Cumartesi Anneleri’nin 704. haftasındaki eyleminde polis tarafından darp edilen Sebla Arcan ve Ali Ocak’ın başvurusunu karara bağlayan AYM, kötü muamele yasağının ihlal edildiğine hükmetti. Medyascope’a konuşan Sebla Arcan, “Mahkeme zımnen ortada hiçbir neden yokken darp edildiğimizi kabul ediyor” dedi.
Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetlerinin açığa çıkarılması ve sorumluların cezalandırılması talebiyle 27 Mayıs 1995’ten beri İstanbul-Beyoğlu’ndaki Galatasaray Meydanı’nda her cumartesi günü oturma eylemi yapan Cumartesi Anneleri ve onların destekçileri, 700. haftalarında (25 Ağustos 2018) polis müdahalesiyle karşılaşmış ve 49 kişi gözaltına alınmıştı.
Cumartesi Anneleri’nin, 700. haftanın ardından Galatasaray Meydanı’nda oturma eylemi yapmasına ve İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nin bulunduğu sokaktan çıkmalarına bile izin verilmemişti.
Cumartesi Anneleri 704. hafta eyleminde (22 Eylül 2018), basın açıklamalarını yapmak üzere İHD önünde toplanmış ve polis müdahalesiyle karşılaşmıştı. Polis, insan hakları savunucusu, İHD Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon üyesi Sebla Arcan ile gözaltında kaybedilen ve cansız bedeni daha sonra Kimsesizler Mezarlığı’nda bulunan Hasan Ocak’ın abisi Ali Ocak’ı darp etmişti.
AYM’ye başvuran Ali Ocak ve Sebla Arcan’ın başvurusu karara bağlandı. AYM Ali Ocak hakkında, “kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddiaların açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna” karar verdi.
Sebla Arcan hakkında ise AYM “kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna” hükmetti. Arcan’a 50 bin TL manevi tazminat ödenecek.
Öte yandan Sebla Arcan ve Ali Ocak’ın kötü muameleye maruz bırakıldığı 704. hafta eyleminin “toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın incelenmesine yer olmadığına” karar verildi.
Medyascope‘a konuşan Sebla Arcan, 704. haftada neler yaşandığını ve AYM kararını değerlendirdi.
704. haftada İHD’nin sokağında polis çemberi arasında sıkıştıklarını söyleyen Arcan, “Derneğin içine girmemizi ve açıklama yapacaksak orada yapmamızı söylediler. Biz de kamuoyu oluşturmak için insanların bizi görebildiği yerde anayasal hakkımız olan basın açıklamamızı yapmak istediğimizi söyledik. Çok ağır polis şiddetiyle karşılaştık. Darp altında basın açıklamamızı zor bitirdik” dedi.
Savcılığa suç duyurusunda bulunduklarını anlatan Arcan, “Benim adli tıp hekiminin verdiği darp raporum vardı ve 17 tane darp izi tespit edilmişti. Vücudum simsiyah olmuştu. Fakat savcılık ‘soruşturmaya yer olmadığı’ gerekçesiyle dosyayı kapattı. Asliye mahkemesine yaptığımız başvuru da reddedilince AYM’ye başvurduk” diye konuştu.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
“Kararda barışçıl gösteri yapma hakkında değinilmemiş”
Arcan şöyle devam etti:
“AYM özetle şunu söylüyor: ‘Ağır darp altında da olsa siz bu açıklamayı okumuşsunuz, eyleminizi gerçekleştirmişsiniz.’ Bu karara göre davanın yeniden görülmesinin yolu açıldı. Ama bu kararda barışçıl gösteri yapma hakkına hiç değinilmiyor. Sanki o konu dışıymış gibi davranıyor. Oysa darp edilmekten daha da önemli olan barışçıl gösteri hakkımızın engellenmesidir. Karara baktığınızda, şiddet kullanımına neden olacak bir şeye rastlanmadığını söylüyor mahkeme. Mahkemene zımnen ortada hiçbir neden yokken darp edildiğimizi söylüyor.”