Yeni çözüm süreci kapsamında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) beklenen komisyon kuruldu, partiler komisyonda görev alacak isimleri teslim etti. Ruşen Çakır, komisyondaki isimler, siyasi dengeler ve MHP’nin olası rolü üzerine çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.
Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’un yeni çözüm sürecine dair kurulacak komisyon için siyasi partilerden isim bildirmelerini istediği süre 31 Temmuz’da doldu. 51 kişiyle kurulması planlanan komisyona ilişkin partilerin tutumları ve hangi isimlerin komisyonda yer alacağı da netlik kazandı.
CHP listesindeki isimleri değerlendiren Çakır, “Özellikle CHP Grup Başkanvekili Murat Emir koordinatör. Orada Sezgin Tanrıkulu ve Türkan Elçi gibi Kürt meselesini çok iyi bilen isimler var” ifadelerini kullandı. Oğuz Kağan Salıcı’nın listeye alınmasını ise “çok anlamlı” bulduğunu belirten Çakır, “Oğuz Kağan Salıcı genel merkeze muhalif isimlerden biri olarak biliniyor. Onun komisyona alınmasının çok anlamlı olduğunu düşünüyorum” dedi.
MHP’nin rolü kritik olabilir
Ruşen Çakır’a göre, komisyonda sadece AKPve muhalefet arasındaki aritmetik değil, partilerin sürece yaklaşımları belirleyici olacak. Özellikle MHP’nin bu süreçte beklenenden daha aktif bir rol oynayabileceğini söyleyen Çakır, “MHP’nin burada kritik bir rol oynama ihtimali olduğunu düşünüyorum” dedi. Bu sürecin en önemli aktörlerinden birinin Abdullah Öcalan olduğunu vurgulayan Çakır, “Şu ana kadar gördüğümüz kadarıyla Abdullah Öcalan konusunda en ikna olmuş kişi Devlet Bahçeli ve MHP” ifadelerini kullandı.
Komisyondaki çalışmaların kapalı yapılacağı belirtilse de Çakır kamuoyuna bilgi sızmasının kaçınılmaz olduğunu belirtti. “Komisyon çalışmaları kapalı olacak ama bu 48 kişiden dışarıya haber sızmaması mümkün değil. Herkes bir şekilde bunu bir şekilde sızdıracaktır” diyen Çakır, CHP’nin süreci nasıl yöneteceğinin asıl belirleyici unsur olacağını vurguladı.
Beklenen komisyon kuruldu: Cengiz Çandar niye yok?
DEM Parti’nin listesi de dikkat çekerken, Cengiz Çandar’ın komisyonda yer almaması Ruşen Çakır’a göre şaşırtıcı bir eksiklik: “Cengiz Çandar geçen çözüm sürecinin ardından çok kapsamlı ve çok değerli bir çalışma yapmıştı. Onun neden komisyonda olmadığını açıkçası anlayabilmiş değilim” dedi.
Komisyonun alacağı kararların bağlayıcı olmayacağını hatırlatan Çakır, “Buradan çıkacak olan kararlar öneri olarak aktarılacak ve ondan sonra Meclis bunları değerlendirmeye girecek” diyerek sürecin yasal bağlamına dikkat çekti.
Yayına hazırlayan: Gülden Özdemir
Merhaba, iyi günler, iyi sabahlar. Nihayet beklenen komisyon kuruldu Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde. 51 üyeliydi. Üç İYİ Partili yok. Beklenen en önemli şey tabii ki Cumhuriyet Halk Partisi’nin kararıydı. Cumhuriyet Halk Partisi nitelikli çoğunluk şartı koştu. Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş bunu kabul ettiklerini belirtince Cumhuriyet Halk Partisi de dün 10 üyesini duyurdu. AK Parti de 21 üyesini duyurdu.
Listelere baktığımız zaman aslında bayağı güçlü listeler olduğunu söyleyebilirim. Özellikle CHP, Grup Başkanvekili Murat Emir koordinatör. Orada Sezgin Tanrıkulu ve Türkan Elçi gibi Kürt meselesini çok iyi bilen, yıllarca içinde yaşayan isimler var. Okan Konuralp var, meslektaşımız, gazetecilikten gelme. Bir zamanlar Kılıçdaroğlu’nun çok yakınındaydı. Şimdi ama genel merkez çizgisinde, bu konulara çok hâkim bir isimdir. Bence en çarpıcı isimlerden birisi Oğuz Kaan Salıcı. Oğuz Kaan Salıcı, Cumhuriyet Halk Partisi içerisinde Genel Merkez’e muhalif isimlerden birisi olarak biliniyor. Onun komisyona alınmasının çok anlamlı olduğunu düşünüyorum. Bir de şöyle bir not düşeyim: Ben geçtiğimiz günlerde Oğuz Kaan Salıcı ile tam da bu çözüm süreci hakkında yayın yapmak istemiştim. ‘‘Bir müddet yapmayalım’’ diye bir cevap geldi bana danışmanlarından. Belli ki bu süreci, yani komisyon sürecini bekliyorlarmış. Şaşırdım ama bir yanıyla da takdir ettim.
