Feminist düşünür Judith Butler, Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin düzenlediği organizasyonla açık ders verdi. Konuşmasında akademik özgürlüğün önemine değinen ve meşru olmayan yöneticilerin bu özgürlüğü koruyamayacağını söyleyen Butler, üniversitedeki LGBTİ+ Çalışmaları Kulübü’nün kapatılmasına ilişkin, “Kulübünüz açılacak ve ben ziyarete geleceğim” dedi.
Boğaziçi Üniversitesi’nde atanan rektör Melih Bulu’ya karşı devam eden eylemler kapsamında, felsefeci ve queer teorisyeni Judith Butler, çevrimiçi bir açık dersle öğrencilerle buluştu. Boğaziçi Üniversitesi Felsefe Bölümü’nden öğrencilerin “Phil-free” isimli organizasyonunun düzenlediği derste Butler, öğrencilerin sorularını yanıtladı.
24 Şubat akşamı çevrimiçi görüşme platformu Zoom üzerinden yapılan açık ders, YouTube’da da canlı yayınlandı. Butler’ın doğum gününe denk gelen ders, öğrencilerin Butler’ı kutlamasıyla başladı. Ders öncesi söz alan Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Zeynep Gambetti, Butler’ın 2013 yılında Boğaziçi Üniversitesi’ne geldiğini hatırlatarak, “2013’te gelecekten daha umutluyduk” dedi.
Konuşmasına teşekkür ederek ve “Burada olmaktan ve mücadelenizin bir parçası olmaktan onur duyuyorum” diyerek başlayan Butler, Boğaziçi Üniversitesi eylemlerine ilişkin “Geçen haftalarda ne kadar çok uluslararası örgütün ve medyanın bu konuda yazdığını görmek inanılmazdı” dedi.
Boğaziçi Üniversitesi’nin kendisi için anlamı sorulan Butler, şunları söyledi: “Boğaziçi inanılmaz zengin bir entelektüel geleneği temsil ediyor. Boğaziçililer, küresel entelektüel topluluğun bir parçası. Devletin akademik özgürlüğe baskısıyla, eğitime sansürle, devlete karşı çıkanların kriminalize edilmesiyle karşı karşıyayız. Boğaziçi’ni sadece uzaktan izlemiyoruz. Sizin kaderiniz bizimkine, bizim kaderimiz sizinkine bağlı.”
“Konumunu meşru olmayan şekilde elde eden yönetici, akademik özgürlüğü koruyamaz”
Butler, protestolara yol açan Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör atamasına ilişkin de şöyle konuştu:
“Sık sık rektör atamasının neden bu kadar önemli olduğunu soruyorlar. ‘Rektörü devletin atamasının ne zararı olabilir?’ diye soruyorlar. Akademik özgürlük neden bu kadar önemli ve bu neden demokrasi idealiyle ilişkili? Çünkü akademik özgürlük, diğer özgürlüklerle bağlantılı. Akademik özgürlük, üniversite kurumunun en önemli parçalarından biridir. Akademisyenleri, fakülteleri, üniversite ortamını dışarıdan gelebilecek saldıralara karşı koruyan bir duvardır. Devlet otoritelerinden, üniversiteye bağış yapan kişilere, üniversitenin düşün dünyasını değiştirmek isteyenler olabilir. Bu noktada akademik özgürlük, eleştirel düşüncenin koruyucusudur. Eğitimi meşru olmayan devlet müdahalesinden korur. Öğrenciler ve üniversite bileşenleri, müdahaleler karşısında savunmasızdır. Üniversite, faaliyetlerimize karışılmamasını sağlamalıdır. En önemlisi, akademik özgürlük uluslararası bir normdur, hepimizin bunu sahiplenmesi gerekir. Bir rektör, bir yönetici , konumunu meşru olmayan bir şekilde elde ederse, bu akademik özgürlüğün mahvedildiği anlamına gelir. Çünkü bu yönetici, meşru olmayan müdahaleleri durduracak kişi olamaz.”
Boğaziçi Üniversitesi’nde aday kulüp statüsündeki LGBTİ+ Çalışmaları Kulübü, atanan rektör Melih Bulu’nun imzasıyla kapatılmıştı. Eylemler kapsamında öğrencilerin düzenlediği sergideki, Kâbe görseli üzerinde LGBTİ+ bayrakları bulunan esere gösterilen tepkilerin ardından beş öğrenci gözaltına alınmış, bu öğrencilerin ikisi tutuklanmıştı. Butler, “öğrenci organizasyonlarının siyasi görüşlerini ortaya koyan sergiler düzenlemeye hakları olduğunu” söyledi ve sözlerine şöyle devam etti:
“Görüşlerinize ilişkin bir sembolü ortaya koymak sizin hakkınız ve özgürlüğünüz. Üniversite bunun olabildiği yerdir. Bu rahatsız edici olabilir ama bu rahatsızlık, öğrenmek ve geniş bir perspektif geliştirmek için bir fırsattır. Eşcinselin, transın ne olduğunu öğrenmek için bir fırsattır.”
