İsrail, Hameney’in “direniş ekseni” ofisinin memurları ve vekil güçler Hamas ve Hizbullah’ın varlığına son vermesinin ardından bu kez ve ilk defa İran yönetimine doğrudan hamle yaptı. 20 savaş uçağıyla İran hava sahasına uçulmasına ve planlanan hedeflere isabet kaydedip kayıpsız geri dönülmesine saldırı denilemez. Daha ziyade tatbikattı. İddia edildiğine göre Tel Aviv, akabinde yıkıcı ve sarsıcı atağını gerçekleştireceği peşrevle açılış yaptı.
İsrail’in 26 Ekim operasyonu, 1948, 1967 ve 1973 savaşlarının mirasçısı sıfatıyla sahne alan 7 Ekim 2023 savaşını Hameney ve lejyonlarının ağır bedel ödeyerek kaybettiği koşulda gerçekleşti. Hamas’ın Gazze’deki tünellerinden sonra Hizbullah’ın İsrail içlerine uzanan tünellerinin de imha edildiği ve İran’ın gönderdiği tüm silah ve mühimmatın gizli sığınaklarda ele geçirildiği sırada.
İsrail savaş jetleri Suriye ve Irak’ta İran’a ait askeri destek tahkimatını da vurarak ilerledi. İki ülkenin hava sahasını engelle karşılaşmaksızın kullandı ve diğer bölge ülkelerinden tepki görmedi. Bunu, Tehran’ın merkezine sıkışmış Beyt-i Rehberi’deki ıssızlık ve yapayalnızlığın çarpıcı fotoğrafı olarak not etmek gerek. Kassam güçlerinin İsrail’e kök söktürdüğüne ilişkin onca rivayetten sonra Sinvar’ın bir binanın yıkıntısına sığınmış olarak son anlarını görüntüleyen drona kalkamadığı koltuktan sopa fırlatabildiği takatle tek başına hayata veda etmesinin yarattığı hayal kırıklığının muadili. Bir süredir kanser tedavisi gören Hamaney de ağırlaşmış hastalığıyla koltuğundan kalkmakta zorlanıyor. Oğlu Mücteba’nın veliaht olabilmek için faaliyetlerini yoğunlaştırmasından, beklenen vaktin sanılandan erken vuku bulacağı sonucu çıkartılıyor. Hamenei’nin, İsrail’in önümüzdeki çeyrek yüzyılı göremeyeceği kehaneti taraftarlarında heyecan yaratmışken hayaller yerini “direniş ekseni” menkıbesinin trajik finalindeki gerçeğe bıraktı.
Uluslararası siyaset mahfillerinde İsrail’in İran’a saldırısı, Tel Aviv’in ilk kez sorumluluğunu üstlendiği doğrudan saldırı olarak tanımlandı. İsraillilerin “pişmanlık/tövbe günleri” adını verdiği 26 Ekim’in ilk saatlerinde gerçekleşen saldırıda 3 şehirde 9 noktada askeri merkezler ve stratejik altyapıların vurulduğu açıklandı. İranlılar, saldırının Tehran, Huzistan ve İlam’daki tesisleri hedef aldığını duyurdu. Fakat iki taraf da operasyonla ilgili detay vermedi.
İranwire, Devrim Muhafızları’nın önceki komutanı Muhammedali Caferi’nin, saldırıdan önceki açıklamasını hatırlatıyor: İsrail, baharda da Isfehan’daki avcı hava üssüne iki füze ile saldırmış ama resmen saldırının sorumluluğunu üstlenmemişti. Yöntem olarak genellikle bu benzeri saldırılarda sorumluluk üstlenmeyen İsrail, bu kez başkent Tehran dahil İran hava sahasını ihlal etmesini resmen ve alenen hava kuvvetlerinin misyonu olarak duyurdu.
