Bitmeyen döner savaşları: Türkiye’nin tescil başvurusu Almanya’da gerginlik yarattı

2020’den bu yana dönerin “Geleneksel Ürün Adı” tescili için çalışmalar yürüten Uluslararası Döner Federasyonu’nun (UDOFED) çabalarının, Nisan 2024’te Avrupa Birliği (AB) Komisyonu’na yaptığı başvuru ilanı, AB Resmi Gazetesi’nde yayımlandı. Peki şimdi ne olacak? İlanla ilgili Almanya kanadından itiraz oldu mu? Tescil başvuru sürecini ve yaşananları UDOFED Başdanışmanı Huriye Özener ile konuştuk.

Bilindiği üzere döner, hem Türkiye’de hem de Almanya’da oldukça popüler bir yemek. Almanya’da da Türkiye’de de binlerce dönerci, her gün tonlarca döner kesip satıyor. Peki döner hangi topraklara ait bir yemek? İşte bu noktada işler biraz karışıyor. UDOFED’in “Geleneksel Ürün Adı” tescili için yaptığı başvurunun ilan edilmesi, Almanya’da huzursuzluğa neden oldu. Almanya basınında bu konuyla ilgili pek çok haber çıktı; Almanya’daki dönercilerin tariflerini değiştirmeleri gerekeceği, sunuma müdahale edileceği, kendi dönerlerine başka isim vermek zorunda kalacakları ve Almanya’nın başvuru ilanına itiraz ettiği söylendi.

Ancak durum aslında Almanya’da zannedildiği gibi değil. 10 Mart 2020’de literatür ve 30 yıllık geçmişini ispat etme çalışmalarına başladıklarını söyleyen UDOFED Başdanışmanı Huriye Özener, “2022 yılında da Avrupa Birliği başvurusu gerçekleştirdik. 2017 yılında kanunun kabul edilmesiyle Türkiye’nin geleneksel ürün adlarının da korunması için çalışmalara başlandı. Hatta Türkiye’de ilk tescilli geleneksel ürün adı ‘Çakallı Menemeni’, ‘Ezogelin Çorbası’ ve ‘Döner’ olmuştu. Gerçekten zor bir süreç. AB Komisyonu’na coğrafi işaretle ilgili yapılan başvuru sayısı 3 bin 884. Bunun 3 bin 626 tanesi tescil edilmiş coğrafi işaretli ürün, 34 tanesi de ilan edilmiş coğrafi işaretli ürün” dedi.

Almanya’da da anlam karmaşası yaratan “geleneksel ürün” adı altında 1998’den bu yana tescili yapılmış 66 tane ürün olduğunu, bunların üç tanesinin, döner dahil, ilan edildiğini anlatan Özener, “Tarihsel bazda baktığımızda dönerin özellikle 1800’lü yıllara kadar anavatanının Türkiye olduğunu çok net söyleyebiliriz. Hatta o dönem döner yine şişe dizilmekte ancak dikey değil, yatay şekilde pişirilmekte ve ateşin karşısında döndürülerek pişirilmekte. Aslında dönerin terim anlamına baktığımızda bir coğrafi alandan daha ziyade döndürülerek pişirilmesinden geldiğini ifade etmek gerekiyor” diye devam etti.

“Tescilin kesinleşmesi için ilan tarihinden sonraki üç ay itiraz edilmemiş olmalı”

Hukuki olarak tescilin kesinleşmesi için ilandan sonraki üç ay içerisinde herhangi bir itirazın gelmemesi gerektiğini belirten Özener, Alman basınında her ne kadar itiraz edildiğine dair haberler olsa da şu ana kadar kendilerine itiraz ile ilgili tebliğ edilmiş bir belge ya da beyan olmadığının altını çizdi. İtiraz olması durumunda müzakereler yapılacağını belirten Özener, nihayetinde konunun çözüme ulaşacağını söyledi ve şu cümlelerle devam etti: “Çünkü orijinin ispatı yapılmış bir ürünün kesin ve katî suretle tescili mümkündür. Dönerin anavatanının Türkiye olduğunu zaten komisyon da bunu kabul etti ki, bize ilan ettirdi. Yoksa mümkün değildi.”

Tescil ilanında, döner etinin en az 16 aylık sığır ya da en az 6 aylık koyunun but ve sırt etinden yapılacağı, kıymalı yapılacaksa kıyma oranının yüzde 60’ı geçmeyeceği belirtiliyor. Bununla birlikte etin neyle ve kaç santim kesildiği de kriterler arasında. Tescil onaylanırsa bu formüle uymayan üreticiler AB onayı alamayacak.

“Alman döneri” ifadesinin yanlış bir kullanım olduğunu dile getiren Özener, Türkiye’de dönere “Türk döneri” denmediğini hatırlattı ve kendilerinin “Türk döneri” ismiyle başvuru yapmadıkları nedeniyle eleştirildiklerini de ekledi.

“Hiçbir dönerci ve döner ustamız sıkıntı yaşamayacak”

Yaşananları anlam karmaşası olarak tanımlayan Özener, “Kimse burada sıkıntı yaşamayacak. Bunun altını çizeyim. Hiçbir dönercimizi, döner ustamız, dönerle uğraşan hiç kimseyi sıkıntıya sokma gibi bir düşüncemiz yok. Ancak dönerin anavatanının Türkiye olduğu ve bu dönerin özellikle etin marinasyonu, etin döner şişine diziliş şekli ve döndürülerek pişirilmesi, aynı zamanda tabii ki kesimi bizim için önemli” diye devam etti.

Başdanışman olarak Alman basınında kendisine yönelik üzücü haberler de olduğunu anlatan Özener, “Aslında bu, bir kültür mücadelesi. En nihayetinde çözülemeyecek hiçbir şeyin olmadığını ifade ediyoruz. Alman basınında yer alan, dönerin sunum şekliyle ilgili ‘Artık biz böyle sunamayacak mıyız?’ şeklinde birtakım haberler yer aldı. Dönerin nasıl sunulduğuyla ilgili herhangi bir yazı yer almıyor ilan metninde. Nasıl yenileceği ile ilgili bir sınırlama getirmek mümkün değil” dedi.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.