Ayasofya tartışmaları sürerken, 13 Haziran Cumartesi günü, Türkiye Ermenileri 85. Patriği Sahak Maşalyan Twitter hesabından “Ayasofya ibadete açılsın, Hıristiyanlara da yer ayrılsın” açıklaması yaptı.
Ayasofya on bin işçinin emeğiyle, bir servet harcanarak kuruldu. 1500 yıllık sayısız onarım, Fatih Sultan Vakfının emekleri, hepsi bu Mabet ibadet yeri olarak korunsun diyeydi. Müze olsun diye değil.
— Patrik Sahak II (@SahakSrpazan) June 13, 2020
14 Haziran Pazar günü ise Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli’den de Ayasofya’nın ibadete açılması ile ilgili bir açıklama geldi. Bahçeli, “İnanç zafiyeti yaşadıklarından cami ile müze arasında gelgit yaşayan, hatta Ayasofya’nın cuma günü cami, pazar günü de kilise olması yönünde kanaat bildiren sakat ve soysuz teklif sahiplerine de maalesef esefle tesadüf edilmiştir” dedi.
Agos yazarı ve akademisyen Ohannes Kılıçdağı ile Patrik Maşalyan’ın açıklamalarını, Türkiye’nin Hıristiyanlık fobisini ve Hıristiyan toplumlarının yükselen milliyetçilik dalgası karşısındaki tedirginliğini konuştuk. Kılıçdağı “Ayasofya ibadete açılsın” tartışmalarının Hıristiyan toplumları üzerinde dolaylı bir tedirginlik yarattığını belirtti. Kılıçdağı “Bu tartışma açıldığı zaman milliyetçi hava yükseliyor. ‘Fetihçi’ hava yükseliyor. Fetihçi zihniyet de her zaman kendine fethedecek bir yer arıyor. Fethedecek bir yeriniz olmadığı zaman, fetihçi olmak akim kalıyor. Dolayısıyla bu hava yükselince Hıristiyan topluluklarda ‘Acaba bu yükselen milliyetçiliğin, yükselen fetihçiliğin hedefi olur muyuz’ tedirginliği yaşanıyor” dedi.