Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Trump’a karşı AKP: Halefler sessiz selefler tepkili

Trump geçtiğimiz hafta yayınladığı başkanlık emri ile, Suriye savaşından kaçanlarınki de dahil olmak üzere, ABD’ye yapılan tüm mültecilik başvurularını birkaç aylığına durdurmaya karar vermişti. Başkanlık emri aynı zamanda, Suriye, Irak, İran, Libya, Somali, Sudan ve Yemen vatandaşlarının vize başvuruları bir süreliğine askıya almayı öngörüyor. Avrupalı liderler başta olmak üzere birçok ülke Trump’ın kararını eleştirirken, Ankara sessizliğini koruyor.

İktidardan cılız tepkiler

Cumhurbaşkanlığı, Hükümet ve AKP… İktidarın bu üç merkezinden Trump’ın kararı ile başlayan tartışmalara çok cılız 1-2 açıklama dışında etkili bir eleştiri gelmedi. Eleştirilerden biri, Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’tan geldi. Habertürk’ten Kübra Par’a konuşan Kurtulmuş, Trump’ın almış olduğu kararın rencide edici olduğunu “Trump” demeden ifade ediyor.

“Bunu kabul etmek mümkün değil. Maalesef bu kararın arkasında son zamanlarda özellikle Batı dünyasında artan İslamofobiyanın, göçmen karşıtlığının, yabancı düşmanlığının çok büyük payı olduğunu düşünüyorum. Amerika gibi bütün farklı dinleri ve etnik grupları bir arada bir kapta eriten bir millet olarak bilinen bir ülkede, bu kararın alınması son derece rencide edicidir. Doğru değildir. Gerçekten de insanlar arasında ayrımcılık oluşturan bir karardır. Bu kararı düzelteceklerini ümit ediyorum.

Her ülkenin vatandaşları arasında iyi insanlar olabileceği gibi, yasadışı insanlar da olabilir. Dolayısıyla demokratik devletlerin ve uluslararası camianın yapması gereken bu yasadışı veya terörle ilgili insanlar için bir network oluşturmak ve bunlarla mücadelede uluslararası koalisyonu güçlendirmektir. ABD ve diğer bütün Batı devletlerinin yapması gereken budur.”

Bir diğer açıklama ise AKP milletvekili ve TBMM Başkanvekili Ahmet Aydın’dan geldi. Aydın, Trump kararını “insani de vicdani de değil” sözleriyle eleştirdi.

“İnsani de vicdani de değildir. Her millet ve inançtan suç işleyenler olabilir. Masum olanlar olabilir. Bu şekilde sınıflandırmak, insanlara ve ülkelere inançlara yaklaşımda bulunmak hakikaten son derece yanlıştır. Ama zannediyorum ki orada Anayasa Mahkemesinin bu konuyla ilgili zaten bu kararın iptal edileceğini dair bir açıklaması oldu diye biliyorum. Ama ne olursa olsun batı standartları bu kadar çifte standartla idare edilemez. Söz konusu Müslümanlar olunca maalesef her türlü işkence, eziyet, ayrışma ve ötekileştirmeyi masum gösteren onları adeta ülkelerine dair girişini yasaklayan bu zihniyeti çok yanlış bir zihniyet olduğunu, en kısa zamanda bunun düzeltilmesi gerektiğini düşünüyorum.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Yıldırım, Trump’ın söz konusu kararından sonra birçok yerde konuşsalar da bu konu üzerinde herhangi bir açıklamada bulunmadılar. Başta ABD olmak üzere birçok Batı ülkesinde protesto edilen bu karara AKP’den eleştiri gelmemesi dikkate değerdi. Zira iktidarın bu ve benzeri olaylara geçmişte nasıl uzun, ısrarlı ve kuvvetli tepkiler verdiğine çok kez şahit olmuştuk.

