Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Etik ve hukuki açıdan tartışmalı karar: Bakırköy Belediyesi aşısız velilerin çocuklarını kreşlere almayacak

Okulların açılmasıyla birlikte aşılamanın önemine dikkat çeken Bakırköy Belediye Başkanı Op. Dr. Bülent Kerimoğlu, Twitter hesabından, aşı olmayan velilerin çocuklarını belediye kreşlerine kabul etmeyeceklerini duyurdu. Bu açıklama ile birlikte Kerimoğlu hem destek hem de tepki gördü. Sosyal medyada karara tepki gösteren kullanıcılar, bu zorlamanın doğru olmadığını belirtti ve çocukların eğitim hakkının ellerinden alındığını söyledi. 

Tepkiler üzerine Medyascope olarak Bakırköy Belediye Başkanı Op. Dr. Bülent Kerimoğlu, Türk Klinik Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Derneği (KLİMİK) Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Bülent Ertuğrul, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Cavit Işık Yavuz ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza Muhakemesi Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Adem Sözüer ile konuştuk. 

Kerimoğlu: “Herkesin salgında sorumluluğu var”

Medyascope‘a konuşan Bakırköy Belediye Başkanı Op. Dr. Bülent Kerimoğlu, salgından çıkışın aşıya bağlı olduğunu ve bu noktada bütün vatandaşların sorumluluğu bulunduğunu belirtti. Bu kararı hekim olarak da aldığını vurgulayan Kerimoğlu, farkındalık yaratmak için adım attığını söyledi:

“Salgından çıkış noktamız aşı olmaktır. Herkesin bu salgında sorumluluğu var. Aşısız olanlar, aşı olanların da sorumluluğunu taşıyor. Bir hekim olarak ben de buna farkındalık çekmek için böyle bir adım attım. Herkesin aşı olması bizim bu salgından çıkışımız için önemlidir.”

Ertuğrul: “Doğru bir hamle ancak ‘aşı olanlar ve olmayanlar’ gibi bir kamplaşma yaratıyor”

Türk Klinik Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Derneği (KLİMİK) Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Bülent Ertuğrul, bu hamlenin aşıya yönlendirme açısından doğru olduğunu ancak belli sıkıntılar doğurabileceğini belirtti. Bunların başında “aşı olanlar ve olmayanlar” gibi bir ayrımın geldiğini söyleyen Ertuğrul, bu zorunluluk yerine velilerden veya çocuklardan PCR testi ya da antijen testi istemenin daha doğru olduğunu belirtti:

“Bakırköy Belediye Başkanı doğru bir hamle yapmış ancak belli başlı sıkıntılar doğuruyor. Toplumda ‘aşı olanlar ve olmayanlar’ gibi ayrım yapılınca zaten Türkiye’deki mevcut olan kutuplaşmanın yanı sıra yeni bir kamplaşma yaratıyor. Bu bence sıkıntılı bir süreç. Bizim, bu olaya böyle sertleşerek yaklaşmamamız gerekiyor. Ancak şu yapılabilirdi, aşı olmayan velilerden haftada iki kez PCR kontrolü istenebilir veya hızlı antijen testi yapılabilir. Bakırköy Belediyesi bu olanaklara sahip bir belediye. Bu hızlı antijen testlerinden alınarak velilerden veya çocuklardan belirli dönemlerde bu test istenebilirdi. Bu sayede ‘aşı olmak veya olmamak’ karşıtlığından biraz uzaklaşabiliriz. Bu uygulamanın kendisi de velilerin aşı olmasına doğru özendirme ve yönlendirme oluşturacaktır. Ancak böyle net bir açıklama bana biraz sert geldi.” 

Ertuğrul: “Olaya sadece hekim gözüyle bakmamak gerekir”

Delta varyantının çocuklar arasındaki bulaş oranının yüksek olduğunu belirten Ertuğrul, aşıya yönlendirmenin önemli olduğunu ancak bunun bir cepheleşme yaratmadan yapılması gerektiğini belirtti ve “Bunu yaptığımız zaman insanları aşı olmaya değil, aşı olmamaya yönlendiriyoruz” dedi. Ertuğrul, şöyle devam etti: “Olaya ben de sadece hekim gözüyle bakarsam, Bülent Kerimoğlu’nun yanında yer alırım. Ben de aşısız bireylere birçok şeyin yasaklanması taraftarı olabilirim. Bana göre alışveriş merkezlerine, kalabalık ortamlara da girmemeliler, işyerlerinde belirli sınırlamalar olmalı. Fakat bu olaya sadece hekim gözüyle bakamıyoruz. Sosyolojik ve toplumsal açıdan da bakmak gerekiyor. Öyle olunca doğal olarak bu durumun insanları rahatsız etmeden başka yöntemlerini bulmak gerekir. Bir daha tekrarlıyorum, hızlı antijen testleri çok pratik ve ucuz. Bu testlerle hastalığın okulun içine girmesi engellenebilir.”

