Tekirdağ Çorlu’ya bağlı Sarılar Köyü yakınlarında 8 Temmuz 2018’de meydana gelen, yedisi çocuk 25 kişinin hayatını kaybettiği tren kazasının 18. duruşması Çorlu 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam etti. Duruşmada karar çıkmadı ve bir sonraki duruşma 29 Şubat 2024’e ertelendi.
Duruşmadan önce Çorlu Santral’de toplanarak davanın görüleceği Çorlu Halk Eğitim Merkezi’ne yürüyen aileler, kazada hayatlarını kaybeden yakınlarının fotoğraflarının bulunduğu “Adalet istiyoruz!” yazılı pankart taşıdı. Aileler, “Çorlu’nun hesabı sorulacak”, “Hak, hukuk, adalet, kaza değil cinayet”, “Susma, sustukça sıra sana gelecek” sloganları attı.
Kazada hayatını kaybeden Oğuz Arda Sel’in annesi Mısra Öz duruşma öncesi konuştu, “Biz, bugün 13 sanığın ‘olası kast’ ile cezalandırılıp cezaevine gitmesini istiyoruz. Haksız yere hapis yatanların olduğu bu ülkede, en çok içeride olması gerekenler katillerdir” dedi.
Saat 10.10’da başlayan duruşmaya, mağdur yakınları ve kazada yaralananlarla birlikte pek çok hak savunucusu ve Tekirdağ, Çanakkale, Kocaeli, Edirne, Kırklareli baro başkanları da katıldı.
Kazada kızını ve yeğenini kaybeden Aysun Köse, “Bu insanlar cezalarını çekerken, o yanlış kararları verenler tekrar aynı kararı verince ne olacak? Benim kızım bir daha dünyaya gelmeyecek, ölene kadar onun acısıyla yaşayacağım. Aynı ihmâller devam ettiği sürece başkalarının da canı yanacak. Başka çocukların ölmesini engelleyemiyorsak benim başka söyleyecek sözüm kalmamıştır. Bundan sonra aynı acılar yaşanacak diye üzülüyorum” dedi.
Kazada oğlunu kaybeden Hüseyin Şahin, “Evlatlarımızı parça parça topladık, bunun ‘olası kast’ dışında olması imkânsız bir şey. ‘Olası kast’ ile yargılanmalarını istiyorum. Ben avukat değilim, burada bizi seven avukatlar, baro başkanları var. Onları dinleyin” diye konuştu
Kazada, kızını iki kardeşini ve yeğenini kaybeden Zeliha Bilgin, şunları söyledi:
“Bu iş bilmezlerin buradan kelepçe vurularak götürülmesini istiyorum. Ben bir gecede morgda dört sevdiğime şahit oldum. Bizler manevi olarak mahkûm edildik. Ben ömür boyu bu acıyla yaşayacağım. Ben evladımı birileri işini yapamadığı için ölsün diye doğurmadım, büyütmedim. Tek talebim adalet.”
Kazada yakınlarını kaybedenlerin avukatı Deniz Özen, kazanın münferit olmadığını söyleyerek bugüne nasıl geldiğini anlattı. Avukat Akçay Taşçı da yargılama süreci boyunca yaşananları, ortaya çıkan gerçekleri, eksiklikleri hatırlattı. Taşçı, sorumluların tutuklanmadığını ancak yakınlarını kaybedenlerin ve Çorlu tren kazası davasını takip eden gazetecilerin yargılandığını söyledi.
Avukat Onur Şahinkaya: “Sanıklar, yargılanmayacaklarına güvendiler”
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Duruşma saat 14.00’te yeniden başladı. Duruşmada söz alan avukat Onur Şahinkaya, “Uzun süredir bu mesleği yapıyorum. Meslek hayatımda ilk defa katılanların ‘olası kast’ dediklerini duyuyorum. Benzer olaylar bir daha yaşanmasın diye ‘olası kast’ dediler. Yaşadıkları acının etkisiyle bunu kavramış durumdalar” diye konuştu.
Çorlu tren kazasının acı olsa da başka katliamların engellenmesine yol açtığını dile getiren Şahinkaya, “Ortada ‘taksir’ ve ‘bilinçli taksir’ olmadığı çok açık. Yağışı, menfezlerin durumunu, personel yetersizliğini biliyorlar, neye güveniyorlar? Bu işin dönüp kendilerine gelmeyeceğine güveniyorlar. Yetkileri dahilinde hızı azaltabilirlerdi, hattı bu vaziyette işletmemeyi tercih edebilirlerdi. Bunların hiçbirini yapmayıp kolay olanı seçtiler, ‘Başımıza bir şey gelmez’ diye düşündüler, yargılanmayacaklarına güvendiler” dedi.
