Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Edgar Şar yazdı: Erdoğan’ın en büyük korkusu


Neredeyse bir önceki seçimlerin ertesi gününden itibaren konuşmaya başladığımız 2023 seçimlerinin tarihi nihayet belli oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan seçimler için 14 Mayıs’ı işaret etti. Eğer bu tarihte yapılacaksa, dört aydan az kala muhalefetin seçimlere “hazır” olduğunu söylemek bence mümkün değil. Evet, önlerinde henüz zaman var ve Altılı Masa belli bir takvime göre hareket ediyor. Ancak gerek ortak cumhurbaşkanı adaylığı gerekse parlamento seçimleri için oluşturulacak liste stratejileri Altılı Masa’nın önünde zorlu bir müzakere süreci olduğuna işaret ediyor. Gerçek kampanya ise ancak bu müzakereler başarıyla tamamlandığında başlayabilir. 

Muhalefet açısından yapılması gereken elit seviyede yürütülen müzakereler ile bütün bir ortak seçim stratejisi üzerinde mutabık kalınması ve bu mutabakatın ortaya koyduğu aday, ekip ve programın muhalefete kazandıracak bir çoğunluğu mobilize edebilmesi. Muhalefetin, yarattığı sinerji bakımından son 1,5 yıllık dönemin belki de en düşük seviyesinde olduğunu ve zamanın artık muhalefetin lehine akmadığını hesaba katarsak, bunu başarmak hiç kolay olmayacak.

Normalde muhalefet bu durumdayken, Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğindeki iktidar bloğundan beklenen ellerini ovuşturarak muhalefeti izlemesi ve bir diğer seçim zaferine giden yolun taşlarını döşemesiydi. Ancak her şeye rağmen iktidar bloğu bu noktada değil. Bunun sebebi, seçimlere giderken iktidarın stratejisi kapsamında attığı adımların tam da istediği gibi çalışmamasından kaynaklanıyor. Evet, iktidarın oyları birçok araştırmaya göre son altı aydır yükseliyor. Bunun bir sebebi muhalefetin yaptığı hatalar ise diğeri de seçim ekonomisidir. Sebep ne olursa olsun yükseliş trendinin istikrarlı devamı muhalefet için büyük tehdit. Çünkü bu durum Erdoğan’ın seçimi kazanabilme ihtimalinin de arttığını gösteriyor. Ancak bu istikrarlı olarak artsa dahi bu seviyede bir kazanma şansı, Erdoğan’ın iktidarı boyunca alıştığının aksine halen oldukça düşük. Seçim günü yaklaştıkça, başta Erdoğan’ın kendisi olmak üzere iktidar bloğunun tamamı için bu gerçekle yüzleşmek zorunluluğu giderek büyüyor. 

Bu korkunun asıl sebeplerinden biri de amansızca atılan seçim ekonomisi adımlarının, iktidarın destek oranının kısmen artmasına yardımcı olmakla birlikte, Erdoğan’a oy vermeyi düşünmeyen kitlenin yüzde 50’nin altına düşmesini sağlayamamış olması. Birçok araştırmada ortaya çıkan bu veri seçimlere doğru zaman azalırken iktidarı korkutuyor ve bu süreçte muhalefete yönelik daha da sert adımlara başvurma ihtimalini artırıyor. Fakat aynı veri, her ne kadar ısrarla reddetseler de muhalefet kanadındaki rehavetin de sebeplerinin başında geliyor. Halbuki salt bu veriden hareketle ne Erdoğan’ın kaybettiği ne de muhalefetin kazandığı sonucu çıkarılabilir. Evet, Erdoğan artık çoğunluğun desteğine sahip değil ama bu gerçeğin seçimlerde ona kaybettirmesi için muhalefetin o çoğunluğu kendi lehine mobilize edip edememesine bağlı. Zaten muhalefetteki adaylık tartışması biraz da bu mobilizasyonun her türlü yapılabileceğini düşünenler ile bunu sadece bazı adayların yapabileceğini düşünenler arasında.     

