Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Ekonomi Tıkırında (6): Memleketin beka meselesi

Ekonomi Tıkırında’nın yeni yayınında Sedat Pişirici, siyasi iktidarın ekonomik performansını sayılar ile ortaya koyarak, memleketin asıl beka sorununun işsizlik ve hayat pahalılığı olduğunu anlattı.

Yayına hazırlayan: Gamze Elvan

İyi günler!

Lafın sonunu başından söyleyeyim: Memleketin bir beka sorunu olduğu doğrudur ama bu beka sorunu işsizliktir, hayat pahalılığıdır. Bu sorunun sebebi ise en hafif tabiriyle beceriksiz yönetimdir. Mevcut siyasi iktidarın ülke yönetimini devraldığı 2002 yılında memlekette işsizlik oranı yüzde 10,3’tü, yıllık tüketici enflasyon oranı yüzde 29,7’ydi, büyüme oranı yüzde 6,2’ydi dolar kuru 1 lira 68 kuruştu, euro kuru 1 lira 67 kuruştu. Bugün işsizlik yüzde 11,6 seviyesinde, yıllık tüketici enflasyonu yüzde 20,35, büyüme 2018’in son çeyreğinde yüzde 1,8’e geriledi; dolar kuru 5 lira 26 kuruş, euro kuru 5 lira 90 kuruş.

Hatırlayınız: Büyüme 2018’in ikinci çeyreğinde alarm vermeye başlayınca aslında genel seçimi -2019 yılında yapması gereken genel seçim ve Cumhurbaşkanlığı seçimini- 2019 yılında yapması gereken siyasi iktidar erken ama çok erken bir seçimi 24 Haziran 2018’e çekivermişti.

Yine hatırlayınız: Hazine ve Maliye Bakanı 20 Eylül 2018’de yeni ekonomi programını açıklarken Türkiye ekonomisinde denge, disiplin ve değişim hedeflerini söylemişti; bugün ekonomide denge ya da disiplin veya değişim olduğunu söyleyebilir misiniz?

Hazine ve Maliye Bakanı, 9 Ekim 2018’de enflasyonla topyekün mücadele programını açıklanmış ve TOBB ve TÜSİAD üyesi şirketlerin üç ay süreyle ürünlerini asgari yüzde 10 indirim yapacaklarını duyurmuştu. Duyurmuştu da ne zaman duyurmuştu? Ağustos, Eylül, Ekim’de doğalgaz ve elektriğe art arda üç ay zam yaptıktan sonra. Bir de o toplantıda “yıl sonuna kadar elektriğe ve doğalgaza zam yapmayacağız” deyip ağzımıza bir parmak bal çalmıştı. Diyelim ki Hazine ve Maliye Bakanı’nın o toplantıda söylediklerinin hepsi doğruydu. Mesela TOBB ve TÜSİAD üyesi şirketler gerçekten üç ay süreyle ürünlerinde asgari yüzde 10 indirim yaptılar. O zaman patlıcanın, soğanın, biberin, patatesin başına gelen nedir? Duyamadım galiba sizi; TOBB ve TÜSİAD patlıcan, biber, domates üretmiyor mu diyorsunuz? Olabilir.

Analize devam etmeden önce bugünkü ekonomik tabloya da hızlı bir göz atalım: Ülkenin dış borcu 448,5 milyar dolar, iç borcumuz 581,5 milyar lira, kişi başı gayri safi milli hasıla 9 bin 650 dolar, tüketici enflasyonu 20,35, üretici enflasyonu 33,64. Memleketteki işsizlerin nüfusa oranı yüzde 11,6. Son nüfus sayımı sonuçlarına göre 82 milyon kişi olduğumuza bakarak varın ne kadar resmi işsiz olduğunu siz hesaplayın. Genel işsizlerin içindeyse 15-24 yaş arasındaki genç işsizlerimizin oranı yüzde 22,3. 2 milyondan fazla genç işsizimiz var.

Hatırlayınız yine; kredi kartı borçlularının borçları Ziraat, Vakıflar ve Halk Bankaları tarafından “yeniden yapılandırılacak” denilmişti. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu verilerine göre 2018 yılı sonu itibariyle bu borç miktarı 102 milyar 400 milyon lira. Vatandaşımızın bu kadar kredi kartı borcu var 2018 yılı sonu itibariyle!

Yine hatırlayınız: 2,5 milyon üzeri hanede “80 liralık elektrik faturasını devlet karşılayacak” denilmişti. Türkiye’de 22 milyon hane bulunuyor, bunun yüzde 10’dan fazlası 80 liralık elektrik faturasını devletin ödemesine muhtaç hale gelmiş.

