Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Merkez Yönetim Kurulu (MYK) dün (1 Haziran), parti genel merkezinde Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında toplandı. Yaklaşık beş saat süren toplantıda tüm üyeler istifasını sundu. Kılıçdaroğlu’nun seçimi kaybetmesinin ardından partisinden istifası polemiği gündeme geldi. Kadir Has Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Görevlisi Soli Özel, Güne Bakış Ana Haber Bülteni’nde CHP ve Kılıçdaroğlu’nun siyasî geleceğini Gökçe Çiçek Kösedağı’na değerlendirdi.
Seçimi kazanmak için yalnızca kampanyanın yeterli olmadığını söyleyen Soli Özel, “Pek çok kişi bazı zaafları görmezden gelerek partizanca yorumlar yapıyor. Bu seçimi kazanmak için gerekli koşullar vardı. Ama bu koşullar değerlendirilemedi. Bunun sorumlusu olarak da adayın kendisini görüyorum. Kendi kitlesine iyi hitap eden kampanyasını ben de beğendim. Ama görüldü ki bu yeterli değil. Eksiklerin en başında örgütlenme becerisi, örgüte heyecan verme ve bir hedef saptama geliyor. Toplumdaki müthiş heyecanı, enerjiyi, örgütlenme gücünü kullanmayı beceremediler. Müşahit bulundurulmayan boş sandıklardan da bu anlaşılıyor” dedi.
“Kaybedenler hesap vermeli”
CHP MYK’nın istifasının göz boyamadan ibaret olduğunu söyleyen Özel, “Altılı Masa diye bir şey icat edildi. Bu masa Kılıçdaroğlu’nun adaylığını onaylama masası olarak kullanıldı. Oradaki üç partiye dünya siyaset tarihinde görülmemiş bir taviz verildi. Yüzde 1’i geçmeyecek oy oranlarıyla 30’u aşkın sandalye aldılar. Kazanılabilecek bir seçim kaybedildi, o zaman kaybedenlerin hesap vermesi gerekir” diye konuştu.
Yenilginin sorumluluğunu kimsenin üstlenmediğini ve halka hesap verilmediğini vurgulayan Özel, “Bir iddiayla ortaya çıkıyorsunuz. Sizden başka birisinin aday olma imkânları yok ediliyor. Bütün sorumluluğu üstleniyorsunuz. Sonuç olarak ortada bir başarısızlık var. O zaman bunun sorumlusunun da istifa etmesi lazım. Gidersiniz kurultaya, kendinizi ispatlarsınız, yeniden meşruiyet tazeler, partinin başkanı olduğunuzu dünya aleme göstermiş olursunuz. Daha da kötüsü milyonlarca insana bir şey söyleyecek, onları rahatlatacak, acısını dindirecek bir Allah’ın kulu konuşmadı. Başta adayın kendisi bir değerlendirme yapmadı, hesap vermedi. Bunu çok sorumsuzca buluyorum” dedi.
“İmamoğlu’nun kitleyle daha sıcak bir ilişki kurduğunu gördük”
Özel, “Ekrem İmamoğlu aday olsa kazanır mıydı?” sorusunu ise şöyle yanıtladı:
“İmamoğlu’nun ve kendi ölçeğinde Mansur Yavaş’ın kitleyle Kemal Kılıçdaroğlu’ndan daha sıcak bir ilişki kurabildiğini kampanya sırasında gördük. Mesela İmamoğlu, İstanbul seçimlerinde kendi kitlesi onu eleştirirken o cumhurbaşkanından randevu talep etti. Bir strateji uyguladı. Karşısındakinin neler yapacağını hesaba katarak yarıştı. O anlamda bir seçimin yönetiminde daha başarılı olma ihtimali vardı. Aday tartışmasında tabana daha fazla söz söyleme imkanı verilseydi belki şu an farklı bir yerdeydik.”