Ekonomi Tıkırında‘nın 32. bölümünde Sedat Pişirici, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) yayınladığı veriler ışığında, Türkiye ekonomisindeki küçülmeyi ve bunun nedenlerini değerlendirdi.
Yayına hazırlayan: Pelin Denizli
İyi günler, iyi haftalar,
Türkiye ekonomisi, 2017 yılını yüzde 7,4 oranında büyümeyle kapamıştı. İktidar için her şey çok güzeldi. 16 Nisan 2017’deki anayasa değişikliği referandumu kıl payı olsa da kazanılmıştı. Memleket, 31 Mart 2019’da yerel seçime, 3 Kasım 2019’da da genel seçime ve cumhurbaşkanlığı seçimine gidecekti. 3 Kasım 2019’da, aynı zamanda 16 Nisan’da kabul edilen anayasa değişiklikleri uyarınca yapılacak olan cumhurbaşkanlığı seçiminin ardından, Türkiye, “cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi” denilen kendine özgü bir başkanlık sistemine geçecekti.
2018 yılının birinci çeyreği olan ocak, şubat, martta da ekonomi yüzde 7,4 oranında büyüdü. Derken ekonomide alarm zilleri çalmaya başladı. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları, Mart 2018’de Türkiye’nin kredi notlarını düşürdü. Yine Mart 2018’de dolar kuru ilk kez 4 TL’nin üzerine çıktı. Referandumdan tam bir yıl sonra, 17 Nisan 2018’de, MHP lideri Devlet Bahçeli, partisinin TBMM grup toplantısında, memleketin bir beka meselesi olduğunu ileri sürerek, 26 Ağustos 2018’de erken seçim yapılmasını önerdi. Ertesi gün AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Devlet Bahçeli bir araya geldi. Görüşmelerin ardından Erdoğan, 3 Kasım 2019’da yapılması gereken milletvekili genel seçimi ve cumhurbaşkanlığı seçiminin 24 Haziran 2018’de yapılacağını duyurdu.
Türkiye ekonomisi 2018’in ikinci çeyreği olan nisan, mayıs, haziran aylarında da büyüdü. Oran yüzde 5,2. Ama FETÖ’de yargılanan Amerikalı Rahip Brunson’un Türk-Amerikan ilişkilerinde yarattığı kriz de yavaş yavaş ekonomik krize doğru evrilmeye başlamıştı. Kur yükseldi, kredi notu düştü. 24 Haziran’da seçimler yapıldı. Kur yine yükseldi. Amerika ile de rahip krizi iyice derinleşti, kur delirdi. 13 Ağustos 2018’de dolar kuru 7 lirayı aştı.
2018’in üçüncü çeyreği olan temmuz, ağustos, eylülde ekonomik büyüme sadece yüzde 1,6 oldu. 2018’in son çeyreğinde Türkiye, açıkça ekonomik krizin içinde girdi. Nitekim Türkiye İstatistik Kurumu da daha sonra Türkiye ekonomisinin 2018’in dördüncü çeyreği olan ekim, kasım, aralık aylarında yüzde 3,3 oranında küçüldüğünü ilan etti. Ekonomideki küçülme 2019 yılının birinci çeyreğinde de devam etti. Ekonomimiz yüzde 2,6 oranında küçüldü. Ve nihayetinde bugün açıklandığı üzere 2019 yılının ikinci çeyreğinde ekonomi yüzde 1,5 oranında bir daha küçüldü.
Toparlarsak, Türkiye ekonomisi 2017 yılında 7 ,4 büyüdü. 2018 yılında büyüme oranları birinci çeyrekte 7,4 ikinci çeyrekte 5,2 üçüncü çeyrekte 1,6 oldu. Giderek daralarak krize giren ekonomi, 2018 son çeyreğinde yüzde 3 küçüldü. Küçülme 2019’un ilk çeyreğinde yüzde 2,6 olmuştu. Ekonomimiz 2019’un ikinci çeyreğinde de yüzde 1,5 oranında küçüldü. Türkiye ekonomisi bugün, Türkiye İstatistik Kurumu’nun yaptığı açıklamayla paralel bir de düzeltmeyle, 2018 yılının tamamını 2,8 büyümeyle kapamıştı. Bunu da not edelim.
