TÜSİAD çok geç mi kaldı? Ruşen Çakır yorumluyor

TÜSİAD Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Ömer Aras, Kartalkaya’da 78 kişinin hayatını kaybettiği yangınla ilgili “Yangın çıkabilir ama 78 kişi ölmez, ölüyorsa nedeni usulüne uygun yapılmayan binalar ve denetimsizliktir” dedi. Aras, geçen sene İliç’teki altın madeninde dokuz işçinin hayatını kaybettiğini hatırlattı. İki yıl önce yaşanan büyük depremde on binlerce insanın usulüne uygun yapılmadığı için çöken binalar altında kaldığını vurgulayan Aras, Soma’da 301 işçinin ölümüne dikkat çekti.

Son haftalarda politik hayatta olağanüstü olaylar yaşandığını belirten Aras, “Seçilmiş belediye başkanları görevden alınıyor yerlerine kayyum atanıyor” dedi. Bir siyasi parti liderinin tutuklandığına dikkat çeken Aras, birçok sanatçının menajerini yapan bir iş kadınının da tutuklandığını söyledi.

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, TÜSİAD’ın Genel Kurulu’nda yapılan açıklamalara isim vermeden yanıt verdi. Tunç, “Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Hiçbir kurum, kuruluş veya çıkar grubu, milli iradenin üzerinde değildir” dedi.

Bakan Tunç, demokratik sistemin temel unsurlarından birinin kuvvetler ayrılığı olduğunu belirtti, “Yargı süreçleri üzerinde hiçbir baskıyı kabul etmediğimiz gibi yargıyı etkilemeye yönelik her türlü girişime karşı olduğumuzu herkesin çok iyi bilmesi gerekir” dedi.

TÜSİAD çok geç mi kaldı?
TÜSİAD çok geç mi kaldı?

“Demokrasi milletin ortak emaneti”

Tunç, sivil toplum kuruluşlarının görüş bildirmesinin demokratik bir hak olduğunu ancak bunun sınırları olduğunu öne sürdü. Bakan, “Yargıyı ve siyaseti yönlendirme çabaları, demokrasinin ruhuna ve hukukun üstünlüğü ilkesine aykırıdır. Demokrasi sadece belli çevrelerin değil, topyekûn milletin ve devletin ortak emanetidir” dedi.

“Ayrıcalıklı kesimler dönemi bitti”

Bakan Tunç, Türkiye’nin artık “eski Türkiye” olmadığını vurguladı, “Ayrıcalıklı kesimlerin yön verdiği Türkiye’nin artık geride kaldığını anlamayanlar şunu bilmelidir ki; hiç kimse veya hiçbir kuruluş, kendisini milletin iradesinin ve hukukun üstünde göremez” diye yazdı.

Tunç sözlerini şöyle tamamladı:

“Hukuk düzenine yönelik her türlü müdahale girişimine karşı, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da hukuk çerçevesinde en güçlü şekilde karşılık vereceğimizden hiç kimsenin şüphesi olmasın.”

TÜSİAD çok geç mi kaldı?

Ömer Çelik de TÜSİAD’ı hedef aldı

AKP Sözcüsü Ömer Çelik, sivil toplum kuruluşlarının ülke gündemine dair açıklama yapma hakkını vurguladı, “Siyaseti şekillendirme ve yargıya talimat verme girişimleri birbirinden ayrı hususlardır” dedi.

Çelik, TÜSİAD’ın geçmişteki tutumunu eleştirdi, “Bazı sivil toplum kuruluşlarının askeri vesayete ve yargı vesayetine verdikleri destek hafızalardan silinmemiştir” dedi.

Çelik, TÜSİAD yönetiminin kendisiyle yüzleşmesi gerektiğini öne sürdü, “Demokrasi mücadelesi verenlerin ‘güven bunalımı’ deyince ilk aklına gelenlerden biri TÜSİAD’ın yaklaşımlarıdır” değerlendirmesini yaptı.

TÜSİAD çok geç mi kaldı? Ruşen Çakır değerlendirdi.