Katılan avukatı Gökmen Yeşil, sanıkların çok önemli tecrübelere sahip olduğunu dile getirdi, “TCDD’nin işleyişi gidişatı kaldırabilecek durumda değil ve kazaya elverişli. Daha önce kazalar oldu, Pamukova kazası oldu, 41 kişi öldü. Kimse cezaevine girmedi. Sanıklar buna güveniyorlardı. ‘Yargılanıp ceza almayacağız’ özgüvenindeler. Bu özgüven nereden geliyor? Biz de aileler de merak ediyoruz doğrusu. Yeni bir kazanın olmaması için sanıkların ‘olası kastla’ yargılanmaları gerekiyor” diye devam etti.
Daha sonra söz alan katılan avukatı Özgür Urfa, “’Bilinçli taksir’ ile bir cezasızlık politikası izleniyor. Ananyasa’daki yaşam hakkı açık açık ihlal ediliyor. Deprem dosyalarında da aynı tartışmalar var. Kamu görevlilerin işlediği suçların örtbas edilmesi ile karşı karşıyayız. Aileler altı yıldır buraya geliyor. Normal bir duruşmaya ailelerin şikâyetçi olup katılmaması gerekirdi. Ancak onlar altı yıldır ‘Sanıklar cezasız kalır’ tereddütüyle buradalar. Sanıkları cezalandırıp artık aileleri evlerine göndermemiz gerekiyor. Aileler intikam istemiyorlar, sadece adalet istiyor” dedi.
Sanık Mümin Karasu’nun avukatı, “Mümin Bey görevini yapmış bir insan biz mütalaayı kabul etmiyoruz. Mütalaa maalesef iddianamenin bir kopyası olmuştur. Ortada bir taksir yoktur ki bilinçli taksir olsun” diyerek Karasu’yu savundu.
Konuşmasının devamında Mümin Karasu’yu öven avukatın, “Karasu’yu mükafatlandırmanız lazım” sözüne salon, alkışlayarak tepki gösterdi. Avukat daha sonra yaşamını kaybedenler için “25 kişi telef oldu” dedi. Bunun üzerine kayıp yakınları tepki gösterince avukat özür diledi.
Sanık avukatından Can Atalay çıkışı
Sanık Turgut Kurt müdafii Av. Ersin Albuz savunmasında şunları söyledi:
“Yargıya nüfuz etmiş bir iktidarın, bürokrasiye nüfuz etmemesi düşünülemez. Meslektaşımız Av. Can Atalay hakkındaki AYM kararını; Demirtaş ve Kavala hakkındaki AİHM kararını uygulamayan bir yargımız var. TCDD Yönetim Kurulu ben insanların ölmesini tercih ediyorum diyor. Gerçek sorumlular burada yargılanmadığı sürece hakikat yerini bulmayacak. Olayın olduğu an itibariyle savcılık makamı delillerin karartılmasının önüne geçmedi.”
Karar çıkmadı, duruşma ertelendi
Duruşmada karar çıkmadı ve yargılama bir sonraki duruşmaya ertelendi.
Duruşma sonrası konuşan Oğuz Arda Sel’in annesi Mısra Öz, “18’inci duruşmanın sonuna geldik. Şu anda bizler de avukatlarımız da şaşkın çünkü bunun bir karar duruşması olduğu bir önceki celsede söylendi. Fakat karara bir türlü bağlanamadı. Şaşkınlık yaşıyorum. 29 Şubat’a ertelendi duruşma. 19’uncu duruşmayı göreceğiz” dedi.
Sanık avukatlarının savunmalarına da dikkat çeken Öz, “Sanıklar ve sanık avukatları savunmalarını, bizim avukatlarımızın savunmalarına karşı değil de birbirlerinin üzerine atmak üzere savunmalarını yaptılar. TCDD üst yönetiminin en başından beri kusurlu olduğunu ortaya koydular. Bu yargılama süreci ne yazık ki bugüne dek eksik yapılmıştır” diye konuştu.
Mümin Karasu’nun avukatının müvekkilini savunurken, “Karasu’ya plaket verilmeli” demesi üzerine aileler duruşma sonrası üzerinde tren kazasında yaşamını yitiren ve “8 Temmuz 2018 tarihindeki Çorlu Tren Katliamı’nda 25 canın ölümüne sebep olduğunuz için bu plaketi hak ettiniz” yazılı plaketle protesto etti.
