Ruşen Çakır, ateşkes çağrısının ardından Kandil’in örgütü feshetmeye hazır olduğunu ancak kongrenin toplanmasında bazı sorunlar olduğunu söyledi. O sorunlar ne?
Ruşen Çakır bu yayında, Kandil’in, Abdullah Öcalan’ın çağrısına uyarak silah bırakmasının beklendiğini hatırlattı. Bu durumun yaşanabilmesi için Kongre’nin toplanması gerektiğini hatırlatan Çakır, “Nisan ayında toplanacağı düşünülüyordu Kongre’nin. Ama orada birtakım soru işaretleri var. Bunu nereden biliyoruz? Çünkü Cemil Bayık örgüt mensuplarına ve destekçilerine yönelik çok uzun bir konuşma yaptı” dedi.
Cemil Bayık’ın Kongre’yi toplayacaklarını ama güvenlik sorunu olduğunu söylediği belirten Çakır, “Ankara Kandil üzerinde çok ciddi havadan kuşatmayı uyguluyor uzun zamandan beri. Özellikle insansız hava araçlarıyla. Şimdi biliyoruz ki Kandil’de bu konferansın yapılabilmesi için değişik coğrafyalardan, belki Türkiye’den, belki İran’dan, Irak’tan, Suriye’den, başka yerlerden örgütün kadrolarının bir araya gelmesi gerekiyor. Yaklaşık 50 yıldır var olan bir örgütün kendini feshetmesi olayı söz konusu” dedi.
Çakır şöyle devam etti:
“Yani bu açıklama ne demek? ‘Devlet bizi rahat bıraksın, şu konferansı toplayalım, kendimizi feshedelim.’ Mesela bir haber sitesi hemen ‘PKK yan çizdi’ diye haber yapmış. Hiç yan çizme hali yok. Zira Cemil Bayık’ın metni okuduğunuz zaman olayı çok ciddi bir şekilde içselleştirmiş olduğunu görüyorsunuz.”
Kandil kendini feshetmeye hazır olduğunu vurgulayan Çakır, “Bayık o röportajda Öcalan’ın bugüne kadar örgütü, bugüne onu taşıdığını söylüyor. Söylediği çok önemli bir şey var, ‘Biz Soğuk Savaş döneminde kurulduk. O dönemin var olan yapılarının hepsi tasfiye oldu, biz hariç. Ve bunu Öcalan sağladı. Her durumda dönüştürerek, değiştirerek sağladı. Bugün bizim feshimizi istiyorsa aynı mantıkta istiyor’ diyor. Bunu bir süreklilik olarak görüyor ve kendilerinin yeni döneme şimdiden hazırlandıklarını söylüyor” dedi.
PKK kongre yapar mı?
Çakır şöyle devam etti:
“Amberin Zaman ki aylar önce şey yazmış: ‘Öcalan telefonla konuştu ve azarladı suratlarına telefonu kapattı.’ Doğrudan Öcalan’la görüşmüş biri olabilirler. Bunun da bir anlamda doğru olma payını akılda tutmak lazım. Sonuçta benim gördüğüm kadarıyla bunun zemini hazırlanırsa burada bir arıza çıkartılmazsa bu olay çok geçmeden yaşanacak. Bu olayın yaşanmasının ardından da herhalde zincirleme bir şekilde Türkiye’de de bir takım şeyler değişecek. Şu haliyle mesela Selahattin Demirtaş ve arkadaşlarının serbest bırakılması, kayyum atanan belediyelere belediye başkanlarının geri dönmesi gibi ilk akla gelen şeylerin gerçekleşebilmesi için, bunu yapabilmesi için siyasi iktidarın elinde bir şey olması lazım. Ve bu bir şey de esas olarak Kandil’in bu kararı alması. Bu kararı almasıyla hemen ertesi gün olay kapanmış olmayacak. Herhalde bir süreç işleyecek.”
