Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay’ın tahliye etmemesi ve Anayasa Mahkemesi (AYM) üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunmasına ilişkin kriz büyüyor. İstanbul Barosu Başkanı Filiz Saraç, Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde açıklamada bulunarak, Yargıtay 3. Ceza Dairesi başkan ve üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu ve 3 bin 235 avukatın da imzacı olduğunu söyledi.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin 8 Kasım Çarşamba günü Gezi Parkı davasından tutuklanan ve 18 yıl hapis cezası alan TİP Hatay Milletvekili Can Atalay’a “hak ihlali” kararı veren AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunmasının yankıları devam ediyor.
İstanbul Barosu, Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde 14 Kasım Salı günü yargı krizine ilişkin açıklamada bulundu. İstanbul Barosu Başkanı Filiz Saraç açıklamada, AYM’nin “hak ihlali” kararı verdiği 25 Ekim’den bu yana yaşanan hukuksuzlukları hatırlattı.
Suç duyurusuna 3 bin 235 avukattan imza
Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin görevini yapmaması ve kötüye kullanmasının hukuk devleti açısından kaosa neden olacağını söyleyen Filiz Saraç, mahkeme başkanı ve üyeler hakkında suç duyurusunda bulunduklarını ve 3 bin 235 avukatın da imzacı olduğunu açıkladı:
“Yargıtay 3. Ceza Dairesi başkan ve üyelerinin yargıya duyulması gereken güveni zedeleyen ve suç oluşturan eylemleri dolasıyla İstanbul Barosu tarafından gerekli cezai soruşturma için Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu’na suç duyurusunda bulunulmuştur. Ayrıca gerekli disiplin soruşturması için Yargıtay Yüksek Disiplin Kurulu ve Hakim ve Savcılar Kurulu’na da suç duyurusunun bir örneği gönderilmiştir. Hukuka hep beraber sahip çıkmak için bu suç duyurusu tüm meslektaşlarımızın da imzasına açılmıştır. Bugün itibariyle 3 bin 235 İstanbul Barosu mensubu meslektaşımız da suç duyurusuna imza vermişlerdir, bu imzalarda bugün Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu’na iletilecektir.”
Bazı yayın kuruluşlarının AYM üyelerini açıkça hedef gösterdiğini söyleyen Saraç, bu durumun Türk Ceza Kanunu’na göre açıkça suç olduğunun altını çizdi.
“Yargıya müdahale etmekten vazgeçin”
Cumhuriyetin demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğunu dile getiren Saraç, “Yasa koyucunun yasal düzenlemelerin yapılması sırasındaki takdir yetkisi, sınırsız ve keyfi olmayıp, hukuk devleti ilkeleriyle sınırlıdır. Yürütmenin beğenmediği karar olunca müdahale ettiği sistemde hukuki öngörülebilirlik yoktur. Böyle bir durum Anayasa’nın değiştirilmez hükümleri içerisindeki Hukuk devleti kavramını da temelden sarsar. Yargının hakemliğe değil, bağımsız ve tarafsız olmaya ihtiyacı vardır. Siyasal erki elinde bulunduranlara sesleniyoruz. Yargıya müdahale etmekten vazgeçin” dedi.
CHP’den de eylem
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Öte yandan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul İl Örgütü, yargı krizine karşı Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde 13 Kasım Pazartesi günü eylem başlattı. Eylemin ikinci gününde (14 Kasım) ilçe örgütleri adliyeye gelerek Can Atalay’ın tahliyesini istedi.
Ne oldu?
Avukat Can Atalay, Gezi Parkı davasından 18 yıl hapis cezası alarak 25 Nisan 2022’de tutuklandı. Silivri’deki Marmara Cezaevi’nde kalan Atalay, 14 Mayıs 2023 Genel Seçimleri’nde TİP’in Hatay milletvekili seçildi. Milletvekili seçilmesinin ardından avukatları aracılığıyla mazbatasını alan ancak tutukluluğu nedeniyle milletvekili yeminini edemeyen Atalay ile ilgili Yargıtay’a yapılan tahliye talepli başvuru reddedildi.
Can Atalay talebi reddedilince “kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği” gerekçesiyle AYM’ye başvurdu.
Atalay’ın “yasama dokunulmazlığı” gerekçesiyle yaptığı başvuru 5 Ekim’de AYM 2. Bölüm’de görüşüldü. Beş kişiden oluşan heyet, başvuruyu AYM Genel Kurul’a sevk etme kararı aldı. Kararda, “başvurunun niteliği itibarıyla Genel Kurul tarafından karara bağlanması gerekli görüldüğünden, AYM İç Tüzüğü’nün 28’inci maddesi uyarınca Genel Kurul’a sevkine karar verildi” denildi.
AYM Genel Kurulu 12 Ekim’de dosyayı görüşerek 25 Ekim’e erteledi. AYM 25 Ekim’de görüşerek Atalay’ın başvurusunu karara bağladı. “Seçme ve seçilme hakkı”, “kişi güvenliği ve hürriyeti hakkı” yönlerinden hak ihlali olduğuna ilişkin kararın kısa gerekçesi, yargılamanın yapıldığı İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. Gerekçeli karar daha sonra Resmi Gazete’de yayımlandı. Kararda, Can Atalay’ın hakkının ihlal edildiği söylendi, yeniden yargılamanın yapılması gerektiği hükmedildi. Can Atalay’a 50 bin TL tazminat ödenmesi gerektiği de belirtildi.
13. Ağır Ceza Mahkemesi de dosyayı Yargıtay 3. Ceza Dairesi’ne gönderdi.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, AYM’nin Can Atalay hakkında ihlal kararını vermesine ilişkin mütalaasını Yargıtay 3. Ceza Dairesi’ne gönderdi. Mütalaada, “Milletvekili, Türkiye Cumhuriyeti Anayasanın 83/2 maddesinde öngörülen yasama dokunulmazlığından yararlanamayacaktır” denildi.
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yargıtay’dan yana tavır aldı. Erdoğan’ın açıklamalarının ardından Yargıtay Başkanlığı konuya ilişkin açıklama yaptı ve burada AYM’nin “hukuk sistemini kaosa sürükleyen kararlar aldığını” söylendi.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Can Atalay hakkında hak ihlali kararı veren Anayasa Mahkemesi (AYM) üyeleri hakkında suç duyurusunda bulundu. Daire, AYM’nin “hak ihlali” kararına uyulmamasına hükmetti. Daire, Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesi için kararın bir örneğini Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) gönderdi. TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Yargıtay’ın kararını Meclis’te okumadı.