AKP’nin listesine baktığımda Abdulhamit Gül önemli bir yerde duruyor, eski Adalet Bakanı. Zaten bu bekleniyordu. Onun olması kötüye işaret değil diyeyim en azından, iyiye işaret diye de okuyabilirsiniz ama kötüye işaret değil. Orada bildiğim bazı isimler var. Mesela Hüseyin Yayman, bu konuyu yıllardır çalışan birisidir, konuya çok hâkim birisidir. Ayşe Böhürler, geçenlerde bir Gaziosmanpaşa gafı yapmıştı ama yine de entelektüel yönü güçlü bir isimdir. Sonuçta iddialı bir şekilde giriyorlar.
Bu arada DEVA Partisi’nden Mehmet Emin Ekmen’in çok önemli olduğunu özellikle vurgulamak isterim. AK Parti kökenli eski Batman milletvekiliydi. DEVA kurucularından, sonra CHP listesinden Mersin’den milletvekili seçildi. Mehmet Emin Ekmen de konuya gerçekten çok hâkim, yıllarca çalışan birisi. Türkiye İşçi Partisi’nden, şaşırtmadı, Ahmet Şık girdi üç milletvekilinden birisi olarak. Ahmet’i zaten anlatmaya gerek yok. DEM Parti’nin de çok güçlü bir listeyle girdiğini görüyoruz ama orada dört isimden birisinin Cengiz Çandar olmaması gerçekten şaşırtıcı. Birçok husus bir yana, Cengiz Çandar geçen çözüm sürecinin ardından çok önemli, uluslararası düzeyde İngilizce ve Türkçe yayınlanan, çatışma çözümü üzerine, Türkiye’deki PKK meselesi üzerine çok kapsamlı ve çok değerli bir çalışma yapmıştı. Bu konuları çok iyi bilir. Ta vakti zamanında Abdullah Öcalan’la Şam’da görüşmüş bir gazeteci. Bölgeyi çok iyi bilen birisi. Onun neden komisyonda olmadığını açıkçası anlayabilmiş değilim. Vardır bir nedeni diyelim, bekleyelim. Çünkü bu süreçte Cengiz Çandar gibi bir isim çok değerli.
Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.
Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.
![]()
Ve hatta hatırlayacaksınız, daha ilk Hasan Cemal ve Cengiz Çandar’ın adaylığı açıklandığı zaman, Yeşil Sol Parti’ydi o zamanki adı, ‘‘Acaba yine bir çözüm süreci mi var? Bunlar çözüm süreci için mi Meclis’e sokulmak isteniyor?’’ diye yorumlar yapılmıştı. Hasan Cemal kazanamadı, Cengiz Çandar kazandı. Çözüm süreci var ama o ilk aşamada komisyonda yok.
Komisyonda nitelikli çoğunluk üzerine bir yığın spekülasyon yapılıyor. İşte 5’te 3 mü, 3’te 2 mi olacak? 51 üyeden İYİ Partililer varmış gibi kabul edilecek ve bir yığın aritmetik hesap yapılıyor. Kimileri diyor ki, ‘‘İktidar, Cumhur İttifakı istediğini geçirir,’’ tabii DEM Parti’yi yanına çekerse, kimileri de diyor ki, ‘‘Hiç de öyle kolay değil, muhalefet rakam anlamında baktığımız zaman etkili olabilir.’’ Bunların bir yere kadar anlamı var ama bir yerden sonra anlamı yok. Çünkü önemli olan, en çok üzerinde durmamız gereken, orada komisyonda nasıl bir havanın olacağı, ne yapılmak istendiği, ki kısa bir süre içerisinde anlaşılacaktır ve nasıl yapıldığı. Şimdi ‘‘Komisyon çalışmaları kapalı olacak, Komisyon Başkanı Numan Kurtulmuş gerek görürse tutanakları yayınlayacak’’ deniyor ama bu 48 kişiden dışarıya haber sızmaması mümkün değil. Herkes bunu bir şekilde sızdıracaktır, yani olumlu olumsuz anlamda sızdıracaktır. Onun için kapalı da olsa yarı açık olacağını varsaymakta yarar var.
Burada yine gözler Cumhuriyet Halk Partisi’nde olacak. Çünkü son virajda gördük ki Cumhuriyet Halk Partisi bu komisyonda olmazsa olmaz. Kimileri şöyle yorumlar da yapmıştı biliyorsunuz: ‘‘Aslında CHP’yi istemiyorlar ve CHP’yi istemedikleri için de onun olmaması için bayağı bir çaba sarf ediyor Erdoğan’’ denmişti ve bu manada bakıldığı zaman nitelikli çoğunluk meselesine ne diyeceklerine bakıldı ve kabul edildi. Demek ki olay öyle değilmiş, CHP isteniyor. Ama CHP’yi orada tutmak mümkün olacak mı? Çünkü CHP’nin başından beri söylediği bir şey var, Özgür Özel şöyle demişti: “Nasıl girdiysek öyle çıkmasını da biliriz” demişti. Dolayısıyla bu süreçte hep bakacağımız yer CHP’nin bu komisyonda ne diyeceği, nasıl tavır alacağı, gelişmelere müdahil olup olamayacağı.
