Şam’da bir kadının gözünden yeni rejim: “Susarsak, elimize geçen fırsat heba olur”

HTŞ’nin Esad rejimini devirmesinin ardından gözler kadınlarda. Çünkü bir diktatörlük kurulması halinde bu durumdan en çok kadınlar etkilenecek. Göksel Göksu ve Kaya Heyse, Şam’da yaşayan Lazkiyeli oyuncu Aya Mahmut ile konuştu. Şam’da bir kadın gözünden yeni rejim nasıl görünüyor?

Şam’da bir kadının gözünden yeni rejim
Şam’da bir kadın gözünden yeni rejimi değerlendiren Lazkiyeli oyuncu Aya Mahmut. Fotoğraf: Kaya Heyse, 19 Aralık 2024

Suriye’de yeniden bir diktatörlük kurulması ihtimali, bu ülkedeki kadınların en büyük korkusu… Diktatörlükle yönetilen bir ülkede kadın olmanın zorluğunu en iyi onlar biliyor. Yıllar boyu suskun kalmanın verdiği deneyimden çıkardıkları dersle suskunluklarını bozmak istiyor, yeni baştan konuşmayı öğreniyorlar kendi deyimleriyle. Şam’da yaşayan Lazkiyeli oyuncu Aya Mahmut o kadınlardan biri. 

Kadınlar ne yapacak?

Diktatör bir rejim de olsa Beşar Esad yönetimindeki bir ülkenin başkentinde sanatını icra eden bu genç kadın da artık konuşmaya karar verenlerden. Ancak onun ağzından bu sözleri duymak pek çok soruyu da beraberinde getiriyor… Esad döneminde tiyatroda sahne alabilen, oyunculuk yapabilen bir kadının “Bugüne dek suskunduk” deyip de El-Kaide ve IŞİD geçmişiyle bilinen Golani’nin geçici de olsa iktidarda olduğu bir zaman diliminde konuşmaya karar vermesini anlamak Türkiye’den bakıldığında oldukça güç. 

Oysa konuştukça anlaşılıyor ki, “hayır” demeyi öğrenmekte ısrarcı olan bu kadının konuşmaktaki kararlılığının ardında yatan gerçek tam olarak bu…

Esad diktatörlüğünü yıkan Golani ve başında olduğu Heyet Tahrir eş-Şam’ın geçmişi:

Esad’ı devirmesini takdir ediyor, içinde bulundukları süreci ülkenin geleceği açısından fırsat görüyor ve olan biteni sessizce izleyip suskunluklarını sürdürürlerse demokratik ve özgür bir iklimde yaşamak için ellerine geçen fırsatı heba edeceklerini düşünüyorlar. 

Belirlenecek yeni yönetim modelinin radikal İslam olmasından endişelenenler için bu durum ellerindekileri de kaybetmek anlamına geliyor. Böyle bir durumda Aya Mahmut artık sahne alamayacak, bir başka kadın mühendis olamayacak, bir diğeri devlet memurluğu yapamayacak… Dahası başı açık kadınlara sıkça rastlanan Şam başta olmak üzere, ülkenin tamamında kadınlar kapanacak… 

Kadınlar “hayır” demeyi vatani görev gibi görüyor…

O nedenle konuşmayı, “hayır” demeyi adeta vatani görev gibi görüyor Aya Mahmut ve onun gibi düşünen tüm kadınlar… Çünkü konuşacaklarsa bunun tam zamanı olduğunu düşünüyorlar. Suskunlukları devam ederse geri dönülmesi çok zor olan bir başka yöne evrilecek olan yeni yönetim modelinin hesabını gelecek kuşaklara veremeyeceklerini düşünüyorlar.

Şam’da bir kadının gözünden yeni rejim: Susarsak elimize geçen fırsat heba olur
Şam’da bir kadın gözünden yeni rejim: Aya Mahmut, “hayır” demeyi kendine görev biliyor. Fotoğraf: Kaya Heyse, 19 Aralık 2024

Aya Mahmut bu durumu şu sözlerle özetliyor:

“Yeni yönetim biçimi ‘Radikal İslam’ olur da mevcut düzen İslami bir rejime dönüşürse, kesinlikle bağıra bağıra karşı çıkacağım ve asla susmayacağım. Çünkü ben 2011 yılında başlayan ve 13 yıl süren savaş sırasında kaçmadım, ülkemi terk etmedim ve bedel ödedim. Bunun tek sebebi, hayallerimi ülkemde gerçekleştirme isteğiydi. Bu bedeli hicaba girmek için ödemedim ben. Bu yüzden karşı çıkarım, gelecek kuşaklar için bağırırım avaz avaz. Susarsam Esad döneminde bizi susturan o korkuyu yeniden üretiriz.”

