Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkiler, tarih boyunca dönemsel olarak inişli-çıkışlı bir seyir izledi. Son 20 yılda iki ülke arasındaki diplomatik krizler ve normalleşme süreçleri uluslararası siyasetin önemli gündem maddelerinden biri oldu. Suriye’de Beşar Esad yönetiminin devrilmesi ve yerine gelen yönetim, ABD’de Donald Trump’ın yeniden başkanlık koltuğuna oturması ve Ortadoğu’daki son gelişmeler, ufukta “Türkiye ile İsrail arasında barış var mı?” sorusunu yeniden gündeme getirdi. Ruşen Çakır Ufukta Türkiye-İsrail yakınlaşması mı var? başlıklı videoda yorumladı.
Ufukta Türkiye-İsrail yakınlaşması mı var?
İsrail Maariv gazetesinin haberine göre ABD Başkanı Donald Trump’ın Amerikan askerlerini Suriye’den çekme şartı, Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerin normalleşmesi. Diplomatik kaynaklara göre Trump, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a çekilme için Türkiye-İsrail ilişkilerinin düzeltilmesi şartını iletti.
Hamas’ın 7 Ekim’de İsrail’e saldırısı ve akabinde İsrail’in Hamas’a verdiği yanıt ile büyüyen Gazze’deki savaşın başlamasıyla Erdoğan’ın Tel Aviv’e karşı söylemleri sertleşti. Türkiye’nin İsrail ile ticari ve diplomatik bağları tamamen kestiği iddialarına rağmen “gizli ekonomik ilişkiler” olduğu yönündeki iddialar sürüyor.
Diplomatik kaynaklara göre, Trump, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a, çekilme için Türkiye-İsrail ilişkilerinin düzeltilmesi şartını iletti. Erdoğan, Ekim 2023’ten bu yana İsrail’e yönelik sert eleştirileriyle öne çıktı. Habere göre ABD baskısıyla tutumunu yumuşatması bekleniyor. Türkiye’nin İsrail ile ticari ve diplomatik bağları tamamen kestiği iddialarına rağmen, “gizli ekonomik ilişkiler” olduğu yönündeki iddialar sürüyor.
Videonun tamamına buradan ulaşabilirsiniz
Yayına hazırlayan: Gülden Özdemir
Merhaba, iyi günler, iyi sabahlar. Başlıkta sordum: ‘‘Ufukta Türkiye-İsrail yakınlaşması mı var?’’ diye. Evet, ufukta var ama çok uzak bir ufukta diyelim, öyle diyelim. Fakat şimdiden konuşmakta yarar var. Zira dün İsrail’in Maarif gazetesinde bir haber çıktı ve orada Amerika’nın yeni başkanı, ikinci kez iş başına gelen Donald Trump’ın Erdoğan’a bir şekilde Suriye ile ilgili bir mesaj ilettiği iddia ediliyor haberde. O da şu: ‘‘Amerikan askerlerini Suriye’den çıkarırım fakat sizin İsrail’le yakınlaşmanız lazım, İsrail’le anlaşmanız lazım.’’ Tabii bu tür kulis haberlerine genellikle şüpheyle yaklaşılır ama İsrail’den böyle bir haberin çıkıyor olmasını not etmekte yarar var. Çünkü yine İsrail basını birkaç gün önce Trump’ın Suriye’den çıkmak istediği haberlerini de yazmıştı. İsrail’in ve İsrail medyasının Amerikan yönetimine ulaşması çok daha kolay ve bu anlamda bunları ciddiye almak lazım. Fakat bugüne bakıldığı zaman tabii ki bu çok zor gözüküyor, imkansız gözüküyor. Erdoğan, 7 Ekim 2023’ten bu yana yaşananların ardından, Gazze’de yaşanan soykırımın ardından çok net pozisyonlar aldı. Sürekli olarak İsrail konusunda pozisyonunu sert bir şekilde sürdürüyor. Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkiler en alt düzeye indirildi. Ticaret ayrı tabii, ticaret konusu başlı başına ayrı bir olay. Bu iddiaları uzun bir süre yok saydılar. Daha sonra mecburen ticaretin sürdüğü haberlerini yalanlayamadıkları için mecburen yasal olarak da durdurduklarını söylediler. Fakat bu sefer de başka ülkeler üzerinden bu ticaretin sürdüğü saptandı, kanıtlandı. Bu, Erdoğan’ın özellikle Yeniden Refah Partisi’ne oy kaptırmasında etkili bir şey oldu, onu da biliyoruz. Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkiler öyle kolay kolay kopacak ilişkiler değil. İktidarlarda kimler olursa olsun bu iki ülke, bölgenin en kritik yerlerinde çok stratejik öneme sahip iki ülke ve aralarında tartışmalar da olsa, çatışmalar da olsa hep bir tür ilişkiler olageldi. AKP iktidarından önce çok daha kolaydı bu, AKP iktidarı zorlandı ama yine yürüdü. Şimdi elimde sayfalarca iniş çıkış kronolojisi var. Mesela Dökme Kurşun Operasyonu 2008, Gazze’deki İsrail’in katliamı. Ardından 2009’da ‘‘one minute’’ olayı, Davos’ta ilişkilerin kopması. 2010’da ‘‘alçak koltuk krizi.’’ Bu çok acı bir olaydı. İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısı Danny Ayalon, Türkiye’nin Tel Aviv Büyükelçisi Oğuz Çelikkol’u İsrail Parlamentosu’ndaki ofisine davet etmiş ve onu kendisinden daha alt düzeydeki bir koltuğa oturtmuş ve de kendi İsrailli gazetecilere “Bizim yüksek, onun daha alçak bir koltukta oturduğuna, masada yalnızca İsrail bayrağı bulunduğuna ve bizim gülümsemediğimize dikkatinizi çekerim” demişti. Göstere göstere aşağılamaya kalkmıştı. Daha sonra özür diledi vesaire ama bunların hepsi çok önemli krizler oldu. Ardından Mavi Marmara olayı 2010’da. Burada çok sayıda kişi, 9 kişi hayatını kaybetti. Türkiye’de özellikle İslami kamuoyu ama genel olarak tüm kamuoyu bu konuda, Mavi Marmara konusunda diken üstündeydi, çok heyecanlandı. İsrail komandolarının yaptığı saldırı üzerine büyük bir üzüntü ve öfke oldu. Ama sonra ne oldu? İsrail telefonla özür diledi, belli ölçülerde tazminat ödemeyi kabul etti ve ilişkiler tekrar normalleşti. Türkiye ile İsrail arasında böyle ilginç olaylar oluyor. Büyükelçiler atanıyor, büyükelçiler geri çekiliyor ya da bazen istenmeyen kişi ilan ediliyor ve ülkeden gitmesi sağlanıyor gibi. Şu haliyle bakıldığı zaman ilişkiler çok kötü seyrediyor ama ilişkiler var. Ve Trump diyor ki: “Barışın, aranızı düzeltin.” Neden böyle diyor? Çünkü bölgede 7 Ekim 2023’ten beri çok şey değişti. Özellikle 2024 sonunda Suriye’de Esad rejiminin devrilmesiyle bambaşka bir Orta Doğu’yla karşı karşıya kaldık. Hemen ardından Trump geldi. Trump’ın ne kadar İsrail’e yakın olduğunu biliyoruz. Bölgedeki Körfez ülkeleri, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve diğerleri de İsrail’le bir iyileşme arayışındalar uzun zamandan beri. Trump’ın ilk döneminde başlayan birtakım ilişkiler, anlaşmalar var. Ortada ama bir Filistin sorunu var, bir Gazze sorunu var. Bir şekilde son ateşkes, bunun bir aşaması belki. Bunu da bir şekilde kabul edilebilir bir noktaya taşıyabilirse İsrail, yani Körfez ülkelerini ve belli ölçülerde de Türkiye’yi tatmin edecek birtakım tavizler verirse Filistinlilere karşı, işler daha kolay olabilir. Mümkün gözükmüyor bugün itibarıyla ama buraya doğru bir gidiş var. Çünkü çok basit bir olay var: Suriye’de Esad rejimi yıkıldı. ‘‘Kimler kazandı, kimler kaybetti?’’ diye listeler yapıldı. Kaybedenler: İran, Rusya mesela ilk akla gelenler. Kazananlar: Türkiye ve İsrail. Ki birbirine düşman, sürekli birbiri aleyhine konuşan, sadece Türkiye konuşmuyor, İsrail yetkilileri de Dışişleri Bakanı, Savunma Bakanı, her ağızlarını açtıkları zaman Türkiye’ye yönelik sert ifadeler, özellikle Erdoğan’a ve Erdoğan iktidarına yönelik çok sert ifadeler, aşağılamaya çalışan ifadeler kullanmaya gayret gösteriyorlar. Ama bir bakıyoruz ki Suriye’de ikisi birden kazanıyor. Peki, ikisinin birden kazandığı Suriye’de, ikisinin çatışmasına mı tanık olacağız? Yani Türkiye ile İsrail’in… Şöyle deniyor biliyorsunuz: Türkiye şu andaki mevcut geçici yönetim üzerindeki etkisi sayesinde İsrail’le bir şekilde komşu oldu çünkü Suriye’nin güneyi, İsrail’le sınırı var ve Türkiye bir şekilde İsrail’e ulaşabilecek bir konuma geldi. Ama benzer bir