Adaylık tartışması sağlıklı bir şekilde yapılmadığı için muhalefetin dengesini bozsa da Erdoğan’ın korkusunu ortadan kaldırmaya yetmiyor. Erdoğan, seçimlerde rakip olarak Kılıçdaroğlu’nu tercih ediyor olabilir. İsmi geçenler arasında en çok onu nasıl yenebileceğini bildiğini düşünmesi eşyanın tabiatına uygun. Ancak Kemal Bey’in adaylığı ile Erdoğan’ın bu yazıda bahsettiğim korkusunu yenebileceğini düşünmüyorum çünkü aday kim olursa olsun verili durum Erdoğan’ın kaybetmesi için hiç de az olmayan bir ihtimalin varlığına işaret ediyor. CHP ve İYİ Parti başta olmak üzere Altılı Masa’nın seçmeninin HDP seçmeniyle birleştiği durum, bugün birçok araştırmada ortaya çıkan Erdoğan karşıtı yüzde 55’e ulaşılması anlamına geliyor. Bu çoğunluğu en iyi hangi aday mobilize edebilir sorusu ayrı bir soru olarak dursa da bu çoğunluğun destek verdiği herhangi bir aday seçimi kazanacaktır ve Kılıçdaroğlu veya herhangi başka bir aday da bu denklemin dışında değil. Belli ki Erdoğan da bu denklemin farkında ve en büyük korkusu da sanırım bu denklem sonucunda Kılıçdaroğlu’na kaybetme ihtimali.      

Kılıçdaroğlu’nun adaylığını destekleyenler, Erdoğan’ın ondan korktuğunu düşünüyorlar. Onun adaylığına karşı olanlar ise Erdoğan’ın bırakın ondan korkmayı Kılıçdaroğlu’nun aday olması için can attığını iddia ediyorlar. Bence Erdoğan, Kemal Bey’in adaylığını tercih ediyorsa bile, tıpkı 2019’daki gibi iktidarının tüm çabalarına rağmen parçalanmayan, bir arada duran bir muhalefete karşı ne yapması gerektiğini bilemiyor. Daha seçimin tarihi bile resmen belli değilken, Erdoğan’ın Altılı Masa’yı muhatap almanın ötesine geçip bir aktör olarak cepheden hedef alması da bence bunu gösteriyor. Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun teke tek bir seçim yarışında kendisini yenemeyeceğine emin bile olsa, muhalefet birliğinden doğan sinerjinin ona kazandırabileceğinin bence farkında. Bu senaryoda karşısında en çok istediği aday, aslında ona karşı kaybetmesi en zor aday haline de geliyor. Bu da büyük bir korku.   

 

Tüm bu sebeplerle artık aday kim olacaksa olsun muhalefetin, arkasında kaya gibi duracağı bir mutabakatı artık ortaya çıkarması gerekiyor. Şayet Kemal Bey aday olacaksa da kampanyasını “ben Erdoğan’ı yenerim” fikri üzerine kurmamalı, Erdoğan’ın karşısında ne yapacağını bilemediği birliktelik üzerinden bir strateji izlemeli. Böyle bir strateji, mevcut toksik tartışmaların aşılıp, muhalefetin tüm cevherlerinden faydalanmayı gerektiriyor.

Bu yazıda bahsettiğim korku, muhalefetin seçimlerde avantajlı durumda olduğundan çok Erdoğan’ın durumun ciddiyetinin farkında olduğunu gösteriyor. Erdoğan’ın bu farkındalığına karşı, muhalefetin “nasılsa kazanıyoruz” rehavetine kapılması ve önündeki zorluklarla olması gerektiği gibi başa çıkmaması, 14 Mayıs’ta sandığa gidenler arasında Erdoğan’a oy verenlerin çoğunlukta kalması anlamına gelebilir. Bu hiç azımsanacak bir ihtimal değil.    

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.