İçerik açısından bolluğun yaşandığı bir dönemden geçiyoruz. Her sabah kalktığımızda, YouTube, Twitter (yeni adıyla X), TikTok gibi sosyal medya platformlarına; Netflix, Amazon, BluTV ve Gain gibi yerli ve yabancı içerik sitelerine ve televizyon kanallarına sayısız, belki de toplam sürelerini ölçmekte zorlanacağımız yüzlerce hatta binlerce içerik ekleniyor. Bu gürültü içerisinde, en çok tıklanan, etkileşim sağlayan, kutuplaştıran, insanların bam teline basan videolar, filmler ve diziler ön plana çıkıveriyor ve biz de bu içeriklerden hakkımıza düşen payı alıveriyoruz. Bu bolluğun kime ne faydası var diye sormadan edemiyor insan.
Ama en azından sinemacılar ya da sinema tutkunları için bir alternatif olmalı diye düşünüyorum. Ana mecralarda yer bulmakta zorlanan ya da bulsalar bile algoritmalar tarafından geri plana itilen uzun metraj filmlere, belgesellere, deneysel ve kısa filmlere ulaşabileceğimiz kanallar olmalı. Yaşadığımız çağa farklı bir açıdan bakan, entelektüel, çok sesli ve farklı ülkelerden sanatçıların elinden çıkma işleri takip edebileceğimiz platformlar, web siteleri ve sosyal medya kanalları.
Birkaç hafta önce kaleme aldığım Adana ve Antalya Yolunda isimli yazımda, film festivallerinin film üreticileri için nasıl hayati bir değere sahip olduklarını ele almıştım. Benzer şekilde sinemayı takip eden profesyoneller ve film tutkunları için de festivalleri takip etmek, aslında endüstrinin ve film formunun gidişatını görmek açısından önemli. Sene boyunca, dünyanın farklı şehirlerinde, irili ufaklı birçok festivalde gösterilen her filme ulaşmamız ve onları izlememiz tabii ki gerçekçi değil. Hele ki içinde yaşadığımız pandemi sonrası enflasyonist dünyayı ve Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik koşulları göz önüne alırsak, seyahat etmek ve film festivallerine katılmak her geçen gün daha da zorlaşıyor. Ama yine de film dünyasında neler olduğu ve formunun ne yöne evrildiği hakkında fikir sahibi olmak için yapabileceğimiz bazı şeyler var.
Peki ana mecralarda kolay kolay bulamayacağımız ama film festivallerinde ve sanat alanlarında kendilerine yer edinmiş bu işlere nasıl ulaşacağız? Bu haftaki yazım için, festival filmlerini seyahat etmeden ücretsiz bir şekilde izleyebileceğimiz bir liste hazırlamaya karar verdim.
Şimdiden iyi seyirler!
Le Cinéma Club
Le Cinéma Club 2015 yılında Marie-Louise Khondji (efsanevi görüntü yönetmeni Darius Khondji’nin kızı) tarafından kurulan ve her hafta yeni bir filmin gösteriminin yapıldığı bir film sitesi. Sitenin sponsorluğunu ünlü modaevi Channel yapıyor. Tamamen ücretsiz ve dünyanın her yerinden ulaşıma açık. Her cuma siteye yeni bir film yükleniyor ve film 7 gün boyunca izlenebiliyor. Şu ana kadar sitede hem genç hem de Safdie Kardeşler, Yorgos Lanthimos, Agnès Varda, Andrea Arnold gibi ünlü sinemacıların işleri gösterildi. Le Cinéma Club, özenle oluşturduğu film kürasyonu ile dikkat çekiyor.
Sitenin her türde filme ev sahipliği yaptığını söyleyebilirim. Kısa filmler ve belgeseller, Le Cinéma Club’ın önceliği ama orta ve uzun metraj deneysel, kurmaca ve belgesel birçok film de kütüphanesinde zaman zaman yer alıyor. Güncel işlerin yanı sıra, sinema tarihinin değerli yapıtaşları ve unutulmaya yüz tutmuş parlak işleri de bu vitrinde kendilerine yer buluyorlar.
