Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Ruşen Çakır yazdı: Devlet eliyle “gençlik hareketi” yaratılabilir mi?

Bu sabah 8:30’da İstanbul’da Galata Köprüsü üzerinde, Türkiye Gençlik Vakfı’nın (TÜGVA) öncülüğünde, Milli İrade Platformu üyesi 308 STK’nın katılımıyla “Şehitlerimize Rahmet, Filistin’e Destek, İsrail’e Lanet” yürüyüşü düzenlendi. Yürüyüşe katılanlar önce sabah namazını kılmak için Ayasofya, Yeni Camii, Sultanahmet Camii ve Süleymaniye Camisi’ne gitti. Daha sonra Galata Köprüsü’ne geçildi. Türkçe, Arapça ve İngilizce yazılı dövizler taşıyan binlerce kişi sık sık tekbir getirdi.

Daha önce Galata Köprüsü üzerinde -izinli- bir gösteri düzenlendiğini hatırlamıyorum. Hatırlamadığım bir başka husus da 8:30 gibi erken bir saatte izinli bir gösterinin düzenlenmiş olması. Bu konuya birazdan değineceğiz. 

Üzüm yerken bağcıyı da dövmek

Düzenleyicilerin hem Irak’taki Pençe – Kilit Harekâtı’nda 12 askerin şehit olmasını, hem de 7 Ekim’den bu yana süren savaşı birlikte gündemlerine almaları önemli. Gazze’den bahsederken sadece Filistin’e desteklerini dile getirmekle yetinmeyip İsrail’e lanet okumaları dikkat çekici. Fakat bu eylemi 1 Ocak Pazartesi günü saat 8:30’da yapmalarının apayrı bir anlamı olduğu da muhakkak. 

Eskiden bazı İslamcılar yılbaşı geceleri kapalı salonlarda dini toplantılar düzenlerdi. Yeni yılın ilk sabahında açık havada gösteri yapmak bunun yeni versiyonu gibi gözüküyor. Gece geç saatlere kadar yeni yıla girişi kutlayanların önemli bir kısmının yataklarında olduğu bir saatte toplanıp sloganlar attığınızda, sadece Filistinlilere desteğinizi ve PKK ile İsrail’e lanetinizi dile getirmiyor, aynı zamanda yeni yıl kutlayanlara da tepkinizi dile getirmiş oluyorsunuz.

“Kimsenin yaşam tarzına katılmıyoruz” sözünü bıktırırcasına tekrarlayanlar yine itiraz edeceklerdir. O takdirde kendilerine şu soruyu çekinmeden sorabiliriz: “Şu gösteriyi öğle saatlerinde yapıp gece yılbaşı kutlayanlardan Filistin’e destek vermeyi düşünenlerin işini kolaylaştırmayı neden düşünmediniz?”

Hükümetçe organize edilen sivil toplum kuruluşları 

Yazının girişinde “308 STK” dedim ancak bunları sivil toplum kuruluşu (STK) yerine hükümetçe organize edilen sivil toplum kuruluşları (dünyada bunlara GONGO deniyor) demek daha doğru olacaktır. Bunların bir kısmı doğrudan AKP iktidarı tarafından kurduruldu. AKP’den önce varolanlar da bir şekilde Erdoğan iktidarıyla aynı dalga boyuna geldi, değişik cemaat ve çevreler tarafından son yıllarda kurulmuş olanların bir kısmı başından itibaren, diğerleri de özellikle 15 Temmuz darbe girişiminin ardından iktidara biat ettiler ya da etmek zorunda kaldılar.

Bilal Erdoğan

Örneğin yürüyüşte yaptığı konuşmada “Biz Türkiye’nin terörle mücadelesinde verdiği şehitlerin de Filistin’de düşen şehitlerin de orada öldürülen çocukların da katillerinin aynı odaklar olduğunu biliyoruz” diyen Bilal Erdoğan, hem yılların İlim Yayma Vakfı’nın mütevelli heyeti başkanı, hem de AKP iktidarının ürünü olan Türkiye Gençlik Vakfı’nın (TÜGVA) mütevelli heyeti üyesi.

