Spektrum #6 | Yüksek emlak fiyatları, artan kiralar ve Avrupa’da aşırı sağ: Her yönüyle Avrupa’nın konut krizi

Medyascope’un haftalık dünya podcasti Spektrum’un yeni bölümünde tekrar birlikteyiz. Bu haftaki gündemimiz Avrupa’da artan konut krizi. Özellikle Almanya, Portekiz ve Hollanda gibi ülkelerde artan konut krizi, birçok sorunu da beraberinde getiriyor. Uzmanlar, yükselen aşırı sağın konut krizini de göç konusu gibi siyasette kullanabileceği konusunda uyarıda bulunuyor. Peki Avrupa’da neden konut krizi patlak verdi? Bu konut krizine toplumdan bir tepki geliyor mu? Avrupa geneline yayılan konut krizinin etkileri neler ve siyasette nasıl yer ediyor? Bu soruları merak ediyorsanız, cevabı bu podcast programında.

Medyascope’un dünya podcasti Spektrum’dan herkese merhaba. Ben Burak Siperli. Spektrum’dasınız!

Spektrum’un bu haftaki konusu Avrupa’nın karşı karşıya kaldığı ve gittikçe derinleşen konut krizi. Türkiye’nin birçok kentinde yaşanan konut krizi Avrupa genelini de sarmış durumda. Özellikle Almanya, Portekiz ve Hollanda gibi ülkelerde artan konut krizi, birçok sorunu da beraberinde getiriyor. Bir yandan statü kaybından endişelenen Avrupalılar öbür yandan gelirlerinin yarısından fazlasını kiraya vermek zorunda kalan gençler, Avrupa’daki konut krizi sebebiyle oldukça öfkeli. Artan emlak fiyatları ve kiralar, Avrupa genelinde siyaseti de etkiliyor. Uzmanlar, yükselen aşırı sağın konut krizini de göç konusu gibi siyasette kullanabileceği konusunda uyarıda bulunuyor.

Peki Avrupa’da neden konut krizi patlak verdi? Bu konut krizine toplumdan bir tepki geliyor mu? Avrupa geneline yayılan konut krizinin etkileri neler ve siyasette nasıl yer ediyor? Bu soruları merak ediyorsanız, cevabı bu podcast programında.

Hazırsanız, başlayalım!

Avrupa’da konut krizinin kökenleri

Avrupa Parlamentosu seçimleri yaklaşırken birçok Avrupa ülkesinde aşırı sağ ve popülist partiler seçimi önde götürüyor. Avrupa genelinde konut krizi ise hem siyasetin hem de halkın ana gündemi olmaya devam ediyor. Birleşmiş Milletler’in konut haklarıyla ilgilenen özel raportörü, kıta genelindeki konut krizini Guardian’a değerlendirerek “Konut krizini çözün ya da aşırı sağa teslim olun” dedi.

Aslında bu uyarı, şu an Avrupa’nın içinde bulunduğu konut krizinin ne kadar ciddi bir kriz olduğunu da gözler önüne seriyor.

Birleşmiş Milletler’in (BM) barınma hakları ile ilgilenen özel raportörü Balakrishnan Rajagopal, kıta genelindeki konut krizinin Avrupa’daki aşırı sağ ve popülist partileri nasıl listelerde birinci sıraya taşıdığını Guardian’a şöyle anlatıyor:

“Aşırı sağ partiler, hükümetlerin eksik planlamaları ve yetersiz yatırımlarından kaynaklanan sorunları gündem ederek bu sorunlar nedeniyle ‘dışarıdakileri’ suçlayabildikleri zaman başarılı oluyor. Birçok Avrupa Birliği (AB) üye ülkesinin şu an içinde bulunduğu durum bu. Konut krizi artık sadece düşük gelirlileri, göçmenleri değil aynı zamanda orta sınıf yurttaşları da etkiliyor. Bu da 21. yüzyılın toplumsal sorunu olarak karşımıza çıkıyor.”

Peki bu kadar ciddi sorunlara ilerleyen konut krizinin kökenleri neler? Avrupa niçin bir konut kriziyle karşı karşıya?

Yayımlanan son verilere göre OECD ülkelerinin çoğunda konut fiyatlarındaki artış oranı 2015 ile 2023 arasında çift haneli rakamlara ulaştı. Her ne kadar Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) yüksek enflasyonla mücadele etmek için merkez bankalarının faiz yükseltmesiyle birlikte konut fiyatlarındaki artışta bir düşüş yaşasa da konut krizi hâlâ devam ediyor. Türkiye’de ise bir dairenin fiyatı Paris ve Londra’daki dairelerle yarışır hale geldi.

Buraya kısa bir parantezle kendi deneyimimi de eklemek istiyorum. Geçtiğimiz yıl Erasmus programı kapsamında beş ay boyunca Paris’te yaşadım. Daire bulmanın halihazırda zor olduğu Paris’te merkez konumlardan birinde daire bulmayı başardım. Paris’in ikinci bölgesinde bulunan dairem 11 metrekareden oluşurken ödediğim ücret ise 635 euro. Bu ücrete faturalar dahil değil.

