Cevad Zarif yazdı: “Tüm uluslar gibi İran da kendi zorlukları ve yanlış adımlarıyla yüzleşti”

Suriye’de Esad’ın devrilmesinden sonra gözler yeniden İran’a döndü. İran’ın eski Dışişleri Bakanı ve şu an Cumhurbaşkanı Yardımcısı olan Cevad Zarif The Economist için bir yazı kaleme aldı. Zarif bölge ülkelerini bir araya getirecek yeni bir örgüt önerdi. Zarif “Önemli fedakarlıklara katlanan İran halkı şimdi cesur adımlar atmaya hazır” dedi. Medyascope Dış Haberler Servisi bu önemli yazıyı sizler için Türkçe’ye çevirdi.

İran Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevad Zarif aynı zamanda ülkenin en deneyimli diplomatı
İran Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevad Zarif aynı zamanda ülkenin en deneyimli diplomatı.

Bölgesel güvenlik ve refaha yeni bir İran yaklaşımı – M. Cevad Zarif

Uluslararası ilişkiler öğrencisi ve küresel diplomaside onlarca yıllık tecrübesi olan biri olarak, bunu İran Hükümeti’nin bir temsilcisi olarak değil, tamamen kişisel sıfatımla yazıyorum. Deneyimlerim bana Batı Asya’da, özellikle Fars Körfezi bölgesinde istikrarın sağlanmasının sadece kriz yönetiminden fazlasını gerektirdiğini öğretti. İstikrar için cesur ve vizyoner girişimler gerektiriyor. Bu dönüşümü sağlayacak mekanizma olarak Müslüman Batı Asya Diyalog Birliği‘nin (MWADA) kurulmasını öneriyorum.

MWADA, Batı Asya’daki tüm çekirdek Müslüman ülkeleri -Bahreyn, Mısır, İran, Irak, Ürdün, Kuveyt, Lübnan, Umman, Katar, Suudi Arabistan, (gelecekteki hükümetiyle) Suriye, Türkiye, Birleşik Arap Emirlikleri ve Yemen’i- kapsamlı müzakerelere katılmaya davet ediyor. Birleşmiş Milletler’den ilgili temsilciler de katılabilir. Bu girişim, ortak dinimiz İslam’ın yüce değerlerine ve egemenlik, toprak bütünlüğü, müdahale etmeme ve kolektif güvenlik ilkelerine dayanmalı. Arapça’da -ortak dualarımızın dilinde- “dostluk” anlamına gelen MWADA, barış içinde bir arada yaşamayı ve adil ortaklıkları teşvik etmeyi amaçlamalı.

Öncelik, Gazze, Lübnan, Suriye ve Yemen’de acil, sürdürülebilir ve kalıcı ateşkeslerin sağlanmasıdır. MWADA devletleri arasında bir saldırmazlık paktı ve kolektif bölgesel izleme, istikrarı kurumsallaştırmaya ve bölgeyi hem dış müdahalelerden hem de iç çatışmalardan korumaya yardımcı olacaktır.

Ekonomik entegrasyon da bu vizyonun merkezinde yer alıyor. Batı Asya’daki karşılıklı bağımlılık eksikliği, parçalanmış ticaret ağlarından, bölge içi bankacılık ve ödeme mekanizmalarının geliştirilememesinden, siyasi rekabetlerden ve dış pazarlara bağımlılıktan kaynaklanmaktadır. Önerilen MWADA Kalkınma Fonu, özellikle çatışma sonrası harap olmuş bölgelerde kritik altyapı projelerini finanse edebilir. Ayrıca, Suriye’de -ekonomik yardımın temeli olarak- siyasi reformlar, yeni yönetim için hesap verebilirliği teşvik edecek ve kadınların ve azınlıkların gelişebileceği güvenli ve istikrarlı bir ülke için zemin hazırlayacaktır.

Esad sonrası Suriye hepimiz için büyük bir zorluk teşkil ediyor. Suriye’nin egemenliğini hiçe sayan dizginsiz İsrail saldırganlığı, Suriye’nin toprak bütünlüğünü baltalayan yabancı müdahalesi, İslam Devleti vahşetini andıran korkunç şiddet ve vahşet sahneleri ve topyekün bir iç savaşa yol açabilecek etnik ve mezhepsel şiddet, önerilen MWADA’nın acil dikkatini gerektiriyor.

Filistin’deki insani felaket de bölgesel istikrar için kritik önemini koruyor. MWADA, halkın özlemlerine tam saygı göstererek Filistin’in kendi kaderini tayin hakkına öncelik vermeli ve adil çözümleri desteklemeli. Bu yeni örgüt, sadece siyasi çözümleri değil, aynı zamanda ekonomik fırsatları ve Filistin haklarının tanınmasını da içermeli.

MWADA, ulaşımdan enerji boru hatlarına ve telekomünikasyon ağlarına kadar altyapı projeleri için verimli bir zemin sağlayacaktır. Bunlar sadece mal hareketini değil, aynı zamanda enerji, bilgi ve hizmet alışverişini de kolaylaştırır. Biz Batı Asya’da bağımsızlığın, bir ülkenin küresel katma değer zincirindeki payıyla ilişkili olduğunu anlamalıyız.

