Gözaltında kaybedilen yakınlarını arayan Cumartesi Anneleri, 30 yıldır gözaltında kaybedilen yakınlarını arıyor. Türkiye’nin en uzun erimli sivil itaatsizlik eylemini gerçekleştiren Cumartesi Anneleri, kayıplarının bulunması, faillerin yargılanması ve adaletin sağlanmasını istiyor. İHD İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon Üyesi Sebla Arcan “Onları görün, seslerine kulak verin, adalet taleplerine eşlik edin” dedi.
“Kayıplarımız nerede?” diyerek 27 Mayıs 1995’te oturma eylemine başlayan Cumartesi Anneleri, o günden bu yana gözaltında kaybedilen insanların akıbetlerinin açıklanması ve faillerin yargılanması için Galatasaray Meydanı’nda toplanıyor.
Arjantin’in Plaza de Mayo Anneleri’nden esinlenerek bu oturmayı gerçekleştiren Cumartesi Anneleri, Türkiye’de 90’lı yıllarda devlet politikası haline gelen gözaltında kaybetmeyi protesto ediyor.
Her cumartesi saat 12:00’de Galatasaray Lisesi’nin önünde buluşan aileler ve onları destekleyen insan hakları aktivistleri kaybedilen insanların fotoğrafları, karanfiller ve bir pankartla basın açıklaması yapıyor.
İlk eylem Hasan Ocak için
Cumartesi Anneleri, ilk kez 1995’te gözaltında kaybolduktan sonra işkence edilmiş bedeni kimsesizler mezarlığında bulunan Hasan Ocak için toplandı.
Daha sonra gözaltına alındıktan sonra kendilerinden bir daha haber alınamayan kişilerin aileleri, bu eylemden haberdar oldukça İnsan Hakları Derneği’ne (İHD) başvuruda bulundu ve Galatasaray Lisesi önündeki eylemlere katıldı.
Cumartesi Anneleri’nin 170. buluşması, “bir yerlerden talimat aldıkları” gerekçesiyle güvenlik güçleri tarafından engellendi. 30 hafta boyunca Cumartesi Anneleri eylem yapamadı, polis şiddetiyle karşılaştı. 200. buluşmalarında ise oturma eylemleri sonlandırıldı.
Cumartesi Anneleri 10 yıl aradan sonra 31 Ocak 2009’da tekrar oturma eylemine başladı.
Erdoğan ile görüşme
5 Şubat 2011’de dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumartesi Anneleri’yle görüştü. Erdoğan o dönem Meclis’te bir araştırma komisyonu kuracağına söz verdi. Bunun üzerine Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Hakları Komisyonu, 13 Eylül 1980’de gözaltına alınan ve kendisinden bir daha haber alınamayan Cemil Kırbayır’ın akıbeti hakkında bir rapor yayınlandı.
Raporda, Cemil Kırbayır’ın gözaltına alındıktan sonra öldürüldüğü ve bedeninin kaybedildiği bilgisi yer aldı.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Komisyon rapor hazırlamasına rağmen Kırbayır dosyası başta olmak üzere gözaltında kayıpların akıbetlerinin açığa çıkarılmasına dair herhangi bir adım atılmadı.
700. hafta eylemi yasaklandı
Cumartesi Anneleri her hafta düzenledikleri eylemlere ek olarak, 300., 400. ve 500. haftalarda daha geniş katılımlı buluşmalar gerçekleştirdiler.
700. hafta eyleminin gerçekleşeceği 25 Ağustos 2018’de, güvenlik güçleri Cumartesi Anneleri’nin eyleminin İçişleri Bakanlığı tarafından yasaklandığını ve Galatasaray Lisesi’nin önünde eylem yapamayacaklarını İHD çalışanlarına ve ailelere söyledi.
Eylem, Beyoğlu Kaymakamlığı tarafından yasaklandı. Polis müdahalesiyle dağıtılan eylemde 46 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınan 46 kişi hakkında dava açıldı. Bu dava yıllar sonra beraatle sonuçlandı.
Öte yandan Cumartesi Anneleri’nin Galatasaray’daki buluşmaları 700. haftadan beri yasak. Hak savunucuları ve Cumartesi Anneleri şimdi 10 kişiyle sınırlı olmak üzere Galatasaray Meydanı’nda, polis bariyerlerinin önünde eylemlerini sürdürüyor.
İHD İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon Üyesi Sebla Arcan, Cumartesi Anneleri’nin mücadelesini “Onların 30 yıllık mücadele tarihi aynı zamanda baskının, yasaklanmanın, şiddete uğramanın, yargı tacizinin, mevcut yasaları ve anayasayı yok saymanın da tarihi” olarak nitelendirdi.
“Biz ısrarımızdan vazgeçmezsek, hakikat mutlaka ortaya çıkar”
Cumartesi Anneleri’ni “direnişin sembolü” diyerek tanımlayan Arcan, “Ama onlar susturulmak istendikçe daha da büyüyen bir direnişin sembolü oldular. İnkara karşı hakikatin, unutturmaya karşı hatırlamanın, yasaklara karşı itirazın, adaletsizliğe karşı adaletin en vakur temsilcileri oldular” dedi.
Sebla Arcan şöyle devam etti:
“Bu ülkenin adalet tarihini onurlu izler bırakmaya devam ettiler. Cumartesi Anneleri’ne bizlere hakikatin, adaletin ve vicdanın asla terk edilmemesi gereken değerler olduğunu hatırlattığı için ve bize rehberlik ettiği için minnettarım. Onların bir parçası mücadele arkadaşı olmaktan gurur duyuyorum. 30. yılımızda kayıplarımızı unutmadığımızı, unutturmayacağımızı ve adaletin sesi olmayı sürdüreceğimizin altını bir kez daha çiziyoruz. Çünkü biliyoruz ki biz ısrarımızdan vazgeçmezsek, hakikat bir gün mutlaka ortaya çıkar ve adalet er ya da geç yerini bulur.”
“Onların hakikat ve adalet taleplerine eşlik edin”
Cumartesi Anneleri’nin mücadelesine herkesin kulak vermesi gerektiğini vurgulayan Arcan, “Cumartesi Anneleri’ni görün, seslerine kulak verin, onların hakikat ve adalet taleplerine eşlik edin. Unutmayın, hakikat ve adalet için verilen her çaba aynı zamanda insan kalabilmenin de bir yoludur” dedi.