İsrail’in hava saldırısının nasıl gerçekleştiği muamması açıklık kazanmadı. İranlılar, ülkenin sınırları dışından füze atıldığını söylüyor. İsrailliler ise körleşmiş radar sistemi atlatılarak savaş jetleriyle operasyon düzenlendiğini. İsrail’in resmi ve gayri resmi sosyal medya hesaplarında operasyona katılan uçak ve pilotların görüntüleri yayınlandı. Yüzleri buzlanan pilotlar arasında dört kadın pilot da yer alıyor. Bazı sosyal medya hesapları bu görüntülerin altına, İran’da zorunlu örtünmeye direnen kadınların saçlarını dalgalandırma eylemine atıfla “saçları rüzgarda uçuşan özgür kadın pilotlar” notuyla 2023 Ekim’indeki Mehsa Emini protestolarının şiarı olan “Jin, Jiyan, Azadi (Kadın, Hayat, Özgürlük)” sloganını yazdı.
İsrail’in düzenlediği operasyonun teknik kısmı kısaca şöyle:
İran Genelkurmayı, İsrail jetlerinin İran hava sahasına girmediğini, İran sınırına 100 km. uzakta Irak hava sahasından İran şehirlerindeki hedeflere saldırdığını duyurdu. İranlılar, zaten ilişkilerin rutubetli seyrettiği Iraklıları küstürmemek için olsa gerek, Irak hava sahasının Amerika’nın kontrolünde olduğunu özellikle belirtti. Dolayısıyla İsrail’in saldırısına Amerika’nın da katıldığı kayda geçilmiş oldu.
İran Genelkurmayının basın duyurusunda, İran’ın balistik füzelerinin yaklaşık beşte biri ağırlığında hafif başlıklı çok sayıda havadan karaya uzun menzilli füzenin İlam ve Huzistan’da sınır bölgelerindeki ve Tahran’ın çevresindeki radarlara fırlatıldığı, füzelerin hava savunma sistemine sınırlı ve düşük seviyede hasar verdiği, birkaç radarın isabet aldığı, onların da kısa sürede tamir edildiği belirtildi.
Raporlara göre İran’da yaklaşık 20 askeri hedefe operasyon düzenlendi. Saldırıyla füze programı, savunma sistemi ve nükleer kapasitede bazı yeteneklerin zaafa uğratılması amaçlanmıştı ve bu başarıldı. Saldırıya tanık olan İranlıların sosyal medyada yayınladığı videolara ve uydu görüntülerine bakılırsa İran’ın güney batısında Huzistan’da petrol ve doğalgaz tesislerini korumakla görevli Mahşehr’deki savunma sistemleri isabet aldı. Tahran’ın batısındaki Hasan Han Kalesi Kadiri kışlası, Kum yolu üzerindeki İmam Humeyni Havaalanı yakınında Bidgene’de Felak ve İmam Ali kışlası, Tahran’ın güneybatısındaki Şemsabad Sanayi Kompleksi ve petrol endüstrileri dışında İran’ın askeri endüstrisiyle işbirliği yapan Taiko şirketi, Parçin’de İran’ın nükleer programının perde arkasındaki isim olan ve Kasım 2020’deki suikastta öldürülen Muhsin Fahrizade’ye ait Amad projesi de dahil olmak üzere bazı nükleer proje merkezleri, çalınan atom belgelerine göre atom bombası savaş başlığının test alanı olan Cacrud Barajı yakınındaki Talegan Atom Merkezi İsrail’in hedefleri arasındaydı. Milli Savunma Bakanlığı ve Kehrizek Hava Savunma Merkezi de isabet alan yerlerden. İlam vilayetinde hangi hedefe saldırıldığı bilinmiyor.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Saldırıda 2 askeri personelin öldüğü duyurulmuştu. İran daha sonra iki kişinin daha öldüğünü açıkladı. Bazı kaynaklar ölü sayısının daha fazla olduğunu öne sürüyor.
İsrail’in İran’a yönelik hava tatbikatı, İran yönetiminin savunma kabiliyetindeki eksikleri ortaya çıkardı. İran’ın nükleer kapasitesini yok etmek isteyen Tel Aviv’in bu operasyonda tam da bunu görmek istediği değerlendiriliyor.
