Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Seçmen yolsuzluğu ne kadar önemsiyor?

Türkiye suç örgütü lideri Sedat Peker’in ortaya attığı rüşvet ve yolsuzluk iddialarını konuşuyor. İddialarda adı geçen Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Politikaları Kurulu Üyesi istifa etti, Cumhurbaşkanlığı Danışmanı görevden alındı. Peki Türkiye’de seçmen yolsuzluk iddialarını ne kadar önemsiyor? Yolsuzluğa ilişkin tartışmalar, oy verme davranışını etkiliyor mu? Siyasetbilimci Prof. Dr. Emre Erdoğan, siyasal iletişim uzmanı İbrahim Uslu ve gazeteci Bahadır Özgür, Medyascope’a yorumladı.

Organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in yolsuzluk ve rüşvet iddiaları Türkiye’nin gündeminde. Peker, eski Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) Başkanı Ali Fuat Taşkesenlioğlu ve kardeşi AKP Erzurum Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu’nun, Marka Yatırım Holding’in sahibi Mine Tozlu Sineren’den sorunlarının çözümü için 12 milyon Türk Lirası rüşvet istediğini iddia etti. Mine Tozlu Sineren Peker’in rüşvet iddiasını doğrularken, iddialarda adı geçen diğer isimler iddiaları reddediyor. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, SPK’nın suç duyurusunun ardından soruşturma başlattı.

Zehra Taşkesenlioğlu’nun boşanma aşamasındaki eşi Prof. Dr. Ünsal Ban, Milas’ta gözaltına alındı. Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde ifadesi alınan Ban, adliyeye sevk edildi.

İddialarda adı geçen Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Politikaları Kurulu Üyesi Korkmaz Karaca sağlık sorunlarını gerekçe göstererek istifa etti. Son olarak, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Sedat Peker’in iddialarında adı geçen danışmanı Serkan Taranoğlu’nu görevden aldı.

Birleşik Arap Emirlikleri’nde bulunan organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in belli aralıklarla gündeme getirdiği rüşvet ve yolsuzluk iddiaları, kamuoyunun bu iddialarına inanıp inanmadığı ve yolsuzluk algısının seçmen davranışını nasıl etkileyeceği sorularını akıllara getiriyor.

Toplumun yüzde 74’üne göre yolsuzluk arttı

Uluslararası Şeffaflık Derneği’nin 2021 yılı Yolsuzluk Algı Endeksi‘ne göre Türkiye, bir sene öncesi ile kıyaslandığında 2 puan kaybederek 10 sıra düşüş yaşadı; 38 puanla 180 ülke arasında 96. sırada yer aldı.

KONDA Araştırma ve Danışmanlık ile Uluslararası Şeffaflık Derneği’nin 14-17 Ocak 2022 tarihleri arasında yürüttüğü  “Türkiye’de Yolsuzluk: Neden? Nasıl? Nerede?” araştırması ise toplumun yüzde 74’ünün, yolsuzluğun son iki yılda arttığını düşündüğünü ortaya koyuyor. Bu oran beş yıl önce yüzde 55’te kalıyordu. 

“Yolsuzluğu kimin yaptığı önemli”

Yolsuzluğun arttığını düşünen seçmenlerin oranı beş yılda belirgin şekilde artsa da, seçmenin yolsuzluğa dair algısını belirleyen önemli faktörlerden birinin siyasi görüşleri/parti aidiyeti olduğu anlaşılıyor. Araştırmaya göre AKP seçmeninin yüzde 44’ü, MHP seçmeninin yüzde 63’ü Türkiye’de yolsuzluğun arttığını düşünürken, muhalefet seçmeninde bu oran çok daha yüksek: CHP seçmenleri arasında oran yüzde 97, İYİ Parti seçmenleri arasında yüzde 91, HDP seçmenleri arasında ise yüzde 92. Kararsızların da yüzde 78’i son iki yılda Türkiye’de yolsuzluğun arttığını düşünüyor.

Siyasetbilimci Prof. Dr. Emre Erdoğan

Sedat Peker’in iddialarının ardından seçmenin yolsuzluğa bakış açısına ilişkin Medyascope’a konuşan siyasetbilimci Prof. Dr. Emre Erdoğan da, seçmenin yolsuzluğa vereceği tepkinin, yolsuzluğu yapan kişinin siyasi/ideolojik mensubiyetine göre şekillendiğini söylüyor. Emre Erdoğan’a göre seçmen yolsuzluğu kabul etse de kimin yaptığına bağlı olarak yolsuzluğa tolerans gösterebiliyor. 

“Sağ seçmen yolsuzluğa daha az duyarlı”

Medyascope’tan Gökçe Çiçek Kösedağı’na konuşan siyasal iletişim uzmanı İbrahim Uslu, özellikle sağ seçmenin yolsuzluğa duyarlılığının düşük olduğunu, yavaş refleks gösterdiğini düşünüyor.

1993 yılında İSKİ skandalının Sosyaldemokrat Halkçı Parti’ye (SHP) seçim kaybettirmesini Prof. Dr. Emre Erdoğan “Türkiye’de seçmenin yolsuzluklara hızlı ve sert bir tepki verebiliyor olmasının örneği” olarak yorumlarken, Uslu’ya göre bu tepkiyi sağ seçmende görmek oldukça zor. 