Yayına hazırlayan: Gülden Özdemir

Merhaba, iyi günler, iyi sabahlar. Ekonomi Profesörü Haluk Levent, biz de Öner Günçavdı ile birlikte ‘‘Ağır Ekonomi’’yi yapıyorlar uzun zamandan beri, ki kendisi aynı zamanda liseden arkadaşımdır. Beni aradı ve dedi ki; ‘‘Muhakkak TÜSİAD Genel Kurulu’ndaki konuşmalar üzerine bir yayın yapalım.’’ ‘‘Nasıl yapalım?’’ dedim. ‘‘Öner Günçavdı’yla beraber sen de gel, bu konuşmalardaki eleştirileri yorumlayalım’’ dedi. Benim hiç haberim yoktu açıkçası. Baktım, çok da heyecanlanmadım. Yani özellikle Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Ömer Aras – ki pek tanıdığım birisi değildir – bir de TÜSİAD Başkanı Orhan Turan’ın yaptığı açıklamalar… Başkanı tanıyorum ama diğerini tanımıyorum. Tamam, hukuk devleti vurgusu var, birtakım basına yönelik baskılarla ilgili hususlar var vesaire. Yani biz artık alıştığımız için böyle şeylere, bana çok heyecan verici gelmedi; ama ‘‘İyi, yapalım’’ dedim. Fakat ardından Adalet Bakanı’ndan açıklama, ardından AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik’ten açıklama geldi. Adalet Bakanı, TÜSİAD’ın adını vermedi, Ömer Çelik verdi. Ve peşinden de muhalefet partilerinin iktidarın eleştirilerine eleştirileri geldi ve olay birden büyüdü. Biz de o yayını yaptık. İzlediyseniz görmüşsünüzdür, izlemediyseniz izlemenizi tavsiye ederim. Çok önemli değerlendirmeler yaptı Günçavdı ve Levent. Gerçekten çok ufuk açıcı şeyler söylediler. O arada biz dün YouTube üzerinden bir anket yaptık ve dedik ki, ‘‘TÜSİAD’ın açıklamalarını nasıl buluyorsunuz?’’ Çok kişi haklı buldu; ama çok kişi de haklı ama geç kalmış buldu ve dalga geçen yorumlar geldi, işte ‘‘Olay size dönünce yapıyorsunuz’’ dendi. Ki bu doğru, dün Öner Günçavdı da Haluk Levent de belirttiler. Yeni bir düzenleme var, Şubat ayı başında yapıldı; terör soruşturmaları kapsamında birtakım şirketlere Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun (TMSF) kayyum atayabileceği yolunda bir karar ve bunun mahkeme kararı olmadan yapılabileceği söylendi. Bunu hatta TÜSİAD yöneticileri de bir şekilde dünkü toplantıda dile getirdiler. Bu, artık sıranın bir şekilde büyük sermayeye de geldiğini ya da gelebileceğini gösteriyor. Yani herhangi bir şekilde “Hakkınızda ihbar var” deyip, işte nasıl “Hakkınızda ihbar var, gizli tanık ifadesi var” diye siyasetçiler, gazeteciler, menajerler içeri alınıp tutuklanabiliyorsa burada da pekâlâ aslı astarı olmayan gerekçelerle birtakım şirketlere kayyum atanabilir. Daha önce kayyumlar nerede olmuştu? 15 Temmuz darbe girişiminin ardından Fethullahçılıkla ilgili şirketlere çok sayıda kayyum atandı ve bunların büyük bir kısmı zaman içerisinde eriyip gitti, yok oldu. Çok azı varlığını sürdürebildi, bir anlamda arpalık hâline geldi bazıları. Burada da bir tehdit görmüş olması lazım büyük sermayenin, ki haksız sayılmazlar. Evet, bunun etkisi olduğu muhakkak ama haksızlık yapmayalım; TÜSİAD, değişik zamanlarda birtakım sıkıntılarını, eleştirilerini demokrasi, hukuk devleti anlamında dile getirdiler ve her seferinde de iktidarın, özellikle Erdoğan’ın, bir zamanlar başbakanken sonra da cumhurbaşkanıyken sert tepkisiyle bir anlamda susmak zorunda kaldılar. Bir de şunu da unutmamak lazım: Erdoğan her seferinde TÜSİAD’tan, büyük sermayeden ses geldiğinde “Siz bizim dönemimizde en mutlu günlerinizi yaşamadınız mı, kârlarınızı katlamadınız mı?” diye haklı bir şekilde – ki doğru bu – cevaplar vermişti. Yani böyle garip bir durum var. Şu anda ekonomik kriz nedeniyle durum belki değişmiş olabilir ama uzun bir süre AKP iktidarları süresince