulama takvimi henüz kesinleşmiş bir uzlaşıyı beklemek yerine Ukrayna limanlarını bir an önce işe yaramaz hale getirmeye odaklanmayı tercih edebilir. O zaman Ukrayna tahılının ihraç edilememesi “teknik” gerekçelere bağlanarak siyasi sorumluluktan da kurtulunmuş olunur. Rusya’nın “devlet aklı” böyle mi düşünüyor önümüzdeki günlerde anlaşılacak. Ukrayna liman ve deniz taşımacılığı altyapısına yönelik saldırılar devam ederse, Rusya, Türkiye’yi de zora sokacak. Onca gayret, çaba ve emek barışa gönlü olmadığı gün be gün daha fazla ortaya çıkan Rusya’nın hamleleriyle bir çırpıda berhava olurken, Ankara’nın erken bir barış için iyimserliğini muhafaza etmesi güçleşecek. Bu gidişle Türkiye’yi net bir stratejik seçim yapmaya zorlayan bizzat Putin olacak, Kiev ya da Vaşington değil. 

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.