İsmail Saymaz anlattı: Sinan Ateş cinayetinin siyaset ayağı, iddianamedeki soru işaretleri

Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi, eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş’in öldürülmesine ilişkin 22 tutuklu şüpheli hakkında hazırlanan iddianameyi kabul etti. Duruşma tarihi ilerleyen günlerde belli olacak. Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş, “İddianame adı verilen içi boş kağıt parçasının kabul edildiğini büyük bir üzüntü içerisinde öğrenmiş bulunmaktayım” diyerek tepki gösterdi. İsmail Saymaz bugünkü “Sinan Ateş’in tetikçisini taşıyan çakarlı Audi kimin?” başlıklı yazısında Sinan Ateş cinayetine ilişkin iddianamede çarpıcı bir detayı aktardı. Medyascope’a konuşan İsmail Saymaz, cinayetin siyasi ayağını ve soruşturma dosyasındaki eksiklikleri anlattı.

145 sayfalık iddianamede Sinan Ateş’in kimler tarafından ve nasıl öldürüldüğünün anlatılmadığını vurgulayan Saymaz, “Bu iddianamede sadece Sinan Ateş’in ne zaman öldürüldüğü anlatılıyor. Bunu zaten biliyorduk, savcının bu bilgi için koca bir iddianame yazmasına gerek yoktu. Bu cinayette maktul anlatılmıyor bize. Maktul, Sinan Ateş kim? Bu sorunun yanıtı yok. Sinan Ateş’ten akademisyen olduğu şeklindeki bir bilgiyle bahsediliyor. Sanırsınız akademik bir kavgadan ötürü hayatını kaybetti. Sinan Ateş’in ölümünün sebebi olan bilgi, eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı olmasıydı ve bu bilgi iddianamede saklanıyor” dedi.

İsmail Saymaz, Sinan Ateş’in eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı olduğu bilgisinin sadece sanık beyanlarında geçtiğini, bunun dışında iddianamede anlatılmadığını hatırlattı, “Sinan Ateş’in niye öldürüldüğü yazmıyor. Niye öldürüldü? Mahalle kavgasında mı, trafikte yan bakmadan mı, komşu kavgasından mı? Bu bile yazmıyor. Tetikçi katil ifadesinde ‘Ben onu Ülkü Ocağı’ndan tanırdım, çok vefasız çıktı, bu yüzden hırslandım ve öldürdüm’ demiş. En azından bunu yazsaydınız. En azından tetikçi bile yalan, uyduruk bir gerekçe söylemiş. Savcı bu kadarını bile söylememiş” diye konuştu. 

Saymaz şöyle devam etti:

“Bu olaydaki siyasi bağlantılar karartılmış ve üzerine gidilmemiş. Tolgahan Demirbaş’ın kurtarılan mesajlarında yazıştığı insanlar var. Bu yazıştığı insanlardan biri de tutuklu eski bir amir. Cinayetten sekiz ay önce Sinan Ateş’in telefon numarasını vererek adres bilgisinin emniyet kayıtlarından sorgulanmasını istiyor. Olaydan sonra bir başka amirden olay tutanağını istiyor. Demek ki emniyette eli kolu her yere uzanıyor. Cinayetten sonra da memur olduğunu anladığımız çeşitli ülkücüler Sinan Ateş’in evinin görüntülerini istiyor. Kim bu adam ve bu güce sahip, nasıl bürokraside istediği bilgiyi alabiliyor? Bu yazışmalarda Sinan Ateş için ‘Onun ipi çekildi’ diyor. Bu bağlantıların hiçbirinin üzerine gidilmemiş.”

