Ruşen Çakır Erdoğan İmamoğlu faturasını Süleymancılara kesmeye hazırlanıyor başlıklı videoda AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan dün partisinin grup toplantısında yaptığı açıklamalarla değerlendirdi. Çakır videoda Erdoğan’ın işaret ettiği cemaatin Süleymancılar olduğunu söyledi. Çakır, “Süleymancılar darbe yese bile kaybeden esas olarak Erdoğan olur” dedi.
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan dün partisinin grup toplantısında konuştu.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) yönelik soruşturma yürütüldüğünü hatırlatan Erdoğan, “İstanbul’da yürüyen soruşturma cumhuriyet tarihinin eşi benzeri görülmemiş bir suç organizasyonu örneğidir. Yapılan işlerin yolsuzluk ve haraç boyutuyla ilişkili organize suç vasfını açarak ülke güvenliğini tehdit edecek boyutlara ulaştı. Karanlık organizasyon, İstanbul’la sınırlı kalmamış, ülkedeki pek çok belediyeyi, kurumu, kişiyi içine alan, kolları farklı yerlere uzanan, uluslararası ayağı da olan bir ahtapota dönüşmüştür” dedi.
Erdoğan, “Önceleri sadece kimi siyasi partileri ve siyasetçileri kapsadığı düşünülen çarpık ilişkiler ağının bürokrasiden iş dünyasına, medyaya, kimi cemaatlerden istihbarat kuruluşlarına kadar uzandığı ortaya çıkıyor. Tüm bunlara yol veren sebep ise belediye yönetiminde baş gösteren yozlaşmadır, denetim mekanizmalarının yeterince etkin işletilememesidir. Bu yozlaşmayı tüm belediyelerde görmek mümkündür” dedi ve bu konudaki yaklaşımlarının parti değil, tamamen sistem merkezli olduğunu ileri sürdü.
AKP ve Süleymancıların ilişkisi
Çakır videoda Erdoğan’ın işaret ettiği cemaatin Süleymancılar olduğunu söyledi: “Evet kimi cemaatler diyor ama esas olarak Süleymancıları işaret ettiği anlaşılıyor. Zira bir süredir iktidara yakın bazı kişiler diyelim, troller, gazeteciler, Süleymancıları çok ciddi bir şekilde hedef aldılar, alıyorlardı.”
Çakır, önümüzdeki günlerde Süleymancılara yönelik bir takım yargı operasyonlarına
tanık olunabileceğini söyledi.
Çakır, cemaatin tarihine değinerek, “Bu yapı Türkiye’nin en eski İslami yapılanmalarından biri” dedi ve ekledi: “Zaman içinde ayrışmalar olan devletin hep yakından takip ettiği ve anladığım kadarıyla içine sızdığı hiçbir zaman boş bırakmadığı bir yapı”
Süleymancılar neden hedef alınıyor?
Çakır, Süleymancılar neden hedef alınıyor? sorusunu cevapladı. Çakır, “Süleymancılar AK Parti’yi desteklemediler. Bildiğim kadarıyla hiç desteklemediler. Hep genellikle merkez sağ partilere ya da milliyetçi partilere. Dönem dönem başka partilere ama AK Parti ile araları iyi olmadı. Bu düşman oldukları anlamına gelmiyor ama destek vermediler. Sonuçta şimdi de onların bir şekilde CHP’ye daha çok Ekrem İmamoğlu’na yaklaştığı yolunda bir takım spekülasyonlar yapılıyor. Bu ne derece doğrudur, kestirmek mümkün değil.” dedi.
Çakır, “Süleymancılar darbe yese bile kaybeden esas olarak Erdoğan olur. Eğer böyle bir operasyon gerçekten olacaksa, Ekrem İmamoğlu’nun faturasının bir kısmını en azından Süleymancılara ödetmek isteyecekse Erdoğan, aslında bu fatura kendisine çok daha ağır bir şekilde dönecektir.” dedi.
