“Hollanda’nın Trump’ı”, İslam ve göç karşıtı: Seçim zaferi Avrupa’yı şaşkına çeviren aşırı sağcı Geert Wilders kimdir?

Hollanda’da  13,6 milyon seçmen siyaseti bırakma kararı alan Başbakan Mark Rutte’nin yerine geçecek ismi belirlemek için sandık başına gitti. Yarışı, İslam karşıtı popülist Geert Wilders’in lideri olduğu aşırı sağcı Özgürlük Partisi (PVV) kazandı. Kimilerinin “Hollanda’nın Trump’ı” olarak adlandırdığı Wilders kimdir? Türkiye hakkında düşünceleri neler? Hangi vaatler onu seçimin birincisi haline getirdi?

Kendisine özgü platin sarısı saçları, İslam ve göçmen karşıtı agresif söylemleri Geert Wilders’i Hollanda seçimleriyle tüm dünyanın merkezine taşıdı. Avrupa ülkeleri için “siyasi bir deprem” niteliğindeki seçimlerde sandıktan Wilders’in Özgürlük Partisi (PVV) çıktı. Göç tartışmalarının hâkim olduğu bir seçim sürecinin ardından Wilders ve partisi, bir sonraki hükümetin kurulmasında şüphesiz kritik bir rol oynayacak. Oysa Wilders, Hollanda siyasetinde 25 yıldır hiçbir görevde bulunmamıştı.

İslam’ı “gerizekalı bir kültürün ideolojisi” olarak tanımlayan ve Faslıları “pislik” olarak nitelendiren Wilders, kışkırtıcı söylemleri ve sosyal medya kullanımı nedeniyle sık sık eski Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Donald Trump’ı anımsatıyor. Wilders, uzun zamandır Avrupa’daki aşırı sağı önde gelen demirbaşlarından biri.

Hollanda’nın en tanınmış isimlerinden biri olan Wilders’in özel hayatı hakkında çok az bilgi var: Kendisi, Macaristan doğumlu biriyle evli ve iki kedisi var. Wilders’in X ve Instagram hesapları da mevcut. Geçen hafta katıldığı bir programda da PlayStation’da Mario oynamayı ve Donald Duck çizgi romanlarını okumaktan hoşlandığını söylemişti.

Hikâyesi nasıl başladı?

6 Eylül 1963’te Almanya sınırına yakın Venlo’da doğan Wilders, erkek kardeşi ve iki kız kardeşi ile birlikte Katolik bir ailede büyüdü. Babası bir matbaanın müdürü, annesi ise Endonezya doğumlu bir ev hanımı. Anne ve babasından övgüyle söz eden Wilders, 2017’de verdiği bir röportajda, “Onlar her şeyi göze alan, çalışkan ve sevgi dolu insanlardı. Aksilikler karşısında bile her zaman sebat etmeyi onlardan da öğrendim” diye konuşmuştu.

Reşit olduktan sonra kiliseden kaydını aldıran Wilders, lise öğreniminin ardından İsrail’e gitti. 1980 ile 1982 yılları arasında gönüllü olarak Moşav adı verilen bir Yahudi tarım yerleşkesinde çalıştı. Hollanda’ya döndükten sonra açık üniversiteye kaydını yaptırdı ve hukuk eğitimi aldı.

Geert Wilders’in çocukluğu.

Siyasi kariyerine 1989 yılında Özgürlük ve Demokrasi için Halk Partisi’nde (VVD) başlayan Wilders, VVD’nin İslam ve göç konusundaki ılımlı tutumu nedeniyle partiden ayrıldı ve Özgürlük Partisi’ni (PVV) kurdu. PVV’nin merkezinde İslam karşıtı politikalar olacaktı.

İslam karşıtlığı nereden?

Wilders, İslam’a karşı duyduğu düşmanlığın, 2004’te İslam karşıtı film yapımcısı Theo van Gogh’un öldürülmesi ve İsrail’de bir kibbutzda geçirdiği zamandan kaynaklandığını söylüyor. Wilders, Hz. Muhammed’i “pedofil”, İslam’ı “faşist bir ideoloji ve geri kalmış” din olarak nitelendiriyor. İslam hakkındaki düşünceleri Pakistan, Endonezya ve Mısır gibi Müslüman nüfusa sahip ülkelerde endişe ile karşılanıyor, zaman zaman kendisine karşı protestolar da düzenleniyor. Pakistan’daki bir lider, kendisine karşı fetva bile yayımlamıştı.

Geert Wilders

Wilders medyadan anlayan bir siyasetçi. Fakat buna rağmen Wilders’in yıldızı Hollanda’da milliyetçi Demokrasi Forumu’nun 2019’da düzenlenen yerel seçimlerde yüzde 15 gibi bir oranla anketlerde birinci sırada yer alması ve akabinde Thierry Baudet gibi aşırı sağcı isimlerin ortaya çıkmasıyla son yıllarda söndü.

Hollanda Yüksek Mahkemesi, 2021’de Wilders’ın mahkûmiyetini onadığında “cadı avının” ve “bozuk bir hukuk sisteminin” kurbanı olduğunu öne sürmüştü.

