Suriye’de geçtiğimiz günlerde Ahmed Eş-Şara, geçiş döneminin devlet başkanı ilan edildi. Ertesi gün Eş-Şara, Suriye halkına hitaben ilk konuşmasını yaptı. Bununla birlikte tartışmalı bazı konular hakkında kararlar açıkladı. Bu gelişmeler olurken Hama ve Humus’ta halkın büyük tepkisine neden olan cinayetler olmaya devam ediyordu. Peki tüm bunlar sahada nasıl bir atmosfer oluşturdu? Detaylarda neler yaşandı? Yaşananları, basın mecraları ve sosyal medyadaki görüşlerden bazı örneklerle derlemeye çalıştık.
Halka sormadan ilan edilen bir devlet başkanı
Sırayla gitmek gerekirse ilk olarak 29 Ocak’ta yapılan konferanstan başlamak mümkün. Katılımcıların “Zafer Konferansı” olarak adlandırdığı konferansa, Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeybani ve Saldırganlığı Caydırma Operasyonu’na katılan silahlı grupların temsilcileri katıldı. Konferans Ahmed Eş-Şara’yı devlet başkanlığına getirirken orduyu, parlamentoyu ve 2012 Anayasasını feshetti.
Konferansa yönelik oluşan ilk tepkiler, devlet başkanını halka sormadan silahlı grupların temsilcileri tarafından ilan edilmesine dair geldi. Hatta bazı çevreler bu durumu bir askeri darbe olarak değerlendirdi. Zira konferansın açıklamasını Askeri Operasyonlar İdaresi Sözcüsü Albay Hasan Abdul-Gani okudu.
Öte yandan, Eş-Şara’nın aslında 8 Aralık’tan beri fiili yönetimin başında yer aldığını ve bu kararla sadece durumun resmileştirildiğini savunanlar oldu. Onlara göre bu kararların açıklanması için silahlı grupların lağvedilip Savunma Bakanlığı’nın içine alınması için tarafların anlaşması bekleniyordu. Bu görüşe sahip olanlar, Eş-Şara’nın bu hassas süreci yönetebilecek en mantıklı kişi olduğunu da ekliyorlar.
Yeni bir ordu düzeni kurmak yıllar alacak
Araştırmacı ve yazar Marvan Kabalan, konferansta alınan en önemli kararlardan birinin silahlı grupları lağvedilip, Savunma Bakanlığının içine alma kararı olduğunu vurguladı. Ona göre bu konu çok tartışıldı ve netleşmemesi daha önce endişeye neden olmuştu.
Silahlı grupların lağvedilmesinin, yaşanan hak ihlallerine son vermek ve sivil barışı sağlamakta büyük etkiye sahip olacağını düşünenler var. Yalnız bunun ne zaman gerçekleşeceği ve sahaya yansımasının ne kadar zaman alacağı ile alakalı da endişeler var. Askeri uzman ve analist Abdullah Al-Asa’ad, Suriye’de yeni bir milli ordunun tam oturmasının 3-4 yılı alabileceğini öngörüyor.
“Telegram Cumhuriyeti”
Konferansa yönelik gelen bir diğer tepki ise konferansın düzenlenme ve duyuru şekli ile alakalıydı. Birkaç saat öncesine kadar toplantıya dair hiçbir haber yokken, birden tüm halkı ekranların etrafına toplayacak bir haber yayıldı: “Ahmet Eş-Şara Suriye halkına bir zafer konuşması yapacak.”
Ancak beklenen canlı yayın yerine, konferans basına kapalı olarak gerçekleşti. Açıklanan kararlar ise ekranlara acil haber olarak parça parça yansıtıldı. Böylece halk, Eş-Şara’nın Suriye’nin geçiş döneminin devlet başkanı ilan edildiğini, Telegram gibi farklı sosyal medya mecralarından öğrendi. Bu gelişmeler, “Telegram Cumhuriyeti” gibi tanımlarla tepkilere neden oldu.
Yeni idarenin henüz aktifleştiremediği kurumlar arasında Suriye resmi televizyon kanalı yer alıyor. Yönetimi ele geçirdiği ilk günden beri HTŞ, “rejim yanlısı” ya da “bankamatik memuru olma” gerekçesiyle binlerce memur işten çıkardı. Kurumda oluşan boşluğun ise Eş-Şara’nın yakın çevresinden ve özellikle tecrübesini İdlib’te kazanan kitleden doldurmaya çalıştığı söyleniyor. Süreci takip edenler, kanala yerleştirilen bu insanların hem sayı hem potansiyel olarak yetersiz olduğunu düşünüyor. Zafer Konferansı’nın düzenlenmesi ve yayını ile alakalı yaşanan karmaşıklıkları da buna bağlıyorlar. Bu tezi de ertesi gün Eş-Şara’nın konuşmasında meydana gelen teknik sorunlarla pekiştiriyorlar.
