Beşiktaş Belediyesi önündeki CHP mitingini yerinde izleyen Ruşen Çakır, partinin ilginç bir değişim yaşadığını gözlemlediğini söylüyor. 70’lerden kalma sol sloganların yanında “milli irade” vurgusunu da kullanan CHP, peki bu yeni diliyle sokakta istediği etkiyi yaratabildi mi? Çakır’a göre henüz hayır…
Dün Beşiktaş’ta ilginç bir manzaraya şahit olduk. Bir yanda “Faşizme karşı omuz omuza” sloganları, diğer yanda “milli irade” vurgusu… Peki CHP nasıl oldu da solun ve sağın bu iki farklı dilini bir araya getirdi?
Çakır, bunun tesadüf olmadığını söylüyor. Kayyum atamaları artık CHP’nin de yakıcı sorunu haline geldi. Önce Esenyurt, sonra Tunceli-Ovacık, şimdi de Beşiktaş… İktidar sandıkta yenemediği CHP’li belediyeleri bir bir hedef alıyor.
Peki CHP’nin miting stratejisi ya da dünkü miting bu gidişatı durduracak güçte miydi? Çakır’ın yanıtı net: “Erdoğan’ın uykularını kaçıracak bir kalabalık değildi.” Evet, CHP’nin tüm üst düzey isimleri oradaydı ama halk katılımı beklenen düzeyde olmadı. “Havanın soğuk olması, mesai saati, hafta içi olması gibi mazeretler var tabii” diyor Çakır, “ama siz siyasi bir hamle yapıyorsanız, bunun gerçekten caydırıcı bir cevap olması lazım.“
Peki ne yapmalı? CHP’liler sürekli bu soruyu soruyor Çakır’a. O da Kılıçdaroğlu dönemindeki Adalet Yürüyüşü’nü hatırlatıyor: “Bakın, o yürüyüş hala akıllarda. Bir de 2019’daki İstanbul ve Ankara zaferi var. Demek ki CHP yaratıcı olduğunda, farklı fikirler ürettiğinde başarılı olabiliyor.”
Çakır’a göre CHP’nin elinde ciddi imkanlar var. Birinci parti, birçok büyükşehir belediyesi kendisinde, deneyimli kadroları mevcut. “Ama” diyor Çakır, “bir beyin lazım. Yaratıcı fikirler üretecek, ‘nasıl mücadele edeceğiz’ sorusuna net cevap verecek bir beyin.” Şu an için sadece sloganlar var ortada. İyi de, sloganlardan sonra ne olacak?
Yayına hazırlayan: Gülden Özdemir
Merhaba, iyi günler, iyi sabahlar. Dün Beşiktaş Belediyesi’nin önünde Cumhuriyet Halk Partisi’nin mitingini izledik ve dün de Ali Deniz Çakır’la, yani oğlumla beraber bir yayında, o da gelmişti, bunu değerlendirdik. ‘‘Bize bu miting neler söylüyor?’’ dedik. Orada birçok şey söyledim. Bugün CHP ile ilgili bazı düşüncelerimi söylediklerimi tekrarlamak uğruna aktarmak istiyorum. Başlık: Faşizme karşı milli irade. Şimdi, ‘‘faşizm’’ lafı solun lafı, ‘‘milli irade’’ sağın lafı. Türkiye tarihinde hep böyle olmuştur. Ama dünkü mitingde hem faşizm lafı vardı hem milli irade lafı vardı Cumhuriyet Halk Partisi’nde. “Faşizme Karşı Omuz Omuza” sloganını yıllar sonra duydum bir CHP mitinginde. Bu slogan 1970’li yıllarda, bizim lise zamanlarımızda ve ama aynı zamanda miting meydanlarında olduğumuz zamanlar ve benim de atmış olduğum, defalarca atmış olduğum bir slogandı. Yıllar sonra karşımıza çıktı tekrar Cumhuriyet Halk Partisi mitinginde. Bir diğer, yine sola atfedilen bir başka şey, onu bir önceki gün Ekrem İmamoğlu söylemişti, dün tekrarlandı: “Kurtulmak yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz.” Bir slogan haline gelmiş ve aynı zamanda da İlkay Akkaya’nın şarkısı sürekli miting alanında çalındı, insanlar ona eşlik ettiler. Bunlar solun sloganları, solun lafları diyelim. Bir mücadele iddiası var, beraber direnme iddiası var. Ama bir diğer yandan da ‘‘milli irade’’ gibi solun hemen hemen hiç kullanmadığı ya da yakın tarihine baktığımız zaman zaten sol ‘‘millet’’ de pek demez. ‘‘Milli irade’’ lafı daha çok Demokrat Parti ve sonrası geleneğin, merkez sağın kullandığı bir laftır, tabirdir. Sol pek kullanmazdı. Dün bunların ikisini birlikte gördük. Neden gördük? Çünkü çok net bir şekilde milli iradenin gaspı olayı yaşanıyor Türkiye çapında kayyumlarla ve Cumhuriyet Halk Partisi de bu sefer bundan doğrudan muzdarip. Esenyurt’la başladı, Tunceli Ovacık’la devam etti ve nihayet İstanbul Beşiktaş. Bütün bunlar, siyasi iktidarın sandıkta yenemediği CHP’yi birtakım sudan bahanelerle, yargıya verilen talimatlarla tasfiye etmesi, etkisizleştirmesi ve dolayısıyla bir milli irade gaspı var. Bu çok doğru. Bunu bütün konuşmacılar tekrar tekrar dile getirdiler. Eğer konuşma metinleri varsa ve orada sayacak olursak, gerek Ekrem İmamoğlu’nun gerek Özgür Özel’in defalarca ‘‘milli irade’’ dediğini gördük. Ama aynı zamanda her ikisinin de bir mücadeleden bahsettiğini gördük, “Kurtulmak