Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İbrahim Kalın ve Yılmaz Tunç ile Ayhan Bora Kaplan dosyasına ilişkin görüşmesi ortalığı hareketlendirdi. Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde neler oluyor, yeni bir 17-25 Aralık süreci mi yaşanıyor soruları ise bu görüşmenin ardından daha yüksek sesle soruldu. Bu soruların cevaplarını henüz bilmiyoruz ancak sizler için derledik: Ayhan Bora Kaplan neden bu kadar konuşuluyor, kimlerle yakın?

İktidarın suç örgütü lideri Ayhan Bora Kaplan ve üyelerine yönelik sınavı devam ediyor. Kulislere göre AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ve MİT Başkanı İbrahim Kalın ile toplantı yaptı. Zirvede Ankara Emniyet Müdürlüğü’ndeki kumpas soruşturmasının görüşüldüğü iddia edildi. Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne yönelik soruşturmanın sebebi ise suç örgütü lideri olan ve şu anda cezaevinde tutuklu bulunan Ayhan Bora Kaplan.
- İktidar içi iktidar savaşları: Erdoğan’dan Külliye’de sürpriz zirve, çağrılmayan İçişleri Bakanı’ndan sert açıklama
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, göreve geldiği andan itibaren suç örgütlerine yönelik operasyonlarını sürdürdü ve bu anlamda isminden çok söz ettirdi. Bu örgütler arasında en çok konuşulanı da şüphesiz Ayhan Bora Kaplan’ın Ankara Esenboğa Havalimanı’nda 12 Eylül 2023’te gözaltına alınmasıydı. Hem siyasette hem de yargıda çok konuşuldu. Çünkü iddialara göre Kaplan’ın her iki tarafta da eli kolu uzundu.
Örneğin, T24’ten Tolga Şardan’ın haberine göre Kaplan gözaltına alınmasaydı, üst düzey bürokrat ve siyasiler tarafından kullanılan VIP bölümünden Almanya-Köln’e gidecekti. Aralarında emekli Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarının da bulunduğu silahlı adamlarıyla havalimanına gelen Kaplan’ın bu konuda önceden hazırlık yaptığı tespit edildi. Kaplan’ın akşam saat 21.45’teki uçuşunu sorunsuz gerçekleştirmesi için gerekli uçak biniş kartı ve pasaport işlemlerini VIP’te görevli bir DHMİ görevlisi ve bir yer hizmetleri firması personelinin tamamladığı belirlendi…
Süleyman Soylu ile yakınlığı
Ayhan Bora Kaplan’ın eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile yakın olduğu konuşuldu. Hatta Yerlikaya’nın bu operasyonu düzenlemesi “Ayhan Bora Kaplan operasyonu Süleyman Soylu’nun siyasi mevta olduğunun kesinleşmesi için yapıldı” olarak da yorumlandı.
Bu durum o kadar çok tartışıldı ki, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) lideri Devlet Bahçeli, Süleyman Soylu’ya sahip çıktı:
“Özellikle bir adli vakıa üzerinden devamlı surette eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya ve bakanlık dönemine ilişkin mesnetsiz iddialarda bulunanların potansiyel bir rövanş alma gayesine heves ettikleri elbette dikkatli ve uyanık gözlerden kaçmamaktadır. Sayın Soylu 2016 yılından 2023 yılına kadar üstlendiği bakanlık sorumluluğunu layıkıyla yerine getirmiş bir devlet ve siyaset insanıdır. Bilmeyenler için tekrar ifade etmeliyim ki, Sayın Süleyman Soylu Türk milletine mal olmuş, bakanlığı döneminde koltuğunda bir saniye oturmayarak dağ tepe demeden dolaşmış, bölücü terör örgütüne kök söktürmüştür. Bu itibarla Milliyetçi Hareket Partisi vefanın ve siyasi ahlakın bir gereği olarak Sayın Süleyman Soylu’nun sonuna kadar arkasındadır. Hakkında pek çok iddianın bulunduğu bir şahsa karşı icra edilen operasyonun hitamında Sayın Soylu’nun sözde irtibat ve illiyeti bahanesiyle töhmet altında bırakılması, sürekli tahrik ve taciz cenderesinde tutulması hem şerefli bir davranış olmayıp hem de adil, hukuki ve hakkaniyetli bir muamele değildir.”
Süleyman Soylu ise bu konuyla ilgili herhangi bir açıklama ya da yorum yapmadı.