Yavuz: “Aşı sadece bireyi değil, toplumun sağlığını doğrudan etkiliyor”

Türkiye’de bugün (1 Eylül) itibarıyla iki doz aşı olanların sayısı 37 milyon 350 bin 618, toplam ölüm sayısı ise 57 bine yaklaşmış durumda. Bu noktada Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Cavit Işık Yavuz, aşının sadece bireyi değil toplumun sağlığını doğrudan etkilediğine dikkat çekti. Diğer ülkelerde, yasal düzenlemeler ile bu kısıtlamalarının getirildiğini belirten Yavuz, Türkiye’de bu sürecin sıkıntılı olduğunu söyledi:

“57 bine yakın kişinin hayatını kaybettiği salgında aşı, sadece bireyi değil toplumu ilgilendiriyor. Diğer ülkelerde bununla ilgili yasal düzenlemeler yapılıyor. Bakırköy Belediyesi’nin açıklamasının çok daha üstünde kısıtlamalar getiriliyor. Ancak bizim ülkemizde bu sıkıntılı.”

Yavuz: “Bakırköy Belediyesi’nin aldığı karar başka sosyal sorunlar ortaya çıkarabilir”

Temel hak ve özgürlükler meselesinde sınırların çizilmesi gerektiğini düşünen Yavuz, kısıtlama getirilirken hangi sınırların konulacağını ve bu sınırlarla toplum sağlığı arasında kurulan dengenin önemini vurguladı. Yavuz ayrıca, Bakırköy Belediye Başkanı Bülent Kerimoğlu’nun aldığı kararın başka sorunlar da doğuracağını söyledi. Yavuz da meslektaşı Bülent Ertuğrul gibi aşı zorunluluğu yerine PCR testi zorunluluğunun daha doğru olacağı görüşünde: 

“Belediye açısından da düşünürsek kreş hizmeti sosyal bir hizmet, toplumda bir ihtiyaca karşılık gelen bir hizmet. Bu kararla birlikte yeni sosyal sorunlar da ortaya çıkacaktır. Bir yandan aşı yaptırmayan aileleri aşıya yönlendirmeye çalışırken, aşıya karşı tereddütü olanların ve aşı karşıtı olanların argümanlarına da zemin oluşturabilir. En azından aşı yaptırmayan ailelerden PCR testi istenmesi gibi ek koşul getirilebilirdi. Bu karar, başka sorulara yol açar çünkü orada bir ihtiyaçtan doğan bir hizmet var. İkisini birden değerlendirmek lazım. Burada tereddütü gidermemiz lazım. Kısıtlamalar belli anlamda gerekli olsa dahi belli anlamda tepkiler doğuracaktır. Bunun dengesini kurmak lazım.”

Sözüer: “Sınırlamalar kanunla getirilmeli”

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza Muhakemesi Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Adem Sözüer ise konunun hukuki boyutunu anlattı. Sözüer, bu sınırlamaların doğru olduğunu ancak bunun için kanun çıkarılması gerektiğini söyledi. Türkiye’de tartışmaların, “Koronavirüs Kanunu” olmamasından dolayı yaşandığını söyleyen Sözüer, bu konunun belli kişilerin inisiyatifinde olmaması gerektiğini belirtti: 

“Bu sınırlamalar yapılmalı ve gerekli. Peki itiraz ettiğimiz şey ne bu noktada? Ülkemizdeki asıl tartışma, bunun hukuken bir dayanağının olup olmaması. Anayasamıza göre, istenirse olağanüstü hal çıkarılabilir ve bununla birlikte çeşitli kanunlar getirilebilir. Bizde bu yapılmadı. Anayasamıza göre, bu tür hak ve özgürlük kısıtlamaları ancak ve ancak kanunla yapılabilir. Bizde bu kanun yerine genelge ile yapılmaya çalışılıyor. Bu nedenle tartışmalar çıkıyor ve vatandaş ‘Kanun yoksa yaptırım nasıl uygulanıyor?’ diye soruyor. Bu soru haklı bir soru.

Son olayda belediye başkanının açıklamasında da iki tane hak var. Birincisi sağlık hakkı diğeri ise eğitim hakkı. Bir belediye başkanının kararı ile olmaz bunlar. Ancak biz bir ‘Kovid Kanunu’ çıkarsaydık bugün belediye başkanının açıklamasını konuşmuyor olurduk. Kısıtlamalar ve bunun getirdiği yaptırımlar hukuka uygundur. Ancak bizde eksik olan tam da bu. Kanunlarla bu kısıtlamalar getirilmiyor. Belediye başkanı diğer çocukların sağlığını düşündüğünü söyleyerek kendisini savunabilir. Bu belli kuruluşların inisiyatifiyle olacak iş değil. Kanunun olmaması aşı karşıtlarını da güçlendiriyor. Türkiye bu kanunu çıkarmalıydı ve hâlâ da çıkarabilir. Aşı olmayanlar, aşı olanların sağlığını etkiliyorlar. Bir kişinin aşı olmaması ve tedbir almaması toplum sağlığı açısından da risk oluşturuyor. Bu sınırlamalar doğal ancak kanunla yapılmalı.”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.