Murat Yetkin, YetkinReport‘taki yazısında AKP ve Erdoğan’ın kadınlar ile olan ilişkisini ve kadınların iktidardan uzaklaşmasını ele aldı.
Yetkin yazısında, iktidara gelirken oylarının yarıdan fazlasını kadınlardan alan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bugünkü müttefikleri arasında, AKP çizgisindeki KADEM tarafından dahi “kadın düşmanı” olmakla suçlananların bulunduğunu söyledi.
Yetkin, Erdoğan’ın kadın seçmenler için anlamını şöyle açıklıyor:
“Oysa sadece siyasal İslamcılar değil, genel olarak Sünni muhafazakâr kesim AK Parti iktidarını 28 Şubat sürecine bağlıyor. Necmettin Erbakan ve Tansu Çiller’in Refah-Yol hükümetine asker-yargı-üniversite kanadından gelen baskılara ve türban yasakçılığına karşı yükselen dip dalganın AK Partiyi iktidara taşıdığına inanıyor. 1998’de Refah-Yol hükümeti bakanlarından (sonra Cumhurbaşkanı) Abdullah Gül’ün eşi Hayrünnisa Gül’ün sınavını kazandığı Ankara Üniversitesine kaydedilmemesi, 1999’da milletvekili seçilen Merve Kavakçı’nın TBMM Genel Kurulunda yemin ettirilmemesi gibi örnekler vardı. Ancak bu tepkiler de tek başına açıklayıcı değildi. Sistem bir bütün olarak çürüyordu. Ayakta tutmak zorlaşıyordu. Bu çürümenin acısını en çok çekenler eğitime, işgücüne katılmaları engellenen, evde kapalı kalmak zorunda olan kadınlardı. AK Parti 3 Kasım 2002 seçimlerinde sadece yüzde 34 oyla -ve 7,25 oyuyla DYP’yi TBMM dışında bırakması sayesinde- tek başına iktidara geldiğinde aldığı oyların yüzde 55’ye yakını, yarıdan fazlası kadınlardandı. Kadınlar Erdoğan’a oy veriyordu ve AK Parti kadın seçmeni için Erdoğan siyasi lider olmanın da ötesinde karizmatik bir pop-star gibiydi.”
2018 seçimlerinde bu eğilimin değişmeye başladığını söyleyen Yetkin, “O değişimde daha başlangıçlarındaki ekonomik krizin de etkisi vardı kuşkusuz ama asıl eğitim ve iş hayatına Erdoğan’ın AK Parti yönetimi sayesinde dahil olan kadınların, tek sorunlarının başörtüsü olmadığının farkına varmaları etken olmuştu. Ayrıca Erdoğan’ın geç yaşta evliliklerden yakınması, kadınlara sürekli üç çocuk yapma, yaşlılara bakma yükümlülüğünden söz etmesi, modern şehir hayatın gerçekleriyle örtüşmüyordu” dedi.
Murat Yetkin’in yazısının tamamını okumak için tıklayınız.