Gül: “Müslüman yasağı ucuz bir şov”

İktidar cephesinden Trump’a yönelik en açık ve dikkat çekici tepki, aktif sorumlulukları olmayan iki isimden, Abdullah Gül ve Ahmet Davutoğlu’ndan geldi. Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Twitter’dan yaptığı açıklamada “Trump” demeden ABD Başkanı Trump’ın aldığı kararları şu sözlerle eleştirdi:

“Seçim kampanyaları sırasında retorik temelde bir popülizm normal karşılanabilir ve tolere edilebilir. Ancak, Makamı üstlenmenin bedeli sorumlu bir şekilde ve ferasetle hareket etmektir. Aksi takdirde, bir yandan ülkenin itibar kaybına yol açarken diğer yandan insanları acıya ve yıkıma sürüklersiniz. ABD, son Başkanlık kararlarıyla sadece kendi mirasını görmezden gelmekle kalmıyor; aynı zamanda demokrasi, insan hakları ve serbest ticaret gibi kendi öz değerlerini de yok sayıyor. Bilhassa bunlar arasında en tartışmalı olan ve “Müslüman yasağı” olarak adlandırılan karar, yüce İslam dinini kendi sapkın ideolojileri için kullanan teröristlere avantaj sağlayacak ucuz bir şovdan ibaret.”

Davutoğlu: “IŞİD’e yarar”

Eski Başbakan ve AK Parti Konya Milletvekili Ahmet Davutoğlu ise, Al Jazeera Arapça kanalının internet sitesinde yayınlanan makalesinde, hem Obama dönemindeki hataları ve sonuçları değerlendirdi hem Trump yönetiminin dikkat etmesi gereken faktörleri sıraladı. Kendi Dışişleri Bakanlığı ve Başbakanlığı döneminde uyguladığı dış politikayla bugün kendi partisinin en üst düzey isimleri tarafından bile eleştirilen Davutoğlu’nun bu yazısı üzerinde çokça konuşulmayı hak etse de biz sadece bu yazıyı doğrudan ilgilendiren bölümüne bakalım. Trump’ın adının da anarak yeni Amerikan yönetimini eleştiren tek isim olan Davutoğlu, söz konusu kararların IŞİD’e çok iyi bir hediye olduğunun altını çizdi:

Davutoğlu: “Dışlayıcı ve tek taraflı”

“Başkan Trump’ın seçim öncesinde ve o zamandan bu yana ortaya koyduğu performans ve kararlar endişe verici unsurlar taşıyorlar ve bizim beklentilerimizle tam bir zıtlık içerisindeler.

İlk olarak, kapsayıcılık yerine dışlayıcılık seçimden beri bu yeni yönetimin kritik kararlarını tanımlayan özellik hâline geldi. Trump’ın göçmenler ve farklı kimliklerden insanlar (fakat spesifik olarak Meksikalı göçmenler, İslam ve Müslümanlar) hakkındaki seçim kampanyası söylemi en iyi ifadeyle bir zehirli veya sorunlu olarak tanımlanabilir. ABD’nin kendi vatandaşlarına, mukimlerine ve ABD topraklarında bulunanlara yönelik böyle dışlayıcı doğaya sahip bir iç politika, tehlikeli bir tercih ve başka yerlerde takipte olan aşırı sağ partiler için emsal teşkil ediyor.

(…) İkinci olarak, çok taraflılık yerine faydasız bir tek taraflılık bir kez daha gündemimiz oldu. Yeni yönetim, Müslüman çoğunluğa sahip yedi ülkenin vatandaşlarının ülkeye girişinin yasaklanmasından ABD-Meksika sınırına duvar örmeye kadar yaptığı hamlelerle zarar veren bir tek taraflılığı tercih etti. Bu hamlelerin, ABD’nin yeni yönetiminin Pentagon’a, IŞİD’e Irak ve Suriye’de ölümcül darbeyi vuracak bir plan hazırlaması talimatını verdiği bir zamanda gerçekleşmesi oldukça paradoksal, zira bu durum Müslümanların yasaklanmasını kurumsallaştırıyor. IŞİD’e bu kadar yanlış bir yasak kararından daha iyi bir hediye verilemezdi.”

Sessizliğin riskleri

İktidar kanadının mevcut en üst düzey isimleri ABD’nin yeni yönetimini eleştirmekten bir strateji çerçevesinde kaçınıyor. ABD Başkanlık seçimlerinden bugüne devam eden bu stratejinin birçok gerekçesi var. Ancak bu sessizlik Anayasa Referandumu öncesinden iktidar için yarattıkları riskler de mevcut. İktidarın hareket alanının bu kadar daraldığı bir dönemde Gül ve Davutoğlu’ndan gelen bu eleştiriler iktidarı rahatlatmak yerine daha da sıkıştırıyor olabilir. Zira selefler eleştirdikçe haleflerin susması daha çok göze batıyor.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.