Site, sinema filmlerinin yanı sıra, gösterilen işlerle ilgili makale yazılarına, röportajlara ve arşiv görüntülerine de yer veriyor. Bu açıdan sitenin bir sinema dergisi, müze ya da çevrimiçi bir sinemateği andırdığını da söyleyebilirim.
Eğer şu sıralar Le Cinéma Club’ı ziyaret ederseniz, Electoral Blues Club isimli 4 haftalık ve 4 filmlik Amerikan seçimleri çerçevesinde oluşturdukları kürasyona ulaşabilirsiniz. Ülkenin politik iklimi üzerine söylemi olan filmlerden oluşan bu seçkiyi takip etmek oldukça keyifli!
Festival Scope
Pandemi döneminde film festivalleri, ardı ardına gelen karantina yasaklarının ardından çareyi festivalleri sanal ortama taşımakta buldular. 2021- 2022 yıllarında, birçok film festivali bu şekilde düzenlendi. Amerika’da Sundance ve South by Southwest (SXSW), Hollanda’da da Rotterdam gibi büyük festivaller, bu tür organizasyonların başını çektiler. Çevrimiçi izleme odaları kuruldu; konferanslar, konuşmalar ve birçok etkinlik internet üzerinden yayınlandı; insanların festivale uzaktan bağlanmasına olanak sağlandı.
Benim açımdan bu oldukça heyecanlı bir dönemdi çünkü düşük bir ücret karşılığında bu festivallere bağlanıp, dünyanın birçok yerinde yaşayan meslektaşlarım ile iletişim kurabiliyordum. Mesela 2021 yılında, sadece 125 dolarlık bir ücret karşılığında, SXSW Film Festivali’ne İstanbul’daki odamdan katılıp, birçok filmi izleme ve Zoom üzerinden birçok insanla tanışma fırsatı bulmuştum.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Ancak bu durum çok uzun sürmedi ve pandemi sonrası, film festivalleri çevrimiçi etkinlik defterini hızlı bir şekilde kapattılar. Festivaller açısından seyircilerin festival alanlarına gelmesi hem daha kârlı hem de öncelikleri. 2023 yılında SXSW Film Festivali’nin bilet fiyatları 1400 dolardı.
Festival Scope aslında pandemiden çok önce kurulmuş, film festivallerini ve film profesyonellerini bir araya getiren, dünya çapındaki sinemaseverlere açık bir platform. Sitenin kurucuları arasında satış temsilcileri, festival direktörleri, distribütörler gibi piyasanın daha çok dağıtım ve gösterim alanında çalışan profesyoneller bulunuyor. Site, pandemi döneminde, henüz gösterilmemiş ya da gösterilecek olan filmlerin güvenli bir şekilde katılımcılara, basına ya da film çalışanlarına gösterimlerinin yapılabileceği bir alan olma görevi de üstlenmeye başlıyor. Dolayısıyla Festival Scope üzerinden, festival sürecinde olan ve daha önce hiçbir yerde gösterilmemiş birçok filme ulaşabiliyor ve fikir sahibi olabiliyorsunuz.
Festival Scope ücretsiz ve sitede gösterilen birçok filme, dünyanın birçok yerinden ulaşılabiliyor. Sitenin profesyonel bir hesabı olsa da film izlemek için profesyonel hesaba üye olmak zorunda değilsiniz. Siteye üye olduktan sonra bültenlerine üye olmayı unutmayın. Bu şekilde sitede gösterilen yeni filmler ve kataloglar hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz. Birçok festivalin bitiminin ardından, bütün filmler olmasa da bir kısmı, Festival Scope sitesinde ulaşılabilir oluyor. Mesela geçtiğimiz mayıs ayında, Cannes Film Festivali’nin ardından, festivalde gösterilen kısa filmler bu sitede yayınlandı. Gösterilen filmler ücretsiz olsa da bir seyirci kotası var. Dolayısıyla filmler siteye yüklenince çok vakit kaybetmeden kaydınızı yaptırmaya çalışın.
Başka alternatifler
Bu iki site dışında film festivallerini ve filmleri takip edebileceğimiz başka alternatifler var mı?