Aşırı sağ hayranlığı, Hollanda’nın DNA’sını değiştirecek vaatleri

Wilders, Macaristan Başbakanı Viktor Orban’ın büyük bir hayranı. Wilders, Hollanda’nın AB’ye yaptığı ödemeleri önemli ölçüde azaltmak ve AB’nin genişleme politikasına açıkça karşı. Wilders, Hollanda’nın AB’den ayrılması için bir referandum hazırlığında. Adı da “Nexit”. İsmi tabiki İngiltere’nin AB’den ayrılmayı tercih ettiği “Brexit”ten geliyor. Fakat şu anda bunu düzenleyecek ulusal bir ruh hali de yok.

Orban ve Wilders

Wilders’in Hollanda siyasetindeki varlığı, ülkede giderek göç konusunda artan hararetli tartışmaların sonucunda yeniden pekişti. Wilders, seçim öncesindeki İslam karşıtı söylemini de yumuşattı. Şu anda Hollanda için daha acil konular olduğunu vurgulayan Wilders, camilerin kapatılması ve Kur’an-ı Kerim yasağı gibi politikalarını askıya almaya hazır olduğunu söyledi. Wilders bunun yerine artan ekonomik kaygılara odaklanarak konut krizini çözme ve enflasyonla mücadele etme sözü verdi. İklim krizine bakış açısı ise farklıydı. Ona göre iklimle mücadele, Lahey’in “zorbalık şekli”ydi.

Wilders’ın Hollanda’nın sınır kontrolünü tesis etmek, yasadışı göçmenleri gözaltına almak ve sınır dışı etmek, AB ülkelerinden gelen işçiler için çalışma izinlerini yeniden getirmek gibi önerdiği bazı önlemler Hollanda’nın DNA’sını temelden değiştirecek.

Kiev’in bakışı: Ukrayna’ya destek ne olacak?

Wilders’in zaferi Batı’nın savaş yorgunluğunun giderek arttığı Kiev’de de bir endişe kaynağı. Kıtadaki diğer aşırı sağcı liderler gibi Wilders da Rusya lideri Vladimir Putin’in yönetimini övenlerden.

Rusya’nın 2014’te Kırım’ı ilhak ve işgal etmesinden dört yıl sonra Moskova’ya giden ve Duma’da üst düzey Rus yetkililerle bir araya gelen Wilders’in bu gezisi, MH17 sefer sayılı uçağın düşürülmesi sonucu hayatını kaybeden Hollandalıların yakınları tarafından şiddetle kınandı Wilders, Moskova’nın faciadaki rolünü görmezden gelmekle suçlandı.

Wilders, Rusya’nın düşmanları olmadığını söylemişti.

Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden bu yana Wilders, işgali bir hata olarak nitelendirdi ve Kremlin ile arasına mesafe koydu. Ancak Wilders yönetimindeki bir hükümetin Ukrayna’ya yardım konusunda selefi Mark Rutte gibi davranmayacağı kesin. Örneğin Ukrayna’ya F-16 savaş uçaklarının gönderilmesine öncülük eden Rutte dönemindeki gibi bir rol oynaması pek olası görünmüyor.

Seçimlerden önceki son tartışmalardan birinde Wilders, Ukrayna’ya daha fazla silah gönderilmesini desteklemeyeceğini söyledi. Wilders’in bu açıklaması, askeri yardımın zaten aksıyor gibi göründüğü Ukrayna’da soğuk duş etkisi yaratacak.

“Persona non grata”: İstenmeyen adamla koalisyon nasıl kurulacak?

Aşırı sağcı lider, koalisyon için kendisine sıcak bakmayan diğer partilere seslendi ve “Gölgenizi aşın, birlikte çalışalım” mesajı gönderdi. Oylamadan önce diğer üç büyük parti Wilders liderliğindeki bir hükümette yer almayı reddetmişti ancak durum değişebilir.

Dilan Yeşilgöz ve Geert Wilders.
Fotoğraf: Koen van Weel / ANP / AFP

Eski Avrupa Birliği (AB) Komiseri Frans Timmermans liderliğindeki İşçi Partisi (PvdA) – Yeşil Sol Parti (GL) ittifakı, 25 sandalye ile seçimin ikincisi. Timmermans, Wilders’in kuracağı bir koalisyon hükümetinde hiçbir ilgisinin olmayacağını açıkça belirtmişti. 

Seçimden önce Dilan Yeşilgöz, Wilders liderliğindeki kabinede görev yapmayacağını söylemişti ancak kazanması halinde Wilders ile çalışma ihtimalini de dışlamamıştı. Pieter Omtzigt de benzer bir şekilde, “seçmeninin güvenini eyleme dönüştürmeye hazır olduklarını” söylüyor.

Kesin olan şu ki, altı seçimin ardından Wilders iktidara her zamankinden daha yakın. Kendisi de bunun farkında ki, “Bu benim siyasi hayatımın en güzel günü” diyor.

Kaynak: Guardian, Reuters

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.