Ruşen Çakır, Prof. Mehmet Gürses ile yeni çözüm sürecinin geleceği üzerine konuştu. Gürses, “İmamoğlu’nun temsil ettiği Kemalist reformist çizgi ile Erdoğan’ın muhafazakâr Türkiye vizyonu arasında bir mücadele var” dedi.
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün (10 Nisan) Beştepe’de DEM Parti’nin İmralı heyetiyle görüştü. 1 saat 25 dakika süren görüşmede, İmralı heyetini TBMM Başkanvekili ve İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder ile Van Milletvekili Pervin Buldan temsil etti.
DEM Parti tarafından yapılan yazılı açıklamada, görüşmenin “son derece olumlu, yapıcı, verimli ve geleceğe dair umut verici bir atmosferde” gerçekleştiği belirtildi.
Mehmet Gürses, Türkiye’nin içinden geçtiği krizlere dair önemli değerlendirmelerde bulundu. Türkiye’nin karşılaştığı üç ana krizden bahseden Gürses, şimdi ise İmamoğlu’nun gözaltına alınmasını bu bağlamda ele aldı.
Gürses, kriz tanımını İtalyan düşünür Antonio Gramsci’den alarak şöyle yaptı: “Kriz, eski halin yok olması ve yeni halin doğmaması durumudur.” Mehmet Gürses, mevcut iktidarın Kemalist devleti gevşetmeye çalışırken, yerine ne koyacağına henüz karar veremediğini belirtti ve İmamoğlu’nun gözaltına alınmasını da bu devlet krizinin bir yansıması olarak değerlendirdi.
İmamoğlu ve Erdoğan’ın çizgisi
Türkiye’de son dönemde etkili olan üç liderden söz eden Gürses, İmamoğlu, Erdoğan ve Abdullah Öcalan’ı halkı ve sokağın nabzını iyi okuyan, kitleleri harekete geçirebilen liderler olarak tanımladı, “İmamoğlu’nun temsil ettiği Kemalist reformist çizgi ile Erdoğan’ın muhafazakâr Türkiye vizyonu arasında bir mücadele var. Bu süreç, Türkiye’nin yeni motorunun kim tarafından şekillendirileceğini belirleyecek” dedi.
“Suriye’deki iç savaş olmasaydı”
Kürt meselesinin devlet krizinin hem sebebi hem de sonucu olduğunu belirten Gürses, Türk siyasi elitinin Kürt meselesini bir siyasal araç olarak kullandığını, ancak Kürt halkının devletleşme potansiyelinin yüksek olduğunu vurgulayan Gürses, “Bu durum, Türk Devleti için bir güvenlik tehdidi oluşturuyor” dedi.
Suriye iç savaşının, 2010’lardaki barış sürecini şekillendiren önemli bir dış dinamik olduğunu ifade eden Gürses, “Eğer Suriye’deki iç savaş olmasaydı, barış süreci büyük ihtimalle yaşanmazdı” diye konuştu.
Devlet Bahçeli’nin Türk Devleti’nin “görünmeyen yüzü” olarak önemli bir rol oynadığını belirten Gürses, Erdoğan ve Bahçeli arasında bazı farklılıklar olsa da, her iki liderin de eski Kemalist motor yerine yeni bir motor takmayı hedeflediklerini söyledi. Ancak bu motorun kim tarafından takılacağı konusunda farklılıklar olabileceğini belirtti.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.