Gençlere ve meraklılara önerim, özellikle profesyonel olmayı hedefleyenler, film festivallerinin ekiplerinde bizzat görev alabilirler. Bir diğer seçenek festivallerin izleme komisyonlarında yer almak olabilir. Her sene film festivallerine yüzlerce film başvuruyor. Ve birçok film festivali, bu filmleri doğru ve verimli bir şekilde değerlendirebilmek için bir komite kuruyor. Bu komite üyeleri başvurulan filmleri izleyip, filmleri içerik ve biçim bakımından değerlendiriyorlar. Ben bu sene Washington D.C.’deki Environmental Film Festivali’nde böyle bir göreve başladım. Her ay bize, izlememiz için 10 saate yakın içerik veriliyor ve biz de bu filmleri notlandırıyoruz. Yüksek notu alan filmler, festival komitesi tarafından değerlendirmeye alınıyor. Her festivalin izleme komiteleri için izledikleri stratejiler ve politikalar farklı olabilir dolayısıyla burada hem uluslararası hem de ulusal festivaller ile iletişime geçip, fikir almakta yarar var.
Bir diğer seçenek, festivallerin çevrimiçi etkinlikler düzenleyip düzenlemediklerine bakmak. Bazı festivaller, festival boyunca gösterilen filmlerin bir kısmının, çevrimiçi gösterimlerini de yapıyorlar. Örneğin 2023 yılında Akbank Kısa Film Festivali’nde gösterilen birçok kısa film, uzaktan da izlenebilir kılındı. İstanbul Modern, geçtiğimiz senelerde bazı gösterimlerini çevrimiçi gerçekleştirdi.
Son olarak, YouTube ve Vimeo gibi sosyal medya sitelerinin kısa film ve belgeseller için önemli bir mecra olmaya devam ettiklerini de not etmek lazım. Bazı filmler, festival yolculuklarının ardından bu sitelerde izlenebilir oluyorlar. Bazı filmler bu sitelerde gösterilmek üzere üretiliyorlar. Vimeo’nun Staff Pick sayfası özellikle Sundance ve SXSW Film Festivallerinde gösterilen kısa filmlere ulaşmak için iyi bir olanak sağlıyor. Youtube içerisinde de kısa filmlere ve belgesellere küçük bir araştırma ile ulaşabiliyoruz.
Yazımı bitirirken, önerdiğim platformlar arasında keşfettiğim ve benim açımdan öne çıkan bazı filmleri paylaşmak isterim. Le Cinema Club’da izlediğim 2021 yapımı Khtobtogone kısa filmi, Grand Theft Auto bilgisayar oyununun motoru ile oluşturulmuş bir animasyon filmi. Film Marsilya’da geçiyor ve kırık bir aşk hikayesini anlatıyor. Arap kökenli ana karakterimizin hikayesini, dış ses olarak okuduğu şiirsel monoloğu üzerinden dinliyoruz. Bu belgesel tipi anlatım, müzik ve oyun motorunun grafikleri ile birleşince müthiş bir harman yakalanıyor. Festival Scope’da izlediğim ve bu seneki Cannes Film Festivali kısa film seçkisinde yer alan Montsouris Park (2024) filminde de kamerasını parka yerleştirmiş iki karakterin, parktaki insanları gözetlerken yaşadıklarına tanık oluyoruz. Film tek plan çekilmiş ve Francis Ford Coppola’nın ünlü filmi The Conversation’ın (1974) açılış sahnesini anımsatıyor. Tek plan, tek mekân ve yine dış ses kullanımı kısa filmlerde görmeye alışık olduğumuz bir anlatı olsa da bu film öyle hissettirmiyor. Son olarak, Vimeo’da belki defalarca izlediğim, deneysel sinemacı Jonas Mekas’ın elinden çıkma, Notes on an American Film Director: Martin Scorsese (2008) belgeseli. Scorsese The Departed (2006) filminin çekimlerine Mekas’ı sete davet eder ve deneysel sinemacı, filmin kamera arkası görüntülerini çeker. Sonuç, filmcilik ve Scorsese üzerine bir şiir niteliğinde!
Umarım siz de bu platformlarda sizin için akılda kalacak filmlerle karşılaşabilirsiniz.