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
“LGBTİ+ Çalışmaları Kulübü açılacak ve ben ziyaret edeceğim”
Butler, LGBTİ+ Çalışmaları Kulübü’nün kapatılmasının, toplanma ve örgütlenme özgürlüğünün ihlali olduğunu söyledi. Hayatlarının eşit değerde görülmesini talep eden, ifade özgürlüğünü savunan LGBTİ+ bireylerin temel haklarının ihlal edildiğini belirten Butler, “Bu kulüp bir gün yeniden açılacak ve ben gelip ziyaret edeceğim” dedi.
Butler, LGBTİ+ bireylere yönelen tepkileri, ülke yönetiminin otoriterliğiyle ilişkilendirdi:
“LGBTİ+’lara saldırı, otoriter rejimlerin bir normu haline geldi. LGBTİ+’lara saldırmak, onları dışlamak, kimliklerini ötekileştirmek Bolsonaro’nun Brezilya’sında, Orban’ın Macaristan’ında, Putin’in Rusya’sında da gördüğümüz, tüm otoriter liderlerin takip ettiği ve birbirine destek verdiği yeni bir dalga. Dolayısıyla transfobinin ve homofobinin ulusları aşan bir yapısını olduğunu görmemiz gerekiyor.
Aileyi korumak adı altında, geleneksel ve milli değerler adı altında yeni bir otoriter saldırı dalgası ile karşı karşıyayız. Fakat hatırlayalım, biz de ulusa aitiz ve biz de geleneklerin bir parçasıyız. Biz de ailelerinizin bir parçası olduk ve şimdi kendi ailelerimizi yaratıyoruz. LGBTİ+’lar da Boğaziçi’nin hep bir parçası oldu.”
“Bugün bu kulübü kapatan yarın her kulübü kapatır”
Butler’a, LGBTİ+’ların Boğaziçi Üniversitesi eylemlerinin konusu olmadığı, sadece rektör atamasının tartışılması gerektiği yönündeki eleştiriler soruldu. LGBTİ+’ların protestolarda çok merkezi bir yeri olduğunu söyleyen Butler, kulübün kapatılmasının bir hak ihlali olduğunun ve bu ihlalin daha sonra başka gruplar için de yapılabileceğinin altını çizdi:
“Bugün bu kulübü kapatıyorlarsa yarın her kulübü kapatabilirler. Bu grubu kırılgan görüyorlar ve en kırılgan gruba saldırabileceklerini düşünüyorlar. Prensip şudur ki en kırılgan grubu yalnız bırakmazsınız, onlarla birlikte mücadele edersiniz. Ayrıca LGBTİ’lar sokakta hayatlarından endişe etmenin ne demek olduğunu çok iyi biliyor. Güçlü bir mücadele geçmişleri var, onlardan çok şey öğrenebilirsiniz.
“‘Müslümanlar LGBTİ+’lardan nefret ediyor’ diyecekler ama bu doğru değil, bizi bölmelerine izin vermeyelim”
Geleneksel öğrencilerin, heteroseksüel öğrencilerin kendi yanlarında yer alacağını düşünüyorlar. Tarihten biliyoruz, karşınızdakiler sizi bölmeye, birbirinize düşürmeye çalışacak. ‘Müslüman öğrenciler LGBTİ+’lardan nefret ediyor’ diyecekler. Ama bu doğru değil. Bazı Müslümanlar da LGBTİ+ topluluğunun bir parçası. Ve bütün Müslümanlar Erdoğan’ı desteklemiyor. Bizi farklı kutulara koyup birbirimizden ayırmalarına izin vermeyelim. Boğaziçi her zaman farklı dinlerden, farklı geçmişlerden, farklı görüşlerden insanların var olduğu bir yer oldu. Sizlerin savunduğu şey bu.”
“Sizin izinizden gideceğim”
“Sizlerle burada olmaktan onur duydum” diyen Butler, konuşmasını şu sözlerle bitirdi: “Bundan sonra ne yapmaya karar verirseniz, sizinle yürüyeceğiz, sizin yanınızda olacağız. Sizin izinizden gideceğim.”