Büyümeyle ilişkin verilerden söz ederken bazı alt verilerden de söz etmek isterim. 2018 yılının dördüncü çeyreğinde yani ekonominin yüzde 3 küçüldüğü çeyrekte, hane halkı nihai tüketim harcamaları da yüzde 7,7 oranında azaldı. Ekonomide bir yıl içinde yapılan özel ve kamu sektörü yatırımların toplamı anlamına gelen “gayri safi sabit sermaye oluşumu” da 2018’in dördüncü çeyreğinde yüzde 11,6 oranında azaldı. Bu iki veri, 2019’un birinci çeyreği ile 2019’un ikinci çeyreğinde de azalmaya devam etti. 2019 birinci çeyreğinde hane halkı nihai tüketim harcamaları yüzde 4,8, gayri safi sabit sermaye oluşumu yüzde 12,4; 2019’un ikinci çeyreğinde hane halkı tüketim harcamaları, yüzde 1,1, gayri safi sabit sermaye oluşumu yüzde 22,8 azaldı. Başka bir deyişle, ekonomi küçülürken, ona paralel olarak hane halkının tüketimi daraldı. Hane halkı daha az tüketmeye, daha az para harcamaya başladı. Yine buna paralel olarak özel ve kamunun yatırımları da artan oranda azaldı:11,6, 12,4 ve 2,8.
Sektörler tarafında ne görüyoruz? 2019’un birinci çeyreğinde, tarım sektörü yüzde 2,5 büyürken, sanayi 4,3, inşaat 10,9, hizmetler sektörü yüzde 4 küçüldü. 2019’un ikinci çeyreğinde tarım sektörü 3,4 büyürken sanayi yüzde 2,7, inşaat 12,7, hizmetler 0,3 küçüldü.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Milli gelirimiz ne durumda? 2016’da kişi başı milli gelir 10 bin 807 dolardı. 2017’de ise 10 bin 597 dolar oldu. 2018’de -bugünkü düzeltme ile- 9 bin 693 dolara geriledi. Bu veriler, Türkiye İstatistik Kurumu’nun verileri.
İşsizlikte durum: Mayıs 2019’da işsiz oranımız yüzde 12,8. Resmi olarak 4 milyon 157 bin işsizimiz var. Enflasyonda durum ne? Temmuz 2019’da tüketici fiyatları enflasyonu yüzde 16,75, üretici fiyatları enflasyonu yüzde 21,66, gıda ve alkolsüz içecekler enflasyonu yüzde 18,21 oranındaydı.
20 Eylül 2018’de Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, yeni ekonomi programını açıklarken ne demişti? “2019‘da Türkiye yüzde 2,3 büyüyecek. Enflasyon 2019’da yüzde 15,9 olacak.” Bunu da bir tarafa kaydedin lütfen.
Türkiye İstatistik Kurumu, geçen hafta “ekonomik güven endeksi”nin Ağustos 2019 seviyesini 87,1 olarak açıkladı. Ekonomik güven endeksinin 100’den büyük olması genel ekonomik duruma ilişkin iyimserliği, 100’den küçük olması ise kötümserliği işaret ediyor. Yani ekonomi aktörleri genel olarak kötümser. Ama bu endeks temmuz ayında 80,7’ydi. Yani güvende, 100’ün altında olmakla birlikte bir artış da var. Bu artışın kaynağı tüketici, imalat sanayi, hizmet, perakende ticaret ve inşaat sektörü güven endekslerindeki artışlar. Ağustos ayında inşaat sektörü güven endeksi de tüketici güven endeksi de hizmet sektörü güven endeksi de sırasıyla 55,5, 58,3, 89,1 olmak üzere bir miktar artış göstermiş. Perakende sektörü güven endeksi de 100’ün altında olmakla birlikte 95’e gelmiş. Yani 100’ün altında olmasının kötümserliğe işaret etmesine rağmen, ağustos ayında güven endeksi temmuza göre kıpırdamış, yukarı doğru çıkmış. Bu sektörde, sektör aktörleri “iş yapabiliriz, iş yapmak istiyoruz, iş yapılabilir durum görüyoruz” demeye çalışmışlar Türkiye İstatistik Kurumu’na göre. Lakin, imalat sanayi güven endeksi 100’ün de üzerine çıkıp, ağustosta 102,1 olarak gerçekleşmiş. Yani imalat sanayi güvendiğini söylemiş.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun, bugünkü açıklamalarına göre, 2018 yılında gayri safi yurtiçi hasılada en büyük payı, yüzde 19’la imalat sanayii alıyor. Yani, o imalat sanayiinin güven endeksi ağustosta kötümserlik sınırının üzerine çıkıp, iyimserliğe dönüşmüş. Ama bugün, İstanbul Sanayi Odası’nın açıkladığı, “ekonomik büyümenin öncü göstergesi olan imalat sanayii performansında en hızlı ve güvenilir referans” kabul edilen “Türkiye İmalat Sanayii Satın Alma Yöneticileri Endeksi” Ağustos 2019 verisi 48. Temmuz 2019’da bu veri 47,9’du. Bu veride eşik değer 50; endeks 50’nin altındaysa kötümserliğe, 50’nin üzerinde ise bir iyimserliğe, bir iyileşmeye işaret ediyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerine baktığımızda, güven endeksinde imalat sanayii 100’ün üzerine çıkıyor, iyimser olduğunu gösteriyor. İstanbul Sanayi Odası’nın açıkladığı endekste ise imalat sanayii bir miktar kıpırdamakla birlikte hala 50’nin altında kötümser bir tavır sergiliyor. İstanbul Sanayi Odası’nın veri değerlendirmesinin bir bölümünde de imalat sanayinde, üretimin ağustos ayında hız kaybettiği kaydediliyor.