Genç oyuncu yalnız kendisi gibi yaşayanlar için değil, başörtülü kadınlar için de aynı kaygıyı taşıyor. Ne kendisi üzerinde tahakküm kurulmasını istiyor ne de başörtülü kadınların, onların başörtüsüne müdahale edilmesi halinde de karşı çıkacağını söylüyor ve başörtülü kadınların da kendisini yalnız bırakmayacağını biliyor.

Kadınlar birbirlerine sahip çıkıyor

Türkiye’den bakıldığında bu sözleri de anlayabilmek kolay değil. Anlayabilmek için bugüne dek nasıl bir baskı altında yaşadıklarını bilmek, Suriye’deki kadınları daha yakından tanımak gerekiyor. Korku ikliminde gösterdikleri dayanışma onları bir araya getiren, kısacası onlar birbirlerini şairin dediği gibi acılarından tanıyor. Bu yüzden sahip çıkıyorlar ortak kaderlerine, bu yüzden ne Halep’te ne Şam’da kadınlar birbirinin giyim kuşamına, inancına ya da etnik kökenine değil, gözünün içine bakıyor, yüreğinin sesine kulak veriyor. Sahip çıkıyorlar birbirlerine. Birine yapılan haksızlığa bir diğeri karşı çıkıyor. 

Başörtülü kadınlar için de durum farklı değil. Çünkü Suriye’de çoğunluğu Müslüman olan bu kadınların ortak paydası tutucu olmamaları. “Birlikte büyüdük, her şeyimizi paylaştık ve birbirimize sahip çıkıyoruz” diye özetliyor Aya Mahmut bu durumu ama “şimdilik” diye de ekliyor, yarının ne getireceğini bilemediği için. Bildiği ise bu kadınların eylemlerde yan yana saf tutuyor olması, onların da kendisi gibi demokratik, özgür, insanların yaşam biçimine karışmayan bir yönetimi arzu ettikleri. 

Kaygı ve korkuları belki de onları diri tutan. Çünkü her şey aniden gelişti, bir anda belirsizliğin ortasında buldular kendilerini ve yarın ne olacağını kestiremiyorlar. 

Hem kadın olarak kaygılılar hem nasıl bir yönetim modeli geleceği ile ilgili.

Diktatörlükle yönetilmenin ne olduğunu en iyi onlar biliyor ve yıkılan bir diktatörlüğün yeni bir versiyonu yaşamak istemiyorlar. Ilımlı İslam adıyla kurulabilecek bir yönetim modelinin radikal islama dönüşmesi ihtimalini bile değerlendiriyorlar. “İstemediğim şey bu” diyor genç kadın: “Radikal İslam.” Ancak 8 Aralık’tan bu yana herhangi bir baskıyla karşılaşmadığını ve kendisine kimsenin müdahale etmediğini söylemeyi de ihmal etmiyor. Alkollü mekanlar bile açık kentte, HTŞ’nin varlığına rağmen kadınlı erkekli alkol alabiliyorlar bu mekanlarda. 

Eli silahlı HTŞ askerlerinin kontrol noktalarında kendilerine iyi davrandığını da söyleyip, “Biz şu an halk olarak şoktayız. Her şey çok hızlı oldu, her şey!” diye ekliyor. 

Ama kendilerine iyi davranan o askerlerin İdlib’ten geldiğinin de farkında. İdlib’in Suriye’yi temsil edemeyecek kadar küçük olduğunun altını çizerek, geçici hükümette İdlib’ten getirilen kişilerin görevlendirilmesini eleştiriyor, “Bu çok yanlış” diyerek. 

Çünkü İdlib’ten yola çıkıp Şam’a kadar gelerek 61 yıllık diktatörlüğe son verenlerin bu süreçte elde ettiği gücün onlara ait olmadığını düşünüyor ve düşüncesini, “Kimse sokaklar dökülmedi, kan akıtmalarına bile gerek kalmadı. Karşılarında direnen de yoktu, destekleyen de“ diye açıklıyor.

Şam’da bir kadın gözü: “Geçiş dönemi zekice yönetiliyor”

Yeni yönetim modeli belirlenirken, Suriyelilerin söz sahibi olmasını, kendilerine danışılmasını umut ediyor.

Yine de geçiş döneminin zekice yönetildiğini düşünüyor Aya Mahmut, ilk günden itibaren herkesin kabul edeceği bir dil kullandıklarına dikkat çekerek. En çok da bu dili kendi çıkarları için değil de samimiyetle yapmış olmalarını umuyor.

Çünkü tek isteği tiyatrocu olarak sahneye çıkabilmek, kendi ayakları üzerinde durarak özgürce mesleğini icra etmek.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.