Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik geniş çaplı saldırısının üzerinden üç yıl geçti. Savaşın başlangıcında Batı’nın Ukrayna’ya koşulsuz desteği ön plandaydı, bugün ise hem sahada hem de diplomaside kartlar yeniden dağıtılıyor. Serhat Güvenç ve Behlül Özkan ile “Rusya-Ukrayna savaşı bitecek mi?” sorusuna yanıt arayarak, savaşın geldiği noktayı, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki (ABD) iktidar değişikliğinin etkilerini ve Avrupa’nın geleceğini değerlendirdik.
Rusya-Ukrayna savaşına dair tüm haberlerimizi buradan okuyabilirsiniz.
Savaşta denge değişiyor mu?
“Savaşın ilk günlerinden bu yana sahada büyük bir değişim yaşanmadı” diyen Serhat Güvenç, Ukrayna’nın bazı bölgelerde ilerleme kaydetse de savaşın genel hatlarının aynı kaldığını vurguladı. Güvenç’e göre savaş giderek bir ateşkes sürecine evriliyor. “ABD desteği olmadan Ukrayna’nın bu savaşı eskisi gibi sürdürmesi mümkün değil” ifadelerini kullanan Güvenç, Trump yönetiminin Ukrayna politikasının Batı’nın dayanışmasını kırmaya yönelik olduğunu belirtti.
Avrupa kendi güvenliğini sağlayabilir mi?
Behlül Özkan ise Avrupa’nın bu süreçte yaşadığı krize dikkat çekti. ABD’de Donald Trump’ın göreve gelmesiyle birlikte, ABD’nin Avrupa ile uyumlu hareket etme ihtimalinin azaldığını belirten Özkan, Almanya ve Fransa’daki ekonomik ve siyasi krizlerin Avrupa’yı savunma konusunda yalnız bırakabileceğini söyledi. Özkan, “ABD’siz bir Avrupa savunması mümkün mü?” sorusunun artık daha yüksek sesle sorulduğunu ifade etti. Avrupa ülkelerinin kendi güvenlik sistemlerini kurma girişimlerinin tartışıldığını vurguladı.
Türkiye hangi rolü üstlenecek?
Türkiye’nin rolü de tartışma konularından biri oldu. Ukrayna Devlet Başkanı Volodimirz Zelenskiy’nin son Ankara ziyareti ve AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamaları, Türkiye’nin barış sürecindeki olası rolüne işaret etti. Serhat Güvenç, Türkiye’nin Avrupa’dan ziyade ABD çizgisine daha yakın bir pozisyon aldığını belirtti. Behlül Özkan ise Türkiye’nin Trump ile “pragmatik” bir ilişki kurarak pazarlık gücünü artırmaya çalıştığını savundu.
9 Mayıs’ta Kızıl Meydan’da tarihi bir fotoğraf mı?
Trump ve Putin, 9 Mayıs’ta Kızıl Meydan’da bir barış fotoğrafı verecek mi? Güvenç ve Özkan, böyle bir senaryonun Rusya’nın kazanan taraf olduğu algısını pekiştireceğini, ancak uzun vadede Rusya’nın da bu savaştan büyük kayıplarla çıkacağını vurguladı. Özkan, Rusya’nın demografik ve ekonomik sorunlarına dikkat çekerek, “Bu savaşla birlikte Rusya da kendi ayağına sıkmış oldu” yorumunu yaptı.
Savaşın dördüncü yılına girerken, artık çatışmaların nasıl devam edeceğinden çok, nasıl sonlanacağı sorusu gündemi belirliyor ancak kesin bir barışın nasıl ve kimlerin dahil olduğu bir süreçle sağlanacağı hala belirsizliğini koruyor.