“Hatırlı”lar…
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Bir de tabii Yargıtay üyesi Yüksel Kocaman’ın da adı çok konuşuldu. Kaplan’ın, Kocaman’a lüks bir villa ile otomobil hediye ettiği öne sürüldü. Kocaman, Kaplan ile görüştüğünü doğruladı ama hediyeleri yalanladı.
Kocaman, böyle bir ilişkiye ihtiyacı olmadığını, “varlıklı” bir ailenin çocuğu olduğunu söyledi ve “Bir şeye ihtiyacım olsa da bu işlere girmem. Oturduğum evi 2020’de iki taksitle aldım. Ben hukukçuyum ezbere işlere girmem. Ayhan Bora Kaplan’a bir mülakat yapmışlar. Bu adam bir şeyler söylemiş ve Emniyet’ten birileri bunu basına servis etmiş. Ben 3 yıl olmuş Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan ayrılalı. 3 yılın sonunda böyle bir şey atılıyor ortaya” dedi.
Kendisi hakkında çıkan 26 habere erişim engeli getirten Yüksel Kocaman, Ayhan Bora Kaplan ile görüştüğünü doğruladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın soruşturmayla ilgili MİT’ten özel rapor istediği kulislere yansıdı. Erdoğan’ın, Kaplan ile görüştüğü ortaya çıkan Yargıtay üyesi Yüksel Kocaman’a da randevu vermediği belirtildi.
Bu arada AKP’li bir siyasetçinin Ankara Adliyesi’ndeki problemlerini sonuçlandıran “hatırlı” bir avukatın, Ayhan Bora Kaplan’ın da vekili olduğu ortaya çıktı.
“Gizli tanık” Serdar Sertçelik
Ayhan Bora Kaplan davasında kritik olan bir diğer isim de yurtdışına kaçan ve “örgüt yöneticisi” olduğu ileri sürülen Serdar Sertçelik.
Suç örgütünün iki numaralı ismi olduğu iddiasıyla gözaltına alındıktan sonra M7U koduyla gizli tanık olan, elektronik kelepçeli olmasına rağmen şarkıcı Ece Ronay ile birlikte gittiği bir restoranda silahla yaralanan Serdar Sertçelik, yurtdışına kaçtı.
Sertçelik daha sonra Sözcü‘ye konuştu, “Gizli tanık ifademi, Organize Şube Müdür Yardımcısı Şevket Bey, Komiser Ufuk Bey, isimlerini bilmediğim üç polis tarafından Komiser Ufuk Bey’in odasında, kendi oluşturdukları çerçevede, ne yazmak istiyorlarsa bana hiç sormadan, kendi aralarında konuşup ‘Şu olay böyle olmuştur, şu olay şöyle olmuştur’ diyerek benim iradem dışında hiç haberim olmayan, yaşamadığım şeyleri ben yaşamışım ve anlatmışım gibi 19 sayfa halinde oluşturdular” dedi.
Serçelik, iddialarında gündeme getirdiği, kendisini Süleyman Soylu ve Hasan Doğan’a karşı komplo kurmaya teşvik eden Ankara Emniyeti’nden olduğu iddia edilen bir isimle yaptığı görüşmenin kaydını YouTube üzerinden yayımladı.
Sertçelik, “Ankara Emniyet Müdürlüğü AKP’ye darbe yapıyor” iddiasını ileri sürdü, “Yarın yapacağım paylaşımlarla tüm söylediklerimi ispat edeceğim” dedi.
Ankara İl Emniyet Müdürlüğü’nden Şevket Demircan ile Serdar Sertçelik arasında geçen konuşma şöyle:
Serdar Sertçelik: “Orada da karşıda Mücahit Aslan var. Bu tarafta Bekir Bozdağ var. Şimdi Mücahit Aslan reise çok yakın. Şimdi ben bunu söylediğimde ben iyice kötüye gitmeyeyim müdürüm.”
Şevket Demircan: “İki konu ile ilgili söylüyorum, iki konuyla ilgili görüşeceğim ben. Açık ve net söyleyeyim. Bekir Bozdağ ile ilgili bir şey demiyorum. Muhtemelen söyle derler. O ayrı bir konu. Ama bu diğer konuyla ilgili tabii bakmak lazım.”
Ve Ankara Emniyet Müdürlüğü…
İçişleri Bakanlığı, 9 Mayıs’ta organize suç örgütüne yönelik soruşturma kapsamında Ankara İl Emniyet Müdür Yardımcısı Murat Çelik, Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Kerem Öner ve Müdür Yardımcısı Şevket Demircan görevlerinden uzaklaştırıldığını duyurdu.
