Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Edgar Şar yazdı: İmamoğlu kararı muhalefeti nasıl etkileyecek, etkilemeli?

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na verilen 2 yıl 7 ay 15 günlük hapis cezasının ardından muhalefet kenetlenmiş bir görüntü verdi. Hukukla yakından uzaktan ilgisi olmayan bu dava sonucunda İmamoğlu’nun parlayan moral üstünlüğü ve muhalefetteki kenetlenme, birçok yorumcuyu bu kararının iktidar açısından bir hesap hatasına işaret ettiği sonucuna yönlendirdi. 

İktidar açısından bir hesap hatasının olup olmadığını anlamak için kararın hangi çerçevede ele alındığına geniş bir pencereden bakmak gerekiyor. Bu karar birçok yönüyle 6 Mayıs 2019’da alınan İstanbul seçimlerinin iptali kararına benzetilebilir. 23 Haziran tekrar seçimlerinin nasıl sonuçlandığına bakarak o kararın da büyük bir hesap hatası olduğu söylenebilir. Ancak sonucu bilmeden alınmak zorunda olan bu tarz kararlar genelde çok yönlü artı ve eksilerin alt alta yazılması ve sonuçta hangi tarafın ağır bastığının tespit edilmesiyle veriliyor. İmamoğlu’na yönelik kararda da böyle bir yol izlendiği ortada.

Ancak iktidarın bu kararında sadece cumhurbaşkanlığı seçimlerine bakıldığını sanmıyorum. Bence Cumhur İttifakı 2023 seçimlerinden halen umutlu olsa da bugün yapılan tüm araştırmalarda ortaya çıktığı üzere mevcut siyasi atmosfer kötüleşerek devam ettiği sürece İstanbul’un bu iktidar için bir direniş merkezi olacağı ve 2023’ü kazansalar dahi 2024 yerel seçimlerinde bu şehri tekrar kazanmalarının mümkün olmayacağını görüyorlar. O süreçte belki belediye meclisi çoğunluğu dahi kaybedilebilir. Dolayısıyla muhalefetin 2023 için ortak adayı kim olursa olsun, yerel seçimlerden önce yaklaşık bir yıl bu şehri ve tüm kaynaklarını kontrol altına almak onlar açısından hiç de kötü bir fikir değil.

Peki kararının cumhurbaşkanlığı seçimleri üzerindeki etkisi ne olacak? Bir defa iktidar bu kararla Kemal Bey’i adaylığa yakınlaştıracağını hesaplamış olabilir. Ancak aynı gün Berlin’de olmasının yarattığı tepki bu yakınlaşma hesabının ne derece gerçekleştiği konusunda şüpheli bir durum yaratıyor. Bir defa İmamoğlu kararı, Altılı Masa’da bugüne kadar adayın kim olacağı, hatta daha da özel olarak Kemal Bey’in aday olup olmayacağı üzerinden derinleşen fay hattını ortadan kaldırmıyor. Nitekim karar İmamoğlu’nun siyasi liderlik vasfını güçlendirse de masada seçim sürecinde kararın kesinleşme ve adaylığın düşme tehlikesine işaret ederek İmamoğlu’nun adaylığına karşı çıkan argümanları ileri sürenler olacaktır. Ancak bu argümanlar Kemal Bey’in adaylık ihtimalini güçlendirir mi pek emin değilim. Eğer çarşamba günü en başından İstanbul’da olup Saraçhane’de İmamoğlu’nun arkasındaki lider imajını çizebilseydi, bugün Kemal Bey’in adaylığa yaklaştığı yorumunu yapmak muhtemelen daha kolay olurdu. O durumda Altılı Masa’da Kemal Bey’in adaylığına şüpheci bakanların şüphelerini gideren bir değişiklik olduğundan bir ihtimal bahsedilebilirdi.

Dolayısıyla kararın masada başlayacak olan adaylık tartışmalarına iki etkisi olacak gibi görünüyor: Birincisi, bu karar Kemal Bey ve onun adaylığına olumlu bakanların ısrarcı olması için bir gerekçe oluşturabilir. İkincisi ise bu gerekçeden ikna olmayan liderler nezdinde Mansur Yavaş’ın adaylığı güç kazanmış olabilir. Ancak Kemal Bey’in adaylığı için olduğu gibi, bu mahkeme kararının Mansur Yavaş’ın olası adaylığına karşı öne sürülen argümanları (özellikle HDP seçmeninin yaklaşımı konusu) da otomatikman ortadan kaldıran bir özelliği yok.  

Belki de tüm bu durum Altılı Masa’yı adaylık meselesini çok daha acil ele alması için teşvik edecektir. Şimdilik kararın en somut sonucu bu olabilir ve böyle bir sonuç hayırlıdır da.

İmamoğlu’na karşı verilen karar sonucunda muhalefet oldukça kenetlenmiş bir görüntü verdi. En azından son zamanlarda sadece adaylık tartışmalarıyla gündeme gelen Altılı Masa bir birlik mesajı vermiş oldu. İmamoğlu’na destek için bir araya gelen liderlerin ilk kez beraberce meydana çıkması, tüm eksikliklerine rağmen Saraçhane mitinginin önemini bence ortaya koyuyor. Daha önce İmamoğlu ile gerek genel merkez gerek İstanbul il örgütü arasındaki gerginliklerle gündeme gelen CHP, İmamoğlu’na karşı mahkeme kararından sonra verdiği kenetlenme imajından geri adım atmamalı.  

Muhalif kamuoyunda yürütülen adaylık tartışmaları, herkesin gelecekle ilgili sahip olduğu endişeye dayanıyor. Tartışmalarda her aday etrafında birçok argüman dile getiriliyor. Toplumsal muhalefetin bu argümanlarla tartışmaya dahil olması ve Altılı Masa’nın karar sürecine etki etmesi elbette ki önemli. Ancak bu tartışma, muhalefet içi aktörlerin birbirleri arasında düşmanca bir dilin üretilmesine katkıda bulunduğu oranda her bir aday ve muhalefetin tümü için zararlı. Gidişatın kötü olduğu düşüncesiyle iyi niyetle de olsa üretilen düşmanca söylemler, gidişatı daha da kötü hale getirmekten başka hiçbir işe yaramıyor.

Asıl yapılması gereken toplumsal muhalefetin tartışmalar kanalıyla Altılı Masa’yı etkileme gücünü kullanırken, seçimleri kazanmak için muhalefetin tesis etmeye mecbur olduğu birliği göz önünde bulundurmasıdır. Herkese kendi tercihi yönünde bunu başka bir adayı destekleyerek de yapabilir ancak otoriter iktidar bloğunu yenmek için gereken çoğunluk mobilizasyonunu tehlikeye atacak söylemlerden kaçınılmalı. Çünkü muhalefet seçimi kaybederse bunun onlarca sebebi olur ama listenin başında bu birliğin tesis edilememesi gelir.  

Ekrem İmamoğlu sadece adı geçen adaylardan biri değil. Bu iktidarı seçimler yoluyla yenmek için mobilize edilmesi gereken çoğunluğun organik bir temsilcisi, o çoğunluğun belki de vücut bulmuş hallerinden biridir. Bu süreç nereye giderse gitsin İmamoğlu’nun aktif desteği olmadan muhalefetin işi çok zor olacaktır. Diğer taraftan İmamoğlu bir şekilde aday olacaksa da onun da başta kendi partisi olmak üzere Altılı Masa’daki diğer partilere ve nihayetinde tüm muhalefete çok ihtiyacı olacaktır. Tüm bu gerçekleri gözden kaçırarak bağırıp çağırmanın hiç kimseye faydası yok.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.