Yayına hazırlayan: Gülden Özdemir
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Merhaba, iyi günler. Bu sabah yaptığım, ‘‘Bir EİTÖ (Ekrem İmamoğlu Terör Örgütü) eksikti!’’ başlıklı yayında, Erdoğan’ın dünkü grup konuşmasından bahsetmiştim ve Erdoğan’ın orada İstanbul’daki operasyonu çok büyük uluslararası ayakları olan, Cumhuriyet tarihinin en büyük suç organizasyonu olarak tanımladığını söylemiştim ve orada Erdoğan’ın istihbarat servislerinden bahsettiğini, medyadan bahsettiğini söylemiştim. Cemaatlerden de bahsettiğini söylemiştim ama dersimi tam çalışmamışım çünkü yayından kısa bir süre sonra sosyal medyaya girdiğim zaman gördüm ki ve şaşırmadım, Erdoğan’ın işaret ettiği cemaat Süleymancılar. Ama önce Erdoğan ne söylemişti ona bakalım, sonra devam edelim. ‘‘Önceleri sadece kimi siyasi partileri ve siyasetçileri kapsadığı düşünülen çarpık ilişkiler ağının, bürokrasiden iş dünyasına ve medyaya, kimi cemaatlerden istihbarat kuruluşlarına kadar uzandığı ortaya çıkıyor’’ demişti. Evet, ‘‘kimi cemaatler’’ diyor ama esas olarak Süleymancıları işaret ettiği anlaşılıyor. Zira bir süredir iktidara yakın bazı kişiler diyelim, troller, gazeteciler Süleymancıları çok ciddi bir şekilde hedef aldılar, alıyorlardı. Ki bu arada söyleyeyim, ‘‘Süleymancılar’’ diyorum ama onlar kendilerine ‘‘Süleymanlılar’’ diyor. Neyse. Süleymancıları hedef almışlardı ve Erdoğan’ın dünkü konuşmasından sonra, bugün, bu sabahtan itibaren sistemli bir şekilde Süleymancılar için alarm zilleri çalındı. Ne oluyor? Erdoğan o konuşmayı yapınca mesaj alınıyor ve hazırlıkları yapmış olanlar faaliyete geçecekler, öyle anlaşılıyor. Muhtemelen önümüzdeki günlerde Süleymancılara yönelik birtakım yargı operasyonlarına tanık olacağız. Nasıl bir yapıdan söz ediyoruz? Bu yapı, Türkiye’nin en eski, Cumhuriyet tarihinin en eski İslami yapılanmalarından birisi. Süleyman Hilmi Tunahan tarafından kurulmuş. Cumhuriyetin ilk yıllarında Kur’an eğitiminin verilmediği düşüncesiyle gizli Kur’an kursları olarak başlamış. Ve sonra bir şekilde, babadan oğula diyeceğim ama genellikle öyle olmuyor, çünkü Süleyman Hilmi Tunahan’ın erkek çocuğu yoktu. Kemal Kaçar giriyor, daha sonra Ahmet Denizolgun, şimdi Alihan Kuriş. Bunların hepsi ama bir soy bağıyla gidenler. Fakat şöyle bir şey var; aile içerisinde başkaları, dışlandıklarını hissedenler ya da dışlananlar da bu yapıya karşı, kuzenlere karşı diyelim, çok ciddi savaş yürütüyorlar. Bunlardan birisi, eski AKP milletvekili Fatih Süleyman Denizolgun. Uzun zamandır sistemli bir şekilde Alihan Kuriş’i hedef alıyor ve onu bir terör örgütü lideri olarak tarif ediyor. Bu bir yandan sürüyordu zaten, fakat şimdi anlaşılıyor ki düğmeye basılıyor. Süleymancılar neden hedef alınıyor? Süleymancılar AK Parti’yi desteklemediler. Bildiğim kadarıyla hiç desteklemediler, hep genellikle merkez sağ partilere ya da milliyetçi partilere yöneldiler, dönem dönem başka partilere ama AK Parti ile araları iyi olmadı. Bu, düşman oldukları anlamına gelmiyor ama destek vermediler. Sonuçta şimdi de onların