Enerji güvenliği garantileri, karşılıklı bağımlılık için başka bir fırsat sunuyor. Bölgesel enerji anlaşmaları, güzergahların güvence altına alınmasını ve sürdürülebilir enerji kaynaklarının araştırılmasını hedeflemeli. İran platosu ve MWADA topluluğu içindeki diğer arazilerin güneş ve rüzgar çiftlikleri için kullanılmamış geniş potansiyeli, daha geniş bölge ve hatta ötesi için temiz enerji üretiminde işbirliğini ekonomik olarak uygulanabilir kılıyor.

MWADA ayrıca ortak deniz güvenliği devriyeleri dahil olmak üzere denizlerdeki seyir özgürlüğü konusunda yeni bölgesel işbirliğini müjdeleyebilir. Bölge, Hürmüz Boğazı, Süveyş Kanalı ve Bab el-Mendep Boğazı gibi stratejik geçiş noktalarına ev sahipliği yapıyor. İran, konumu ve deneyimi sayesinde Hürmüz Boğazı gibi su yollarının güvenliğine benzersiz bir şekilde katkıda bulunabilecek konumda. Diğerleri ise Süveyş ve Bab el-Mendep’in güvenliğinde öncü rol oynayabilir. İran’ın yaklaşık beş yıl önce tanıttığı Hürmüz Barış Girişimi veya HOPE, birçok devleti bir araya getirerek Hürmüz topluluğunda barış ve istikrarı teşvik etmeyi amaçlayan önemli bir bölgesel girişim örneğiydi.

Bu öneri, temel olarak İran, BAE ve Suudi Arabistan arasındaki bugün çok daha iyi olan ilişkiler nedeniyle MWADA çatısı altında yeni bir hayat bulabilir. İran ve Suudi Arabistan -bölgenin en etkili iki gücü- arasındaki ortaklık çok önemli bir rol oynayacaktır. Şii ve Sünni Müslümanlar arasında birlik ve kardeşliği teşvik ederek, tarihsel olarak bölgeyi istikrarsızlaştıran aşırılıkçılık ve mezhepsel çatışmaların üstesinden gelebiliriz.

Nükleer silahlardan arındırılmış bir bölge için çalışmak ve İran nükleer anlaşmasını (JCPOA) yeniden canlandırmak bu vizyonun temel bileşenleridir. Bu yaklaşım sadece nükleer silahların yayılmasını ele almamalı, aynı zamanda barış ve istikrara yönelik kolektif taahhüdü de güçlendirmelidir. MWADA çerçevesi ayrıca kültürel değişimler, su yönetimi, terörle mücadele ve bir arada yaşamayı teşvik eden medya kampanyaları konusunda işbirliğine öncelik vermeli. (Cevad Zarif)

İran’ın rolü

Diğer katılımcılar gibi İran da böyle bir örgütte vazgeçilmez bir rol oynayacaktır. Son 45 yılda ülkem güvenlik ve savunmada kayda değer bir direnç ve kendine yeterlilik gösterdi; sadece yabancı yardımı olmadan değil, bölge dışı güçlerin baskısına rağmen hayatta kalmayı ve hatta gelişmeyi başardı.

İran’ın bölgedeki kollarını kaybettiğine dair yaygın algı, İran’ın direniş güçleriyle vekil-patron ilişkileri olduğu yanlış varsayımından kaynaklanıyor. Direniş, İsrail’in Arap topraklarını işgali ve İslami kutsal mekanların kutsallığını bozması, apartheid, soykırım ve komşularına karşı sürekli saldırganlığında kök buluyor. Direniş, 1979’daki İran devriminden önce de vardı ve kök nedenleri devam ettiği sürece var olmaya devam edecek. Bunu İran’a atfetmeye çalışmak bir halkla ilişkiler kampanyasına hizmet edebilir ancak herhangi bir çözüm sağlamayacaktır.

Tüm uluslar gibi İran da kendi payına düşen zorluklar ve yanlış adımlarla yüzleşti. Önemli fedakarlıklara katlanan İran halkı şimdi -direnç ve güvenle- cesur adımlar atmaya hazır. Bu tehdit merkezli bir perspektiften fırsat odaklı bir perspektife geçiş, İran’daki geçen yaz gerçekleşen cumhurbaşkanlığı seçimi kampanyası sırasında Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan (ve benim) tarafından özetlenen vizyonla uyumlu.

MWADA bizi bölgeyi bir savaş alanı olarak değil, mwada, dostluk ve empatinin merkezi olarak, ortak fırsatların ve kolektif refahın peşinde olma özelliğiyle yeniden hayal etmeye çağırıyor. İşbirliği, paylaşılan ve sürdürülebilir kalkınma, sosyal adalet ve refah ve yenilenen umutla tanımlanan bir gelecek oluşturmamıza izin verecek anlamlı -ve gerçekten açık- konuşmalar yapmak esas olmalı.

Batı Asya’yı barış ve işbirliğinin bir feneri haline getirmek sadece idealist bir özlem değil; hem stratejik bir zorunluluk hem de sadece bağlılık, diyalog ve ortak bir vizyon gerektiren ulaşılabilir bir hedef. MWADA bu bağlamda bir dönüşüm platformu olabilir. Uyum, anlayış ve işbirliğinin uyumsuzluk ve bölünmenin yerini aldığı istikrarlı, müreffeh ve barışçıl bir Batı Asya inşa etme fırsatını kucaklayalım. Devletlerimizdeki bizler geçmişin tutsakları olmak yerine geleceğe bakmaya başlama fırsatını değerlendirmeliyiz. Harekete geçme zamanı şimdi.

Vali Nasr yazdı: “Türkiye’nin Ortadoğu’daki yükselişi tüm aktörleri etkileyecek bir güç kayması”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.