Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Selin Nakıpoğlu yazdı: Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı 2023 yılı bütçe tasarısı – Batı cephesinde yeni bir şey yok

Geçtiğimiz ekim ayında 2023 yılı için hazırlanan bütçe teklifi TBMM’ye sunuldu. “Türkiye’nin Yüzyılı” bütçesi olarak duyurulan teklifte sosyal yardıma ayrılan bütçe ise 258 milyar 437 milyon lira olarak belirlendi. Bu artış, yoksulluk ile mücadele edilemediğinin, bilakis yoksulluğun derinleştiğinin en açık göstergesi olmasına rağmen, kamuoyuna sosyal yardımlarda rekor artış olarak “muştulandı”.

Muştular bitmedi; ayrıca T.C. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı “Sosyal yardımlar kapsamındaki düzenli yardım programlarıyla kadınlar desteklenmeye devam edilmektedir” iddiasıyla veri paylaştı, bu veriye göre düzenli sosyal yardım hak sahiplerinin yüzde 65’ini kadınların oluşturduğu açıklandı. 

Kadınlar; toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri, erkek şiddeti, işgücü oranlarındaki düşüklük, yoksullukla boğuşurken, 2023 yılı için Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın “Kadını Güçlendirme Programı”na ayırdığı bütçe ise yalnızca 1 milyar 76 milyon TL, yani nüfusa oranlarsak ülkedeki bir kadına düşen rakam 25 lira! Öte yandan, hedefleri arasında “sosyal yardım ve hizmetlerin aile temelli verilmesi, aile kurumunu güçlendirme” ifadeleri olan “Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Programı”na ise 3 milyar 781 milyon lira bütçe ayrıldı. Üç kat fazla bütçe…

Sosyal yardımlar için çocuk sayısı kriteri de getirildi. Türkiye Aile Destekleme Programı kapsamında hanedeki çocuk sayısına destek sağlayacaklarını kaydeden Bakan Derya Yanık, desteğin 1-2 çocuklu haneler için 350 TL, 3 çocuklu haneler için 450 TL ve 4 çocuklu haneler için 550 TL, 5 ve daha fazla çocuğu olan hanelere 650 TL olacağını açıkladı.   

Bu açıklamalar sonucunda; kamu kaynaklarının kadınların ve erkeklerin ihtiyaçları, gereksinimleri ve ilişkileri doğrultusunda dağıtılmasına yönelik bir bakış açısına yani toplumsal cinsiyete duyarlı bütçelemeye (TCDB) bu kadar ihtiyaç duyduğumuz bir dönemde, TCDB’den ne kadar uzak olduğumuz bir kez daha gözler önüne serildi. 

Kadınları güçlendirmek diye müjdelenen yardımlar tamamen “aile” odaklı verilmekte. Kadın yoksulluğunu gidermek ile uzaktan yakından ilgisi yok. Bilakis amaç, kadını görünmeyen emek eksenine hapsetmek. Türkiye’de yardım mekanizmalarının önemli bir kısmı da “aile” kavramı etrafında tasarlanmış durumda. Örneğin eşinden boşanmış ya da eşi tarafından terk edilmiş, tek ebeveyn kadınlar, eşi vefat etmiş kadınlarla aynı ekonomik koşullara sahip olsalar dahi mevcut programdan yararlanamıyor. 

İstihdam değil sosyal yardım

İktidar partisi bugüne kadar uygulanagelen sosyal politikaların tümünde olduğu gibi birey olarak kadını değil, aileyi merkezine alan bir sosyal yardım sistemi anlayışını dayatmaya devam ediyor. Sosyal hizmetlerin amacının bireyi bağımlı kılmak değil, kendi kendine yeterli hale gelmesini sağlamak olması gerektiğini bir türlü kabul edemiyor. Evde bakım verme sorumluluğunun kadına kalmasının sonucunda, toplumsal cinsiyet eşitsizliği devlet eliyle besleniyor. Bakım verici rolünü üstlenen kadının kamusal alanda görünürlüğü yok oluyor ve tüm bu politikalar sonucunda Türkiye kadın istihdamında OECD üyesi ülkeler arasında en sonda yer alıyor. İşin tuhafı bu korkunç tablo memlekette gündem bile olmuyor. 

Sosyal yardımların amacı nedir? Kadını eve hapsederek “makbul” kadın çerçevesini çizmek, çoklu eşitsizlikler ile yoksulluğun yükünü kadınların sırtına yüklemek, “Kreş eken huzurevi biçer” gibi beyanlarla yaşamlarımıza müdahil olmak, parmak sallayarak akıl vermek, 25 TL ile kadınların güçlendirilmesinden bahsedip aklımızla alay etmek, sosyal yardım adıyla yapılan denetlemelerle kadınların yaşam biçimlerini devlet eliyle dizayn etmek, boşanmış kadınlara “Ailenin yanına git” telkinleri ile kadınların nerede, nasıl, kiminle yaşayacaklarına pervasızca müdahale etmek mi? Bu mu şiddet ile mücadelede sıfır tolerans yönteminiz? 

Kadınlara atfedilen ve doğallaştırılan toplumsal “görevler” ile, her şeyin aile eksenli düşünülmesi gerektiği, ailenin güçlendirildiği durumda tüm bu problemlere çözüm bulunabileceği ileri sürülüyor. 

AKP’nin kadınlara bir de ödevi var: Üç çocuk doğurmak, yoksa beş miydi? 

Hamiş: Konuya dair detaylı incelemede bulunmak isteyenler için Sosyalist Feminist Kolektif ’in 2012 ilâ 2013 senelerinde sürdürdüğü “Aile Dışında Hayat Var” kampanyası çerçevesinde yapılmış çalışmaların, basın açıklamalarının, kampanya sürecine ve kampanya ertesi değerlendirmelerine dair yayınlanan yazıların okunmasını tavsiye ederim.  

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.