Tehran yönetimi İsrail’in saldırısına karşılık verme hakkını mahfuz tuttuğunu söylemekle birlikte herhangi bir tehditte bulunmadı. Hatta isimlerinin açıklanmasını istemeyen bazı diplomatların uluslararası medyaya İran’ın saldırının intikamı için planı olmadığını söylediği naklediliyor. Rusya ve Çin’in gerilimin düşürülmesini talep etmesine karşın saldırıyı kınamaması Tahran’da hayal kırıklığı yaratmanın ötesinde karşılık verme hesabında cesaret kırıcı da olmuştur.
Sipah (Devrim Muhafızları), İsrail’e füze saldırısının İsrail’in dokunulmaz olmadığını kanıtladığını söylemişti. Bu hamle, 7 Ekim sonrasında yaşanan moral, siyasal, askeri, stratejik çöküşü geri çevirebilmek için bölgesel nüfuz ve etkinliği arttırma çabasıydı. Tel Aviv’in de İran’a saldırıyla İran’ın ulaşılmaz olmadığını gösterdiği vurgulanıyor. Netanyahu, Amerikalıların çokça kısıtlama getirdiği bu operasyonla aslında maddi zarar vermek yerine Tehran yönetiminin en yakın müttefikleri nezdinde bile terkedilmiş ve yalnız bırakılmış olduğunu kanıtlamak istedi. Amacına ulaşmış görünüyor.
Tehran, Sistan-Belucistan bölgesindeki terör faaliyetlerini gerekçe göstererek bu yılın başında nükleer Pakistan’a da saldırmış ve İslamabad’dan benzer bir karşılık almıştı. O günlerde uzmanlar İran-Pakistan savaşının patlak vereceğinden kaygılıydı. Küçük bir kıvılcım yetecekti. Hameney’in Hindistan’da Müslümanlara zulmedildiği yolundaki çıkışı ile nükleer Yeni Delhi’nin de öfkesini kışkırttığı anlaşılıyor. Tehran bu kez nükleer İsrail’e saldırmasının cevabının küresel ve bölgesel denklemde yol açtığı depremle yüzleşiyor.
Hameney yönetiminin kontrolsüz taşkınlıklarının Ortadoğu’dan Güney Asya’ya doğru istikrarsızlık dalgalanmalarına neden olduğu ortada. İran’ın etrafı İsrail’in dost ve müttefiki güçlü ülkelerle çevrili ve efsanevi İran dış politikası bu sert plakayı yumuşatma kabiliyetini tamamen kaybetmiş halde. Suriye’de her İsrail saldırısında kapatılan S-300’lerin İsrail’in İran’a operasyonu sırasında da iş görmemesi Rusya’nın uydulaştırdığı İran’ı savunma ve korumaya pek istekli olmadığını kanıtlıyor.
Mahsa Amini protestolarından bir ay önce Stratejik Araştırmalar ve Milli Savunma Üniversitesi’nin “İran’da Toplumsal Memnuniyetsizliklerin Ortaya Çıkmasının Sosyal Kökenlerini Tahlili” başlıklı araştırmasında ekonomik kriz, adaletsizlik ve eşitsizlik duygusunun yüzde 75 olduğu vurgulanmıştı. 2016 ve 2018 protestolarının da incelendiği araştırmada toplumun sadece %25’inin herhangi bir gösteriye katılmaya istekli olmadığı, buna karşılık yüzde 75’in her protestoya her şartta katılmaya hazır olduğuna dikkat çekilmişti. Seçimlere katılımın yüzde 85’lerden yüzde 40 ve altına düşmesi de değerlendirmenin ampirik teyitlerinden. İsrail’e abartılı füze saldırılarının aslında ülke içinde halka güç gösterisi olduğu belli. İsrail’in operasyonundan sonra sosyal medyada resmî duyuruları tekzip eden görüntülerinin yayımlamasına sert tepki verilmesinin nedeni de aynı. Rejimi güçsüz gösterecek her alternatif bilgi ihanetle suçlanıyor. Kesif karartma isteniyor. Hamenei’nin “Sosyal medyada her şeyi yayınlamamak lazım” demesinin ardından Sipah’tan yapılan duyuruda da “İsrail’le irtibatlı medya”ya haber ve görüntü gönderenlerin “muharip” sayılacağı ve cezalandırılacakları tehdidi yüksek sesle telaffuz edildi.