Tetikçinin siyah Audi markalı çakarlı bir araçla Ankara’dan İstanbul’a getirildiği bilgisinin iddianamede yer aldığını söyleyen Saymaz, “Bu katil olay mahallinden nasıl kaçıyor? Motosiklet ile kaçıyor. Nereye gidiyorlar? Konya-Haymana Yolu üzerinde bir benzinliğinin önüne gidiyorlar. Niçin? Çünkü orada onu Tolgahan Demirbaş adlı kişi araba içinde bekliyor. Tolgahan Demirbaş’la tetikçi tanışıyor mu? Hayır tanışmıyorlar, ilk kez karşılaşıyorlar. Peki bu tetikçi, Tolgahan Demirbaş adlı kişinin burada kendisini beklediğini nereden biliyor? Tolgahan Demirbaş konumunu arkadaşı Emre Yüksel’e gönderiyor. Emre Yüksel üzerinden nasıl dolanmış gelmişse bu bilgi, tetikçi biliyor. Tetikçi bu konuma giderek arabaya biniyor. Sonra Gölbaşı’nda bir çiftliğe onu bırakıyor ve Tolgahan Demirbaş geri dönüyor. Emre Yüksel’den arabasını alıyor, kendi arabasını orada bırakıyor, tekrar Gölbaşı’na, tetikçinin yanına gidiyor. Bu arada Emre Yüksel de siyah Audi’yi alarak onun arkasından gidiyor. Sonra o ikinci arabayı orada bırakıyorlar. Emre hem Tolgahan’ı hem de tetikçiyi arabasına alıp İstanbul’a geliyor” dedi. 

Bu aracın hem Ankara-İstanbul hem de İstanbul-Ankara yolunda tüm trafiklerde takıldığını, Plaka Tanıma Sistemi’nde görüldüğünü Saymaz, “Fakat bunun plakasını iddianame koymamışlar. Niçin yazmadınız? Bu cinayette kullanılan bütün araçların bir motor ve dört-beş arabanın plakaları yazıyor da bu plaka niye yazmıyor? Bilinmiyor değil, biliniyor. Çünkü ben bu dosyada tutuklu amirin avukatına sordum. Onlar da ‘Biz delilleri topladık’ dedi. Plakayı bulup bulmadıklarını ve kime ait olduğunu tespit edip etmediklerini sordum. Plakayı bulduklarını ve kişiyi tespit ettiklerini ama savcının iddianameye koymadığını söyledi” diye konuştu.

Saymaz, şunları sordu:

“Araç iki ülkücüye ait olmadığına göre kimindir? 1- Milletvekili dokunulmazlığına haiz bir araç olabilir. Çünkü Demirbaş’ın eski MHP Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz’un da kaldığı evde gözaltına alındığı iddia ediliyor. Kılavuz’un adı iddianamede geçmiyor. 2- Bir kamu kurumuna ait olabilir. Tetikçi Özyağcı, suikast için İstanbul’dan Ankara’ya iki özel harekât polisinin eskortluğunda götürülmüştü. 3- MHP’ye ya da Ülkü Ocakları’na tahsisli araç olabilir. Bu aracın kime ait olduğu ortaya çıktığında, en azından siyasi bağlantılara ve faillere doğru bir adım daha yaklaşmış olacağız. Fakat bu dosyada maalesef bu bilginin de karartıldığını anlıyoruz.”

Sanıkların delilleri yok ettiğini söyleyen Saymaz, soruşturma kapsamında tutuklanan Serdar Öktem’in, uyuşturucuya karşı mücadele eden ve 2014 yılında İstanbul-Gülsuyu’nda öldürülen Hasan Ferit Gedik’in ölümüne yol açan Doğukan Çep’in avukatı olduğunu da hatırlattı. Doğukan Çep’in bu suçtan 35 yıl ceza aldığını ve arandığını hatırlatan Saymaz, “Aranırken bütün bunları yaptı. Bunun da avukatıydı Serdar Öktem. Serdar Öktem hem Hasan Ferit Gedik cinayetinde Doğukan Çep’in avukatıydı, aynı Doğukan Çep de bu dosyada azmettirici ve suikastı organize eden kişi” dedi. 

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.