Bu parantezi de kapatırsak şu soruya geri dönebiliriz: Avrupa niçin bir konut krizi dalgasından geçiyor? Aslında sorunun yanıtı çeşitli bölgelerde farklılaşıyor. Örneğin Portekiz’in Lizbon ve Porto kentlerinde konut fiyatlarının artışı turizm sebebiyle gerçekleşiyor. Buradan ev satın alan zengin kesimler, konutları turistlere kiralamayı tercih ediyor. Dolayısıyla yerel halk kiralayacak bir daire bulmakta zorlanıyor. Fransa, Almanya, İtalya gibi ülkelerde ise bu nedenin yanında göç de önemli bir yer tutuyor. Avrupa nüfusuna oranla aldığı yüksek sayıdaki göç, yetersiz konut sorunuyla birleşince kriz de patlak veriyor.

Özellikle Yunanistan’dan Portekiz’e uzanan Akdeniz ülkelerindeki konut fiyatlarındaki büyük artış, “altın vize” ismi verilen bir politikayla da hız kazandı. Altın vize aslında özellikle iş insanlarının bir mülk satın alması halinde aldıkları vizeye verilen isim. Bu ülkelerin finansal krizlerin etkisinden sıyrılmak için başlattıkları politikalardan biri olan bu altın vize, yerel halk tarafından oldukça eleştiriliyor. Bir yandan ülkeye giren zengin iş insanları bir konut alarak altın vize sahibi olurken öbür yandan yurttaşlar ise kiralayacak ev bulmakta zorluk çekiyor.

Avrupa’da konut krizinin etkileri neler?

Konut krizinin etkilerine değinmeden önce kısaca verilere bir göz atalım. 2023 Eurostat raporuna göre 2010 ve 2022 yılları arasında 27 üyeli blok genelinde emlak fiyatları yüzde 47 oranında arttı. Bazı ülkelerde fiyatlar neredeyse üç katına çıktı, örneğin Estonya’da yüzde 192’lik bir artış görüldü. Sadece iki üye ülkede, İtalya ve Kıbrıs’ta fiyatlar geriledi. Kiralar ise aynı dönemde ortalama yüzde 18 artarak Yunanistan hariç tüm AB üye ülkelerinde yükseldi. En büyük artışlardan bazıları yüzde 144 ile Baltık ülkesi Litvanya ve yüzde 84 ile İrlanda’da gerçekleşti.

Bu verilerin bize gösterdiği ilk etkilerden biri toplam konut maliyetleri gelirlerin yüzde 40’ından fazlasını oluşturan hanelerin sayısında bir artış. Kısacası hanelerdeki toplam gelirin yüzde 40’ından fazlası barınma için harcanıyor ve bu hanelerin sayısında ciddi bir artış bulunuyor.

Öte yandan Almanya’da 800 binden fazla konut açığı bulunuyor.

Birçok AB şehrinde sosyal konut için bekleme süresi 10 yıl veya daha fazla. Yaklaşık 400 bin konut açığı olan Hollanda gibi ülkelerde çiftler aile kurmak gibi önemli yaşam olaylarını erteliyor veya ayrıldıktan sonra birlikte yaşamak zorunda kalıyor.

Konut krizinin bir başka etkisi ise genç neslin aile evinden ayrılma yaşını geciktirmesi. 2007 ve 2019 yılları arasında, genç Avrupalıların en az yüzde 50’sinin bağımsız yaşadığı yaş 26’dan 28’e yükseldi.

Son yapılan bir araştırmaya göre ise Avrupa’daki konut krizi, bir “statü kaybı endişesini” körüklüyor. AB çalışmaları ile tanınan Tarik Abou-Chadi, Almanya için Alternatif Partisi’nin (AfD) Almanya siyasetinde gittikçe yükselen desteğinin de konut krizinin arttığı Almanya’da “statü kaybı korkusu” nedeniyle gerçekleştiğinin altını çiziyor:

“Elimizdeki veriler, konut krizinin artık kaygıyı körükleyen bir hâl aldığını ortaya koyuyor. Konut krizi ekonomik ve sosyal tehditler ile güvensizlikleri bir paket halinde topluma sunuyor. Paranızı karşılayamayacağınız için eve taşınmak zorunda kalabileceğiniz korkusu, aşırı sağa desteğin artmasına neden oluyor.”

Abou-Chadi, AfD’nin desteğinin çoğunun, büyük kentlere oranla kiraların nispeten düşük kaldığı kırsal bölgelerde olduğunu söyledi. Abou-Chadi, bu durumu şöyle özetliyor:

“Buradaki ilginçlik kiranız çok fazla yükselmese de sizin de bu kaygıyı yaşamanız. Kiranız yükselecek diye yaşadığınız kaygı, bir statü kaybı yaşamaktan korktuğunuz anlamına geliyor.”