Duruşma sonrası konuşan avukat, “Bu yargılama eksiktir çünkü dönemin TCDD Genel Müdürü, dönemin Ulaştırma Bakanı hala bu salona gelmedi. ” dedi.
Avukat, “5 yıldır hala gerçek sorumluları buraya getirmeye çalışıyoruz. En başından beri bunun katliam olduğunu çünkü özelleştirme politikalarının sonucu olduğunu söyledik. İlk günden beri bunu tekrar ettik. Bugün gelinen aşamada biz değil sanık müdafilerinden birisi aynen şunu söyledi, “Eğer TCDD her olağanüstü önlem için bütün önlemleri almaya çalışsaydı bu inanılmaz maaliyetlere yol açardı, hizmet verilemezdi” diye konuştu.
Dava süreci
İstanbul Halkalı’dan Edirne Uzunköprü’ye giden “hızlandırılmış” tren, 8 Temmuz 2018’de Tekirdağ’ın Çorlu ilçesine bağlı Sarılar’da devrildi. Kazada 25 kişi yaşamını yitirdi, en az 300 kişi yaralandı. Kazanın yaşandığı alanda iki yıl sonra, 16 Temmuz 2020’de bilirkişi heyeti keşif yaptı.
Kazaya ilişkin davada Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları 1. Bölge Müdürlüğü’nde görev yapan Demiryolu Bakım Müdürü Turgut Kurt, Yol Bakım ve Onarım Şefi Özkan Polat, Köprüler Şefi Çetin Yıldırım ve Hat Bakım ve Onarım Memuru Celaleddin Çabuk yargılanıyor. Dört sanığın, “taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olmak” suçundan 2’şer yıldan 15’er yıla kadar hapsi istendi
Sanıkların tutuksuz yargılandığı devam ederken, Çorlu Cumhuriyet Başsavcılığı, alınan yeni bilirkişi raporunun ardından soruşturmanın genişletilmesine karar verdi. Savcılık, kazanın meydana gelmesinde hava durumunun takip edilmemesi, hava durumunun takip edilememesi nedeniyle olumsuz hava koşullarında demir yolu hattının özel olarak muayene edilememesi, menfezin ve çevresindeki hat kesiminin gerekli bakımlarının, temizliğinin, yabani otla mücadelesinin yapılmaması, kaza yeri menfezinin İstanbul istikametindeki büzün tıkalı olması nedeniyle büze gelen yağmur suyunun aradaki kanal vasıtasıyla kaza menfezine yönelmesi sebeplerinin etkili olduğunu değerlendirdi.
Savcılık, kazada sorumlulukları bulunduğunu anlaşılan TCDD 1’inci Bölge Müdürlüğü’ndeki dokuz görevli hakkında da “taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olmak” ve “bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olmak” suçlarından Çorlu 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde üç yıldan 15 yıla kadar hapis istendi.
Davanın 11 duruşmasında Mümin Karasu’nun yeniden tutuklanması istendi. Diğer 12 sanık hakkında ise yurtdışına çıkış yasağı konuldu.
- Çorlu tren kazası davasında ilk tutuklama kararı | Avukat Sevgi Evren: “11 duruşmadan sonra ailelerin yüzünde bir nebze gülümseme oldu”
Kazanın tek tutuklu sanığı, dönemin TCDD 1. Bölge Demiryolu Bölge Bakım Müdürü Mümin Karasu 22 Kasım 2022’de tahliye edildi. Böylece davada tutuklu sanık kalmadı.
17. duruşmada ise savcılık mütalaasını açıkladı. Hayatını kaybedenlerin yakınlarının avukatlarının, sanıkların “olası kastla” yargılanması talebi reddedildi.
Savcının mütalaasını açıkladığı duruşmada TCDD 1. Bölge Demiryolu Bölge Bakım Müdürü Mümin Karasu, TCDD 1. Bölge Müdürlüğü Halkalı 14. Demir Yolu Bakım Müdürü Turgut Kurt ve Çerkezköy Yol Bakım ve Onarım Şefi Özkan Polat hakkında “bilinçli taksirle ölüme ve yaralanmaya neden oldukları” gerekçesiyle tutuklanmaları istendi. Diğer 10 sanığın ise “basit taksir”den cezalandırılmaları talep edildi.