bir şekilde CHP’ye, daha çok Ekrem İmamoğlu’na yaklaştığı yolunda birtakım spekülasyonlar yapılıyor. Bu ne derece doğrudur kestirmek mümkün değil. Fakat şunu biliyoruz ki özellikle İstanbul’da ama Türkiye’nin dört bir tarafında, Akdeniz’de bilhassa, Avrupa’da da Süleymancıların çok ciddi Kur’an kursları, pansiyonları var öğrenciler için, yatakhaneler ya da nasıl derseniz, ve şirketleri var. Ve bunların değişik dönemlerde, değişik belediyelerle de muhakkak birtakım işleri olmuştur. Ekrem İmamoğlu yönetimindeki İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile diyelim ki bir iki temasları olmuşsa, büyük bir ihtimalle önümüzdeki günlerde bunların büyük gürültüyle kriminalize edilerek sunulmasına tanık olacağız, öyle gözüküyor. Süleymancıları Erdoğan’ın hedef alması beni şaşırttı açıkçası. Adını zikretmedi tabii, adını zikretmediği için her halükarda “o değil, başkası” diyenler de olabilir. Fakat ortada Erdoğan’ın o konuşmada referans verebileceği başka bir yapı yok. Fethullahçılar var ama Fethullahçılar artık yok hükmünde, onların bir anlamı yok. Burada kendi kamuoyunu hareketlendirmek istiyor olabilir, bu Ekrem İmamoğlu’na yönelik operasyonlar konusunda. Fakat şunu özellikle vurgulamak istiyorum; Süleymancılar AK Parti’ye uzak olmakla birlikte kimseyi de bilhassa rahatsız eden bir yapılanma değil. Yani bu, insanların hep böyle kötü konuştuğu bir örgütlenme değil. Bilinmeyen, kendi kabuğuna sıkışmış, şeffaf olmayan bir yapı. Mesela sakal bırakmazlar, genellikle takım elbise giyerler ya da ceket pantolon diyelim ona biz, kumaş pantolon giyerler. Gençler, küçük yaştan itibaren buralarda büyüyen gençler, daha sonra değişik işlerde çalışmaya başlamakla birlikte cemaatle bağlarını sürdürürler. Böyle böyle büyüyen ama zaman zaman içinde ayrışmalar olan, devletin hep yakından takip ettiği ve anladığım kadarıyla içine sızdığı, hiçbir zaman boş bırakmadığı bir yapı. Ama şu ana kadar bu yapının herhangi bir kriminal faaliyetini ben duymadım, yıllardır takip ettiğim, merak ettiğim bir yapı olmasına rağmen. Bir tek kendi içlerine kapalı olmaları güven vermiyor, bunu defalarca da söyledim. Mesela hayat boyu bir Süleymancı yetkiliyle konuşma imkânım olmadı. Ne saklıyorlarsa, ne gizliyorlarsa… Ama bunu bir kriminal gizlenme değil de, kendilerini kendileri gibi olmayanlardan soyutlama olarak görüyorum. Buradan bir suç çıkmaz ama şu anda Süleymancılar büyük bir ihtimalle kriminalize edilecekler. Ne olabilir? Şirketlerine, vakıflarına ya da diyelim ki pansiyonlara, Kur’an kurslarına yönelik birtakım operasyonlar olabilir. Ki bu da gerçekten çok acayip bir şey olur çünkü tarih boyunca Süleymancılar, ilk yıllarda yer altında olsalar da, dönem dönem operasyonlara maruz kalsalar, yargılansalar da bir şekilde hayatlarını sürdürmüş bir yapılanma. Şimdi Erdoğan iktidarında Süleymancılara yönelik bir operasyon bir tür eskilerin irtica operasyonu gibi bir şey olur. Bu da çok manidar olur. Tabii şaşırtıcı olmaz. Neden şaşırtıcı olmaz; Fethullahçılara bunu yaptıkları için. Mesela İslami