Cemaatlere alternatif

Bu yürüyüşün öncüsü olan TÜGVA, AKP’nin gençlik örgütlenmesi olarak görülebilir. 81 il ve 571 ilçede örgütlü olan ve 340 bin gönüllüyü harekete geçirdiğini belirten TÜGVA, 10 yaşına daha yeni giriyor. Onun bir tür kardeşi gibi görülebilecek olan TÜRGEV ise 1996’da Erdoğan ve İBB’deki bürokratları tarafından İstanbul Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı (İSEGEV) adıyla kurulmuş ama 2012’den itibaren faaliyetlerine ivme kazandırmış.

Erdoğan’ın önce belediye, daha sonra devlet imkânlarını seferber ederek gençlere yönelik örgütlenmelere gitmesinin görünür ilk nedeni, ittifak yaptığı dönemlerde Fethullahçıların özellikle eğitim alanındaki faaliyetlerini sınırlamak, Fethullahçıların devlet eliyle tasfiyesinin ardından da aynı alanda doğan boşluğu doldurmak. Ama zamanla olayın Fethullahçılarla sınırlı olmadığı, neredeyse tüm Sünni İslami yapılanmalara alternatif olma arayışının baskın olduğu ortaya çıktı.

Çünkü her ne kadar birçok alanda varlık gösterseler de İslami cemaatlerin hemen hemen tümünün ana faaliyet alanı eğitimdir ve hedefleri esas olarak yoksul ailelerin çocuklarıdır. Dolayısıyla ne kadar çok paranız varsa o kadar çok yurt, pansiyon açar, burs verir ve okul kurarsınız. 

Fethullahçıların tasfiyesinden sonra hiçbir cemaatin bu konuda Erdoğan iktidarıyla yarışamayacağı da ortada. Tabii olayın bir de TÜGVA, TÜRGEV gibi yerlerle ilişkili gençlerin hem devlette, hem özel sektörde iş bulmada son derece avantajlı olmaları da var.

TÜGVA kime rakip?

Bu sabahki yürüyüş gençlik alanındaki örgütlenmenin çok ciddi siyasi yönleri olduğu gerçeğini de gözler önüne serdi. Temel faaliyet alanı eğitim olan bir kurumun bu son derece siyasi gösterinin örgütleyicisi olması, ülkenin her yerinden gençleri taşıması, diğer katılımcı kurumlara liderlik etmesi bize çok şey gösteriyor. 

Selçuk Bayraktar ve Recep Tayyip Erdoğan

Bugüne kadar Erdoğan’ın daha çok damat Selçuk Bayraktar’ın TEKNOFEST’leri üzerinden gençlere açılmaya çalıştığı dikkatimizi çekiyordu. Ama TÜGVA’nın başını çektiği gösteri Erdoğan’ın siyasi bir gençlik hareketi yaratma fikrini aklından hiç çıkartmadığını gösteriyor. Ne de olsa kendisi çok erken yaştan itibaren Milli Selamet Partisi ve onun yan kuruluşu gibi bilinen Akıncılar üzerinden politize olmuş birisi. Bir siyasî hareketin gençler içinde kök salmasının bir zaruret olduğunu çok iyi biliyor ve AKP Gençlik Kolları’nın bu açıdan yeterli olmadığını görüyor.

Fakat görmediği ya da görse de kabullenmek istemediği bir hakikat var: Devlet, gençlerin bir kısmını kendi çıkarlarını korumaları için örgütleyebilir ama kendisi bir gençlik hareketini var edemez. Zira bir gençlik hareketi özü itibariyle devletle mesafeli olmak zorundadır. 

Bu konuda temel motivasyonu solculara karşı devleti korumak olan Ülkü Ocakları’nı istisna olarak göstermek isteyenlere 12 Eylül 1980 askeri darbesinin hedef almasıyla birlikte Ülkü Ocakları’nın etkisizleştiğini hatırlatmak isterim. 

Özetle, varlıklarını devlete borçlu olan gençlik örgütlenmelerinin bir “gençlik hareketi” olma şansları
yoktur ve ömürleri bağlı oldukları siyasi iktidara endekslidir. Eğer bu yapılar iktidar değiştikten
sonra da var kalabilirlerse belki bir “gençlik hareketi” olma şansı yakalayabilirler. O da belki.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.