Dinî otoriterlik ve istibdadın formülünü yazmış “mutlak velayet-i fakih” rejimi, halkın neredeyse yüzde 80’inin radikal reddine ilaveten dışarıda da yapayalnız. İsrail karşıtlığıyla krizi aşmaya çalışmasının diplomatik hiçbir getirisi yok. Batı ülkelerinde başını Müslümanların çektiği antisemitik coşkudan medet umması ise umutsuz sürüklenişin çaresizliğinden başka bir şey değil.
Cumhurbaşkanlığı döneminde Yahudilik, soykırım, İsrail konu olunca antisemitizmin bayrağını zirvelere çıkartan Ahmedinejad, 2009’da onu seçtirmek için sandık hilesine başvurmaktan çekinmeyecek kadar ona yakın Hameney ile arası bozulunca art arda itiraflarla gündemi silkelerken, bir keresinde “Yahudi soykırımı (holokost) konusunda freni patlamış Besici gibi hareket ettim” demişti. İsrail ve Yahudi karşıtlığı için harcanan para İran’a sadece derin ve yapısal yoksulluk getirdi. Kültürleri kadar ekonomileri de yüksek potansiyel içeren İranlıların bu yüzden gururu kırık.
7 Ekim’den bu yana ışık hızıyla yaşanan gelişmeler Tahran’ın göz açıp kapayıncaya dek tarih dışına savrulmasına yol açtı. Hamenei’nin “direniş ekseni” menkıbesine gereğinden fazla anlam yüklendiği bir sene gibi çok kısa sürede ifşa oldu. Hizbullah’ın imha edilmesi ile İran’ın kendi sınırlarına çekilmek zorunda kalması, Hamas’la stratejik ve taktik bağı zaten uzun süredir kopuk olan Şam’da her şeyi yeniden değerlendirme lüzumunu strese dönüştürmüş olmalı. Bir süredir Riyad ve Abu Zabi’den gelen mesajları ve uzatılan eli sıkıca tutmanın zamanı gelmiş görünüyor.
Yeni bir Ortadoğu kurulduğuna kuşku yok. Sanıldığı gibi başkenti İsrail olacak bir Ortadoğu olmayacak ama bu. Riyad’ın eksene oturacağı, BAE, Mısır, Ürdün’den başlayıp katman katman halkalanacak yeni bir bölgesel rejime doğru ilerliyor bölge. Savaş ve çatışmanın yerini ekonomik kalkınmanın alacağı anlaşılıyor. Muhammed b. Selman, Ortadoğu’yu yeni Avrupa yapmayı kişisel savaşı ilan etmişti. Şehzade Muhammed’in Vahhabilikle hesaplaşma da içeren dinî reform ajandası, bölgenin radikal kültürel değişime de istekli olduğu anlamına geliyor. Bu koşullarda Hameney’in IŞİD dünyasından hallice dini anlayışına ve onun politik yansıması olan “mutlak velayet-i fakih” rejimine yer görünmüyor.
Geriye, bölgedeki elli yıllık diplomatik ve siyasi sorunlar kalıyor. Yeni Ortadoğu’da İsrail, Culan’da mevcut demografik statükoyu korumak kaydıyla bölgenin idaresini Şam’a devretmeye hazır olmalı. Gazze’nin Mısır’ın, Batı Şeria’nın da Ürdün’ün vesayetine devredilmesiyle eşzamanlı olarak Lübnan da devlete paralel hiçbir silahlı gücün kalmamasıyla ayağa kaldırılabilecek.
“Aleviler tabuta Hıristiyanlar Lübnan’a”, “Kudüs İslam’ın” falan gibi aşırılıklar ve Yahudileri denize dökmeye, İsrail’i haritadan silmeye hülyalanan kriminalizm siyasi tarihin karamsar öyküleri arasında yerini çoktan aldı.