AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Almanya’da. Masadaki konulardan biri de Türkiye’nin İsrail’e verdiği tepki ile Berlin-Ankara arasındaki ilişkilerin gerildiği bu dönemde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Eurofighter Typhoon jetlerini satın alma yönünde talebi. Peki Avrupa ile Türkiye arasında Eurofighter konusu ilk kez mi gündeme geliyor? Türkiye bunu daha önce hangi ülkelerle pazarlık konusu yaptı? Gökçe Çiçek Kösedağı sordu, savunma sanayi konusunda yayınlar yapan TurDef.com’un Genel Yayın Yönetmeni Özgür Ekşi yanıtladı. Röportajın tamamı sizlerle…
Program editörü: Aliye Altınışık
“Eurofighter konusu Türkiye’nin gündemine ilk kez gelmiyor. Aslında bu 2006 yılında sıcak bir konuydu. Hatta o zaman İtalya Eurofighter adına pazarlama işlemlerini yürütüyordu. Eurofighter Ankara’da bir gösteri uçuş bile yaptı. Türkiye F35 programına ortak iken Eurofighter’ı da Türkiye’nin önüne getirdiler ve dediler ki ‘Siz buna da katılın, burada da yer alın, hatta üretimde de yer alın.’ Fakat Türkiye o tarihte ‘Tasarım tamamlanmış içler bitmiş. Bize çok az bir iş kalacak. Bu çok doğru değil. Bizim için gerekli değil’ düşüncesiyle istemedi. Yani 2006’da istemediğimiz bir uçağı konuşuyoruz.
İstememek doğru ya da yanlıştı gibi bir tartışmaya girmeye de gerek yok. O tarihte Türkiye’nin önceliği bir stratejik değişikliğe izin vermiyordu. Çünkü yeni bir ülkeyle yeni bir uçak tipi üzerine çalışmak, stratejik bir değişiklik anlamını taşır. Bunu Türkiye istemediği için ‘Biz Avrupa ile değil, Amerika’yla çıktığımız yolculuğa devam edeceğiz’ dedi. Ama özetle Eurofighter yeni bir proje değildir.
Türkiye F35 programından çıkarıldıktan sonra hava kuvvetlerinin bir zafiyete uğramaması için Amerika’dan F16 tedarik etmek istedi ve bazı F16 uçaklarını da modernize etmek istedi. Fakat Amerika’da kongre bu konuda ciddi sorunlar çıkarttı. Bunun arkasından Türkiye bence bir pazarlık konusu olarak Amerika’nın önüne ‘Senden F16 alamıyorsam Birleşik Krallık’tan Eurofighter alırım’ deme yolunu seçti. Benim o tarihte Birleşik Krallık’taki görüşmelerimden anladığım kadarıyla İngiliz tarafı bu işten rahatsız oldu. Bunun bu şekilde tanıtılmasından rahatsız oldu. Türkiye’ye ‘Siz F16 işini bitirin Eurofighter’ı ondan sonra konuşalım’ dedi. Bunun sonucunda Türkiye yeni bir söyleme girişti ve ‘Ben F16 alsam da almasam da Eurofighter almak istiyorum’ söylemini tercih etti.
Şimdi burada niye böyle bir şeyi tercih ettiğini konuşmamızda fayda var. Çünkü eğer biz Ege’yi bir barış gölü, barış denizi olarak tutmaya devam edeceksek, burada sahip olduğumuz hava üstünlüğünü korumamız gerekiyor. Niçin? Çünkü Yunanistan, Ege’de kıta sahanlığını 6 milden 12 mile çıkartmak istiyor. Türkiye bunu bir savaş nedeni ilan etti. Ne zaman ki Türkiye’nin hava üstünlüğü kaybedilir, Yunanistan yıllardır peşinde koştuğu ama casus belli (“kazus beli” diye okunur, savaş nedeni anlamındadır) ilanı nedeniyle susup beklediği 12 mil ilanını yapabilecek pozisyona gelir. Bu nedenle Yunanistan, Fransa’yla çalışarak Rafale uçaklarını tedarik etti. Türkiye’de F16 var. Bu arada yanlış anlaşılmasın ‘F16 kötü bir uçaktır’ gibi bir şey söylemeye çalışmıyorum. Kesinlikle başarılı yetkin uçaklar. Fakat Rafalle daha yeni, daha güçlü, daha yüksek irtifalara çıkan, daha uzaktan saldırabilen uçaklar.
Bir boks ringini düşünün, bir boksör, uzun boylu, uzun kolları var, uzaktan yumruk atabiliyor. Siz daha kısa boylusunuz, kolunuz daha kısa, daha kısa mesafeden yumruk atabiliyorsunuz. Böyle bir fark var. Aynı boyda, hatta biraz daha uzun bir boksörü konuşuyorsak Eurofighter, işte bu nedenle Türkiye’nin ihtiyacı. Yani biraz pazarlık için başlayan söylem, ‘Bizim aslında biraz da buna ihtiyacımız var’ cümlesine döndü.
Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısından bu yana aslında Avrupa bir savaş ortamına girer miyiz, girmez miyiz korkusunu yakından yaşıyor. Bu nedenle bugüne kadar önem vermediği savunma konusunu ciddiye alır hale geldi. Avrupa’da uzun süre savunma dendiği zaman akla havacılık geldi. Havacılık dendiği zaman da sivil havacılık geldi. Askeri havacılığı çok konuşmadılar. Bizim dünyamızda havacılık, askeri ve sivil diye ayrılmaz ama günlük yaşam için ben bunu söylüyorum. Kurallar anlamında ayrılmaz ama sonuçta ekonomik gerekçeler farklıdır. Avrupa daha çok yolcu uçağı, kargo uçağı gibi şeylere konsantre olmuştu.
Geçtiğimiz hafta Madrid’de Uluslararası Savaş Uçağı konferansı yapıldı. Burada pek çok gelişme arka arkaya masaya döküldü. İspanya 2021 yılında F35 alacağını söylemişti. Bu konferansta Eurofighter alacağını söyledi. Bu beklenmedik bir sürprizdi. İngiliz The Times gazetesinde Almanya’nın Fransa’yla beraber yürüttüğü altıncı nesil ortak harp uçağı projesinden ayrılacağına dair bir haber çıktı. İngiliz The Times’a çıkması önemli çünkü devamında Almanya’nın İngilizlerin başka bir projesinde çalışacağı iddiası geldi. İngilizlerin bir başka projesinde ise İsveç yer alıyordu. Japonya projeye dahil olunca İsveç ayrılacağını söylemişti ama arka planda İngiltere ile işbirliğine de devam ediyordu. Madrid’deki konferansta bu defa İsveç’in de İngiltere ile çalışmadan ayrılacağının haberi geldi.
Türkiye’de burada Kaan’ı tanıttı. Öyle bir haftayı yaşadık ki Madrid’de… Hava savunması konusunda bütün köşe taşları yerinden oynadı. Basitçe köşe kapmaca oynuyorsak herkes köşesini ya hiç bırakmıyor ya da bir kısmı da hızla yer değiştirmeye çalışıyor. Her şeyi baştan ayarlamaya çalışıyor. Şu anda yepyeni bir döneme girdik. İki hafta öncesinin ilişkileriyle bugünün ilişkileri aynı değil. Bunun için de Türkiye bir talepte bulunmuş oldu. Eurofighter talebi…
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.