şekilde İsrail’in de Türkiye ile sınırdaş olabileceği söyleniyor. Nasıl? Kuzeydoğuda PYD-YPG güçlerine verdiği açık destekle, pekala bu da olabilir. Yani şu anda Suriye, Türkiye ile İsrail arasında gerginliklerin, çekişmelerin bir alanı; ama pekala yine aynı Suriye, Türkiye ile İsrail’in yakınlaşının da bir alanı olabilir. Bu anlamda Maarif gazetesinin söylediği, Trump’ın “Siz İsrail’le anlaşırsanız, ben de Suriye’den askerlerimi çekerim” haberi doğruysa iş biraz daha netleşir oluyor. Peki diyelim ki Türkiye, İsrail’le tekrar şu ya da bu şekilde, acele olmayacağı kesin ama birtakım ilişkileri tekrar kurmaya çalışacak. Peki bunu Erdoğan iktidarı nasıl sunacak? Bunca yaşananın ardından nasıl sunacak? Bunlar bir şekilde oluyor. Daha önce de oldu. Tabii ki şu son yaşanan katliam, Gazze’de yaşanan katliam, soykırım bambaşka bir şey; ama hatırlayın, Mavi Marmara’yı yaşadığımızda da benzer duygulara sahip olduk. ‘‘One minute’’ Türkiye’nin ayağa kalktığı bir şey oldu. Bütün bunların ardından sonra hiçbir şey olmamış gibi devam edildi. Ve unutmayın, bu yayının kapak fotoğrafı olarak koyduğumuz fotoğraf, 2023 Ekim’inden çok kısa bir süre önce New York’ta Türkevi’nde Netanyahu ile Erdoğan’ın baş başa görüşmesinin fotoğrafı. Bu fotoğrafın ardından Netanyahu’nun Türkiye’yi ziyareti söz konusuydu, sağlık sorunu nedeniyle ertelendi, ardından 7 Ekim olayıyla beraber bütün ilişkiler koptu. Aslında ilişkiler çok ciddi bir şekilde normalleşecekti, 7 Ekim bütün olayı bozdu. Pekala tekrardan toparlanabilir. Netanyahu’dan önce de unutmayalım, 2022’de Türkiye’ye Cumhurbaşkanı gelmişti, Izak Herzog. Hatta Meclis’te konuşma yapmıştı yanlış hatırlamıyorsam. Bunlar olabilmişti. Türkiye’den bakanlar gitmişti, başkalarının gitmesi söz konusuydu. Türkiye ile İsrail arasında çok önemli stratejik birtakım anlaşmalar söz konusuydu. Bunlar şu anda dondu ama bırakılan yere olmasa bile, tekrar ilişkilerin normalleşmesine tanık olabiliriz. Burada çünkü bir başka husus var: İran meselesi var. İran, önümüzdeki süreçte Trump yönetiminin çok ciddi bir şekilde gündeminde olacak. İsrail’in zaten gündeminde, bir ölçüde Körfez ülkelerinin de gündeminde. İran’ın şu haliyle bakıldığında, 7 Ekim’den bu yana yaşananlara bakıldığında, İran’ın ‘‘Direniş Ekseni’’ olarak tanımladığı, kimilerinin ‘‘Şii Hilali’’ diye tanımladığı o yapı çöktü. Suriye çöktü, Hizbullah çok ağır darbeler aldı, Hamas çok ağır darbeler aldı ve şimdi Irak’taki Şii milislere yönelik olarak Amerika, Trump yönetimi çoktan onları hedef göstermeye başladı. İran’a yönelik olan bu tecdit ya da etkisizleştirme, belki rejim değişikliği stratejilerinin hayata geçirilmesinde Türkiye’nin desteği, en azından Türkiye’nin sessiz kalması, İran’ın yanında yer almamasına ihtiyacı var Trump’ın ve İsrail yönetiminin. Bütün bunlarla beraber baktığımızda, yakın bir gelecekte olmayacağı kesin ama Türkiye ile İsrail’in bir şekilde tekrar yakınlaşmaya başladığına tanık olacağız gibi gözüküyor. Son olarak şunu söyleyeyim; 7 Ekim’in ardından Türkiye’yi çok yakından takip eden İsrailli bir tanıdığıma Erdoğan’ın yaptığı çok sert bir açıklamayı yollamıştım ve demiştim ki, ‘‘Artık koptu her şey.’’ Bana, İngilizce konuşuyoruz, şimdi tam kelimeyi hatırlamıyorum ama ‘‘Bir şey olmaz, merak etme’’ diye cevap vermişti. Aradan bayağı zaman geçti ve ben sizin karşınıza ‘‘Ufukta Türkiye-İsrail yakınlaşması mı var?’’ diye bir yayınla çıkıyorum. Her şey mümkün ve Türkiye-İsrail yakınlaşmasının da önümüzdeki süreçte çok fazla konuşulur olduğuna tanık olacağız, ezkaza Gazze’de işler tekrar çok ciddi bir şekilde kötü gitmezse. Evet, söyleyeceklerim bu kadar, iyi günler.