Türkiye’de büyük sermayenin çok şikâyetçi olduğunu söylemek mümkün değil. Dönem dönem birtakım sorunlar yaşamış olabilirler, ama bütün bu süre içerisinde kârlarına kâr kattıkları, zenginliklerine zenginlik kattıkları ortada. Bununla birlikte TÜSİAD içerisinde bazı iş insanları, özellikle demokrasi, yaşam tarzlarına müdahale gibi konularda ses çıkartma ihtiyacı hissediyor. Bunlar hiçbir zaman yeterli olmadı. Bu sefer biraz, bana göre çok yüksek değil ama, genel tepkilere göre yüksek sesle itiraz ettiler ve dün Haluk Levent’in de belirttiği gibi toplantıyı kamuya açtılar, gösterdiler. Yani şikâyetlerini de eleştirilerini de kamusal alana taşıdılar, belli bir hazırlıkları olsa gerek. Fakat ilk tepkiler, iktidarın onlarla uğraşacağını gösteriyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Uzak Doğu gezisi dönüşünde bu konuya girip girmeyeceğini merak ediyorum. Aslında bu, onun çok sevdiği işler. Çünkü ne yapıyor? Böylece işte diyor ki; ‘‘Bakın, büyük sermaye bana karşı. Neden karşı? Ben çünkü halkın Cumhurbaşkanıyım’’ ya da ‘‘Başkanıyım’’ diyebilmek için popülist propaganda açısından elverişli bir malzeme. Fakat dün Öner Günçavdı’nın da söylediği gibi, Türkiye ekonomide çok kritik bir yerden geçiyor ve Mehmet Şimşek yönetimi beklenen toparlanmayı bir türlü gerçekleştiremiyor. Enflasyonla mücadele konusunda çok ciddi sorunlar var. Bir de bunlara büyük sermayeyle kavgayı eklerse Erdoğan, işler iyice sarpa sarabilir. Dolayısıyla buraya bir rezerv koymakta, şerh düşmekte yarar var. Bir diğer husus şu: Ekrem İmamoğlu malum, Beşiktaş Belediyesi’ne yapılan operasyonun ardından iş insanlarına da seslenmişti. “Size de sıra gelecek” demişti, “Davranın” demişti. Bunu da bir yere yazmak lazım. Nitekim muhalefet partilerinin peş peşe yaptığı açıklamalarda… Mesela Ali Babacan ne diyor? “Doğru yaptılar, ama daha güçlü bir şekilde itiraz etmeliler” diyor. CHP ve İYİ Parti de bir şekilde TÜSİAD’a sahip çıktılar. TÜSİAD aslında istemediği bir şekilde muhalefetin bir parçası olarak görünebilir. Bir diğer husus da gerek TÜSİAD’ın içerisinde gerekse genel olarak iş dünyasında Erdoğan yanlısı olan ya da Erdoğan’dan çok ciddi bir şekilde ürken geniş bir kesim var. Daha önceki TÜSİAD açıklamalarında da böyle şeyler olmuştu. Burada da bu açıklamaların ardından bazı sermaye sahiplerinin “Bu kadar da değil” diyerek TÜSİAD yönetiminden açıklama yapan kişilere karşı mesafeli olmalarını da ben açıkçası bekliyorum. Sonuçta bir çarşı bu sefer böyle karıştı. Bakalım, sermaye grupları içerisinde zaten var olan kutuplaşma bu vesileyle iyice tırmanacak mı? Erdoğan gaza mı basacak, yoksa ayağını frende mi tutacak? Sonuçta Türkiye’de işler hukuk anlamında zaten hiç iyi gitmiyordu. Türkiye’de artık bağımsız yargı yok, tarafsız yargı yok. Yani TÜSİAD’ın bu açıklamayı yapmasının çok öncesinden beri yaşanan bir şey. O anlamda geç kaldılar. Fakat şu gün itibarıyla TÜSİAD’ın da tartışmaya dahil olmasıyla işler çok daha değişik bir boyut kazanacağa benziyor. Dolayısıyla geç kalmış olabilirler; fakat şu hâliyle bakıldığı zaman TÜSİAD, Türkiye’deki tartışmaya, demokrasi ve hukuk devleti tartışmasına bir şekilde girmiş oldu. İktidarın karşı saldırılarına ne derece direnecekler ya da muhalefetten ya da toplumdan ne derece destek alacaklar, bunların hepsi ayrı sorular. Fakat şu hâliyle bakıldığı zaman gerçekten ilginç bir şey oldu ve bunun Türkiye’nin hayrına olma ihtimalinin yüksek olduğunu söyleyerek noktayı koyayım. Evet, söyleyeceklerim bu kadar, iyi günler.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.