Yayına hazırlayan: Gülden Özdemir
Merhaba, iyi günler, iyi hafta sonları. Türkiye’nin gündeminde yeni çözüm süreci var. Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı açıklamanın ardından şu anda beklenen, Kandil’in silah bırakma kararı ve kendini feshetme kararı alması. Ama bunun için bir konferans toplanması gerekiyor. Ne olacak? Nisan ayında toplanacağı düşünülüyordu konferansın, ama orada birtakım soru işaretleri var. Bunu nereden biliyoruz? Çünkü dün, örgütün bence Öcalan’dan sonraki en önemli ismi Cemil Bayık, örgüt mensuplarına ve destekçilerine yönelik çok uzun bir konuşma ya da açıklama yaptı. Örgüt medyasından bunu okuma imkanımız oldu. Oradan birtakım hususların altını çizmek istiyorum ama öncesinde kişisel bir not düşeyim. Cemil Bayık’la ben iki kez röportaj yaptım. 30 Ocak 2014’te ve 20 Ağustos 2014’te. Şu anda gördüğünüz fotoğraf, 20 Ağustos 2014’teki Kandil’deki röportajdan bir kare. Şimdi bu karenin çok ilginç bir özelliği var. Birincisi, ellerim cebimde olduğu için örgüt yanlılarının bir kısmı tarafından eleştirildim diyeceğim ama eleştirinin ötesinde tepkiler geldi. Ama çok daha ilginç bir husus var, o da şu: Neredeyse her sene sosyal medyada en az iki kere bu fotoğraf kullanılıp şöyle tweetler atıldı mesela; ‘‘Cemil Bayık, İran’daki Kudüs Ordusu Komutanı Kasım Süleymani’den direktif alıyor.’’ Oradaki kişi, yani beni Kasım Süleymani olarak tanımlayan birtakım belli ki operasyonel hesaplar — Cemil Bayık’ın İran’a yakın olduğu iddia edilir öteden beri — bunu yayınladılar ve hemen de birileri altına ‘‘Ya, bir dakika arkadaşlar, alakası yok. Bu, Türk gazeteci Ruşen Çakır” diye cevap verdiler. Ama bu böyle sürdü. Her sene bir şekilde bu fotoğrafı böyle kullanıma soktular. Sonunda Kasım Süleymani bir Amerikan operasyonuyla öldürülünce bundan vazgeçtiler, öyle bir nefes aldım en azından diyeyim. Bir diğer husus da tabii, şu ya da bu nedenle bana gıcık kapan insanların, benim hakkımda birtakım linç kampanyaları falan yapanların da en sevdiği fotoğraflardan birisi budur. Hatta bir yayın da yapmayı düşünüyorum ayrıca, bir tür ‘‘Gomaşinen’’ gibi. Karşıma çıkartılan fotoğraflardan birisidir bu. Başka fotoğraflar da var. Birisi mesela tahrip edilmiş NTV aracı önünde Gezi sırasındaki fotoğraf diyelim. Neyse, bu anı kısmını bir kenara bırakalım. Cemil Bayık ne diyor? Cemil Bayık diyor ki: ‘‘Konferansı toplayacağız ama güvenlik sorunu var.’’ Çünkü Ankara, Kandil üzerinde çok ciddi bir tür, havadan özellikle kuşatma uyguluyor uzun zamandan beri. Özellikle insansız hava araçlarıyla… Şimdi biliyoruz ki Kandil’de bu konferansın yapılabilmesi için değişik coğrafyalardan, belki Türkiye’den, belki İran’dan, Irak’tan, Suriye’den, başka yerlerden örgütün kadrolarının, hepsi değilse bile yönetici kadrolarının bir araya gelmesi gerekiyor. Çünkü yaklaşık 50 yıldır var olan bir örgütün kendini feshetmesi olayı söz konusu ve bu fesih kararının bir iki kişi tarafından değil, bir konferans tarafından alınması gerekiyor, ki PKK geleneğinde konferanslar çok önemli yer tutar, bir tür kongredir. Böyle bir kararın ortak alınması gerekiyor. Nitekim Öcalan bu çağrıyı yaptı, devlet de bu çağrıyı onayladı. Fakat Cemil Bayık diyor ki: ‘‘Bunun şartlarının sağlanması lazım.’’ Yani bu ne demek? ‘‘Devlet bizi rahat bıraksın, şu konferansı toplayalım, kendimizi feshedelim.’’ Şimdi bu açıklamanın ardından dün ‘‘Haftaya Bakış’’ta Kemal Can’la yaptığımız yayında da söyledim. Mesela bir haber sitesi hemen ‘‘PKK yan çizdi’’ diye haber yapmış. Hiç yan çizme hali yok. Zira o metni okuduğunuz zaman, Cemil Bayık’ın metnini okuduğunuz zaman, olayı çok ciddi bir şekilde içselleştirmiş olduğunu görüyorsunuz. Hiçbir rezerv görmedim ben. Yani onunla iki ayrı kere röportaj yapmış, daha önceki yazılarını ya da kendisiyle yapılan röportajları okumuş birisi olarak az buçuk metnin söylediklerinin altında neler olabileceğini de kestirebileceğimi düşünüyorum. Çok şaşırtıcı bir şekilde hatta, hiçbir rezerv yok. Bir tek bu istisna var. Bu istisna tabii ki Ankara’nın burada frene basması, ‘‘Tamam, toplansınlar, karışmayın’’ demesi gerekiyor. Herhalde onu da konuşmuşlardır, bir şekilde hallolacaktır. Ama onun dışında Cemil Bayık’ın açıklamalarından, ki Öcalan’ı çok öne çıkartıyor tabii ki ve örgütü bugüne Öcalan’ın taşıdığını söylüyor. Söylediği çok önemli bir şey var: ‘‘Biz Soğuk Savaş döneminde kurulduk, o dönemin var olan yapılarının hepsi tasfiye oldu, biz hariç. Ve bunu Öcalan sağladı, her durumda dönüştürerek, değiştirerek sağladı.’’ Ve şunu da söylemiş oluyor: ‘‘Bugün bizim fesihimizi istiyorsa, aynı mantıkla istiyor.’’ Bunu bir süreklilik olarak görüyor ve kendilerinin yeni döneme şimdiden hazırlandıklarını söylüyor. Ne hazırlık yapıyorlar, nasıl yapıyorlar bilmiyoruz ama önümüzdeki süreçte göreceğiz. Muhtemelen, silah bırakma ve fesih sonrasında neler olacağı konusunda birtakım şeyler kendilerine söylenmiş, kendileriyle tartışılmış olması gerekir. Doğrudan devletle bunu yapmamış olabilirler ama bir şekilde İmralı heyeti aracılığıyla, başka kişiler aracılığıyla bunun olduğunu düşünmek için elimizde çok neden var. Hatta bir ara, hatırlanacaktır, Amberin Zaman – ki bu konulara en hakim olan meslektaşlarımızdan – aylar önce şey yazmıştı: ‘‘Öcalan telefonla konuştu ve azarladı, suratlarına telefonu kapattı’’ diye. Doğrudan Öcalan’la görüşmüş bile olabilirler. Çünkü Amberin’in bu süreçte yazdığı hemen hemen her şey doğru çıktığı için bunun da bir anlamda doğru olma payını akılda tutmak lazım. Sonuçta benim gördüğüm kadarıyla bunun zemini hazırlanırsa, burada bir arıza çıkartılmazsa bu olay çok geçmeden yaşanacak. Bu olayın yaşanmasının ardından da herhalde zincirleme bir şekilde Türkiye’de de birtakım şeyler değişecek. Şu haliyle mesela Selahattin Demirtaş ve arkadaşlarının serbest bırakılması, kayyum atanan belediyelere belediye başkanlarının geri dönmesi gibi ilk akla gelen şeylerin gerçekleşebilmesi için, bunu yapabilmesi için siyasi iktidarın elinde bir şey olması lazım ve bu bir şey de esas olarak Kandil’in bu kararı alması. Bu kararı almasıyla hemen ertesi gün olay kapanmış olmayacak, herhalde bir süreç işleyecek. Fakat gördüğüm kadarıyla buradan bir arıza çıkmasını umanlar yine hayal kırıklığına uğrayacağa benziyorlar. Beni fazla iyimser, saf vesaire bulanlara Cemil Bayık’ın metnini okumalarını öneririm ve orada görülüyor ki şu anda Kandil’in en önemli ismi – ki onlar kendilerinin eşit olduğunu söylüyorlar ama bence öyle değil – hiçbir açık kapı bırakmadan olaya dahil olduklarını söylüyor. Ve bu yayının başlığındaki ‘‘ama’’ sözü de esas olarak kendilerinden yana bir sorun olmadığını, devletin, Ankara’nın bu konferansın gerçekleşmesini mümkün kılmasını beklediklerini söylüyor. Bu çok kolaylıkla halledilebilecek bir şeydir ve sanıyorum ki hallolacaktır. Eğer birileri bunu halletmezse ya da konferansın toplanma sürecinde, konferans için Kandil’e doğru giden değişik örgüt yöneticilerinin bazılarının başına bir şey gelirse, işte orada bir sabotaj girişimi olduğunu söylemek mümkün. Çünkü şu haliyle bakıldığı zaman gerek Suriye’de yaşananlar, gerek Öcalan’ın açıklaması ve bugüne kadar Kandil’den gelen açıklamalar, olayın büyük ölçüde sorunsuz ilerlediğini gösteriyor. Umarım – ki beklentilerim de bu yönde, öyle düşünüyorum – arızasız bir şekilde ya da az arızalı bir şekilde bu konferans toplanacak ve çok geçmeden PKK’nın yaklaşık 50 yıl sonra kendini lağvettiğine tanık olacağız ve bu çok tarihi bir olay olacak. Söyleyeceklerim bu kadar, iyi günler.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.