- Ayhan Bora Kaplan suç örgütüne yönelik iddialarda adı geçen üç polis hakkında soruşturma
- Ayhan Bora Kaplan soruşturması: Ankara Emniyeti’nde üç üst düzey isim görevden uzaklaştırıldı
Ankara Emniyet Müdürlüğü’ndeki üç kamu görevlisi hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca resen soruşturma başlatıldı.
Evleri aranan Çelik, Öner ve Demircan gözaltına alındı.
Örgütün diğer yöneticileri
Fethi Koyuncu, Mutlu Ayaş, Yusuf İzzet Savaş, Kanber Keskin ve Serdar Sertçelik… Sertçelik’ten bahsettik. Peki ya diğerleri? Hepsi Ayhan Bora Kaplan suç örgütünün yöneticisi.
- İddianamede bu kişilere hangi suçlar yöneltiliyor?
T24’ten Asuman Aranca’nın haberine göre iddianamede, Kaplan tarafından kurulan suç örgütünün yöneticilerinin ise Koyuncu, Ayaş, Savaş, Keskin ve Sertçelik olduğu belirtilerek, “bu kapsamda örgütün asıl amacının gözde eğlence mekanlarının işletmeciliğini yapmak olduğu, bu emellerine ulaşmak için de ele geçirmek istedikleri mekanların önce vale, otopark, dış güvenlik gibi işlerini alarak kendilerini kabullendirdikleri, sonrasında ise işyerlerinin belli oranda hisse ortaklığını aldıkları, en sonunda da örgütün baskıcı gücünü kullanarak işyerinin komple işletmeciliğini ele geçirdikleri” öne sürüldü.
Örgütün, kendilerine vale, otopark, dış güvenlik gibi işlerini vermeyen işyeri sahiplerine karşı baskıcı gücünü kullandıkları, hatta örgüt üyelerinin topluca mekana gidip eğlendikleri, sonrasında hesabı bahane ederek işyeri içerisinde kavga çıkarttıkları ve bu şekilde işyerinin diğer müşterilerin gözünde itibarını zedeleyerek müşteri potansiyelini kaybettirdikleri anlatılan iddianamede, işyeri sahiplerinin de bu tür baskılara dayanamayıp istemeyerek de olsa işyerinin vale, otopark, dış güvenlik işlerini suç örgütüne vermek zorunda kaldıkları, böylece Kaplan örgütünün mekânsal olarak genişlediği vurgulandı.
Dava süreci
Ayhan Bora Kaplan suç örgütüne yönelik soruşturmayı Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı yürütüyor. Önce 28’i tutuklu 61 şüpheli hakkında hazırlanan iddianame kabul edildi.
Bir şüpheli hakkında “silahlı suç örgütü kurmak ve yönetmek“, beş şüpheli hakkında “silahlı suç örgütü yönetmek“, 51 şüpheli hakkında “silahlı suç örgütüne üye olmak” ve üç şüpheli hakkında “silahlı suç örgütü içerisindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek” suçlarından ceza istendi.
Şüpheliler hakkında ayrıca silahlı suç örgütünün faaliyeti çerçevesinde işlenen “kasten öldürme“, “kasten yaralama“, “eziyet“, “şantaj“, “kişiyi hürriyetinden yoksun kılma“, “yağma“, “suçluyu kayırma“, “suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme” ve “suç üstlenme” suçlarından da ceza talep edildi.
İddianame, 17 Ocak’ta Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. İddianamede 12 kişi müşteki, 61 kişi de sanık sıfatıyla yer aldı.
İddianamede, örgütün Kaplan’ın talimatı ve bilgisi doğrultusunda, farklı tarihlerde Mahfuz Tatar ve Semih Arslan’ın öldürülmesi, müştekiler Altan T., Murat Y., Serhat T. ve Serdar H.’nin silahla yaralanması, müşteki Erkan D.’nin iki gün boyunca alıkonularak işkence edilmesi, müşteki Mehmet Taha E.’nin sahibi olduğu işletmelerin zorla alınması, müşteki Muhammed S.’nin iki otomobilinin gasp edilmesi ve zorla çek yazdırılması ile müşteki Emirhan B.’nin darp edilmesi olaylarını gerçekleştirdiği bildirildi.