kesimin hep dilinde olan bir 28 Şubat var. 28 Şubat’ta değişik İslami gruplara yapılan, devlet eliyle yapılan operasyon, yargılama, artık ne derseniz deyin, baskı, bunun yüzlerce, belki binlerce kat fazlası Fethullahçılara yapıldı. Şimdi sırada Fethullahçılar kadar olmasa bile Süleymancılar da buradan nasiplerini alabilirler. Niye yapıyor? Bir kere bir şeyler bulması gerekiyor Erdoğan’ın. Zaten dünkü konuşması böyleydi. ‘‘İstihbarat servisleri’’ diyor, kim bilir neyi kastediyor. Şu anda Erdoğan’ın dünyada arasının iyi olmadığı bir devlet, önemli devlet, ve dolayısıyla onların istihbarat servisi yok. Belki olsa olsa İsrail’dir ama İsrail’le Ekrem İmamoğlu’nu bağlandırmak da herhalde apayrı bir yaratıcılık olsa gerek. Neyse. Burada şöyle bir husus var: Ekrem İmamoğlu yükseliyor ve birileri Ekrem İmamoğlu’na yatırım yapıyor, belki de Erdoğan’ı terk ederek. Nitekim daha önce de bunu yorumladık. Erdoğan yanlısı ve soruşturmayı yürüten savcılığa yakın olduğu bilinen bazı yayın organlarında, Erdoğan zamanında, kendi tabirleriyle, ballı ihaleler alan birtakım iş adamlarının şimdi Ekrem İmamoğlu’na çark ettikleri yolunda bayağı bir haber çıktı. Haber dediğimiz spekülasyon çıktı. Hatta isimler zikredildi, birtakım buluşmalar, otellerde, beş yıldızlı otellerde esrarengiz buluşmalar olduğu falan söylendi. Bir yanda Erdoğan kendisini terk etmeye meyilli iş insanlarına yönelik bir, nasıl söyleyeyim, meydan okuma ya da uyarıda bulunuyor. Bir diğer husus da ‘‘medya’’ diyor. Ortada zaten medya diye bir şey kalmadı. Hepsi Erdoğan’ın peşinden gidiyor. Çok az bir grup var. Grup değil aslında, işte birtakım televizyon kanalları var. Onlar da zaten biliniyor ki muhalefetin yanındalar, muhalif medya olarak biliniyor. Ama orada Erdoğan’ın esas kastettiği, galiba kendi medyası içerisinden birilerinin yönelme ihtimali. Cemaat derken de Süleymancıları, ilk olarak Süleymancıları kastettiği açık. Fakat Türkiye’deki bazı cemaatler — daha önce örneklerini yaşadık, mesela bir Nakşibendi gruba yönelik olarak, onun şirketlerine yönelik olarak yapılan cezalandırmaları hatırlayın — Erdoğan defterinin kapanmakta olduğunu düşünüp, öngörüp, tercihlerini değiştirmek isteyebilirler. Dolayısıyla bunu bir tür önleyici savaş gibi görmek de mümkün. Yani Süleymancılara vurup, aynı zamanda Nakşibendiliğin değişik kollarına, Kadirîlere, Nurcuların bazı kollarına yönelik olarak bir uyarı için de bunu yapabilir. Ama her halükarda, bunca yıl iyi kötü yol almış, bütün haklarında çıkan spekülasyonlara, birtakım soruşturmalara rağmen çok büyük operasyonlara muhatap olmamış olan bir yapının, Süleymancıların, neredeyse 100 yıllık bir yapının — neredeyse 100 yıllık diyorum, o kadar değil ama Cumhuriyet tarihine neredeyse yaşıt bir hareketten bahsediyoruz — bugün İslami iddialı bir cumhurbaşkanının ya da başkanın liderliğinde çok büyük bir operasyona maruz kalma ihtimali gerçekten, nasıl söyleyeyim… Yani burada bakmamız gereken Süleymancılar değil, Erdoğan. Çünkü Süleymancılar eninde sonunda aynı Süleymancılar. Erdoğan iktidarı