AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP’ye yeni anayasa yapımında birlikte çalışma çağrısı yaptı. Ruşen Çakır, bu girişimin ancak siyasi normalleşme ile mümkün olabileceğini değerlendirdi.
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Macaristan dönüşü uçakta gazetecilere yaptığı açıklamada sivil anayasa yapımında CHP ile işbirliği önerisinde bulundu. Erdoğan, Anayasa’nın ilk dört maddesine dokunmayacaklarını belirterek muhalefet partisine ortak çalışma çağrısı yaptı.
Ruşen Çakır konuyu değerlendirirken, bu çağrının mevcut siyasi atmosferde gerçekleşme şartlarını sorguladı, “Normal şartlarda olur ama Türkiye normal bir ülke olursa bu gerginlik giderse, mesela Ekrem İmamoğlu ve arkadaşları tutuksuz yargılanmaya başlarsa belki o zaman bir şeyler olur” dedi.
Yeni anayasa için 400 milletvekili desteği gerekiyor
Türkiye’de yeni anayasa yapılması için Meclis üye tam sayısının üçte ikisi olan 400 milletvekilinin desteği gerekiyor. Mevcut durumda Cumhur İttifakı’nın (AKP, MHP, HÜDA PAR, DSP) 325 milletvekili bulunuyor. Bu sayı tek başına yeni anayasa yapmak için yetersiz kalıyor.
Çakır, “400 oy AKP-CHP birliği ile çıkabiliyor” diyerek iki büyük partinin işbirliğinin matematiksel açıdan yeterli olduğunu belirtti ancak bu birlikteliğin siyasi koşullarının henüz oluşmadığını vurguladı.
Referandum seçeneği de masada
Eğer Meclis’te 360-399 arası oy sağlanırsa anayasa değişikliği referanduma gidebilir. Çakır, Erdoğan’ın daha önce referandumları başarıyla kullandığını hatırlatarak, “Erdoğan referandumları kendi meşruiyetini yeniden üretme aracı olarak gördü” değerlendirmesini yaptı.
Ancak mevcut şartlarda referandumun kazanılma ihtimalini çok düşük gören Çakır, “Bugünün Türkiye’sinde Erdoğan’ın istediği yeni bir anayasanın referanduma gitmesi halinde kazanma ihtimali çok çok az” dedi.
Siyasi normalleşme şartı öne çıkıyor
Çakır, Erdoğan’ın bu çağrısının rastgele olmadığını, bir gündem yaratma isteğinin bulunduğunu söyledi. “Erdoğan anayasa, sivil anayasa konuşulmasını istiyor” diyen Çakır, sistemin tıkandığını ve Erdoğan’ın da çıkış arayışında olduğunu değerlendirdi.
Çakır, normalleşme sürecinin ancak mevcut siyasi krizin çözümü ile mümkün olabileceğini belirtti, “Siyasetteki tansiyonu, kendi başlattığı, kendi yarattığı krizi kendisinin bitirmesi gerekiyor” dedi.
İttifak arayışları devam edebilir
400 oyu bulmak için Erdoğan’ın farklı partilerle görüşme yürütebileceği belirtildi. İYİ Parti, Yeni Yol, Gelecek, DEVA, Saadet partilerinden destek arayışı ile DEM Parti’yi ikna etme çabaları gündeme gelebilir.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Ancak anayasa oylamalarının gizli yapılması hem avantaj hem de risk oluşturuyor. Partiler arası geçişler mümkün olmakla birlikte, mevcut ittifak ortaklarından da beklenmedik muhalefet çıkabilir.
