Hatay’da depremden 21 ay geçmesine rağmen “rezerv alan” ilanları devam ediyor. Hatay-İskenderun’da depremden sonra düzenini yeniden kuran aileler başa dönüyor. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, onlardan içinde oturdukları hasarsız evlerini tahliye etmelerini istedi. Bakanlık, üç binanın sakinlerine evlerini tahliye etmeleri için 30 gün süre verdi. Aksi takdirde, kolluk kuvvetlerinin yardımıyla kapılarının açtırılacağı bildirildi.
Hatay-İskenderun’a bağlı İsmet İnönü Mahallesi, Şahin Tepesi mevkiinde bulunan üç bina, 6 Şubat depremlerinden sonra farklı uzman ekipleri tarafından “az hasarlı” olarak değerlendirildi. Buna göre binalarda yaşayan 46 aile, evlerine tekrar yerleşip düzenini kurdu. Ancak rezerv alan kararından dolayı 30 gün içinde, üstelik kış mevsiminde ve eğitim döneminde, kendilerine kiralık ev ve çocuklarına yeni okul bulup, taşınmak zorundalar. Tebligatın asılmasıyla 18 Ekim’de başlayan süre, on gün sonra doluyor. Ancak aileler henüz çare bulamadı.
Hatay ile Adana sınırı arasında yer alan İskenderun, Amanos dağların eteğinden Akdeniz’deki İskenderun körfezine kadar uzanıyor. İlçenin etrafını çeviren tepelerde hem yayla havası hem deniz manzarası var. Bundan dolayı yerleşim alanları olarak tercih edilmiştir. Şahin Tepesi sakinleri mahallenin konumu nedeniyle rezerv alan ilan edilerek ranta yol açıldığını düşünüyorlar.
Rezerv yapı alanın 6306 sayılı yasaya göre esas mantığı, riskli yapıyı yıkıp yerine sağlam yeni binalar yapmak için o yapıda yaşayanları geçici olarak başka bir alana (rezerv alanına) taşımak, ve riskli alandaki yeni binalar hazır olunca insanları tekrar içine yerleştirmektir. Fakat Kasım 2023’te yasada yapılan düzenlemeler, yerleşik alanları da rezerv alan ilan edip içinde bulunan sağlam binalara el konulmasına yol açtı.
Rezerv alan: Belirsizliklerle dolu bir süreç
Hatay’ın farklı ilçelerinde uygulanan rezerv alan konusunda insanların ortak şikâyeti belirsizlik. Şahin Tepesi sakinleri de belirsizlikten şikâyetçi. Apartman sakinlerinden Mükremin Kurtcephe, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın rezerv alan ile ilgili vatandaşlara proje sunmadığını, inşaatın nasıl yapılacağının ve ne zaman biteceğinin belli olmadığını anlatıyor.
Kurtcephe, “Yeni yapılan evlerin maliyetinin yarısını bize ödetecekler. Kendi evlerimizi bize satacaklar. Üstelik ne kadar ödeyeceğimizi de söylemiyorlar. Bizi bu kadar aptal mı görüyorlar?” diyor. “Bana göre net ve açık olmayan her şeyde hile var” diye ekliyor Kurtcephe.
Kurtcephe ayrıca, bakanlığın “ben yaptım, oldu” mantığıyla yaklaştığını vurguluyor.
Bilgi Edinme Ofisi’nde bilgi yok
Apartman sakini Ali Dede Cimelek de detayları öğrenmek için bakanlığın Bilgi Edinme Ofisi’ne gittiğini söyledi. Ancak Cimelek, “Bizde bilgi yok” cevabını aldığını söyledi.
Cimelek, bir buçuk ay öncesine kadar rezerv alandan hiçbir şekilde bahsedilmediğini, kararın ani bir şekilde alınmasının insanlarda şaşkınlık ve şüphe uyandırdığını söylüyor. Ayrıca Cimelek, insanların depremden sonra evlerinin tadilatı için yüksek masraflar yapıp, 20 aydır evlerinin içinde oturduklarını ekliyor.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
İlgili apartmanların hemen karşısında belediyeye ait bir alan var. Mükremin Kurtcephe, “Amaçları bize yeni ve sağlam ev yapmak ise neden belediyenin arazisinde yapmıyorlar” dedi. Kurtcephe ayrıca, mahallede depremin yıktığı binaların yerine henüz yeni bina yapılmamışken, sağlam olan binaları neden yıkmak istediklerine anlam veremediğini söyledi.
Rezerv alan kararını yargıya taşıyan Kurtcephe, “Dava açtık, direniyoruz. Direnmeye de devam edeceğiz. ‘Çıkın’ deyince çıkmak yok. Vatandaşların hakları var biz de haklarımızı sonuna kadar ararız” diye konuştu.
Kiracılar “Karardan en çok biz etkilendik” diyor
Muhtar, konu ile alakalı apartman sakinleriyle toplantı yaptı. Mahallelilere göre muhtar, herkese taşınma bedeli verileceğini ancak kira bedelinin sadece ev sahiplerine ödeneceğini ve tahliye süresinin üç ay olacağını söyledi. Ancak tebligatta yalnızca bir aylık süre verildi. Taşınma ve kira bedeli üç ay sonra ödeneceği için o zamana kadar tahliye edecek aileler, ilgili tüm masrafları kendi ceplerinden karşılamak zorunda kalacak.
Emine Kıraç, ilgili apartmanlardan birinde 15 yıldır kiracı olarak ikâmet ediyor. Ev temizliğine giderek geçimini sağladığını, başka bir geliri olmadığını belirten Kıraç, iki çocuğunu İstanbul’da üniversitede okutuyor. Kıraç, oturduğu evin kirasının 2 bin TL olduğunu, yeni bir eve taşınırsa kirasının en az 10 bin TL olacağını söylüyor. Kıraç, “Kiracıyım diye bana hiçbir şey vermiyorlar. Bu şartlarda nasıl iki çocuk okutup kira ödeyeyim?” diyor.
“Çocuklarımın psikolojisi bozuldu”
Yetkililer, Emine Kıraç’a taşınması için konteyner öneriyor ancak Kıraç’ın konteynerde yaşama dair kaygıları var. Kıraç, “Konteynerde alan çok dar. Oraya gitsem eşyalarımı nereye koyacağım? Konteynerin ortamı, suyu, elektriği nasıl olacak? Orada yalnız olacağım; kim benimle ilgilenecek?” diye soruyor.
Kıraç, “Çocuklarımın da psikolojisi bozuldu. Çok üzülüyorlar. Her gün sabah-akşam arıyorlar” diyor.
Bir başka kiracı İlknur Muş, 12 bin TL emekli maaşıyla geçindiğini söylüyor. Muş, “Burada 2 bin TL kira ödüyorum. Yeni bir eve taşınsam maaşımı kiraya vereceğim. Peki, ne yiyeceğim, ne içeceğim?” diyor.
Muş, ilgili alanın depremden hemen sonra değil de 20 ay geçtikten sonra rezerv alan ilan edilmesini şüpheli bulduğunu belirtiyor. Ayrıca kiracılara kira bedeli verilmemesini büyük bir haksızlık olarak değerlendiriyor. Her hafta tedavi için Adana’ya gittiğini söyleyen Muş, çok zor durumda olduklarını vurguluyor. Muş, “Bu kadar dert arasında bir de bununla mı uğraşacağız? Bir ayda nasıl ev bulacağız, nasıl taşınacağız ve hangi parayla bunu yapacağız? Depremde ölmedik, ama keşke ölseydik; bu şartlarda yaşamaktan daha iyi olurdu!” diyerek sözlerini bitiriyor.