ilk geldiğinde de, bugün de, aradaki süreç içerisinde de aynıydılar. Yıllar önce de aynıydılar. Tabii ki birtakım değişiklikler oluyor ama çok olağanüstü büyük değişiklikler yok. Dolayısıyla bunu Türkiye’nin, Türkiye Cumhuriyet tarihinin en büyük suç organizasyonu, ve ne diyor Erdoğan; ahtapotun bir kolu olarak resmetmek çok çok abartılı bir durum. Bu, Erdoğan’ın şu haliyle Ekrem İmamoğlu’na karşı yürüttüğü savaşta ne kadar zor durumda olduğunu bize gösteriyor. Tabii bu operasyonun değişik dozları olabilir, bilemiyoruz. Fakat şunu biliyoruz ki birileri bu olayı bayağı bir köpürtüyorlar. Benim bu yayını yapmam da belki onların işine geliyor olabilir ama çok da umurumda değil. Çünkü yaşanan ve yaşanacak bir şeylerden bahsetmek gazetecilerin görevi. Birileri tabii ki daha önce Fethullahçılık hikâyesinde olduğu gibi ganimet peşinde de olabilir. Çünkü sonuçta Türkiye’nin en köklü yapılarından birisi var ve Fethullahçılık döneminde olduğu gibi, birileri Fethullahçıların okullarına, fabrikalarına, şusuna busuna, gazetelerine, televizyonlarına nasıl çöktüyse, birileri Süleymancılar konusunda da böyle avuçlarını ovuşturuyor olabilirler. Ama burada Süleymancılar darbe yese bile kaybeden esas olarak Erdoğan olur. Eğer böyle bir operasyon gerçekten olacaksa, Ekrem İmamoğlu’nun faturasının bir kısmını en azından Süleymancılara ödetmek isteyecekse Erdoğan, aslında bu fatura kendisine çok daha ağır bir şekilde dönecektir kanısındayım.
Son bir not: Erdoğan’ın annesi rahmetli Tenzile Hanım’ın mezarı, bütün Türkiye’de Süleymancıların düzenli olarak ziyaret ettiği Süleyman Hilmi Tunahan’ın kabrinin yanı başında ve oradaki boş yerlerden bazıları, yani Tenzile Hanım’ın yanındaki boş yerler de Erdoğan ailesinden başka kişiler için ayrılmışa benziyor. Ve Karacaahmet’e gittiyseniz görmüşsünüzdür, Türkiye’nin dört bir yanından insanlar, gençler vardır, kafalarında takke olan, genellikle siyah takke olan, sakalsız, belki bıyıklı ama sakalsız, kumaş pantolonlu gençlerin toplu halde gittiklerini görürsünüz, özellikle hafta sonları. Ve eğer içeri girerseniz orada da dua ettiklerini görürsünüz. Hemen yanında da Tenzile Erdoğan’ın kabri var, Allah rahmet eylesin. Dolayısıyla bu kadar yan yana duran iki olayın şimdi savaşacak olmasının sembolik anlamını takdir etmeyi de size bırakıyorum. Umarım böyle her şeyi altüst edecek bir olay yaşanmaz. Ama şu ana kadar her şeyi altüst edecek o kadar çok şey yaşadık ki, Erdoğan bize yaşattı ki — özellikle 19 Mart’la birlikte — olmaz diyemiyorum. Olmaz diyemiyorum, pekâlâ olabilir. Sonuçta bu kavga sadece İslami kesimi değil, tüm Türkiye’yi ilgilendiren bir husus. Çünkü Türkiye’nin gidişatının, gerçek gidişatının, Türkiye’nin şu andaki toplumun önemli bir kesiminin — kamuoyu araştırmalarında da gördüğümüz gibi — yaptığı tercihin değiştirilmesine yönelik hamleler bunlar. Yani Süleymancılara vurduğu zaman Erdoğan, Ekrem İmamoğlu kamuoyu desteği mi kaybedecek? Gerçekten akıl alır gibi değil ama pekâlâ yaşayabiliriz. Evet, söyleyeceklerim bu kadar, iyi günler.