Bora Kaplan ve örgütün diğer yöneticileri, suç örgütünün işlediği tüm suçlardan sorumlu tutuldu.
İddianamede, Ayhan Bora Kaplan ve diğer örgüt yöneticileri Koyuncu, Ayaş, Savaş, Keskin ve Sertçelik hakkında “suç işlemek amacıyla silahlı örgüt kurmak ve yönetmek”, “kasten öldürme”, “nitelikli kasten öldürme”, yedi kişiye yönelik “kasten yaralama”, iki kişiye yönelik “kişiyi hürriyetinden yoksun kılma”, iki kişiye yönelik “nitelikli yağma”, “eziyet”, “suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme”, “suç üstlenme” ve iki kez “suçluyu kayırma” suçlarından biri ağırlaştırılmış ikişer kez müebbet ve 169 yıl altışar aya kadar hapis cezası istendi.
Diğer 55 sanık için de çeşitli sürelerde hapis cezası talep edildi.
- Ahmet Şık: “Ayhan Bora Kaplan operasyonu Süleyman Soylu’nun siyasi mevta olduğunun kesinleşmesi için yapıldı”
- Ayhan Bora Kaplan soruşturması | Cengiz Erdinç: “Olaylar bürokrasiye yansıdığı için Ankara’da panik arttı”
- Suç örgütü lideri Ayhan Bora Kaplan gözaltına alındı | Cengiz Erdinç: “Bu gözaltı, Soylu’nun bakanlık döneminde görünür olan mafyaya mesajdı”
- “Temizlenmiş Ayhan Bora Kaplan dosyası” | Ayhan Sefer Üstün: “Hükümet yerleşik mafya ve çetelerle mücadele etmez, edemez”
İlk duruşma günlerce sürdü
Sincan Cezaevi’ndeki Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen dava 15 Nisan’da başladı. Davada ara karar 26 Nisan’da açıklandı. 28 tutuklu sanıktan sekizi adli kontrol şartıyla tahliye edildi. Bir sonraki duruşma 20 Mayıs’a ertelendi.
- 15 Temmuz’daki fotoğraf soruldu
Ayhan Bora Kaplan ilk savunmasını 16 Nisan’da yaptı. Kaplan’a eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile 15 Temmuz darbe girişimi sırasında TRT binası önünde çektirdiği ağır silahlı fotoğrafları soruldu. Kaplan, “Devlet görevlilerini suçlamamı bekliyorlar. Ben bu sorunun cevabını burada veremem. Özel size söyleyebilirim. Çünkü hemen internete düşüyor burada söylediklerim. Bunun için de önlem almanız gerek” yanıtını verdi.
- “Emniyet bana baskı yapıyordu”
“‘O dönemki emniyetçilerin senin ile husumeti neydi, sana neden baskı yapıyordu?’ diyebilirsiniz. Onu da anlatacağım” diyen Kaplan, savunmasında şunları ileri sürdü:
“O dönem Süleyman Soylu’nun ekibi vardı, şimdiki ekip yoktu. 15 Temmuz’dan sonra bana saldırıldı. Onur komiser , ‘Servet Yılmaz Ankara Emniyet Müdürü’nün ikinci bir talimatıyla Bora evden çıkmayacak’ dedi, trafik uygulamasında denk gelince. Bir dizi yapılan görüşmelerin ardından ‘Evden çıktığı, gittiği yerleri haber edecek, bize konum atsınlar’ denildi, ben de öyle yaptım. Ben nereye gittiysem oraya geldiler ve gittiğim her yerde uygulama yaptı polisler. Bu gibi tacizler devam etti. Örneğin, Azerbaycan’da Cumhurbaşkanı ile ortak açtığı bir restoran var Etçi Umut’un. Bunun açılışına beni davet ettiler, ben de oraya gittim ve fotoğraf paylaştım. Aynı anda da Etçi Mahmut’un Ankara’daki üç şubesi basıldı ‘Burası Ayhan Bora Kaplan’ınmış denilerek.”
- Telefonunu kilitledi
Mahkeme başkanının talimatıyla, soruşturma sürecinde şifreli oluğu için incelenemeyen Kaplan’ın telefonu duruşma salonuna getirildi. Cep telefonunun şifresini açması istenen Kaplan, üst üste hatalı şifre girerek telefonun üç saatliğine kilitlenmesine neden oldu. Mahkeme başkanının, bu durumu sorması üzerine Kaplan, “şifreyi doğru girdiğini ancak telefonun neden açılmadığını anlamadığını” söyledi.