Ben bu olayın çok basit bir Cumhur İttifakı ve muhalefet ayrışmasının yaşanacağı bir komisyon olmayacağını düşünüyorum ve MHP’nin burada kritik bir rol oynama ihtimali olduğunu düşünüyorum.
AKP’nin ayak sürüdüğü birtakım düzenlemelere, MHP diğer partileri, başta DEM olmak üzere ve CHP’yi de alarak birtakım alternatifler yapabilir. Hâlâ buna inanmayan çok kişi var ama ben MHP ile AKP’nin duruşlarında farklılıklar olduğu kanısındayım. Şöyle söyleyeyim, biraz abartılı gelebilir size ama; bu sürecin en önemli oyun kurucularından birisi Abdullah Öcalan ve şu ana kadar gördüğümüz kadarıyla Abdullah Öcalan konusunda en ikna olmuş kişi Devlet Bahçeli ve parti MHP. Yani CHP’den de daha fazla, AKP’den de daha fazla. Hatta biraz abartılı olacak ama DEM Parti’den de daha fazla diyebiliriz. DEM Parti’ninki birazcık mecburi bir şey ama MHP’nin Öcalan konusundaki duruşu çok şaşırtıcı.
Ama burada komisyon fikrinin Bahçeli ve Öcalan tarafından ayrı ayrı çok güçlü savunulduğunu biliyoruz. Bir an önce bir şeyler yapılmasının istendiğini biliyoruz. Dolayısıyla burada MHP’nin tavrı önemli olacak. Bir de tabii bu hafta sonu başlayacak olan İYİ Parti’nin mitingleri, Zafer Partisi’nin birtakım karşı hamleleri, onlar da belki miting düzenleyeceklerdir, başka şeyler yapacaklardır. Cumhuriyet Halk Partisi’nden kopartmaya çalışacakları, mesela Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ın durumu gibi olaylar olacak.
Ama eğer çok bariz hatalar yapılmazsa ve Erdoğan çok sert, aleni ve kabul edilmesi mümkün olmayan müdahaleler yapmazsa komisyona, bence bu komisyon bayağı yol alabilecek bir komisyon. Tabii buradan çıkacak olan kararlar kanun olmayacak, buradan çıkacak olan kararlar öneri olarak aktarılacak ve ondan sonra Meclis bunları değerlendirmeye girecek. Tabii orada artık tekrar eski Meclis sistemiyle karşı karşıya kalacağız. İşte orada şöyle bir sorun çıkacak: Komisyonda nitelikli çoğunlukla alınan kararlar salt çoğunluk tarafından, yani Meclis’teki Cumhur İttifakı tarafından eğilip bükülecek mi, oraya bakacağız.
Ama şu hâliyle komisyonun şekillenmesinin o kadar tartışmanın ardından hiç de kötü olmadığını düşünüyorum. Hayırlı olsun diyelim ama çok zor bir iş. Yani 48 kişi artı başkan, onlar toplanacaklar, tartışacaklar, belki uzmanlar çağıracaklar, şu olacak, bu olacak, bayağı bir iş olacak ve çok kritik bir iş olacak. Çok ciddi tartışmalar çıkacak. Özellikle PKK’nın değişik kademelerdeki üyelerinin, yöneticilerinin topluma entegrasyonu gibi hususlarda neler yapılacağı gerçekten kritik olacak. Tekrar hayırlı olsun diyeyim.
Peki bugün yayını kime ithaf ediyorum? Şu anda ben Bodrum Gümüşlük’teyim ve Gümüşlük Akademisi’ndeyim. Şu anda onun kütüphanesinin içinde yapıyorum yayını. Yıllar önce gelmiştik Müge ile beraber. Yine bu sene de sağ olsunlar davet ettiler. Çok verimli atölyeler oldu, tartışmalar oldu. Çok mutlu olduk, öyle söyleyeyim. Yeni yeni insanlarla tanıştık. Ama tabii hep tanıdığımız kim var? Latife Tekin, Gümüşlük Akademisi’nin başı, beyni ve tabii ki büyük edebiyatçı. 1983’te çıkmış ‘‘Sevgili Arsız Ölüm’’, çok büyük ilgi görmüş ve çok ciddi tartışmalar yaratmıştı. Latife gerçekten Türkiye’nin şu ana kadar, yakın dönemde, 20. yüzyıl sonlarında yetiştirdiği en önde gelen edebiyatçılarından, kadın edebiyatçılarından birisi ve yaptığı bu Gümüşlük Akademisi de onun sadece bir yazar değil, aynı zamanda sivil toplum konusuna çok gönül veren, emek veren birisi olduğunu gösteriyor. Kendisine tekrar minnetlerimi iletmek istiyorum. Söyleyeceklerim bu kadar, iyi günler.