Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Türkiye yıllarını kitaplaştırmaya hazırlanan rahip Andrew Brunson: “Türk hükümeti hayatımın iki yılını çaldı, ama Tanrı bunu telafi etti”

15 Temmuz darbe girişiminin ardından tutuklanan ve iki yıldan fazla cezaevinde kalan Amerikalı rahip Andrew Brunson, Breitbart News’e verdiği röportajda, yirmi yıldan fazla süredir vaaz verdiği bir ülkede yaşadığı çaresizliği anlattığı bir anı kitabı yazdığını açıkladı. Brunson, “God’s Hostage: A True Story of Persecution, Imprisonment, and Perseverance” (Tanrı’nın Rehinesi: Zulüm, Hapsedilme ve Azmin Gerçek Bir Hikayesi) adlı kitabının, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yönetimindeki Türkiye’de giderek artan bir tehdit olarak Hıristiyanlık imajını düzeltmenin yolu olacağına inanıyor.

Brunson ile eşi Norine, 2016 yılındaki darbe girişiminin ardından gözaltına alınmış ve göçmen bürosuna getirilmişti. Brunson kısa bir süre sonra tutuklanmış ve cezaevine konulmuştu. Ardından ABD’li 66 Senatör Erdoğan’a bir mektup göndermiş ve Brunson’ın “siyasi rehine” olduğunu söylemişti. Mektupta Erdoğan’ın yaptığının “rastgele karakter suikastı” olduğu savunulmuş ve askeri casusluk, hükümeti devirmek için komplo, terör örgütlerine destek gibi suçlamaların “meçhul suçlamalar, hayaller ve rastgele karakter karalamalarının saçma bir toplamı” olduğu belirtilmişti. Ancak Erdoğan’ın en büyük korkusunun, Brunson’ın ülkesini “Hıristiyanlaştıracağı” endişesi olduğu iddia edlmişti.

Brunson Breibart’a yaptığı açıklamada; hem Yehova Şahitlerine, hem de İsa Mesih’in Son Zaman Azizler Kilisesi’ne üye olmakla suçlandığını, ancak kendisinin Evanjelik Presbiteryen Kilisesi’ne bağlı bir pastör olduğunu söyledi. Brunson Türkiye’de savcılar tarafından Fettullahçı olmakla suçlandığını, ayrıca PKK’ya destek olmakla ve örgüte İsrail’den para aktarmakla suçlandığını da anlattı.

Brunson kendisine yöneltilen suçlamalar için ise “Suçlamaların ne olduğunu bilmezsem kendimi nasıl savunabilirim? Mantıklı gelmiyor, ama bir anlam ifade etmesine gerek yoktu. Beni farklı zamanlarda farklı şeylerle suçladılar. Uygun bir şey bulmaya çalışıyorlardı, bu yüzden birçok kez fikir değiştirdiler ve eskilerden vazgeçtiler” diyor.

Erdoğan Eylül 2017’de, “Size [Gülen’in iadesi için] gerekli olan tüm belgeleri verdik. Ama diyorlar ki, ‘Bize papazı ver.’ Elinizde başka bir papaz var. Bize o papazı ver, biz de buradaki papazı göndermek için yargıda gerekeni yapalım” demişti. ABD makamları ise Erdoğan’ın iddialarının aksine, Türk yetkililerin Gülen’in iadesi için meşru bir kanıt sunmadığı konusunda ısrar ediyor.

Brunson, Erdoğan’a karşı en büyük tehdidin ise İslamcılar tarafından yönetilen bir ülkede “Hıristiyan olmak” olduğunu söylüyor. Hakkında birçok suçlamaya rağmen çok üzerinde durulanın “Hıristiyanlaştırma” olduğunu anlatıyor: “İnsanlara İsa’yı anlatmak yasadışı değil, ancak Kürtler’i Hıristiyanlaştırarak Türkiye’nin bölünmesine neden olacağıma dair bir komplo teorisi sunuldu.”

Brunson, Erdoğan’ın Hıristiyanlık korkusunun yanlış olduğunu ve her şeyden önce Hıristiyan olmanın bireysel bir tercih olduğunu söylüyor. 

Brunson şöyle devam ediyor: “Her şeyden önce, biz Muhammed hakkında konuşmayız, Kuran hakkında konuşmayız, İslam hakkında konuşmayız. Onlara hiç saldırmıyoruz. Yaptığımız şey, Hıristiyanlığı olumlu bir şekilde sunmaktır. İncil’in ne öğrettiğini ve İsa’nın kim olduğunu bize ilgi duyan ve kendi isteğiyle gelenlere anlatıyoruz. Onlara vergilerini ödemeyi, hükümetlerine itaat etmeyi, siyasi liderleri için dua etmeyi öğretiyoruz. Bu yüzden Türk hükümetinin Hıristiyanlaşmadan korkması için hiçbir neden yok.”

Brunson, modern Hıristiyanlar’ın Müslüman ülkeleri istikrarsızlaştırdığına dair bir sicilinin olmadığını da sözlerine ekliyor: “İslam dünyasında nerede Müslüman bir hükümete karşı ayaklanmaya yol açan bir grup Hıristiyan var?”

Brunson, FETÖ’cülerle asla bilerek karşılaşmadığını fakat “Hıristiyanlaştırma” bu suçlar kapsamında görülerek cezaevinde bir Gülenci olarak sınıflandırıldığını ve FETÖ’cülerle aynı hücrede kaldığını anlatıyor. Brunson tutuklu olduğu iki yıl içinde 30’a yakın mahkûmla birlikte kaldığını ve bunların hiçbirinin darbeye karışmadığını söylüyor: “Şüphesiz darbeye karışan Gülenciler vardır, bununla ilgili çok fazla soru var… Ama cezaevinde görüdüğüm insanlar… Çoğu, çocuklarından ayrı kalmış babalardı. Korkunç bir adaletsizlik. Söyleyebileceğim kadarıyla masum insanlardı. Bazıları hareketle ilgiliydi ama hiçbir şiddete ya da devleti yıkmaya teşebbüs etmemişlerdi.”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.