Yayına hazırlayan: Gülden Özdemir
Merhaba, iyi günler, iyi sabahlar. Cumhurbaşkanı Erdoğan yeni bir anayasa istiyor, ‘‘sivil anayasa’’ diyor. Bu, Türkiye’de öteden beri duyduğumuz bir kavram ama hiç de gerçekleşmedi. Yepyeni anayasa yapma konusunda çok girişim oldu, çok çağrı oldu ve bunlar özellikle AKP iktidarları boyunca oldu, fakat bu olmadı. Bunun yerine 12 Eylül Anayasası değişik vesilelerle değiştirildi, referandumla genellikle oldu bunlar. Ve şimdi Erdoğan tekrar ‘‘sivil anayasa’’ diyor. Hatta diyor ki, ‘‘Başbakanlığımız döneminde de yapmıştık bir çalışma, arkadaşları görevlendirdik’’ diyor. Macaristan dönüşü uçakta gazetecilere diyeyim yine hadi, hatırları kırılmasın, onlara anlatıyor. Ve CHP’ye diyor ki: ‘‘Gelin birlikte yapalım, bizlerle ortak müşterek bir sivil anayasa yapma yolculuğuna CHP çıkar mı?’’ Yani şimdi bu kadar her şey, Türkiye çok güzel, pembe, pespembe bir ülke, Cumhuriyet Halk Partisi ile AKP arasında hiç sorun yok, Erdoğan’la CHP arasında hiç sorun yok; Erdoğan diyor ki, ‘‘Ya gelin işte ne güzel sivil anayasa yapacağız.’’ Ekrem İmamoğlu içeride, belediye başkanları, ilçe belediye başkanları içeride, CHP’ye her gün bir kıskaç yapılmaya çalışılıyor ve hiçbir şey yokmuş gibi CHP’ye ‘‘gelin beraber yapalım’’ diyor. Ve özellikle de diyor ki, ‘‘Anayasanın ilk 4 maddesine kesinlikle dokunmayacağız.’’ Tamam, ama nedir bu yeni anayasanın özü? Bunu CHP’yle birlikte tartışıp yapmak. Bu olabilir mi? Normal şartlarda olur. Ama normal şartlarda olur; Türkiye normal bir ülke olursa, bu gerginlik giderse, mesela Ekrem İmamoğlu ve arkadaşları tutuksuz yargılanmaya başlarsa belki o zaman bir şeyler olur. Ama tabii bir pazarlık olması lazım. Neyi değiştirmek istiyor AK Parti ya da Erdoğan? CHP buna ne kadar katılıyor, katılmıyor? Normal şartlarda baktığımız zaman AK Parti ile CHP’nin oyu, iki partinin oyu, tek başına Türkiye’de yeni bir anayasa yapmaya yetiyor. Nedir o şart? Üye tam sayısının üçte ikisi. 600 üye varsayılıyor. Normalde bugün 592 üye var; çünkü bir kısmı vefat etti, bir kısmı belediye başkanı seçildi, istifa etti. Ama hiç fark etmiyor, 600 baz alınıyor ve 400 oyla anayasa yapılabiliyor ya da anayasa değiştirilebiliyor. Şimdi anayasa değiştirmek konusu söz konusu değil şu anda. Erdoğan daha çok bir anayasa yapmaktan, yeni anayasa yapmaktan bahsediyor. Ama pekâlâ her an bir şekilde anayasa değişikliği, ‘‘Yeni anayasa yapamıyoruz — daha önce olduğu gibi — şuralarını değiştirelim’’ de olabilir. Ama esas olarak yeni anayasa diyelim, 400 oya ihtiyacı var yeni anayasanın. Bu 400 oy AKP-CHP birliği ile çıkabiliyor. Cumhur İttifakı’na baktığımız zaman, AKP, MHP, HÜDA PAR, DSP’ye baktığımız zaman 325 oy var. 8 bağımsız milletvekilinin bir kısmı verdi diyelim, yine yetmiyor. DEM Parti, bazıları iddia ediyor ya; ‘‘DEM Parti birtakım tavizler karşısında yeni anayasaya ‘evet’ diyecek’’, o da yetmiyor. O zaman ne gerekiyor? Yeni Yol yani Gelecek, DEVA, Saadet grubundan bazılarını çelmek, İYİ Parti’den bazılarını çelmek, Yeniden Refah Partisi’ni tekrar kazanmak (dört milletvekili var) gibi birtakım arayışlara girebilir Erdoğan, 400 oyu bulmak için. Yani hem Cumhur İttifakı’nda fire olmayacak, hem DEM Parti olacak ama yine de takviyeye ihtiyacı var. O da işte klasik milletvekili transferi gibi düzenlemeler. Bu arada şöyle bir husus var: Anayasayla ilgili oylamalar, değişiklik ya da yeni anayasa, gizli yapılıyor. Bu gizli yapılması Erdoğan’ın hem lehine hem aleyhine. Yani şöyle ki, pekâlâ başka partilerden birileri, partilerinden istifa etmeden de yeni anayasaya oy verebilirler. Fakat aynı şekilde, diyelim ki kendi partisinden, MHP’den ama onun da ötesinde, ben sanmıyorum ama diyelim ki DEM Parti’yi ikna etti yeni anayasa için, DEM Parti’den de fireler çıkabilir, gizli oylama olduğu için. Gizli oylama olayını daha önce birtakım olaylarda, 1 Mart tezkeresinde mesela yaşadık. Erdoğan çok istemesine rağmen o tezkereyi geçirememişti. Şimdi burada böyle bir durum var. 400 oyu bulamazsa ne oluyor? 