Konut krizi, Avrupa’daki aşırı sağın yakıtı mı?

Son dönemde konut kriziyle karşı karşıya kalan ülkelerde aşırı sağ partilerde bir yükseliş görülüyor. Peki, konut krizi gerçekten Avrupa’daki aşırı sağın bir yakıtı mı?

Uzmanlar, geçtiğimiz yıl İslam karşıtı aşırı sağcı Geert Wilders ve Özgürlük Partisi’nin (PVV) Hollanda siyasetinde yükselmesi ile ülke genelindeki konut krizi arasında bir bağlantı olduğu belirtiyor. Aynı şekilde Portekiz’de Chega’ya verilen desteğin büyük oranda artması ile ülke genelindeki konut krizi de bağlantılı.

Şu ana kadar AfD, Almanya’da yükselen konut fiyatları ve kiraları gündem etmek için oldukça az girişimde bulundu. Portekiz’de Chega ise ülke geneline yayılmış yolsuzluğu gündem etmeyi kendisi için daha kârlı gördü ancak özellikle Lizbon ve Porto gibi şehirlerde konut krizi büyük ölçüde hissedilecek bir hâl aldı.

Oxford Üniversitesi’nden Avrupa aşırı sağ uzmanı Vicente Valentim, “Fakat konut krizinin aşırı sağ oylarda son derece önemli bir faktör haline geleceği çok açık ve gelecekte daha da artacak” dedi.

Merkez partiler konut krizinin farkına varıyor mu?

Aşırı sağın yanı sıra merkez partiler ise konut krizinin yaratacağı tehlikenin farkına varmaya başlıyor. Büyük şehirlerin belediye başkanları bu yılın başında daha uygun fiyatlı ve sürdürülebilir konut ihtiyacına odaklandı.

BM’nin konut haklarıyla ilgilenen özel raportörü Rajagopal, ilk adımın uygun fiyatlı, yeterli ve güvenli konutun yasal bir hak olarak görülmesi olduğunu belirten bir yazı kaleme aldı. Rajagopal, yazısında şunları söyledi:

“Konu barınmanın yasal bir insan hakkı olarak tanınmasına geldiğinde Avrupa uluslararası hukukun gerisinde kalıyor. AB vatandaşları konut konusunda kendi ulusal mahkemelerine gidemiyor. Avrupa ülkeleri bu sorunu kabul ediyor ancak bu konuda hiçbir şey yapmıyor.”

Rajagopal, sorunun temelinde konutun diğer mallar gibi “alınıp satılabilecek” bir meta olarak görülmesi ve bu konuya dair devlet planlamasından vazgeçilmesi olduğunu belirtiyor. “Avrupa’da aşırı sağın yükselişini durdurmak istiyorsak, onu oksijenden mahrum bırakmalıyız” diyen Rajagopal, “Yani, barınma gibi konuların temel haklar olarak görülmesi gerekiyor” dedi.

Son olarak 8 Mayıs’ta yayımlanan bir analizden de bahsetmek istiyorum. Gerald Koessl, Avrupa’daki konut krizi üzerine yazdığı yazıda konut krizi sorunun Avrupa’daki en büyük sorunlardan biri olduğunu iddia ediyor. Hatta analizin başlığında ise Avrupa’nın kaldıramayacağı bir sorun olarak nitelendiriyor bu sorunu. Yazıya konut krizini açıklayan verilerle başlayan yazar, Avrupa genelinde konutların kalitesinin de büyük bir sorun teşkil ettiğinin altını çiziyor.

Bu krizin toplumsal hayatı ciddi bir şekilde bölerek demokrasiye zarar verdiğini belirten uzman, özellikle uygun ve yeterli konutların gün geçtikçe daha da azaldığını söylüyor. Buradaki en büyük etkilerden birinin pandemi olduğunu öne süren uzman, koronavirüs ile birlikte konut inşaatının maliyetinin arttığını belirtiyor.

Uzmana göre bu sorun AB ülkelerinin tek başına çözebileceği bir sorun değil. Özellikle tüm üye ülkelerinin konut ve barınma ile ilgilenen bakanlıklarının göreve çağırılması ve ortak bir sosyal konut politikası üretilmesi gerektiğini öneriyor. Avrupa Parlamentosu’nun da bu konuda aktif bir rol alması gerektiği de yazıda vurgulanan noktalar arasında.

Bu yüzden de Avrupa Parlamentosu seçimleri ve aşırı sağın bu seçimlerdeki yükselişi birçok kişi için büyük önem arz ediyor.

Bakalım Avrupa bu konut kriziyle baş etmek için neler yapacak?

Ve bitiriş…

Bu podcast programında Avrupa’da artan konut krizi hakkında bilmeniz gerekenleri sizler için derledik. Umarız beğenmişsinizdir.

Spektrum’un devamını istiyorsanız beğenmeyi, yorum yapmayı ve arkadaşlarınızla paylaşmayı unutmayın.

Dinlediğiniz için teşekkürler, hoşcakalın!

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.