“Kanal İstanbul bir doğa katliamı mı yoksa asrın mega projesi mi?” sorusu hâlâ cevabını bulamamışken Medyascope Kanal İstanbul gerçeklerini araştırmaya devam ediyor. Daha önce Kanal hattının kuzeyinde kalan Durusu, Karaburun ve Yeniköy’ün hikayesini sizinle paylaşmıştık. 1,5 milyar metreküp hafriyatla yapılacak ve 28 kilometre uzunluğunda olacak dolgu alanının çoğu balıkçı olan bölge halkının yaşamını nasıl etkileyeceği belirsiz. Yük limanı ve marinaya ev sahipliği yapacak kıyı şeridinde yaşayan halk, evlerini rant uğruna kaybetmekten, sokak hayvanlarının, tarım alanlarının ve hayvancılığın yok olmasından endişeli.
Öte yandan güney bölgesinin hikayesi kuzeyden hayli farklı. Yatırımcıların gözü uzun zamandır onların üzerinde. “Çılgın proje” ile 2011 yılında tanışan halk, 2018 başından beri topraklarını peyderpey satıyor. Arazisi olan küçük bir grup şanslı: Onlarca hatta yüzlerce kat meblağlara topraklar alıcı bulmuş, birçoğu Kanal İstanbul fikri ile barışık. Ancak çoğunluğun hikayesi aynı değil. Neredeyse tümü hayvancılıkla geçinen veya çiftçi olan bölge sakinleri, evlerini, mesleklerini ve doğayı terk etmek istemiyor.
İşte Çilingir, Dursunköy ve Baklalı köylerinin Kanal İstanbul’la imtihanı…