360-399 arası, yani o zaman ne oluyor? Üçte ikisi değil de 360-399 arası oy gelirse Meclis’te, o zaman referanduma gidiyor. Erdoğan daha önce referandumları kullandı, çok sevdi, çünkü bütün referandumlarda istediğini elde etti. Erdoğan bir anlamda referandumları kendi meşruiyetini yeniden üretme aracı olarak gördü. Ama bu sefer öyle olabilir mi? 360’ı bulması daha kolay. 325 zaten var. Bir şekilde 35 tane daha milletvekili bulursa, mesela diyelim ki İYİ Parti’yi ikna edip, Yeniden Refah ve birkaç kişi ya da diyelim ki Yeni Yol grubunu ikna edip 360’ı bulabilir. Fakat bu sefer referanduma gidebilir mi? Bugünün Türkiye’sinde Erdoğan’ın istediği yeni bir anayasanın referanduma gitmesi halinde kazanma ihtimali sizce ne kadar? Bence çok çok az, çok çok az. Bunu yapabilmesi için çok inandırıcı, çok cazip birtakım şeyleri olması lazım. Ama diyelim ki 360’ı bulmak için DEM Parti’yi yanına aldı ve DEM Parti’nin hoşuna gidebilecek birtakım düzenlemeleri de anayasaya koydu ve bu anayasa referanduma gidiyor. Orada çarşı çok kötü karışabilir. Dolayısıyla o kadar kolay değil. Erdoğan’ın CHP telaffuzunun hiç boşuna olduğunu düşünmüyorum. Yani, ‘‘Ben söyleyeyim ama nasıl olsa gelmez, ben bir şekilde yolunu yaparım’’ değil; sanki bir çıkış için CHP’ye el uzatmak istiyor gibi geldi bana. Tabii yine “uyduruyorsun”, “iyimserlik yapıyorsun” denebilir; iyimserlikle alakası yok. Çünkü tıkanmış bir sistem var. Erdoğan önünü göremiyor, CHP görüyor ama onlar da pek göremiyor. Çünkü Erdoğan’ın çok ciddi otoriter yetkileri var. Ama Erdoğan önünü göremiyor ve bir çıkış arıyor. Bu çıkışı yeni anayasa üzerinden belki — bir ara söyleniyordu biliyorsunuz, arada söyleniyor — yarı başkanlık gibi, parlamenter sisteme dönüş gibi arayışlar da olabilir. İşte yeni anayasa bunun için önemli. Belki bu çıkış için yeni anayasayı kullanabilir. Şunu unutmayın, o uçakta o sorular öyle rastgele sorulmuyor. Genellikle Erdoğan’ın istediği şeyler soruluyor. Erdoğan anayasa, ‘‘sivil anayasa’’ kendi tabiriyle, yeni anayasa konuşulmasını istiyor, bir gündem yaratmak istiyor. Onun tabii ki kafasındaki en ideal şey şu: Özgür Özel unutsun Ekrem İmamoğlu’nu, bıraksın onu, kendisiyle bir alanda birlikte bir şeyler yapsın. Bu olmayacak. Sonuçta bir normalleşmeye, en azından tutuksuz yargılama gibi bir şeye geçilirse ve Ekrem İmamoğlu da doğrudan bu pazarlıklara, milletvekili olmamasına rağmen, CHP’nin cumhurbaşkanı adayı olarak bu pazarlıklara dahil olursa, orada işte Türkiye’nin yeni bir anayasa yapma ihtimali var. Toparlayayım: Erdoğan’ın 400 oya ihtiyacı var. 400 oyu CHP’ye rağmen bulması imkânsız değil ama çok zor. Yeni anayasayı referanduma götürmesi daha kolay, ama referandumdan istediği sonucu alması bence hiç muhtemel değil, çok zor. Dolayısıyla burada CHP ile bir ittifakı, ittifak derken iktidarı paylaşmak anlamında değil, ama sonraki Türkiye’yi birlikte şekillendirmede bir yakınlaşmayı zorlayacak, arayacak olabilir. Bunu yapmasının yolu da önce normalleşmeyi sağlaması, siyasetteki tansiyonu, kendi başlattığı, kendi yarattığı krizi kendisinin bitirmesi gerekiyor.
Bitirmeden… Biliyorsunuz artık yayınlarımı birisine ithaf ediyorum, bu üçüncü oluyor. Bunu arkadaşım Bülent Saka’ya ithaf etmek istiyorum. Bülent’i 15 yıl önce kaybettik, aynı yaştaydık, çok erken gitti. Benim cezaevi arkadaşımdı. Bir kenar mahallede büyümüş birisiydi, İstanbul’un kenar mahallelerinde büyümüş birisiydi; ama muazzam bir edebiyatçıydı, şairdi, tiyatro yazarıydı, deli dolu birisiydi ve erkenden aramızdan gitti maalesef. Onu hasretle ve hayırla anmak istiyorum ve bu yayını ona ithaf ediyorum. Onun çok ilgilendiği konular değil bunlar, değildi daha doğrusu, ama tabii ki siyasetle mecburen, bir solcu olduğu için ilgileniyordu. Bülent Saka’yı hayırla anıyorum. Söyleyeceklerim bu kadar, iyi günler.