Yine hatırlayınız: Piyasayı canlandırmak için mobilya, beyaz eşya, otomobil ve konutta 31 Aralık’a kadar uygulanan vergi indirimleri seçim gününe kadar, 31 Mart’a kadar uzatıldı. Ve yine hatırlayınız İmar Barış’ı da 6 ay süreyle uzatıldı ve maalesef Kartal’da uzatılan İmar Barış’ı süresi içinde bir ev yıkılarak pek çok vatandaşımız hayatını kaybetti.

Şimdi gelelim şu ince uzun üflemeli müzik aletinin tuhaf ses çıkardığı yere: Tüketici enflasyonu kalemlerine göz attığımızda Ocak ayında en yüksek artışın yüzde 6,43’le gıda ve alkolsüz içecekler grubunda olduğunu görüyoruz. Bu gruptaki yıllık enflasyon oranı yüzde 31. Çarliston biber, patlıcan, ıspanak, sivri biber, taze fasulye, salatalık, domates, havuç kabak fiyatları almış başını gitmiş! Sonuç: Daha düne kadar “devlet meyve sebze mi satarmış!” diyenler bugün meyve ve sebze satmak için tanzim satış yapar hale geldiler. Köprüleri, yolları özelleştirenler, patlıcanı biberi devletleştirdiler. Zaten daha önce de bugün düşman ilan ettikleri marketler eliyle, halka ucuz kıyma ve et satmışlardı. İnsan bunları duyunca “bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu” diyeceği geliyor ama diyemiyoruz çünkü burası mahalle kahvesi değil hepimizin memleketi!

Tekrar dönelim beka meselesine: Bu mesele, cebinde Türkiye Cumhuriyeti nüfus cüzdanı ya da pasaportu taşıyan herkesin meselesidir. Hiç kimse “Niye bu mesele hakkında konuşuyorsun” diyemez! Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı seçim propaganda konuşmasında şunu söylüyor: “Domatese, bibere sarılmış durumdalar. Bunları konuşarak oy toplayacaklarını sanıyorlar. Ben buradan patlıcancılara, birbercilere, patatescilere sesleniyorum, siz bir merminin fiyatını biliyor musunuz?”

Askerin, polisin kullandığı merminin fiyatını şahsen bilmiyorum ama Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu’nun Ocak ayı başında milli ve yerli üretim tabanca fişeklerinin fiyatında yaklaşık yüzde 7,5 indirme gittiğini biliyorum. Kurum bunu “enflasyonla topyekün mücadele kampanyasını sonuna kadar desteklemek için yaptığını” açıklıyor. Bundan ne anlamalıyız? Basıp parayı mermiye, fiyatı artan sebzeyi, meyveyi mermi manyağı mı yapacağız? Yoksa ne?

Düne kadar “benim bakkalım, benim manavım, benim kasabım” laflarını dillerinden düşünmeyenler, bugün bakkalın, manavın, kasabın sattığını tanzim satışta satar oldular. Peki şimdi, senin esnafın kime, ne satacak? Soru bu.

Bakınız bugün ilkokula başlayan çocuk eğer biraz da çalışkansa 17 yıl sonra üniversiteden mezun olur. Bugün işe başlayan bir genç eğer kafası da çalışıyorsa 17 yıl sonra amir ya da müdür olur. Bugün dikilen bir kabak fidanı 17 yıl sonra kocaman bir ağaç olur. Bugün açılan fabrika 17 yıl sonra ikinci nesil işçiye ekmek kapısı olur. Peki ne oluyor da 17 yıldır iktidarda olan bir siyasi kadro, hiçbir bilgi birikim biriktirmeyip reel sektörü borca, halkı işsizliğe, memleketi krize sürükleyebiliyor?

Bazen eleştirileri karşılamak için “Hırsızın hiç mi suçu yok?” diyorlar. “Hırsız bizim hırsızımız, teröriste oy vereceğimize ona oy veririz” diyen AKP ilçe başkanını bir kenara koyuyorum, hiçbir siyasi iktidar, “Hırsızın hiç mi suçu yok?” cümlesini kuramaz, 17 yıllık bir iktidarın sonundaysa hiç kuramaz efendim!

Bu millet size ne istediniz de vermedi? İktidar elinizde, meclis elinizde, asker elinizde, polis elinizde, devlet elinizde, devlet! Basın neredeyse tamamen elinizde! Bütün bunlara rağmen yapamadığınız, beceremediğiniz ne?

Dönüp dolaşıp memleketin elden gideceğini imal ediyorlar. Memleketten emin değilim ama milletin elden gittiği ortada. Bu ekonomik krizden, bu patlıcan-biber krizinden, bu ekonomik beceriksizlikle, bu tehdit yöntemleriyle çıkılamaz. Mermi karın doyurmaz, mermi öldürür. Memleketin beka meselesi işsizliktir, hayat pahalılığıdır. Bu iktidarın kriz atlatmak için bugün yaptıkları ve yapamadıkları, yarın da yapamayacaklarının teminatıdır efendim.

İyi günler!

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.