Elli dört gün sonra ilk halk konuşması
Konferansın getirdiği soru işaretleri henüz tartışılırken, 30 Ocak’ta Eş-Şara’nın halka hitaben yapacağı ilk konuşma haberi gündem oldu. Saati ve yayınlanacağı mecra bir türlü netleşmeyen konuşma, Suriyelileri ekranları başında saatlerce bekletti. Önce 20:00’de yayınlanacağı duyuruldu. Sonra 22:00 olarak güncellendi. En son yabancı bir televizyon kanalında 22:50 civarında video kaydı olarak paylaşıldı.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Yine de bu gecikmeye takılan çok olmadı. Önemli olan Eş-Şara’nın çıkıp konuşmasıydı. Zira geldiği günden beri “Suriye halkına hitaben hiç konuşma yapmadı” diye günden güne çoğalan eleştiriler vardı. “Esad ailesi’nin rejimi 54 yıl sürdü, Eş-Şara ise 54 gün sonra ilk defa halka hitaben bir konuşma yaptı” diye tepki gösterenler oldu.
“Az ve öz” olarak nitelendirilen bu konuşma beş dakika kadar sürdü. Konuşmayı ülkenin geçiş döneminde bir yol haritası olarak değerlendirenler olduğu gibi, halkı yatıştırmak amacıyla acele ile yazılmış, genel konulara odaklanmış ve çok önemli detayları ihmal etmiş olduğu gerekçesiyle eleştirenler oldu.
“Elimizde tutacağımız bir program var”
Eş-Şara’nın Suriye Devlet Başkanı olarak konuşmasında, geçici yasama konseyi oluşturulacağını, ardından geçici hükümetin kurulacağını, sonrasında adil ve özgür seçimlere gidileceğini söyledi. Ayrıca “ulusal diyalog konferansı” hazırlıkları için bir komite oluşturulacağını da ekledi. Eş-Şara ayrıca geçiş döneminin yasal zeminini sağlaması için geçici bir anayasa bildirgesi ilan edileceğini söyledi.
Önceliklerin başında sivil barışı sağlamak, tüm savaş suçlularını ve canileri tutuklamak olduğunu söyleyen Eş-Şara, bunun geçiş hukuku aracılığıyla uygulanacağını vurguladı. Eş-Şara ayrıca Suriye’nin toprak bütünlüğünü sağlamak ve güçlü bir ekonomi inşa etmek önceliklerin başında yer aldığını ekledi.
Gazeteci Nidal Maluf, Eş-Şara’nın konuşmasında kurulacak geçici hükümetin erkekleri ve kadınları ve Suriye’nin çeşitliliğini yansıtacağını söylemesini olumlu buluyor. Maluf ayrıca bu açıklamanın mevcut hükümetin –yani İdlib’den getirdiği Kurtuluş Hükümeti- devam etmeyeceği anlamına geldiğini söylüyor. Maluf “Eş-Şara bu konuşma temkinli bir iyimserlik hissi veriyor. Sahadaki uygulamaları görene kadar temkinlik devam etmeli” diye ekliyor.
Yazar Ali Sefer, Eş-Şara’nın konuşmasında Suriyelilerin kaygılarını çok iyi bildiğini, kafalarındaki tüm sorulara cevap verdiğini söylüyor. Sefer “elimize sahada nasıl uygulanacağına dair takip edebileceğimiz bir çalışma programı verdi. Bu programı uygulamak ve onu takip etmek hepimizin sorumluluğu” diye ekliyor.
Demokrasi yok şura var
Yazar ve araştırmacı Hazem Nahar, yukarıdaki olumlu yanlarını onaylamakla beraber, Eş-Şara’nın konuşmasında demokratik sistemden hiç bahsetmemesini, onun yerine “şura” kavramına atıfta bulunmasını eleştiriyor.
Eş-Şara konuşmasında “ülkemizi adalet ve şura ile yöneterek, yeniden inşa etmek için tüm Suriyelileri çağırıyorum” şeklinde konuşmuştu.
Filozof Ahmed Nasim Barkavi, şura ile demokrasiyi birbirinden şu şekilde ayırıyor: “Kabaca, şura: seçilmemiş bir grup arasında, bir konu hakkında fikir alışverişinde bulunması. Demokrasi ise, yasama ve yürütme organlarının seçimle oluşmasını sağlamayı, yargının bağımsızlığını, basın ve düşünce özgürlüğünü korumayı, siyasi partileri ve sivil toplum kuruluşlarını ve faaliyetlerini sağlamayı hedefleyen bir sistem.”
Ulusal Konferansa “diyalog” kelimesi neden eklendi?
Nahar’ın eleştirdiği başka bir konu ise, önceden hep “Ulusal Konferans” olarak adlandırılan ve yakın zamanda düzenlenmesi beklenen konferansın adının değişmesi.
Bugüne kadar “Ulusal Konferans” denen toplantıyı Eş-Şara ilk defa “Ulusal Diyalog Konferansı” olarak tanımladı. Nahar’a göre Eş-Şara, ilk tanım doğrultusunda bağlayıcı kararlar almayı vaadetmişken, ikinci tanımda ise sadece tavsiyeler alacağını ortaya koyuyor.
Nahar ayrıca, ordunun inşasında rol oynaması beklenen muhalif subay ve askerlerden hiç bahsedilmediğine dikkat çekiyor.
Eş-Şara’nın Suriye Devlet Başkanı olarak ilk konuşmasında ayrıca, geçiş döneminin süresi ile ilgili hiç bilgi vermemesi dikkat çekti. Daha önceki demeçlerinde yeni anayasanın hazırlanmasının dört yılı bulabileceğini söylemişti.