Türkiye’de yolsuzluğun vahim bir suç olarak görülmediğini söyleyen Uslu, Peker’in son iddialarına iktidarın üst kademelerinden bir tepki gelmemesini de bu siyasi kültürle açıklıyor. Uslu’ya göre yolsuzluk haberi yayılsa dahi seçmen tercihlerine aynı sertlikle yansımadığı için iktidar da bu konularda ağırdan almayı tercih ediyor:

Siyasal iletişimci İbrahim Uslu

“‘Bal tutan parmağını yalar’, ‘Çalıyor ama çalışıyor’ şeklinde bir siyasi kültürümüz var. İktidar ve yargı fazla bir tepki vermiyor, seçmen de bu tepkisizliğe tepki vermiyor. AKP’nin tavrı anlaşılabilir, makul bir tavır; deneyimlerle ve bilgiyle davranıyorlar.”

Prof. Dr. Emre Erdoğan seçmenin bu düşüncesini, yolsuzluk yapan kişiye atfedilen güç ya da başarı ile bağdaştırıyor: “Eğer seçmen yolsuzluk yapan kişiyi bir şeyleri yapmaya muktedir görüyorsa, yolsuzluk yapmasını hoş görebilir.”

“Seçmenin ne duyduğu önemli”

Prof. Erdoğan’a göre seçmenin tepkisini etkileyen bir diğer faktör, yolsuzluk iddialarını nasıl bir perspektiften öğrendiği. Siyasi kutuplaşma ortamında, farklı partilere oy veren seçmenlerin izlediği haber kanallarında aktarılanlar ve özellikle yorumlar arasında büyük bir fark var. Emre Erdoğan, “Seçmenin ne gördüğü ve algıladığı önemli; iki dünya birbirinden çok farklı” diyor.

Ekonomik zorluklar, yolsuzluğa tepkiyi nasıl etkiler?

Gazeteci Bahadır Özgür

Sedat Peker’in ortaya attığı iddiaları Medyascope’a yorumlayan gazeteci Bahadır Özgür, seçmenin son iddialara tepkisinin, yaşanan ekonomik zorluklarla şekillendiğini düşünüyor.

Geçmişte ülkenin ekonomik durumuyla yolsuzluk arasında ilişki kurulmamasının, belli bir ekonomik istikrara sahip olunmasından kaynaklandığını düşünen Özgür’e göre bugün bu durum değişti, seçmen yolsuzluk ve yoksulluk arasında bir ilişki kurmaya başladı.

“Şimdi tepki verilmesinin nedeni insanların işsizlik, yoksulluk içinde çaresiz olması” diyen Özgür, Peker’in daha önceki iddialarına seçmenin tepkisini de şöyle değerlendiriyor: 

“Halkın unuttuğunu düşünmüyorum ama halk ne yapabilir? Muhalefet ne yapıyor ki halk ne yapsın? Kendi hakkını dahi savunurken yeterli olanaklara sahip olmayan bir toplumun, böyle büyük ve iktidarı karşısına alacak bir meselede gidip suç duyurusunda bulunmasını bekliyoruz. Ama bunun araçları var: Sivil toplum, dernekler, siyasi partiler.” 

Prof. Dr. Emre Erdoğan da ekonominin iyi gitmesi halinde seçmenin yolsuzlukları tolere edebildiğini fakat şu sıralar ekonominin iyiye gittiğine dair bir işaret olmadığını söylüyor. Ekonomiden zarar gören seçmenin yolsuzluğa da tepki vereceğini ifade eden Erdoğan’a göre eğer yolsuzluk iddialarıyla ilgili tartışma kültür çatışmasına dönüştürülürse bu durum değişir:

“Yolsuzluklara dair tartışma bir kültür çatışması, kamplar arası dövüşe dönüştürülürse tartışma tersine dönebilir. Biz-onlar ayrımı ve düşmanlaştırma üzerinden kamplar sıkılaştırılırsa seçmen ‘ülkenin saldırı altında olduğuna’ ikna olabilir.”

İktidarlar yolsuzluk iddiaları karşısında ne yapar?

Prof. Erdoğan, bu sorunun cevabının üç ihtimali olduğunu söylüyor:

“Bir, yolsuzluğun üzerine şeffaf ve bağımsız bir şekilde gider ki bu pek yapılmaz çünkü yumaktan bir iplik çıkınca gerisi gelir, nerede duracağını bilemezsiniz. Temiz Eller Operasyonu’nda (1990’larda İtalya’da yolsuzluklarla ilgili ulusal çapta yapılan soruşturma) siyasal sınıf çöktü, iktidarlar genelde bunu tercih etmez.

İki, iktidar bloğu arasında çekişme yahut parti içi bölünmeler varsa, taraflardan biri diğerini yolsuzluğun üstüne gitmeye zorlayabilir. 

Üçüncü seçenek de kurban vermektir. ‘Bu iş bireysel, ayrık otlarının üzerine gittik’ denilerek bir yere kadar gidilir, sistematik tarafına bakılmaz. Genelde bu yaşanır zaten. Kurban vermek en kolayıdır.”

“Nasıl olsa unutuyoruz”

Peki Peker’in iddialarıyla başlayan tartışma nereye gidecek?

İbrahim Uslu, “Şu ana kadar yaşananlar olumsuz bir seçmen tepkisine yol açmış değil ve kısa vadede yol açacağını sanmıyorum” diyor.

Prof. Erdoğan ise iktidarın vereceği tepkiye ilişkin “Ya kurban verilir ya da inkar edilir; bir de gündem değiştirilir, nasıl olsa unutuyoruz” yorumunda bulunuyor. 

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.