yok tek başına” dediklerini gördük. Bu kombinezon diyelim, bu melez hâl iyi bir şey olabilir pekâlâ. Yani Cumhuriyet Halk Partisi hem solun direniş geleneğini Türkiye’de alabilir hem de sağdan gelen milli irade, sandığa sahip çıkma perspektifini sahiplenebilir. Ama ‘‘Bunları yapabiliyor mu?’’ sorusu var ortada. Şimdi milli irade vurgusunu çok ciddi bir şekilde yapıyor, evet, ve söylediği şeylerin hemen hemen hepsi doğru. Yani burada, düne kadar bakan yardımcısı olan bir başsavcının yaptığı siyasi hamleler var; hukuki değil bunlar, bunu biliyoruz. Bu tespitler doğru. Ama öte yandan, “Omuz omuza, kurtulmak yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz” lafının ya da sloganlarının karşılığı var mı? Şu ana kadar ben açıkçası göremedim. Yani şunu gördük tabii ki, dünkü yayında da konuştuk bunu; orada CHP’nin büyükşehir belediye başkanlarının, il belediye başkanlarının, İstanbul’daki ilçe belediye başkanlarının gelmesi, üst düzey yöneticilerin, milletvekillerinin gelmesi önemliydi tabii, birlikte bir fotoğraf vermeleri önemliydi, bir dayanışma, birlik, beraberlik gösterisi önemliydi. Halk da geldi. Çok olağanüstü bir kalabalık yoktu ama halk da geldi. Ama bütün bunlar bize etkili bir mücadele, bir direniş olayını göstermiyor. Şu hâliyle bakıldığı zaman, dünkü miting Erdoğan’ın uykularını kaçıracak bir miting değil, olamadı. Bunun birçok nedeni var. İşte havanın soğuk olması, mesai saati, hafta içi olması vesaire. Bütün bunlar var, hızlı bir şekilde olması var. Ama sonuçta siz bir hamle yapıyorsunuz, siyasi bir hamle yapıyorsunuz, insanları çağırıyorsunuz ve bunun gerçekten bir cevap olması lazım ve mümkünse caydırıcı bir cevap olması lazım. İki anlamda caydırıcı: Bir, attığı hamlede geri adım atması, ki Rıza Akpolat olayı, diyelim ki Beşiktaş; bir de bundan sonra yeni hamleler, benzer yeni hamleler yapmasını engelleyecek olması lazım. Dünkü miting bunu bence karşılamıyordu. Yapılmaması diye bir şey söz konusu olamazdı herhalde, bir cevap vermeleri gerekiyordu; ama bu cevapların henüz yeterli olduğu kanısında değilim. Şimdi bunları konuştuğunuz zaman – ki dün mitingde de çok sayıda CHP’li ile bunları konuşma imkânı oldu, farklı konumlardaki CHP’lilerle – genellikle “Ne yapmalı?” diye size soruyorlar. Bu bizim işimiz değil. Biz gazetecilerin böyle kalkıp “Şunu yapın, bunu yapın” deme gibi bir olayımız yok. Yapanlar var, biliyorum. Bence yanlış yapıyorlar. Ama dün yayında yaptığımız gibi, mesela Kılıçdaroğlu zamanında Enis Berberoğlu’na yönelik yargı uygulamasına karşı yapılan Adalet Yürüyüşü’nü örnek verdim. Adalet Yürüyüşü çok başarılı bir örnekti. Kılıçdaroğlu dönemi deyince aklımda kalan bir Adalet Yürüyüşü vardır, bir de 2019’daki yerel seçim başarısı, İstanbul ve Ankara’nın alınmasıdır. Bunlar çok önemli iki olaydır. Şimdi Adalet Yürüyüşü’nü çıkartabilmiş bir partinin bugün iktidarın intikam amaçlı cezalandırma, silkeleme girişimlerine karşı daha hazırlıklı, daha donanımlı ve daha yaratıcı fikirler ortaya koyması lazım. Bu sadece sloganla olacak bir şey değil. Tamam, “Omuz omuza” deyince insanlar geliyorlar, omuzlarını yan yana getiriyorlar ama ondan sonra size soruyorlar: “Peki, şimdi yan yana geldik. Bundan sonra ne olacak?” CHP’nin bunu söyleyebilmesi gerekiyor. Yapabilir mi? Bence yapar. Çünkü Türkiye’nin en köklü partisi, çok ciddi bir deneyimi var, tarihi var, çok ciddi kadroları var, imkânları var. En son seçimden birinci parti çıkmış, birçok batı ilinde büyükşehir belediyesi bu partinin elinde. Kadroları var, ulaşabileceği, kolaylıkla ulaşabileceği değişik kesimlerden uzmanlar var. Ama burada bir beyin gerekiyor. Bu beynin bir şeyler üzerine çalışabilmesi gerekiyor ve bir şeyler üretebilmesi, yaratıcı fikirler geliştirmesi gerekiyor. Şu hâliyle baktığımız zaman, faşizme karşı mücadele etme ya da omuz omuza durma, hep birlikte mücadele etme perspektifi eyvallah, milli iradeye sahip çıkma perspektifi de eyvallah; ama ‘‘Peki, nasıl?’’ sorusunun cevabını CHP henüz verebilmiş gibi gözükmüyor bana. Ama bunu pekâlâ yapabilir, daha önce yaptı, bundan sonra da yapabilir. CHP’nin bu potansiyeli var ve toplumun da bu potansiyelin yaratacağı birtakım yeni fikirlere adapte olmasının çok da zor olacağını düşünmüyorum. Evet, söyleyeceklerim bu kadar, iyi günler.