Tekrar bir Türkiye İstatistik Kurumu verisine dönüyorum. Bu veri yılın ikinci çeyreğinde yani nisan, mayıs, haziran aylarında sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörlerinde istihdamın yüzde 6,1 azaldığını söylüyor. En büyük azalma inşaatta, oran yüzde 28,9. Türkiye İstatistik Kurumu’nun güven endeksinde “işler kıpırdıyor” diyen inşaat sektöründe, yine Türkiye İstatistik Kurumu’nun verisine göre yüzde 28,9 oranında bir istihdam azalışı söz konusu. İstihdamdaki azalış sanayi sektöründe yüzde 3,2, ticaret-hizmet sektörlerinde yüzde 2,1 oranlarında.
Sözün özü, Türkiye bir ekonomik krizin içinde giderek küçülüyor, giderek yoksullaşıyor. İşsizlik artıyor. Paramızın değeri düşüyor. Elimizdeki 100 lira ile her hafta, her ay pazarda, markette, bakkalda, çarşıda daha az şey alabiliyoruz. Hayat pahalılığı Müslüman, Yahudi, Hristiyan, Sünni, Alevi, inançlı, inançsız, Türk, Kürt, kadın, erkek, eğitimli, eğitimsiz, doğulu, batılı, kuzeyli, güneyli, Beşiktaşlı, Fenerli, Galatasaraylı, Trabzonsporlu, Göztepeli, Malatyasporlu, Amedsporlu diye ayırmıyor. Hayat hepimiz için ve her gün daha da pahalanıyor.
Bunun böyle olacağını iktidar da biliyordu. O nedenle 3 Kasım 2019’da yapılacak seçimi 24 Haziran 2018’de çekti. Yoksa 3 Kasım 2019’da yapılacak seçimi belki de bu giderek ağırlaşan ekonomik kriz nedeniyle kaybedecekti. Bunun böyle olacağının bir göstergesi de 31 Mart yerel seçim sonuçları oldu.
Erdoğan, 18 Nisan 2018’de, seçimlerin 24 Haziran 2018’de yapılacağını duyururken, seçimi bu kadar erkene almanın gerekçesi olarak şunları söylemişti: “Türkiye’nin önündeki iç ve dış gündemin yoğunluğu, erken seçim kararının açıklanması ile ortaya çıkacak belirsizliğin bir an önce ortadan kaldırılmasını zorunlu kılıyor. Suriye’deki gelişmelerin hızlandığı, makro ekonomik dengelerden büyük yatırımlara kadar her konuda çok önemli karar vermemiz gereken bir dönemde seçim konusunu ülkemizin gündeminden bir an önce çıkarmamız şarttır.”
Çıkardık da ne oldu? Suriye’de aynı tas aynı hamam! Makro ekonomik dengeleri değiştirebilecek hiçbir adım atılmadı. İstihdamı artıracak, işsizliği azaltacak, refahı yükseltecek, milleti zenginleştirecek hiçbir adım atılmadı. Türkiye’yi büyütmek iddiası ile iktidara gelenler, milletin kucağına küçülen bir Türkiye bıraktılar.
Türkiye’yi büyütmek mümkün mü? Elbette mümkün. Ama başka bir Türkiye, artık başka bir siyasetle, başka bir ekonomik programla, başka bir siyasi tercih ve başka bir siyasi iktidarla mümkün. Buna karar verecek olan yine ve elbette millet.
İyi günler efendim.