Siyasette 50+1 tartışması sürüyor. AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Almanya dönüşü cumhurbaşkanı seçimi için zorunlu olan 50+1 kuralının siyasi partileri yanlış yollara sevk ettiğini söylemişti. Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise grup toplantısında yaptığı konuşmada bir yandan Cumhur İttifakı’na sahip çıkarken diğer yandan da “Milletvekili seçmiyoruz, cumhurbaşkanı seçiyoruz” diyerek 50+1’den taviz vermemişti. Peki Erdoğan 50+1’den neden vazgeçti, Erdoğan’ın iktidarını Bahçeli ile paylaştığı dönemin sonuna mı gelindi, Bahçeli’nin gücünü azaltacak ama ittifakı devam ettirecek bir ara formül bulunabilir mi? Gökçe Çiçek Kösedağı sordu gazeteci ve yazar Fehmi Koru yanıtladı. Koru’nun konuyla ilgili cevabını olduğu gibi sizlerle paylaşıyoruz. İyi okumalar…
Program editörü: Aliye Altınışık
“Cumhurbaşkanının iktidarını bir başka partiyle üstelik MHP gibi ideolojisi belirgin, neredeyse her konuda ideolojik yaklaşımı bulunan bir parti ile paylaşması maliyeti olan bir ortaklık. Sonuç itibariyle iktidarda kalmasını sağlıyor ama bu arada da iktidarını kendi arzu ettiği sınırlar içerisinde kullanmasını da engelliyor.
Dolayısıyla Erdoğan için MHP’ninnin bu denli güçlü olmadığı bir ortaklık ideali ama onu nasıl sağlayacağını da bilemiyor. Yüzde 50+1’lik bir formülün şart olarak anayasada bulunması elini kolunu bağlayan bir sorun. Çünkü netice itibariyle o orana ulaşabilmesi için Cumhurbaşkanı seçilecek kişinin ve kendi adayını seçtirmek isteyen bir partinin tek başına bunu becermesinin mümkün olmadığı bir ortamdayız.
Dolayısıyla bir ortağa ihtiyacı var. Ama bu kadar güçlü bir ortak mı, bu kadar ideolojisi belirgin bir ortak mı? Herhalde şu anda Külliye’de en fazla düşünülen konu bu. MHP’siz nasıl yapabiliriz, ya da MHP ile de yürüyeceksek, MHP’nin bugünkü gücünü azaltacak ne olabilir? Bulunan formül yüzde 50+ 1’den vazgeçerek yola devam olarak anlaşılıyor. Ama MHP’nin buna yanaşacağını zannetmiyorum. Muhtemelen ilk görüşmede Erdoğan MHP’nin daha az etkili olduğu bir formülü Bahçeli ile paylaşacaktır.
Elbette iktidarın başında Cumhurbaşkanı olduğu için Tayyip Erdoğan her konuda son söz söylüyor ama söylerken de danışma ihtiyacı duyduğu bir kişi var, o da Devlet Bahçeli. Hatırlayalım neredeyse hemen her çetrefilli konu gündeme geldiği bir sırada evine kadar gidilerek Devlet Bahçeli ile mutlaka görüşme ihtiyacı duyuluyor. Tayyip Bey gibi gücünün sınırlarını her seçimde biraz daha arttırarak bugüne gelmiş olan bir siyasetçi bu ilişkiyi sonuna kadar taşıyamayacaktır. O bakımdan bu konuda eğer MHP yi yumuşatacak, bazı kararlarda daha rahat hareket etmesini sağlayabilecek bir yeni formül bulunabilirse ve bu da Devlet Bahçeli ile görüşerek, olumlu sonuç çıkararak sağlanabilecekse, bu ortaklık devam edecektir. Ama ittifakın sınırlarının sonuna gelindiğini düşünüyorum. Yani bu seçimde kıl payıyla cumhurbaşkanlığı seçimi kazanıldı.
Bir sonraki cumhurbaşkanlığı seçiminde ikinci turda dahi yüzde 50’nin ellinin üzerine çıkma ihtimalinin azaldığı bir ortama doğru gidiyoruz sanki. Dolayısıyla bugün sadece güncel kararlarla ilgili değil, bir sonraki seçimde karşılaşacakları tablo nedeniyle de AK Parti’nin endişeli olduğunu düşünüyorum. Bu sorunun altından nasıl kalkacaklar? O kadar da kolay değil.”